Batı'nın aletleri: PYD’ye terör örgütü  diyemedi

Kılıçdaroğlu, en çok vekilliği DEVA Partisi’ne verdi. Babacan’ı da Cumhurbaşkanı Yardımcısı yapacak. Bir de ekonomiyi emanet edeceğini açıkladı. 'Sıcak paracı' Babacan ise Mehmetçik katili YPG'ye terör örgütü dememek için kıvrandı

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, PYD/YPG'yi terör örgütü olarak nitelendirmedi. Bu görüşünü, “Batı da terör örgütü olarak görmüyor.” şeklinde savunmaya çalıştı. “Terörle mücadele etmek sadece silahla olmuyor.” dedi.

Babacan, Oğuzhan Uğur'un hazırladığı Mevzular Açık Mikrofon Programı'nda soruları yanıtladı. Terörle mücadele konusundaki görüşleri de sorulan Babacan, “Suriye'nin kuzeyinde terör devletine müsaade edecek misiniz?” sorusuna cevap vermekte zorlandı.

Babacan'ın “Terörü bir kenara ayırmamız lazım. Herkesin mücadele etmesi gereken bir konu. Bugün PKK bir terör örgütüdür.” demesi üzerine soruyu soran kişi, PYD/YPG hakkındaki görüşlerini sordu.

Bunun üzerine Babacan, ABD ve AB'nin de PKK'yı terör örgütü olarak tanımladığını, ancak PYD/YPG'de durumun farklı olduğunu söyledi:

“PYD ve YPG kök olarak benziyor olsa da AB ve birçok ülkenin tanımladığı bir terör örgütü değil. Kök olarak aynı mı? Olabilir... Aynı yere çıkıyor olabilir. Ama terörizmin bir tanımı var. Bu sadece bizim özel tanımımız değil uluslararası bir tanımı var. Bir terör örgütüyse sonuna kadar mücadele ederiz. Terörle mücadele etmek sadece silahla olmuyor.”

ANNAN PLANI'NI SAVUNDU

Bir üniversite öğrencisi de, “Türk askerinin kanlarıyla kazanılmış, KKTC halkının bir soykırıma kurban edilmesinin engellendiği topraklarımızı Güney Kesimi’ne neden vermek istediniz? Günümüzde Mavi Vatan’da kilit rol oynamasından sonra hala KKTC'yi Rumlara vermekte mutabık mısınız?” sorusunu yöneltti. Babacan soruya KKTC’nin varlığını ortadan kaldırma ve Türk Ordusu’nu adadan çıkartma planı olarak bilinen Annan Planı’nı savunarak cevap verdi:

“El sıkışmak için ne gerekiyor? Her iki tarafında birbirine adım atması ve ortada buluşması gerekiyor. O zaman biz 'hep ilk adım atan taraf olacağız' dedik. Ve iki yılın sonunda anlaşma tamamlandı. Yapılan anlaşma beş taraf ülke tarafından onaylandı. KKTC’de buna 'evet' dedi ve adanın Kuzey'inde yüzde 65-70’le 'evet' çıktı. Rumlar 'hayır' dediği için anlaşma olmadı.”

ORTAKLIK DEVLETİ

Babacanın sözleri üzerine tekrar söz alan üniversite öğrencisi, “Bizim topraklarımızı vermemiz, Rumların aleyhine bir şey mi, o yüzden mi reddettiler?” dedi. Babacan, anlaşma ile sınırların bir öneminin kalmadığını söyledi ve şu yanıtı verdi: “Anlaşmayla aradaki sınır çizgisi anlamsızlaştı. KKTC ve Ada'da yaşayan Türkler Ada'nın tümünde söz sahibi oldu. İki ayrı devlet olamayacaktı. Artık bir ortaklık devletinden bahsediyoruz.”

TÜRKLÜK TANIMINI DEĞİŞTİRME İSTEĞİ

Programda Babacan'a Anayasa'nın 66. maddesinde yer alan "Türk devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk’tür. Türk babanın veya Türk ananın çocuğu Türk’tür." ibaresini değiştirmeye yönelik sözleri de hatırlatıldı. Babacan şöyle konuştu: “Şu anda bizim Anayasamızdaki vatandaşlık tanımı çok dar ve dışlayıcı bir vatandaşlık tanımı. Anayasamızda şu anda 40 yerde Türk ve Türklük kelimesi geçiyor ama vatandaşlık tanımıyla ilgili çok daha kapsayıcı bir vatandaşlık tanımına sahip olmamız gerekiyor. Kim Anayasa’daki vatandaşlık tanımını okusa evet ben Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım demesi gerekiyor. Ve bunu sağlam bir duygu bağıyla söylemesi gerekiyor. Ama siz o cümleleri farklı kurarsanız vatandaşların belli bir kısmını adeta yok sayarak ya da Anayasa’nın o maddesini okuduğunda acaba bana hitap ediyor mu diye soru işaretleri ve aidiyet sorunu oluşturuyorsanız bu ülkenin birlik ve beraberliğine o zaman zarar verisiniz.”

Sonraki Haber