Washington Enstitüsü'nün raporu: Türkiye’ye etkili mesaj verelim

Cumhurbaşkanlığı seçimlerini Tayyip Erdoğan’ın kazanması durumunda ABD ve Avrupa’nın etkili mesaj vermesi gerektiğini belirten Washington Enstitüsü Türkiye uzmanı Soner Çağaptay’ın raporu yeniden gündeme getirildi.

ABD merkezli düşünce kuruluşu Washington Yakın Doğu Araştırmaları Enstitüsü, 28 Mayıs’taki cumhurbaşkanı seçimine yönelik Recep Tayyip Erdoğan aleyhindeki yayınlarını sürdürüyor.

Washington Enstitüsü, Türkiye Araştırma Programı direktörü Soner Çağaptay’ın 19 Nisan’daki raporunu yeniden gündeme getirdi. 27 sayfalık raporda Türkiye’deki Cumhurbaşkanı ve Milletvekili Genel Seçimlerine yönelik değerlendirmede bulunan Çağaptay, ABD’ye çağrıda bulunarak seçimlere yönelik etkili mesaj vermesi gerektiğini söyledi.

Çağaptay raporda, ABD’nin Irak ve Afganistan’da demokrasi inşa ettiğini ve Türkiye’de de Erdoğan’ın demokrasiyi yıktığını öne sürdü. Çağaptay’ın Erdoğan’a karşı Irak ve Afganistan örneklerini vermesi, ‘ABD’nin Türkiye’ye demokrasi kılıfıyla askeri müdahale çağrısı’ anlamına geldiği şeklinde yorumlandı.

Çağaptay, yazısının büyük kısmında Erdoğan’ın kazanması durumunda yaşanacak olası gelişmeleri anlattı.

‘DEMİRTAŞ VE KAVALA’YI BIRAKACAK’

2022’de değişen seçim yasasıyla AK Parti’nin yeniden iktidar olacağını dile getiren Çağaptay, raporda 28 Mayıs sonrasında ilan edilecek olan olası AK Parti iktidarından bahsetti.

Çağaptay’ın değerlendirmelerinde şu ifadeler yer aldı:

“Türkiye'nin dış politikası söz konusu olduğunda, muhalefetin zaferi Ukrayna savaşı da dahil olmak üzere Atlantikçi bir dönüşü tetiklerken, Erdoğan'ın kazanması ülkenin mevcut işlemci yaklaşımını pekiştirecektir.

“İçeride ise muhalefetin zaferi hukukun üstünlüğüne bağlılığı yeniden canlandıracak; yeni hükümet HDP'nin hapisteki lideri Selahattin Demirtaş ve hayırsever Osman Kavala gibi haksız yere hapiste tutulan isimleri serbest bırakacak ve medya, toplanma ve ifade gibi temel özgürlükler üzerindeki kısıtlamaları kaldıracaktır.

“Böyle bir dönüş ülkenin yatırım ortamını iyileştirecek ve ironik bir şekilde Erdoğan'ın ilk yıllarındaki bir dinamiği yeniden canlandırarak büyük nakit girişlerini davet edecektir. Piyasalar muhtemelen yükselecek ve lira sonunda istikrara kavuşacaktır.

“Dahası, önerilen reformlar, kurumsal restorasyon ve denge ve denetleme mekanizmalarının kurulması, Erdoğan'a sadık yüksek rütbeliler tarafından muhtemelen yavaşlatılacak, medya yandaşları ise kutuplaşmayı körüklemeye devam edecektir. Dolayısıyla, muhalefetin parçalanması ve Erdoğan'ın siyasi veya ekonomik krizlerin ardından olası erken seçimlerde yeniden toparlanmak için aşırı sağcı gruplarla ittifak kurmasıyla Türkiye'nin başına bir ‘Netanyahu sonucu’ gelebilir.”

‘WASHİNGTON İZLİYOR’

ABD’nin Türkiye’deki seçim sonuçlarını yakından takip ettiğini belirten Çağaptay, “Washington ise seçim sonuçlarının Türk sivil toplumundan Avrupa kurumuna, oradan da küresel izleyicilere ve bir kez daha incelenmiş ve kesinleşmiş olarak Türkiye'ye hızlı bir şekilde ulaşmasını sağlamaya yardımcı olabilir.” ifadelerini kullandı.

Bilgi bozmayı önleme yasası için “Bu durum, sosyal medya şirketlerini sansüre boyun eğmemeye teşvik eden Washington'ın önündeki en büyük engel olacak.” ifadelerini kullandı.

ABD yönetiminin Türkiye’ye seçimde etkili mesaj vermesi gerektiğini belirten Çağaptay şöyle devam etti:

“Washington, Türkiye'deki seçimlerle ilgili mesajını en etkili şekilde verebilmek için Avrupalı müttefikleriyle koordinasyon içinde olmalıdır. Erdoğan'ın Türkiye'nin kimliğini değiştirmeye yönelik (kısmen) başarılı çabalarına rağmen - ülke içinde laiklikten İslam'a; uluslararası alanda Avrupalılıktan Ortadoğululuğa - ülke ekonomik olarak Avrupa ve Batı'nın bir parçası olmaya devam ediyor. Türkiye ve AB 1995'ten bu yana bir gümrük birliğini paylaşıyor ve kaynak fakiri bir ülke olarak Türkiye'nin büyümek için Batı'dan gelen mali kaynaklara ihtiyacı var. AB tek başına Türkiye'deki doğrudan yabancı yatırımların yaklaşık yüzde 70'ini sağlıyor ve Türkiye ve AB birbirlerinin tedarik zincirlerinin bir parçası, ilişkileri bu kadar iç içe geçmiş durumda.

‘ERDOĞAN’IN MİSİLLEME TEHDİDİ’

“Erdoğan, özellikle de Türkiye'nin uzun vadeli ekonomik beklentileriyle bağlantısı göz önüne alındığında, seçim güvenliği ve bütünlüğü konusunda ABD ve Avrupa'nın ortak bir mesajını görmezden gelmekte zorlanacaktır. Cumhurbaşkanı'nın dış politikada işlemsel bir bakış açısını benimsediği ve İsveç'in NATO üyeliğini daha da geciktirmek gibi misilleme önlemleri almakla tehdit edebileceği kesin. Bu bağlamda, 2016'daki başarısız darbe girişiminden sonra hızla elini uzattığı için Erdoğan ve Türkiye'nin güvenlik elitleri tarafından güvenilen İngiltere, Batı için elçi ve iyi niyet elçisi rolü oynayabilir.

“Türkiye politikası söz konusu olduğunda Amerika'nın en iyi ortağı İngiltere ise, en kötü düşmanı da Rusya'dır. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, seçimlerden önce Türkiye'ye önemli miktarda para aktararak ve Erdoğan'ın popülaritesinin artmasına yardımcı olarak şimdiden tarafını seçmiş oldu.16 Belirtildiği üzere, Putin potansiyel olarak daha fazla para gönderebilir ve sosyal medya içeriğini manipüle etmeyi ve seçimlere müdahale etmeyi amaçlayan bilgi operasyonlarına katılabilir. Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci tura kalması halinde Putin'in Türkiye'nin demokratik sürecine müdahale etme olasılığı artacaktır. Erdoğan'ın kazanması, Ukrayna'daki savaş sürerken Rusya Devlet Başkanı'na umut verecek ve kutlayacağı pek bir şey kalmayacaktır.”

İŞGALLE DEMOKRASİ İNŞASI

Çağaptay, raporun son bölümünde dikkat çeken bir vurgu yaptı. ABD’nin Irak ve Afganistan işgallerini ve katliamlarını “demokrasi inşa etmek” olarak nitelendirerek Türkiye’ye de üstü örtülü bir mesaj verdi. Çağaptay şunları kaydetti:

“Amerika'nın Irak ve Afganistan'daki müdahalelerinden çıkarılan temel ders, bir demokrasiyi inşa etmenin çok zaman ve çaba gerektirdiği ise, Erdoğan dönemi de bir demokrasiyi yıkmanın çok çalışma gerektirdiğini dikte ediyor. Türkiye'de özgür seçimler hala önemli ve mayıs ayındaki oylama muhtemelen özgür ve barışçıl olacak. Erdoğan'ın kazanması halinde gelecek seçimlerin nasıl olacağı ise daha az kesin.”

Sonraki Haber