Özel’in AB-ŞİÖ kıyasını uzmanlara sorduk

Özel’in Şangay İşbirliği Örgütü’nü küçümseyen ifadelerini Doç. Dr. Mortaza Ojaghlou, Dr. Barış Adıbelli ve Umur Tugay Yücel ile konuştuk. Uzmanlar, “Batı emperyalist sömürüyle yükselmişti, BRICS’in yükselişi ise onların egemenliklerini sarsıyor ve üyelerinin birlikte gelişmesini sağlıyor.” dedi

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel’in, partisinin Avrupa Birliği (AB) hedefini dile getirirken Şangay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ)’nü küçümseyen ifadeler kullanması gündem oldu. Bu yaklaşımını pek çok konuşmasında da tekrar eden Özel, son olarak da kişi başına düşen gelir karşılaştırması yaparak, “Yöneticiler zengin olsun, saraylarda otursun diyenler ŞİÖ’ye gidebilirler. Ama orada halk fakir. Yöneticiler mütevazı ama halk zengin olsun diyenler, AB hedefinin peşinde yürüyebilirler. Orada tam 10 kat zengin halklar var. Gelişmiş bir demokrasi var.” dedi.

Doç. Dr. Mortaza Ojaghlou (Murteza Ocaklı), Dr. Barış Adıbelli ve Siyaset Bilimci Umur Tugay Yücel, Özel’in söylemlerini Aydınlık’a değerlendirdi. Ocaklı, yalnızca kişi başına düşen gelire göre analiz yapmanın yanlış sonuçlara götürebileceğini anlattı. Özel’in sözlerini Doğu-Batı kıyası olarak algıladığını söyleyen Adıbelli, “Batı’nın üstünlüğü sömürgecilikten, emperyalist olmaktan geliyor.” dedi. Yücel ise “AB ile ŞİÖ’yü karşılaştırmak hatalı olur. Çünkü ŞİÖ bir güvenlik örgütü.” diye konuştu.

‘ELMA İLE ARMUT GİBİ’

Barış Adıbelli

Dumlupınar Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Barış Adıbelli, “AB ile ŞİÖ’yü kıyaslamak elma ile armudu kıyaslamak gibi olur.” sözüyle başladı. “Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı ancak ŞİÖ ile eşdeğerdir.” diyen Adıbelli, şöyle izah etti: “Bir, ŞİÖ’nün bir merkez bankası yok. İki, ortak para birimi yok. Üç, Masstricht Kriterleri gibi ortak ekonomik kalkınma planı yok. Dört, ŞİÖ gevşek yapılı bölgesel işbirliği örgütü. Beş, AB süper Avrupa devletini kurmak amacıyla yola çıkmış, ortak bir kimliği temsil eden bir yapı. Altı, ŞİÖ’nün anayasası yok; AB’nin var. Yakında ordusu bile olacak. AB’de ortak vatandaşlık, ortak dış politika, ortak vergi politikası da var.”

‘ŞİÖ YÜKSELEN DÜNYA’

Adıbelli, ŞİÖ ülkelerinin ise yükselen bir dünyayı temsil ettiğini belirtti. BRICS’in de AB’yle aynı düzlemde olmadığını kaydeden Adıbelli, bir Doğu-Batı kıyası yapılacaksa iki kutup arasındaki gelişim süreçlerine dikkat edilmesi gerektiğini söyledi: “Avrupa’nın yüzyıllar önce başlamış bir sanayileşmesi var. Bu üstünlük de sömürgecilikten, emperyalist olmaktan geliyor. Hala devam ediyor bu. Diğer taraf ise sömürge olmaktan yeni kurtulmuş. Orası yükselen bir dünya. Gelişmekte olan ülkeler. Gelişmiş ülkelerle kıyaslamak o nedenle doğru değil. Fırsat eşitsizliğine dayanan bir siklet farkı var.”

‘SİNEYE ÇEKEBİLECEK MİYİZ’

Adıbelli ayrıca, AB’nin Türk milli çıkarlarıyla örtüşmeyen dayatmalar yaptığını vurgulayarak sözlerini şöyle tamamladı:

“Türkiye, istese de bir coğrafyaya kendini kilitleyemez. Birlikte götürecek bir bakış açısı şu an için en doğrusu. Örneğin Çin, Avrupa’ya bu yıl 11 milyon elektrikli araç satmış. Bunu nasıl yok sayacaksın? Ya da AB’nin ‘Kıbrıs’taki Türk güçlerini çek, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni feshet’ şartını sineye çekebilecek miyiz? Burada da İsmet Paşa’nın Johnson mektubuna verdiği yanıt hep aklıma geliyor. ‘Yeni bir dünya kurulur, Türkiye de burada yerini alır!’ demişti. Bence bu tartışmanın esası, ŞİÖ ve BRICS üyesi ülkelerin yükselişi küresel egemenliklerini sarstığı için Batı’yı ve Batıcıları korkutuyor.”

‘GENİŞ KAYNAKLI BÜYÜYEN ÜLKELER’

Murteza Ocaklı

İstanbul Aydın Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Murteza Ocaklı, ŞİÖ ve BRICS üyesi ülkelerin dünyada gelişen ağırlıklarını somut verilerle ortaya koydu. “ŞİÖ üyesi ülkeler, dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 40'ını ve küresel gayri safi yurt içi hasılanın yüzde 32,4'sinden fazlasını; BRICS de küresel gayri safi yurt içi hasılanın yüzde 25'ini oluşturmaktadır.” diyen Ocaklı, bütünsel bir inceleme yapmanın daha doğru olacağının altını çizdi.

Ocaklı şunları söyledi:

“Bu ülkeler geniş doğal kaynaklara, büyük tüketici pazarlarına ve hızla büyüyen ekonomilere sahiptir. CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in, AB ve ŞİÖ ülkeleri arasındaki kişi başına düşen gelir farkına dair yaptığı açıklama, belirli bir düzeyde doğru kabul edilebilir ve dünya bankasına göre cari fiyatlardan AB'deki kişi başına düşen ortalama gelir yaklaşık olarak 40 bin 823 dolar civarında iken, Çin’de bu rakam yaklaşık 12 bin 614 dolar seviyesindedir. Ancak kişi başına düşen gelir farkı, ülkelerin birbiriyle kurduğu ilişkide çok fazla öneme sahip değildir.”

LÜKSEMBURG-ÇİN ÖRNEĞİ

“Lüksemburg, yaklaşık 128 bin dolar ile dünyanın en yüksek kişi başına düşen gelirine sahiptir. Ancak bu ülkenin toplam gelirine baktığımızda sadece 81 milyar dolarlık bir ekonomik büyüklüğe sahiptir. Bu gelir, hemen hemen Ankara ilimizin geliri ile aynıdır. Ankara, 80,5 milyar dolarlık bir ekonomiye sahiptir. Türkiye, Lüksemburg’un kişi başına düşen gelirde dünyada en yüksek değere sahip olmasına rağmen, Ankara kadar ekonomiye sahip olan bir ülkeden, çok fazla yatırım beklememelidir.

"Ancak Çin ekonomisi tek başına 18 trilyon dolarlık (Lüksemburg’un 223 ve Almanya’nın 4,5 katı büyüklüğünde) bir ekonomiye sahiptir ve hatta Çin, AB ülkelerinin toplam ekonomisinden bile 3000 milyar dolar daha fazla bir büyüklüğe sahiptir. Nitekim İran, Çin ile yaptığı 25 yıllık stratejik anlaşmada 250-500 milyar dolarlık yatırım beklemektedir. Bu denli büyük yatırımlar, Çin ve ABD gibi büyük ve üniter yapılardan beklenebilir ve kişi başına düşen gelire göre dünyanın en zengin ülkesi olan Lüksemburg gibi ülkeler için bu yatırımlar haddini aşacak ve hatta hayal bile edilemeyecek kadar büyük meblağlardır. Bu sebeplerden dolayı, bu tür analizlerde kişi başına düşen geliri esas almak yanlış olacaktır.”

‘AB’NİN GELECEĞİ PARLAK DEĞİL’

Ocaklı, ŞİÖ’nün yalnızca ekonomik değil, sosyo-kültürel olarak da uygarlığa katkılar yaptığını hatırlattı.

AB’nin ise pek çok yönden geleceğinin parlak olmadığını vurguladı. Ocaklı, AB’ye ilişkin görüşlerinin gerekçelerini şöyle sıraladı:

“ŞİÖ üyelerinin sadece bahsedilen faktörler değil aynı zamanda özelikle Çin, Rusya, İran ve Hindistan gibi zengin kültür ve insan uygarlığına yaptığı katkılar, dünya geleceği için de önemli katkıları olacağına dair bir ışık tutmaktadır. Avrupa Birliği'nin (AB) geleceği, güvenliği ve ekonomik perspektifi, çeşitli nedenlerden ötürü şu anda parlak görünmemektedir. Ekonomik zorluklar, nüfus yetersizliği, siyasi istikrarsızlık, güvenlik tehditleri ve BREXİT’in etkileri burada temel gerekçelerdir. Buna karşın Çin, Hindistan, Rusya ve İran başta olmak üzere ŞİÖ ve BRİCHS ülkelerinin zenginleşme, refah, askeri güç ve gelecek açısından büyük potansiyele sahip olduklarını söyleyebiliriz.”

‘TEKNOLOJİK İNOVASYONDA ÖNE ÇIKIYORLAR’

Doç. Dr. Murtaza Ocaklı, ŞİÖ-BRICS ülkelerinin teknolojik inovasyonda da öne çıktıklarına değindi.

Dünyanın çok kutuplu bir yapıya evrildiğini hatırlatan Ocaklı, sözlerini şöyle noktaladı:

“Ayrıca, bu ülkeler teknolojik inovasyon ve altyapı yatırımları ile de öne çıkmaktadırlar. Sonuç olarak, küresel ekonomik güç dengeleri hızla değişmekte olup, ŞİÖ ve BRİCHS ülkelerinin ekonomik potansiyelleri ve büyüme hızları göz önüne alındığında, gelecekte bu ülkelerin ekonomik güçlerinin artması beklenmektedir. Ancak, AB de güçlü ekonomik yapısı ve yüksek yaşam standartları ile en azından kısa dönemde önemli bir küresel oyuncu olmaya devam etmesi beklenmektedir. Ekonomik perspektiften bakıldığında, küresel ekonomik gücün dağılımı daha dengeli hale gelmekte ve bu da dünya ekonomisinin çok kutuplu bir yapıya doğru evrildiğini göstermektedir.”

‘AB’DE SİYASİ DAYATMA VAR’

Umur Tugay Yücel

Siyaset Bilimci Umur Tugay Yücel, Doğu ile Batı’yı kıyaslamanın bir ihtimal BRICS ile G7 üzerinden yapılabileceğini söyledi. Yücel, “BRICS, ekonomik verilere bütünsel baktığımızda ve potansiyeli ile birlikte değerlendirdiğimizde çok yeni bir oluşum olmasına rağmen önde. Bu artı eninde sonunda refahı büyütecek” dedi. AB’de egemenlik devri olduğuna dikkat çeken Yücel şöyle yorumladı:

“AB ile ŞİÖ’yü karşılaştırmak baştan hatalı olur. Çünkü ŞİÖ bir takım ekonomik arayışları yeni yeni gündem yapsa da güvenlik örgütüdür. ŞİÖ üye ülkeler arasındaki sınır sorunları, aşırıcılık, kökten dincilik gibi meselelere ortak çözüm geliştirmek amacıyla kurulmuş güvenlik odaklı bir mekanizma. Haydi diyelim karşılaştırdınız: AB, 50 yılı aşkın süredir var olan bir örgüt. ŞİÖ daha 20 yıllık bir yapı.”

‘BRICS İLE G7 KIYASLANABİLİR’

“Bu ülkelerin çoğu zaten yakın zamana kadar Batı’nın sömürdüğü ülkeler. ŞİÖ üyesi ülkeler, AB gibi tek medeniyet, tek dil, tek din, tek kültür ve tek coğrafyadan gelmiyor. ŞİÖ ile AB’yi sadece kişi başına düşen gelirden ölçmek biraz bilgisizlik olur. BRICS’İ de onun muadili olarak göremeyiz. Ama doğu ile batı bloklarını illa karşılaştırmak istiyorsak BRICS ile G7’yi karşılaştırabiliriz. BRICS, ekonomik verilere bütünsel baktığımızda ve potansiyeli ile birlikte değerlendirdiğimizde çok yeni bir oluşum olmasına rağmen önde. Bu artı eninde sonunda refahı büyütecek. 400 milyonluk bir Avrupa, karşısında 3 buçuk milyarlık bir ülkeler topluluğu. Kişi başına düşen gelirde önde olabilir ama toplam ekonomik üretim, tüketim ve büyümede AB, BRICS’in yanına yaklaşamaz.”

‘ZORUNLU TERCİH DEĞİL ZENGİNLİK’

“Böyle değerlendirmeleri siyasal getiri ve götürüleriyle birlikte yapmak en doğrusudur. BRICS’de egemenlik devri yok. AB’de ise var. AB’de Kopenhag kriterlerinden başlayarak dini, siyasi, cinsi pek çok konuda dayatmalar yapılabiliyor. BRICS’de eşit temsiliyet var. Örneğin AB’de Macaristan bir karara katılmadı mı onun fonları kesilebiliyor. BRICS ve ŞİÖ, batı merkezcilik dışı arayışlar. 21. yüzyılda yeni uluslararası örgütlenme şekilleri deneniyor. Bunu da bir zorunlu tercih gibi değil, zenginlik olarak görmek gerek. Ben batı merkezcilik dışı arayışların bu iki mekanizmasını ABD’nin Türkiye’ye dayattığı medeniyetler çatışması tezine karşı panzehir olarak görüyorum. AB bile şimdi Orta Asya ülkeleriyle zirveler yapıyor.”

Sonraki Haber