Bekir Bozdağ: Kadına sadece 'kadın' diyen anlayışı yerine getirdik
Bekir Bozdağ ceza kanununda kadınlara yönelik cinsel saldırı ve cinsel nitelikli suçlarda kadını birey olarak alan ve bu anlamda tanımlayan adımları attıklarının altını çizdi ve "Kadına sadece kadın diyen bir anlayışı biz sadece lafta değil icraatta ve yasalarda hayata geçirdik" dedi.
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, "Kadınlarımızın başı açık, başı örtülü hepsinin eşit siyaset yapma hakkını hayata geçiren, seçilme hakkını tam anlamıyla hayata geçiren ve bu anlamda büyük bir insan hakları reformuna imza atan iktidar AK Parti iktidarı, lider Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'dır." dedi.
Bozdağ, AK Parti Genel Merkezi'nde İnsan Hakları Başkanlığı tarafından düzenlenen, "81 İl Kurum Ziyaretleri Değerlendirme Toplantısı"nda yaptığı konuşmada, AK Parti hükümetleri döneminde kadınlara yönelik yapılan düzenlemeleri ve kadına şiddetle mücadele kapsamındaki kanun değişikliklerini anlattı.
Türkiye'nin bir hukuk devleti olduğunu ifade eden Bakan Bozdağ, başörtülü kadınların geçmişte yaşadığı zorlukları hatırlattı.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Leyla Şahin Usta'nın da zulme uğrayan başörtülü kadınlardan biri olduğunu dile getiren Bozdağ, şimdi Usta'nın milletvekilliği ve siyaset yaptığını belirtti.
Bozdağ, "2008 yılında bu haksızlığa son vermek için MHP ile beraber Anayasa'nın 10 ve 42. maddelerinde değişiklik yaptık. Anayasa Mahkemesine konu götürüldü, CHP götürdü. Anayasa Mahkemesi 10 ve 42. maddede yaptığımız değişikliği yok hükmünde saydı ve AK Parti'ye de 14 Mart 2008 tarihinde kapatma davası açıldı. Biz bu meseleyi ne zaman açtık? 2013 yılında açtık. Hani bazıları diyor ya bunları herkes yapabilir. Daha dün biz bu konuda adım attık diye Anayasa Mahkemesine kapatma davası açılmış bir partiyiz. Türkiye kolay gelmedi buraya." değerlendirmesinde bulundu.
AK Parti'nin ayrımcılığa, eşitsizliğe, haksızlığa ve zulme son verdiğini kaydeden Bozdağ, başörtülü kadınların kamu hizmetinde de çalışabildiğini anımsatarak şöyle devam etti:
"Bugün her görevde, kamu hizmetinde hem başı açık kadınlarımız hem de başı örtülü kadınlarımız çalışmaktadır. Bu büyük bir reform, bir devrimdir. Biz sadece yasaları değiştirmedik. Adımları atmadık. Korkuları da yendik bu açıdan. Siyaset yapma konusunda kadınlarımızın milletvekili seçilmesi, belediye başkanı, belediye meclis üyesi, il genel meclisi üyesi seçilmesi hakkı bazılarının var, bazılarının yoktu. Merve Kavakçı hanımefendi 1999 yılında milletvekili seçilmiş, Meclis'e girmiş, yemin için kürsüye geldiğinde merhum Başbakanımız Bülent Ecevit 'Burası devlete meydan okunacak yer değildir' demiş, 'Bu kadına haddini bildirin' diye orada kükremişti. Merve hanım yemin edemedi. Çocukları okulda lince uğradı, sokakta gezemedi, haksız yere vatandaşlığı elinden alındı. Türkiye'de duramadı. Şimdi başörtülü vekillerimiz var mı? Belediye başkanı, bakan, bakan yardımcıları her kademede var mı? Var. Kadınlarımızın başı açık, başı örtülü hepsinin eşit siyaset yapma hakkını hayata geçiren, seçilme hakkını tam anlamıyla hayata geçiren ve bu anlamda büyük bir insan hakları reformuna imza atan iktidar AK Parti iktidarı, lider Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'dır."
Kadınları, yaşlıları, gazileri, şehit ailelerini ve engellileri koruyan pozitif ayrımcılıkların hayata geçirildiğine işaret eden Bozdağ, AK Parti iktidarları döneminde ilk defa çocuk haklarına ilişkin anayasaya hükümler konulduğunu, çocuğun üstün yararı için devlete ve kamuya görev yükleyen bir reformun da hayata geçirildiğini aktardı.
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, "Türk Ceza Kanunu'nda ve diğer hukuk mevzuatımız içerisinde kadınlarımızı kendi içinde ayıran kadın, karı, kız, bakire ve benzeri incitici pek çok kavram vardı. Bir bir bunları Türk hukukundan ayıkladık. Kadına sadece kadın diyen bir anlayışı biz sadece lafta değil icraatta ve yasalarda hayata geçirdik" dedi.
"AK Parti gelene kadar 79 yıl bu ülkede uygulanan ayıba baksınlar"
Ceza Kanunu'nda cinsel saldırı ve cinsel nitelikli suçlarda kadını birey olarak alan ve bu anlamda tanımlayan adımın da AK Parti döneminde atıldığını ifade eden Bozdağ, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Eski Türk Ceza Kanunu'nda 2005'e kadar uygulanan düzenleme, eğer bir kimse kendinin, eşinin, ailesinin namusunu korumak için diyor kanun, veledi zina olan bir çocuğu doğumundan 3 gün içinde ya da tescilinden, nüfusa tescilinden önce öldürürse ceza 5 yıldan başlayan bir ceza. Zaten alt sınırdan veriyor. O dönemde yarısı infaz ediliyor. Yani bunun yüzde 40'ı yatıyor neredeyse, ne yapıyor, cezasız bırakıyor. Şimdi bir kanun düşünün.
Diyor ki vatandaşlarına, masum bir çocuğu veledi zina olarak nitelendiriyor. Gayri meşru bir ilişkiden doğan bir çocuğun bir günahı var mı? Masum, tertemiz ama kanun 'veledi zina' diyor. İki, 'namusunu kurtarmak saikiyle bu veledi zinayı öldürebilirsin' diyor. Düşük ceza almak istiyorsan da doğumdan sonra 3 gün içinde ya öldür ya da nüfusa tescilden önce öldür. Adeta masum bir çocuğu öldürmenin yolunu gösteriyor. 'Çocuk hakları' diyenler, 'kadın hakları' diyenler, AK Parti'yi bu konuda eleştirenler dönüp de AK Parti gelene kadar 79 yıl bu ülkede uygulanan bu utanca, bu ayıba baksınlar. Biz bunu kaldırdık, şimdi böyle bir çocuğa ceza kanunu 'veledi zina' demiyor.
Masum böyle birini öldüren, genç birini öldüren, yaşlı birini öldüren hiç fark etmez, öldüren eğer ailedense ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alıyor. Bu büyük bir reform değil mi? Zihniyet değişimi değil mi? Büyük adım ama çoğu kimsenin bundan haberi de yok."
Boşanmış eşe, kardeşe ve eşe karşı işlenen suçların tamamının cezasının artık ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası olduğunu bildiren Bakan Bozdağ, kadını kendi içinde ayıran kavramların da AK Parti hükümetleri döneminde Türk hukukundan ayıklandığını söyledi.
Kadınlarla ilgili yapılan düzenlemeleri anlatan Bekir Bozdağ, "Onun için bu noktalarda Türkiye'de en büyük reformlara imza atan tek hükümet var, emin olun Atatürk'ten sonra AK Parti hükümetidir. Tek lider var, Atatürk'ten sonra Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'dır." diye konuştu.
"Adımlarımızı atmakta geri durmadık"
12 Eylül darbesini yapanların yargılanmasının önünü kapayan geçici 15'inci maddeyi AK Parti'nin kaldırdığını anımsatan Bozdağ, 12 Eylül darbesini, 28 Şubat darbesini ve 15 Temmuz darbe girişimini gerçekleştirenlerin yargı önünde hesap verdiğini dile getirdi.
Bakan Bozdağ, "Askeri liseleri kaldırdık, harp okulunu kaldırdık, Milli Savunma Üniversitesini kurduk ve bazı birlikleri Ankara dışına taşıdık. Bir daha Türkiye'de darbe teşebbüslerinin tekrar edilmemesi için atılan adımlar nelerse bu adımları da bir bir atmaktan geri durmadık, hepsini attık. Eskiler gibi, hiçbir şey olmamış gibi yolumuza devam etmedik. Olan bir şey vardı, olan şeyin gereğini de bir daha olmaması için, demokrasimizi ve hukuk devletini güçlendirmek adına ne yaptık, adımlarımızı atmakta geri durmadık." şeklinde konuştu.
Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru hakkının da AK Parti döneminde getirildiğini vurgulayan Bozdağ, şunları kaydetti:
"Bu CHP karşı çıktı. 'Hayır' dedi ama şimdi koşa koşa oraya gidiyor. Kendimize güveniyor ve diyoruz ki 'Yapılan her işi idari yargı denetlesin, Danıştay denetlesin, vatandaş bilgi edinme yoluyla denetlesin, kendiyle ilgili konuları kişisel verileri koruma hakkını kullanarak denetlesin, kamu denetçisi denetlesin ama bir de bireysel başvuru yoluyla Anayasa Mahkemesi denetlesin.' Adeta Anayasa Mahkememizi Türkiye İnsan Hakları Mahkemesine dönüştüren bu demokratik tarihi reformu hükümetlerimiz döneminde biz yaptık, AK Parti yaptı. Türkiye'nin övüneceği son derece önemli ve büyük bir reform olduğunun burada da altını bir kez daha çizmek isterim.
Tabii, Anayasanın 90'ıncı maddesinde de çok önemli bir reform yaptık, insan hakları konusunda. Türkiye'nin taraf olduğu insan haklarına ilişkin uluslararası sözleşmelerde yer alan bir hüküm ile bizim iç hukukumuzda yer alan herhangi bir kanun hükmü çatıştığı takdirde uluslararası sözleşmeye üstünlük tanıyan bir kuralı anayasa hükmü yaptık biz. Bu ne demek? İnsan haklarına ilişkin bütün sözleşmeleri biz taraf olmamız şartıyla iç hukukumuzun bir parçası haline getirdik. İnsan hakları konusunda konuşanlar, AK Parti'den önce 79 sene var. Bireysel başvuru hakkını getirdiler, ellerinden tutan mı oldu? İnsan haklarına ilişkin sözleşmeleri iç hukukumuzun bir parçası haline getirdiler de 'yapmayın' diyen mi oldu? Yok ama bütün bu reformları biz büyük bir kararlılıkla attık, inanarak attık. İnsan haklarının gereği diye attık. Hukuk devletinin gereği diye attık. Bu milletin buna ihtiyacı var diye attık."