Belçika Diyanet Vakfı Müdürü’nden Aydınlık Avrupa’ya açıklama: Anayasa Mahkemesi’nin kararı emsal teşkil ediyor

Belçika Anayasa Mahkemesi’nin camilerin yurt dışından finansmanına yönelik yasağı iptal etmesi, Türk toplumu ve dinî kuruluşlarda memnuniyetle karşılandı.

Kararı Aydınlık Avrupa’ya değerlendiren Belçika Diyanet Vakfı Genel Müdürü Coşkun Beyazgül, kararın Avrupa hukuku açısından da emsal teşkil ettiğine dikkat çekti. Kararın ardından gözler diğer Avrupa ülkelerine çevrildi.

Belçika hükümetinin 2021 yılında dini toplulukların tanınması ve maddî örgütlenmesine yönelik yasa değişikliği, Anayasa Mahkemesi’nin kararıyla iptal edildi. 22 Ekim 2021 tarihli “yerel dini toplulukların tanınmasını, dini kurumların yükümlülüklerini ve bu yükümlülüklerin izlenmesini düzenleyen ve tanınan ibadethanelerin maddi örgütlenmesi ve işleyişine ilişkin 7 Mayıs 2004 tarihli yasayı değiştiren yasa”, camilerin yurt dışından finansmanını engelliyordu.

Coşkun Beyazgül

Karardan başta Belçika Diyanet Vakfı olmak üzere, Türkiye’den maaş alan çok sayıda din görevlisini olumsuz etkiledi. Kararın etkilerini “Bu yasak Belçika Diyanet Vakfı’na bağlı camiler için Türkiye’den maaş alan din görevlilerinin vize alamamasına sebebiyet vermiştir” sözleriyle özetleyen Belçika Diyanet Vakfı Genel Müdürü Coşkun Beyazgül, “Camilerin tanınma süreçlerinde din ve inanç özgürlüğü açısından ciddi olumsuzluklar yaşanmıştır” ifadelerini kullandı.

AMAÇ İŞBİRLİĞİ İMKANLARINI SONLANDIRMAK

Yasa değişikliği ile camiler ile çatı kuruluşların arasındaki ilişkilerin koparıldığını da belirten Beyazgül, değişikliğin amaçlarını şu sözlerle özetledi: 

“Yasanın hazırlık metinleri ve komisyon görüşmeleri ile yasa metninden anlaşıldığı üzere yasanın ana hedefinin;

1- Flaman Bölgesindeki camilerin Belçika yasalarına uygun olarak kurulan ve faaliyetlerine devam eden ve Müslümanlar tarafından idare edilen çatı kuruluşları ile olan ilişkilerini koparmak,

2- Yurtdışında aynı amaçla faaliyetlerde bulunan kurumlarla doğrudanveya dolaylı işbirliği imkanlarını sonlandırmak, 

3- Belçika’da görev yapan din görevlilerinin maaşlarının yurt dışından finanse edilmesini önlemek, olduğunu değerlendirmek mümkündür.”

Anayasa Mahkemesinin kararını Aydınlık Avrupa’ya değerlendiren Beyazgül, “Anayasa mahkemesi değerlendirmesinde, camilerin yurt dışından bir kurumla ilişkilerinin olmasını, maddi destek alması veya din görevlisinin maaşını yurt dışından almasını peşinen yabancı birkuruluşun iç işlerine müdahalesi anlamına gelemeyeceğini, gelse bile ibadethane yönetimimin doğrudan bağımsızlığına halel getireceğine dair kesin bir hükme varılamayacağını ifade etmektedir” dedi. 

Kararı ise Beyazgül “Anayasa Mahkemesi verdiği kararda, yurt dışından doğrudan veya dolaylı olarak destek veya finansman sağlanmasını yasaklayan Flaman Bölgesi kararnamesinin Anayasa'ya, din ve ibadet özgürlüğüne aykırı olduğuna hükmetmiştir” sözleriyle özetledi.

AİHS’İ İMZALAYAN BÜTÜN ÜLKELER AÇISINDAN ÖNEMLİ BİR EMSAL

Beyazgül, ayrıca mahkeme kararının Flaman Bölge sınırlarını da aşan nitelikte olduğunu paylaştı. “Her ne kadar itiraz edilen ve yürürlüğe girmiş olan yasa Flaman Bölgesi’ni ilgilendirse de Anayasa Mahkemesi’nin bu kararı Belçika ve Avrupa müktesebatı açısından çok önemli bir emsal teşkil etmektedir” ifadelerini kullanan Beyazgül sözlerini şöyle sürdürdü: “Mahkemenin aldığı kararla, din adamlarının maaşlarının başka bir ülke aracılığıyla finanse edilmesinin ve Belçika’daki dini kurumların başka ülkelerdeki aynı amaçlara yönelik faaliyette bulunan kuruluşlarla işbirliği yapmasını yasaklamanın Belçika Anayasasına, din ve ibadet özgürlüğüne aykırı olduğuna hükmetmesi Belçika’nın tamamını ilgilendirmektedir. Din ve ibadet özgürlüğünün, aynı zamanda Avrupa İnsan Hakları Beyanname’sinin de en önemli maddelerinden biri olması ve Anayasa Mahkemesi’nin de Avrupa İnsan Hakları Beyannamesi’ne atıfta bulunarak bu kararı vermesinden dolayı Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesini imzalayan bütün ülkeler açısından da önemli bir emsal teşkil etmektedir.”

GÖZLER DİĞER ÜLKELERDE

Kararın ardından gözler Avrupa’nın diğer ülkelerine de çevrildi. Başta Almanya olmak üzere birçok ülkede camilere yönelik yurt dışı finansmanlarının kaldırılması tartışılıyor. Alman istihbarat kurumları ayrıca Diyanet İşleri Türk İslam Birliği’ni (DİTİB) Türkiye’den gönderilen imamlar üzerinden hedef alıyor. Ancak benzeri bir kararın yürürlüğe girdiği tek ülke bugüne kadar Avusturya oldu. Dönemin Werner Faymann hükümeti 2015 yılında kabul edilen İslam Yasası ile dini grupların yabancı kaynaklar tarafından finanse edilmesini yasaklamış, kararın ardından maaşları ödenemeyen çok sayıda imam Türkiye’ye geri dönmek zorunda kalmıştı. Sosyal Demokrat Faymann hükümetinin Dışişleri Bakanı Eski Başbakan Sebastian Kurz ise yasayı “Başka bir ülkenin memuru olarak gelip Avusturya’da görev yapmalarını ve buradaki toplumu etkilemelerini istemiyoruz” sözleriyle savunmuştu.

FRANSA VE ALMANYA’DAKİ DURUM

Fransa ve Almanya’da ise benzeri düzenlemelerin hazırlanması sürekli olarak talep ediliyor. 2021 yılında Fransız Parlamentosu, cami ve dini derneklerin mali denetimi sıkılaştırıldı. Almanya’da ise hükümet, imam eğitiminin Almanya’da yapılmasına yönelik çalışmalarını her geçen gün daha da artırıyor. Bu kapsamda 2021 yılında Osnabrück Üniversitesi bünyesinde bir İslam Koleji kuruldu. Almanya Eski Cumhurbaşkanı Christian Wulff’un himayesinde kurulan kolej, Almanya İslam Konseyi’nin de desteğini alırken, Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB) karara tepki gösterdi. Ülkedeki en büyük dini cemaati oluşturan DİTİB’in koleje destek vermediğini paylaşan dönemin DİTİB Dış İlişkiler Müdürü Zekeriya Altuğ, “Bu tür projelerde devlet müdahil oluyor veya devlet bazı dini akımlara destek veriyor görüntüsü, Almanya’nın seküler yapısı ve anayasasını ihlal edici bir durumdur. Bu da toplumsal olarak problemli bir mesaj vermektedir. Biz böyle bir proje içinde bulunmayı uygun görmüyoruz” ifadelerini kullandı. Dönemin DİTİB İmam Eğitimi Sorumlusu Eyüp Kalyon ise eğitim kalitesine yönelik şüphelerini paylaştı. “Bir Osnabrück projesi olan ‘İslamkolleg’ çalışmasına DİTİB olarak katılmamamızın birkaç sebebi var” ifadelerini kullanan Kalyon, “Fakat en önemli sebep, cami din hizmeti ve din eğitimi konusunda hiçbir pratik tecrübesi olmayan ve yeni kurulmuş bir derneğin bu eğitiminin kurumsal olarak beklediğimiz kalitede olamayacağı ve Almanya devletinin memuru olan üniversite öğretim görevlilerinin yetkili olduğu bir yapı ile Müslüman dini cemaatler adına din görevlisi yetiştirmeye başlamasıdır. Buna karşın 40 yıldır cami işleten dernekler kendi alt yapılarını çok sağlam kurmuşlardır ve bilgi de tecrübe de onlarda vardır” dedi.

Sonraki Haber