Besteci Evrim Demirel: Kadim kültürümüzden besleniyorum

CRR Konser Salonu bu akşam caz ile Türk müziğini harmanlayan bir isme daha ev sahipliği yapacak. ‘Makamsız’ adını taşıyan projesi ile sahneye çıkacak olan Evrim Demirel, eserleriyle müzikte yeni kapıları aralıyor

Besteci, piyanist ve eğitmen Evrim Demirel, Türk müziği ve cazı ustalıkla buluşturduğu “Makamsız” adlı projesi ile bu akşam saat 20:00’de Cemal Reşit Rey (CRR) Konser Salonu’nda müzikseverlerle buluşacak. Konserde dünyaca ünlü Yunanlı klarnetçi Vasilis Saleas da konuk sanatçı olarak sahneye çıkacak. Kadim Türk müziğini cazın olanaklarıyla buluşturan Evrim Demirel’in projesi, adını 2006 yılında yayınladığı “Makamsız” albümünden alıyor. Türk müziği ile ilişkili çalışmalarını 20 yıldır sürdüren Demirel, caz, opera, konçerto, oda müziği gibi farklı türlerde eserler üreten bir sanatçı.

Evrim Demirel’in geçen yıl imza attığı Kadim adlı albümü; duduk, zurna ve ney gibi coğrafyamızın enstrumanlarıyla Anadolu’nun kadim tınılarını barındırırken doğaçlama unsurları ile caz müziğiyle de etkileşim kuruyor. Albümde isimleri geçen müzisyenler üflemeli çalgılarda Murat Tırnak, kontrabasta Kağan Yıldız, Trompette Meriç Öztürk, vurmalı çalgılarda Bekir Sakarya ve Yaman Hadi; “Makamsız” projesinde Evrim Demirel ile birlikte sahneye çıkan isimler.

Evrim Demirel’e sorularımızı yönelttik.

  • Caz eğitiminden gelen bir müzisyen olarak Türk müziğiyle ilgilenmeniz ve kendi müziğinize dahil etmenizdeki temel etken nedir?

Belki de birinci etken kimlik arayışı. Yeni ve özgün bir müzik üretmek için var olana başka bir açıdan bakmak gerekebilir. Ben de biraz bunu yapıyorum aslında. Bir yandan da elbette kaçınılmaz olarak yetiştiğim kültürün üzerimdeki etkisi var. Yanı başınızda böyle bir hazine varken onu görmemezlikten gelmek pek olası değil. Evet, genel olarak Türk Müziğinden ve bu coğrafyada yüzyıllardır var olan kadim kültürden bahsediyorum. Ben tüm bu kültürü sanatçılara bırakılmış bir miras olarak görüyorum.

  • “Makamsız” projeniz yalnızca sizin yaptığınız caz müziğine Türk müziğini kullanarak bir tat katmak mı, avangard bir çalışma mı, yoksa müzikte yeni bir dil yaratmak için bir mihenk taşı mı? Nasıl tanımlamak gerekir?

Aslında tüm dediklerinizi bir anlamda kapsıyor. Bu projeyi en kestirmeden “dünya müziği” olarak etiketlemek mümkün olabilir. Muğlak bir kavram aslında. Gelenekten kaynaklanan ama geleneğin dışına taşmış bir müzikten bahsediyoruz. Ve bu müzik caz gibi başka bir disiplinin olanaklarıyla bir araya geliyor ve bir yönüyle kullandığı alanları araçsallaştırıyor. Bu müziğin tanımlanmak ve sınırlanmak gibi bir derdi de yok. Bir tasarımcının tanıdığı malzemeler üzerinden kurguladığı müzikal bir hayal diyelim.

DOĞAÇLAMA BENZERLİĞİ

  • Binlerce yıllık Türk müziği ve kültürüyle yüz yıllık caz müziğinin teknik olarak değil ama felsefik olarak ortak yönleri nelerdir size göre?

Bana kalırsa iki müziğin de benzer tarafları var. En önemli ortak payda sanırım doğaçlama meselesi. Doğaçlamayı kavram olarak da netleştirmek gerekir. Bu müziklerde bir dilin yaratıcı kullanımına doğaçlama diyoruz. Elbette caz Türk Müziğine kıyasla daha özgür ve deneysel alanlara ulaşmış ve hemen hemen tüm dünyaya yayılmış bir müzik. Diğer disiplinlerle ilişki kurmasının altında da bir yönüyle bu yatıyor.

Doğaçlama meselesine bakarsak da çeşitli benzerlikler ve ayrıksılıklar görüyoruz. Örneğin caz (genel olarak) “chorus” dediğimiz armonik ve ritmik bir döngüde ilerliyor. Ve icracılar bu plan içinde doğaçlıyorlar. (Ki bu teknik olarak daha zor çünkü sizi bağlayan parametrelerin içinde özgürleşmeniz gerekiyor. Türk Müziğindeki cümleleme (phrasing) yapısı oldukça gelişmiş, cazda da çok benzer bir durum var. “Timing” dediğimiz zamanlama meselesinde de benzer durumlar var bence. Türk Müziğinin de cazdaki gibi özel bir salınım içinde icra edildiğini ve icracıların bu salınımı (ki cazda buna groove diyebiliriz) içselleştirdiğini görebiliriz. Yani kısaca bu disiplinlerin benzerliklerinden bahsetmek mümkün.

Albüm kapak tasarımı: Ece Demirel

‘ETKİLENDİĞİM TÜM MÜZİKLERİ ÜRETİMİME DAHİL EDİYORUM’

  • Tarihsel olarak bakıldığında, cazın kökeninde Afrikalılar, klasik müziğin kökeninde yine Asya'ya özgü enstrumanlar da yatıyor. Peki bugün müziğin Doğu ve Batı diye adlandırılarak ayrışması hakkında neler söylersiniz?

Cazın kökeninde sadece Afrika müziğinin olduğunu varsaymak mümkün değil. Blues dışında, Ragtime, askeri müzikler, gospel, klasik müzik cazı oluşturan unsurlardan sayılabilir. Cazın oluşması gerçekten çok ilginç bir süreç. Klasik müzikle kıyaslandığında dünkü çocuk. Tabi tarihsel olarak. Klasik müzik insan evladının oluşturduğu en inanılmaz değerlerden biri bana kalırsa. Ama alt üst ilişkisi kurduğum düşünülmesin. İçinde zaman, birikim, emek olan her müzik disiplini bence çok değerlidir. Doğu Batı meselesini de müzikologlara bırakalım. Ben bir tasarımcı olarak etkilendiğim tüm müzikleri üretim alanıma dahil ediyorum. Bunu yaparken de sınırlara pek aldırış etmiyorum doğrusu.

  • Görünürde benzer çalışmalarınız var mı? Hedeflerinizden bahseder misiniz?

Caz konserleri devam ediyor çeşitli platformlarda. Özellikle Avrupalı müzisyenlerle yeni işbirlikleri devam edecek. Yazar Ahmet Ümit’le daha önce beraber çalışıp onun bir kitabından “Ninatta” isimli bir opera bestelemiştim. 2017’de İstanbul Operası sahneledi ve büyük bir ilgi gördü. Yakında yine Ahmet Ümit’in bir romanından bir müzikal besteleyeceğim. Hedef aslında üretim sürecinin kendisi diyelim.

KÖKLERDEN BESLENEN ESERİYLE ÖDÜL ALDI

Türkiye'de genç kuşağın tanınmış bestecilerinden birisi olan Evrim Demirel, İzmir Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi'nde piyano çalmaya başladı. Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi'nin ardından Hollanda’da caz piyano ve kompozisyon okudu ve yüksek lisans yaptı. 2007'de Türkiye'ye dönerek Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’nda doktora yapan Demirel, 2021’de profesör oldu. Demirel, 2017'de İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’nda açtıkları Caz Anasanat Dalı Bölümü’nün başkanlığını yürütüyor.

Anadolu'nun kadim uygarlığı Hititler hakkında bestelediği Ninatta operası, orkestra için bestelediği Ottoman Miniatures isimli senfonik müzikleri, piyano ve saksafon konçertoları; Evrim Demirel’in öne çıkan yapıtları arasında buluyor. Farklı geleneklerin unsurlarını kendi üslubunda birleştirerek öznel bir kompozisyon yaklaşımı üreten Demirel, makamsal öğeleri kullandığı ‘Ottoman Miniatures No:2’ isimli orkestra eseriyle ‘2022 Avrupa Bestecilik Ödülü’ne lâyık görüldü.

Sonraki Haber