Bilirkişi raporunda dikkat çeken tespitler: Elif Şafak'ın kitabının ismi bile intihal
Mine Kırıkkanat’ın Elif Şafak’a açtığı davayı kazanması, fikri hırsızlıkla ilgili emsal bir karar oldu. Bilirkişi heyeti üyesi Ahmet Yıldız, romanın adı, kurgusu, mekânı, karakterlerinin intihal derecesinde benzerlik gösterdiğini belirtti
Gazeteci-Yazar Mine G. Kırıkkanat, Elif Şafak’a açtığı intihal davasını kazandı. Anadolu 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinde görülen davada bilirkişi heyeti; Ataol Behramoğlu, Haluk Şahin, Ülker İnce, Orhan Tüleylioğlu ve Ahmet Yıldız’dan oluştu. Mahkemenin verdiği kararın gerekçesinde, Elif Şafak’ın Bit Palas adlı eserinde Mine Kırıkkanat’ın Sinek Sarayı adlı eserinden yüzde 5 oranında intihal yaptığı saptandı. Gerekçeli kararda, Şafak’ın kitabında yer alan karakterlerin ve unsurların Mine Kırıkkanat’ın Sinek Sarayı eserindeki karakter ve unsurlarla örtüştüğü belirtildi. Kararda söz konusu örtüşmenin, esinlenmenin çok ötesinde olduğu kaydedildi.
Fikri ve sınai haklar ve intihal konusu edebiyat dünyasında en çok tartışılan konular arasında yer alıyor. Zaman zaman fikri mülkiyetle ilgili tartışmalar çıksa da bugüne kadar hukuk önünde emsal teşkil edecek bir karara imza atılmamıştı.
BİLİRKİŞİ RAPORUYLA İHLAL KABUL EDİLDİ
Anadolu 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin intihal kararında şu ifadelere yer verildi:
“Her iki kitaptaki karakterlerin sorunlu ve hâletiruhiyesi bozuk kişiler oldukları, davacı kitabındaki ana karakter Sinan ile sevgilisi Christine ve taşınma işi ile davalı kitabındaki ana karakter 7 Numara: Ben ve arkadaşı Ethel'in ev taşınma olayı bazı bölümlerinde verilen örnekteki gibi örtüştüğü, her iki romanın bitişinde bir kendisinin yazmadığını söylerken, davalı yazar da romanını “7 Numara: Ben' uydurduğunu, kendisinin yazmadığını ifade ettiği hususları birlikte değerlendirildiğinde davalı tarafa ait eserin isim benzerliği, kurgulama, karakterler, mekân ve zaman birliği, olay örgüsüne ve soncu bakıldığında esinlemenin çok ötesinde, davacının romanının adından ve içeriğinden yararlanıldığı ve bu yararlanmanın intihal düzeyinde olduğu kabul edilmiş ve davacı tarafın FSEK'ten kaynaklı haklarının ihlal edildiği kabul edilmiştir.”
Mine Kırıkkanat, sosyal medya hesabından şu açıklamayı yaptı;
“19 Ekim 2021 tarihinde Elif Şafak’a karşı açtığım intihal davası; lehime sonuçlanmış bulunmaktadır.
Anadolu 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi, ilişikteki gerekçeli kararda ayrıntılı biçimde açıklandığı gibi Elif Şafak’ın “Bit Palas” romanının, “Sinek Sarayı” romanımdan intihal olduğuna hükmetmiştir.
Hem Elif Şafak, hem Doğan Kitap’a karşı açtığım dava sürecinde adaleti tesis eden Mahkeme heyetine, iki kitap arasında titiz bir karşılaştırma yapan bilirkişi kuruluna; çok değerli hukukçu, müthiş avukatım @mruseng ile sevgili kızım Av. Aleyna Yürek’e tüm varlığımla, kalbimle teşekkür ederim. Dava sürecinde adı bile Sinek Sarayı’ndan apartma Bit Palas’ın intihal olduğu yönünde mahkemeye görüş yazan değerli edebiyatçılar @A_Behramoglu, @poyrazalti Ülker İnce hocalarımıza, Orhan Tüleylioğlu ve #GerçekEdebiyat dergisi sahibi Ahmet Yıldız’a da yürek dolusu teşekkürlerimi sunarım. Kazandığımız hukuk zaferi, umarım, nedense hepsi @dogankitapyazarı karşı görüş “uzmanlarına” ve FETÖ artığı edebiyat sitelerinin ay ne demek intihal olur muymuş tadındaki yayımların yayımcılarına kapak olmuştur…”
DOĞAN KİTAP’TAN AÇIKLAMA
İntihal davasıyla ilgili Elif Şafak’ın kitaplarını yayınlayan Doğan Kitap’tan da bir açıklama geldi. Doğan Kitap’ın sosyal medya hesabından yapılan paylaşımda, bilirkişi heyetinin ‘tartışmalı’ olduğu iddia edildi ve mahkeme kararının hukuk dışı olduğu öne sürüldü. Açıklamada ayrıca ismini “Shafak” şeklinde değiştiren ve bir röportajında “köklerim var ama herhangi bir yere bağlı değilim.” ifadelerini kullanan Elif Şafak için “Türk ve dünya edebiyatının önemli ismi” diye bahsedildi. Doğan Kitap’ın açıklaması şöyle:
“Tartışmalı bir bilirkişi raporuna dayanarak mahkemenin verdiği hukuk dışı kararı tamamıyla reddediyoruz. Yazarımızın haklarını, edebiyatı ve hakikati sonuna kadar hukuk yoluyla savunacağımızı tüm edebiyatseverlerle paylaşıyoruz.
Elif Şafak' in Bit Palas romanı aleyhine İstanbul Anadolu 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi'nin, son derece tartışmalı bir bilirkişi raporuna dayanarak verdiği kararı hukuk ve edebiyat adına asla kabul edilebilir bulmuyor ve reddediyoruz. Elif Şafak'ın bundan 22 yıl önce yayımlanan romanıyla ilgili Mine Kırıkkanat'ın kasıtlı bir şekilde ortaya attığı asılsız ve akıl dışı “intihal” iddialarının, edebiyat konusunda yetkinliği belirsiz bir kişinin tartışmalı raporuna dayanarak kabul edilmesi hiçbir hukuki edebi ve vicdani kritere uymamaktadır. Avukatlarımız karara gerekli itirazlarını vakit geçirmeden yaptılar. Bütün üst mahkeme süreçlerini sonuna kadar sürdüreceğiz. Yazarımızın ve yayınevimizin itibarına zarar vermek amacıyla yapılmış bu haksız ve temelsiz girişime karşı her tür hukuki yola başvuracağız. Türk ve dünya edebiyatının önemli isimlerinden biri olan Elif Şafak'ın kişiliğine ve yazar kimliğine yönelik bir saldırıdan ibaret olan bu davanın hukuk ile izah edilemeyeceğine, ancak art niyetli düşünce ve duyguların sonucu olabileceğine inanıyoruz”
Bilirkişi Heyetinde yer alan Gerçek Edebiyat Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Yıldız, mahkemeye sunduğu raporda Elif Şafak’ın Bit Palas adlı eserinin Mine Kırıkkanat’tan çalıntı olduğunu belirtti. Her iki eserin isimlerinin bile neredeyse aynı olduğuna dikkat çeken Yıldız, tespit edilen benzerliklerin tesadüf olmadığını ve Elif Şafak’ın bu intihalle maddi ve manevi kazanç elde ettiğini belirtti. İşte Yıldız’ın tespit ettiği benzerlikler:
Elif Şafak’ın yazdığı ve ilk basımı 2002 yılında Metis Yayınları tarafından yapılan ve 2009’dan itibaren Doğan Kitap’ta yayımlanan Bit Palas romanının adı, (bir tek apartmanın nasıl yapıldığıyla ilgili kısım hariç) kurgusu, mekânı, çoğu karakteri ve yazım üslubu, Sinek Sarayı romanıyla intihal derecesinde benzerlikler göstermektedir. Bit Palas’ta da olayların merkez mekânı, aynı ilçede Cihangir’e bitişik Asmalı Mescit semtinde bulunan Jurnal Sokağı’ndaki bir apartmandadır ve yine marjinal karakterler etrafında geçmektedir. Fransa’da yaşayan Valerie Germain’e miras kalan “art nouveau!” tarzında yapılmış Bonbon Palas’ın dairelerinde yaşayan marjinal karakterler:
SİNEK SARAYI ROMANI
Mine G. Kırıkkanat’ın yazdığı ve ilk 1990 yılında basılan Sinek Sarayı romanı (Kırmızı Kedi Yayınevi, İstanbul 2015. 5. basım) Fransız bir baba ve Türk annenin Sinan adlı oğlunun İstanbul’a gelişi ve okul arkadaşı Hilmi adlı Türk tarafından havaalanından alınıp yine Hilmi’nin anneannesi Süheylahanım’ın boşalttığı Cihangir’de bir çıkmaz sokakta “soba borusu gibi” beş katlı içi “art nouveau!” tarzında döşenmiş tuhaf bir apartmanın son dairesinde kalmak üzere getirilişiyle başlıyor ve devam ediyor.
Sinek Sarayı’ndaki hayali olayların merkez mekânı, İstanbul’un Beyoğlu ilçesindeki Cihangir semtinde, hayali Bülbül Sokağı’ndaki bir apartmandır.
Sinek sarayı, eskiden kullanılan (çoğu kez Trakya köylerinde kasap dükkanlarında) sinekleri üzerine çeken ve çok pis kokan üzerine çaputlar bağlı bir nevi kafesin adıdır.
Hilmi’nin anneannesinin “Düşkünleri esirgeme kurumu gibi donattı”ğı ve bu sinek sarayın benzetilen beş katlı apartmanın beş dairesinde kiracı olarak oturan roman karakterleri ve tipleri şöyledir:
BODRUM KATI: Kapıcı, cüce Sabbek Hanım ve çam yarması gibi dev yapılı (Down sendromlu gibi ebleh suratlı) oğlu.
BİRİNCİ KAT: Güher ve Süher adlı ikiz, darbukacı kız kardeşler oturuyor. Gece kulüplerinde dansözlere eşlik ediyorlar.
İKİNCİ KAT: Nejla adlı bir travesti yaşıyor. Ancak Nejla gerçekte travesti değil adı Daryal olan bir erkektir. Sevdiği kadının yakınında olmak için travestiymiş gibi yapmakta, apartman sakinleri onun zaman zaman döndüğü erkek görünümünü ‘Travesti Nejla’nın sevgilisi’ sanmaktadır.
ÜÇÜNCÜ KAT: Yalnız bir kadın fahişe Gülfiliz. Geceleri dışarı çıkıyor. Roman kahramanına yazdığı öyküleri okuyor; öykü yazıyor.
DÖRDÜNCÜ KAT: Bu apartmanın sahibi Süheylahanım’ın, geçimsiz dul görümcesi Hacer ve kendisi gibi dul kızı Leyla, apartmanın marjinal kiracılarıyla mücadele içinde muhafazakâr karakterler.
BEŞİNCİ KAT: Apartmanın sahibi Süheylahanım’ın ayağını kırdığı için geçici olarak boşalttığı ve Sinan’ın geçici olarak yerleştiği kat. Sinan Laforge, Fransız bir baba ile Türk bir annenin evlilik dışı oğludur. Fransa doğumlu Sinan Laforge, ortaöğrenimini Galatasaray Lisesi’nde, yüksek öğrenimini Fransa’da yapmış ve yaşamını orada kurmuştur. Adını taşıdığı, ancak görüşmeyi reddettiği babası, Fransız bir silah sanayicisidir. Sinan, evlilik dışı çocuk doğurduğu için ailesi tarafından dışlanan ‘metres’ annesiyle yaşadığı Paris’ten, onun ölümü üzerine İstanbul’a döner. Sinan karakteri, Türkiye ile Fransa arasındaki savruluşlarında bir yere ait olamamanın sendromunu ve ‘piç’ olmanın travmasını yaşamaktadır.
Sinek Sarayı romanı, her bir katında bir daire olan bir apartmanda yaşayan marjinal karakterleri barındırmaktadır.
BİT PALAS ROMANI
Elif Şafak’ın yazdığı ve ilk basımı 2002 yılında Metis Yayınları tarafından yapılan ve 2009’dan itibaren Doğan Kitap’ta yayımlanan Bit Palas romanının adı, (bir tek apartmanın nasıl yapıldığıyla ilgili kısım hariç) kurgusu, mekânı, çoğu karakteri ve yazım üslubu, Sinek Sarayı romanıyla intihal derecesinde benzerlikler göstermektedir.
Bit Palas’ta da olayların merkez mekânı, aynı ilçede Cihangir’e bitişik Asmalı Mescit semtinde bulunan Jurnal Sokağı’ndaki bir apartmandadır ve yine marjinal karakterler etrafında geçmektedir.
Fransa’da yaşayan Valerie Germain’e miras kalan “art nouveau!” tarzında yapılmış Bonbon Palas’ın dairelerinde yaşayan marjinal karakterler:
BİR NUMARA: Meryem adlı dev yapılı bir kapıcı kadın ve cüce oğlu Muhammet, baba Musa yaşamaktadır.
İKİ NUMARA: Sidar karakteri, anne babasıyla birlikte çocukken Türkiye’den kaçıp, ‘siyasi mülteci’ statüsüyle İsviçre’nin Fransızca konuşulan bölgesine yerleşmiş, on bir buçuk yıl sonra tek başına, üniversite okumaya İstanbul’a dönen ve iki numarayı kiralayan karakter.
ÜÇ NUMARA: Cemal ve Celal adlı kuaför dükkânı işleten ikiz kardeşler. (Cemal de gizli eşcinseldir.)
DÖRT NUMARA: Ateşmizaçoğlu ailesi.
BEŞ NUMARA: Muhafazakâr Hacı Hacı, oğlu gelini ve torunları.
ALTI NUMARA: Metin Çetin ve karısı Nadya.
YEDİ NUMARA: Akademisyen ve romancı olan ve kitapta ‘Anlatıcı Ben’ olarak geçen karakterin dairesidir.
SEKİZ NUMARA: Mavi Metres adlı kadın bir zeytinyağı tüccarının metresidir. Ayrıca apartmanın 7 numarasında oturan akademisyen ve romanın anlatıcı karakter Ben ile duygusal ve cinsel ilişkiye girmiştir. Mavi Metres öyküler yazmakta, günlük tutmaktadır.
DOKUZ NUMARA: Hijyen Tijen ve kızı Su.
ON NUMARA: Madam Teyze.
‘TESADÜF DEĞİL’
Mine Kırıkkanat’ın Sinek Sarayı ve Elif Şafak’ın Bit Palas romanları, Beyoğlu Cihangir çevresinde birbirine benzeyen sokakta birbirine benzeyen (“art noveau!”) apartmanda yine birbirine benzeyen karakterler arasında gelişen olayları anlatmaktadır. Romanların adları bile birbirine benzemektedir: Sinek Sarayı – Bit Palas! Yalnızca yukarıdaki benzerlikler, bir fotoğraf olarak bakıldığında tesadüf olmayacak, ‘bu kadar da tesadüf olmaz’ dedirtecek benzerlikler taşımaktadır. Karakterlerin cinsiyetleri değiştirilmekte, oturdukları kat/dairenin numarası değiştirilmekte (cüce kadınsa cüce erkek, dev yapılı erkekse şişman dev kadın) ancak geri çekilip toplu olarak bakıldığında puzzle net olarak tartışmasız belirmektedir. “İntihal”ın sanki bir tuzakmış gibi koyulmuş “kilit taşı”, Cihangir semtinde terkedilmiş bahçeli bir evin gerçekte olmamasına ve yalnızca Sinek Sarayı romanında hayali olarak yaratılmış olmasına karşın, Bit Palas’ta aynı bahçenin kullanılmasıdır.
ORHAN PAMUK HAKKINDAKİ İNTİHAL İDDİALARI
Elif Şafak’ın kaybettiği intihal davası tartışılmaya devam edilirken, bir iddia da Orhan Pamuk’la ilgili geldi. Pamuk’un Beyaz Kale romanında İspanya Büyükelçiliği yapan Fuad Carım’ın çevirdiği Pedro’nun Zorunlu İstanbul Seyahati adlı eserden intihal yaptığı iddia edilmişti. Eleştirmen Ahmet Yıldız, 1996 yılında Edebiyat ve Eleştiri dergisinde Pamuk’un Beyaz Kale romanıyla Pedro’nun Zorunlu İstanbul Seyahati adlı eseri cümle cümle kıyaslayarak yayınlamıştı. Yıldız, “Roman Yazma Teknikleri İçin Bir İbret Belgesi” başlıklı yazısında Pamuk’un birebir aynı cümleleri kullandığını ortaya koymuştu. Elif Şafak’ın intihal davasının ardından Orhan Pamuk için de benzer bir sürecin işleyip işlemeyeceği gündemdeki yerini koruyor.