‘Bir anda sıkılaşma olmaması kıymetli’

Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran bankanın kuruluş yıldönümü nedeniyle sektöre yönelik açıklamalar yaptı.

Bir anda parasal sıkılaşmaya gitmemeyi kıymetli bulduğunu dile getiren Aran şu sözleri kullandı:

“Bunun kademeli olmasını, bir anda sıkılaşmaya gidilmemesini, ani bir duruşa neden olmaması ve kredi riskine yol açmaması adına kıymetli buluyorum. Bu, hem bankacılık sektörü için hem reel sektör için geçerli. Eğer ani bir artış olsaydı, bankaların bilançosunda çok güçlü bir bozulmaya, reel sektörde de kredi krizine neden olabilirdi. O nedenle kademeli artışın enflasyon beklentilerinde iyileşme sağlanana kadar ve piyasada faizlerde enflasyona paralel bir denge oluşana kadar devam edeceğini, dengenin de sene sonuna kadar sağlanabileceğini, ocak ayı gibi gelinecek olan seviyelerde enflasyon beklentilerinin kontrol altına alınmasıyla parasal sıkılaşmanın da artık sonuna gelineceğini düşünüyorum.”

Aran, parasal sıkılaşmanın bankacılık sektörüne etkisine ilişkin de,

“Biz hazırlıklıyız. Burada mevduat-kredi makasının nerede olacağı kritik. Alınan kredinin enflasyonla karşılaştırıldığında iş yapma potansiyelini düşürmemesi, karlılığını etkilememesi, fiyatların enflasyon oranında arttığı varsayıldığında kredi maliyetinin bunun altında kalması; mevduat sahibinin de size parasını emanet ederken enflasyon kadar kazanması gerekiyor. Dengeyi sağlama kısmı gerçekten önemli. Orada muhtemelen enflasyonun çok yakınında bir mevduat ve kredi faizi oluşması gerekir.” yorumunu yaptı.

TÜKETİME DAYALI BÜYÜME EN ÖNEMLİ SORUN

Hakan Aran, Türkiye’de çok önemli bir kesimin artık asgari ücretle çalışır hale geldiğini ve bunun bir problem olduğunu, her ekonomide orta sınıfın alım gücünün azalması ya da yukarı çıkması halinde çok büyük sorunlar yaşandığını kaydetti. İçeride enflasyonun gelir dağılımına olumsuz etkisinin yanı sıra iki önemli sorun daha bulunduğunu vurgulayan Aran, şöyle devam etti: “Bunlardan biri de büyümenin yapısı ve tüketime dayalı olması. Artık büyüme rakamına odaklanmamızın bizi yanılttığını düşünüyorum. Sağlıksız bir büyüme var. Tüketime dayalı enflasyonla beslenen bir büyüme değil, sürdürülebilir, sağlıklı bir büyüme olması çok önemli. Şu anda kılıç gibi sallanan kısa vadeli kırılganlığımız, önümüzdeki bir yıl içinde ödememiz gereken dış borç rakamı. 207,3 milyar dolarlık dış borcumuz ve 60 milyar dolarlık cari açık… Toplam 267,3 milyar doları bir yıl içerisinde hangi rezervle, nasıl bir dış kaynakla finanse edeceğimiz konusu… Hiçbirinin diğerinden daha hafif olmadığı enflasyon, büyüme ve dış borç konularını Merkez Bankası’nın rezervinin ne olduğuyla ve kamu maliyesindeki bozulmayla beraber değerlendirmek gerekiyor.”

KÂR İÇİN DEĞİL KALKINMA İÇİN KURULDUK

İş Bankası’nın Türkiye’nin iktisadi kalkınmasına katkı amacıyla kurulduğunu belirten Aran, “‘Bankacılık çok karlı bir iş, buradan kar edelim’ diye kurulan bir banka değiliz. İş hayatını, ekonomiyi desteklemek için kurulmuş bir bankayız.

Dolayısıyla şunu net olarak söyleyebilirim; şu anda Türkiye’de sürdürülebilir kalkınma için hayati önem taşıyan başta altyapı ve enerji olmak üzere ‘iyi ki yapılmış’ dediğiniz her ne büyük proje varsa hepsinde İş Bankası sadece kredi verenlerden biri değil, kredi veren konsorsiyumun lideri olarak var.” diye konuştu. İş Bankası Genel Müdürü Aran, bankanın “kapsayıcı ve katılımcı bir yaklaşımla sürdürülebilir değer yaratan geleceğin bankası olmak” ifadeleriyle özetlenen vizyonuna işaret ederek sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bu yıl Cumhuriyetin 100. yaşını kutluyoruz. Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün Cumhuriyetin ilanından bir yıl sonra bankamızın kuruluşuna dair ortaya koyduğu ‘tam manasıyla modern ve milli bir banka kurmak’ idealini yerine getirdiğimizin haklı mutluluğunu ve gururunu yaşıyoruz. Eğer biz müşterilerimize, paydaşlarımıza, hissedarlarımıza, çalışanlarımıza, emeklilerimize gönüllerinden gelerek ‘Benim Bankam’ dedirtebiliyorsak, 100. yaşımızı kutlarken bunu bir 100 yıl daha söyletecek olan adımları atmışsak ne mutlu bize.”

Sonraki Haber