Bir belediye başkanı ne zaman görevden alınmalı?
Bir belediye düşünelim... Türkiye ekonomisinden aldığı pay, köprüleri, metroları çok önemli bir şehrimiz. Her yönü ile cıvıl cıvıl, gündemlerden, gazete manşetlerinden düşmeyen güzide şehrimiz
Malum, belediye başkanları ülkemizde seçim ile göreve geliyorlar ve bir gelene 5 sene dokunamıyorsunuz. (Kayyum konusu ayrı, güvenlik gerekçesi ile elbette kayyum atanır.)
Misal, Uşak belediyesinin 5 sene boyunca kötü yönetildiğini, şehrin ihtiyacı olan metroların, otobüslerin, köprülerin, kavşakların, tünellerin, tramvayların yapım işlerinin aksadığını hayal edelim. ( Uşak örnektir, yoksa bir şikâyetimiz yok). Uşaklıların her gün trafikte kaybettiği saatleri, mutsuzluğunu, başka şehir ve ülkelere kapak atma telaşını ve ülke ekonomisine bunun etkilerini. Bir facia.
Bundan 70 sene önce, veya 50 sene hatta 20 sene önce bir şehrin 5 sene aynı kişi tarafından yönetilmesi makul idi. Ancak Dünya artık daha hızlı dönüyor, her şey çok hızlı ilerliyor, dünün 5 senesi bugünün 20 senesi haline geldi. Dün 10 sene süren bir tünel inşaatı bugünkü makinalar ile 2 senede bitiyor. Birim maliyetler de ucuzladı. Tünelin, metronun dev köprülerin maliyetleri ve yapım süreleri eskisi gibi değil. Daha çok bu işleri yapabilen firmalar hem dünyada hem Türkiye de mevcut. İhale olayı artık elektronik ihale sistemleri ile çok hızlı ve kesin şekilde sonuçlandırılabiliyor, yeterli katılım ve rekabet şartları sağlanabiliyor. Kapıda duran mafyanın adamları, rakip firmaların ihaleye girmesini engelleyemiyor (Yani teorik olarak, en azından teknoloji mevcut). İletişim teknolojileri sayesinde karar mekanizmaları artık elektronik sistemler ile dakikalar içinde sonuçlandırılabiliyor. Doğrudan demokrasiyi yani, milyonlarca vatandaşın çeşitli konularda oy vermesini, referandum yapılmasını sağlayan elektronik sistemler mevcut.
2 sene boyunca başarısız olan bir başkan, göz göre 3 sene daha görevde tutulabilir mi? Sadece Uşak belediyesi için değil, tüm belediyeler için geçerli. Bize bir mekanizma gerekli. Otoriter değil, demokratik bir mekanizma tasarlayalım. İlgili belediyede ikamet eden vatandaşlarımızın belirli bir oranı dilekçe vererek, veya elektronik sistemler ile talepte bulunarak belki de bir güven oylamasını tetikleyebilmeli. Veya 5 senelik aralıksız süre değil ancak 2+3 senelik bir sistem tasarlayabiliriz yani 2.sene sonunda zorunlu bir güven oylaması yapılır, başkan 50% geçerse devam vizesini alır, geçemez ise sadece ilgili belediye için bir belediye başkanlığı seçimi düzenlenebilir. Hatta yüzde 50 demeyelim, istikrarı güçlendirelim, başkan 45% oyu alabilsin ve devam edebilsin.
Diğer bir olasılık ise şu olabilir. Misal Uşak belediye başkanı seçim kampanyası boyunca attı tuttu: "Şunları yapacağım, bunları yapacağım". Seçimi ucu ucuna kazandı diyelim. Ondan sonra verilen yatırım vaatleri ile ilgili ne bir takvim sunulabildi, ne bir faaliyet raporu sunulabildi. 2 sene geçti, vaatlerin daha 10% yapılamamış, bir kısmına ise daha başlanmamış bile. Belediyenin finansal durumu ise daha kötüye gitmiş olsun. Yani 5 senelik sürenin ilk 2 senesinde açıkça başarısız olan ve vaatlerinin 90% kadarını daha yapamamış olan bir başkanı ilave 3 sene görevde tutmak ne demek? Bu gibi durumlarda kanunen otomatik güven oylamasının tetiklenmesi sağlanabilir. Vatandaş ilgili başkana en az 45% oy verir ve arkasında durursa yapacak bir şey yok, her millet hak ettiği liderlerce yönetilir. Demokratik ülkede yaşıyoruz, saygı duyacağız, aheste aheste çekeceğiz. ( Elbette terör ve güvenlik konuları hariç.)
Belediye başkanlığı sisteminin daha verimli çalışması için görev süresi konusunda başka nasıl düzenlemeler düşünebiliriz? Misal şu da olabilir: Eğer Uşak belediye başkanı 2 sene sonunda güven oylaması ile Uşaklılardan vize alma başarısını gösterebilirse 3 sene değil, 4 sene daha başkanlık yapsın. Yanı Uşaklılar başkanın programına güveniyorlar, yapılan işlerden memnunlar, varsın bir sene daha uzasın görevi. Yok eğer Uşak belediye başkanı 2 sene sonra güven oyu aramaz ise görev süresi 1 sene kısalsın ve 2 sene daha devam etsin yani toplam 4 senede kendisini mezun edelim. Bu da gayet demokratik öyle değil mi? Misal İngiltere'de belediye başkanları (mayors) 4 sene için seçiliyor, bence performans göstermek için gayet makul. Amerika'da belediye başkanları ( governors) çoğu şehirde 4 sene bazı şehirlerde ise sadece 2 senelik süre ile seçiliyorlar. New York'u, Londra'yı yönetmek, Uşak'ı yönetmekten daha mı kolay? Orada 4 sene seçim vaatlerini gerçekleştirmek için yetiyor.
Peki güven oylamasına neden iki senede gitmek makuldür? Çünkü bir başkan göreve geldiğinde belediyenin finansal durumunu anlıyor, ilk sene planını yapıyor, projeleri takvime oturtuyor, projeler için finansman lazımsa bu işleri hallediyor, proje ihalelerini yapıyor. Yani iki senede planlayıp, finansmanı hazırlanıp başlamayan proje için zaten son 3 senede ne zaman kalır ne de bütçede para kalır, ne de finansman bulma imkanı kalır. Bulabilse zaten ilk 2 senede bulurdu demek ki kalan işler kalacak. Bu yüzden 2 sene sonunda belediye başkanının vaatlerinin gerçekleşme ve takvime bağlanma durumuna bağlı olarak notunu vermek mümkün olacaktır.
Belediye başkanlarına değil, vatandaşlarımıza güvenelim. 2 senede vatandaşımız ister yeşil kartı, ister kırmızı kartı gösterebilmeli. Bu konuda bir kanun düzenlemesi yapılması uygun olabilir. Belki tüm şehirlerimiz için değil ama belirli nüfus ve ekonomi ölçeğinin üzerindeki şehirlerimiz için tasarlanabilir.
Belediye başkanlarına 2 sene sonrasında bir güven oylaması referandumu şeklinde bir nevi vize sınavı yapmanın ilgili belediyenin performansını artırmasını ve yolsuzlukları azaltmasını beklemeliyiz. İlgili başkan seçimi kazandıktan sonra 5 sene yatış pozisyonuna geçemeyecektir. Bilecektir ki 2 sene sonra hesap verecek, projeleri en azından başlatması ve vatandaşa hesabını, bilançoları sunması ve onaylarını alması lazım. Ayrıca ihaleleri eşine dostuna da veremeyecektir, belediyeyi akrabaları ile dolduramayacaktır yoksa iki senede ipi çekilir. İkinci seneden sonra vatandaştan vizeyi alırsa da eşe dosta ihale veremeyecek çünkü zaten tüm ihale ve bütçe işlerini ilk iki senede bağlamış ve projeleri başlatmış olacaktır.
Bu yazıyı okuyan ve AKP muhalifi olan vatandaşlarımız şunu iddia edebilirler: O zaman Cumhurbaşkanlığı için de 2 sene sonunda güven referandumu yapalım. Buna katılmıyorum. Ülkenin idari reformlara ihtiyacı elbette vardır ve daha iyi yönetim sistemleri arayışımız sürekli olmalıdır, bunda mutabıkız. Devlet başkanlığı süresi genelde diğer ülkelerde de belediye başkanlıklarından uzundur. (Örnek, İngiltere'de başbakanlık süresi, belediye başkanlık süresinden 1 sene daha uzun). Bu da mantıklı çünkü projelerin ve işlerin türü farklı, vadesi farklı. Güvenlik projeleri, ülkeler ile başlatılan büyük enerji tesisleri, boru hatları, bölgesel çatışma konuları genel olarak devlet idaresinde daha uzun vadeli yönetimlere ihtiyaç duyar. Uzun vadeli vizyona sahip olmak ve istikrar önemlidir. Hatta bizim gibi demokrasiler ile yönetilen ülkelerin genel problemi, uzun vadeli istikrarı sağlamaktaki zorluklardır çünkü en üst seviyede değişim 5 senede bir kez olmaktadır. Oysa ülkelerin 30 senelik, 50 senelik vizyonlara doğru zigzag yapmadan ilerleme ihtiyacı vardır. Bu bağlamda iki konuyu ayırmalıyız.
İngiltere'de seçilmiş bir kamu görevlisini (misal belediye başkanı) görev süresi bitmeden yine vatandaşın oyları ile görevden alma sürecine "recall petition" deniyor. (veya "recall election" veya "representative recall" da denebiliyor). Detaylarına girmeyelim ama Türkiye'de kendi ihtiyacına uygun bir süreç tasarlayabilir.
Bu yazıda fazlaca İngiltere örneğini verdim, bunun sebebi İngiltere sistemini az-çok biliyor olmam yoksa bir çok açıdan örnek alınacak bir sistem olması değil. Türkiye demokrasisi, İngiltere demokrasisinden çok daha ileridedir.
Son söz: Uşak'ın taşı toprağı altın!