Bir Cumhuriyet aydını Mehmet Ali Dağpınar

Metruk bir bina bulundu, tamire başlandı. İlk etapta yönetici odası, öğretmenler odası, kütüphane ve bir sınıf yapıldı. Okulun kuruluş fermanı 9 Haziran 1938 günü kabul edildi. Prof. Dr. Dağpınar’ın kurduğu Afganistan’daki Mülkiye Mektebi 4 Ekim 1938 tarihinde açıldı.

Atatürk’ün Bütün Eserleri’nde çalışırken 12 Ekim 1999 tarihinde Pendik’te tanışmıştık. Bizi evinde ağırladı. Atatürk döneminde İktisat Bakanlığı’nda çalışmış ve Afganistan’a giderek önemli hizmetlerde bulunmuştu. Uzun sohbetimizin ağırlıklı konusu İş Kanunu ve Afganistan’daki hizmetleriydi. İlk İş Kanunu’nda grev hakkının kabul edilmemesine ve bunda Celâl Bayar’ın rolüne olan kızgınlığını uzun uzun anlatmıştı. Hatırımda kalanlar arasında bir de Bülent Ecevit’in yanında çalışmaya başlaması ve ona olan kızgınlığıydı. Ecevit’e kızgınlığı ise,1999 yılında yeni hükümet kurmuştu ve beğenmediği icraatlarıydı. Bir de eskiden gelen kırgınlık. O da 1972 kongresinde CHP’nin başına İsmet İnönü’yü devirerek gelmesiydi… Görüştüğümüzde yaşı 95 idi. 15 Mayıs 2003 yılında 99 yaşında hayata veda etti. Bugüne kadar yazmak nasip olmayan Prof. Dr. Mehmet Ali Fuat Dağpınar’ı anmak farz oldu. İşte bir Cumhuriyet aydınının ilklerle dolu hayatı:

İLKLERİN ADAMIYDI

Prof. Dr. Mehmet Ali Fuat Dağpınar, 1904 yılında İstanbul’da doğdu. 1923 yılında hayatını kaybeden Binbaşı Ahmet Fuat’ın dokuz çocuğunun en büyüğüydü. Beşiktaş Numune Terakki ve Nişantaşı Lisesi’ni bitirdi. Elektrik ve kaloriferi lisede gördü. Daha sonra 3 yıllık olan Mülkiye’yi okudu ve 1925 yılında mezun oldu. Devlet bursuyla gönderildiği İnstitute des Finances’i 1928 yılında bitirdi. Sigortalar Teftiş Murakaba Müdürü Ticaret Vekâleti ve li İktisat Meclisi Başvekâleti görevlerinde bulundu. 1932 yılında dönemin en kapsamlı İş Kanunu’nu hazırladı. İşçilere verilen haklardan dolayı kendisine “Komünist” dendi. O aldırmadı… Atatürk’ün desteğini de alan Dağpınar, çalışmalarına devam etti. Hazırladığı ilk İş Kanunu projesini 16. Milletlerarası Çalışma Konferansı’nda sundu. Türkiye’nin bu alandaki çalışmaları hakkında bilgi verdi. Bu konudaki çalışması ve sunumu büyük beğeni topladı. 1932 yılında İstanbul ve Ankara’da Yedek Subay olarak askerliğini tamamladı.

Prof. Dr. Kenan Tunçomağ, Dağpınar’ın hazırladığı 1932 İş Kanununu “Atatürk Döneminde İş İlişkilerinin Düzenlenmesi” başlıkla çalışmasında şu ifadelerle değerlendirir: “192 maddeden oluşan bu tasarı oldukça ayrıntılı hükümler taşımaktaydı. 1932 tasarısı, önceki iki tasarıdan farklıdır. Çünkü bu tasarıda liberal görüşün hâkim olduğu söylenemez. Gerçekten bu tasarıda müdahaleci devlet görüşünü yansıtan bazı hükümler vardır. Değişik bir söyleyişle, her üç tasarıda da aslında iş hayatının düzenlenmesinde liberal görüşlere bağlı kalınmıştır. Ancak 1932 tasarısında, o dönemin toplum hayatında kendini kuvvetle duyuran devlet müdahaleciliği açıkça görünmektedir.”

Prof. Dr. Kenan Tunçomağ, Dağpınar’ın hazırladığı 1932 tarihli yasanın Celâl Bayar müdahalesiyle değiştirilen 1936 tarihli halini ise şöyle değerlendirir: “3008 sayılı İş Kanunu, İş Hukukunun tümünü kapsamaktadır; yani bütün işçi işveren ilişkilerini düzenleme amacını izlemiştir. Bu yüzden, kanunda daha çok genel kurallar konmuş ve ayrıntıları sonradan çıkarılacak, yasa, tüzük ve genel emirlere bırakılmıştır. Öte yandan bu kanun, özel teşebbüs, serbest rekabet, çalışma ve sözleşme özgürlüklerine yer vermekle birlikte, bunlara sosyal adalet ve ulusal çıkarların gerektirdiği sınırları da çizmiştir. (Atatürk ve Hukuk, Anayasa Mahkemesi Yayınları, No:3, Ankara, 1982, s.108,109.)

İLK İŞ KANUNUNU ÇIKARDI

1936 yılında kabul edilen İş Kanunu’nda yine Dağpınar’ın taslağı esas alındı ve bazı değişikliklerle kabul edildi. Dağpınar’ın taslağında grev hakkı da vardı. Dönemin İktisat Bakanı Celâl Bayar’ın müdahalesiyle bu madde kaldırıldı. O yıllarda henüz bu erken bulunmuştu… Ardından da 1936 yılında Afganistan’da bulunan Türk Büyükelçiliğine Hukuk Müşaviri göreviyle gönderildi. 1938 yılında yokluklar içindeki Kâbil’de yüksek memur yetiştirmek için Siyasal Bilgiler (Mülkiye) Fakültesi’ni kurdu. Fakültenin Dekanlığını yaparken bir yandan da Devletler Hukuku Profesörü olarak dersler verdi. 21 Eylül 1941 tarihinde Afganistan hükümeti tarafından Birinci Sınıf Maarif Nişanı verildi. Kral Mehmet Zahir Han’ın da takdirini kazandı. Çalışmalarında onun desteğini buldu.

1943 yılında Türkiye’ye dönen Dağpınar, Başbakanlık Dış Yayınlar Dairesi Başkanlığı yaptı. Bu sırada yanında tercüman olarak Bülent Ecevit çalışmaya başladı. Onun çalışkanlığı ve disiplininden hep övgüyle bahsetti. 1950 yılında turizm rehberi yapılmak istendiği için görevinden istifa etti. Memuriyeti 1964 yılına kadar sürdü. Emekli olduktan sonra İstanbul Pendik’e yerleşti. ODTÜ Antropoloji mezunu Aydın isminde bir oğlu vardı. Sade yaşamı ve özverili çalışmalarıyla bir Cumhuriyet aydını olduğunu gösterdi. Bizi kabul ettiğinde de bu özelliği dikkat çekiciydi…

AFGANİSTAN GÜNLERİ

Prof. Dr. Dağpınar’ın büyük gayret göstererek kurduğu Afganistan’daki Mülkiye Mektebi dört ay gibi kısa bir sürede 4 Ekim 1938 tarihinde açılır. Dağpınar okulun açılış hikâyesini 1976 yılında Mülkiyeliler Birliği dergisine şöyle anlatır: “Kâbil’e Dışişleri Hukuk Müşaviri olarak gitmiştim. Bizi çok dostça karşıladılar. Konuşmalarda başlıca konu Atatürk ve başarılarıydı. Geçtiğimiz yerlerde Atatürk yalnız Türklerin değil Doğu Dünyasının öncüsü, kurtarıcısı olarak görülüyordu. Türkiye bir örnek, bir ümit idi. Devlet erkânı yeniliklere taraftar, seçkin ve sağduyu kimseler idi. Dışişlerindeki vazifeme ilaveten diğer devlet dairelerinin ve parlamentonun da gerektikçe danışmanlığını yapıyordum.

Başlangıçta Maarif Vezareti idaresi kadro yetiştirmeyi hedef tutan bir mektebi yadırgar göründü. Bir tıp okulu, bir harp okulu, bir ziraat okulu anlaşılır ve alışılmış şeylerdi. Ama idareci okuluna? İyi niyetli ve fakat fazla ihtiyatkâr olan bürokratlar bazı maddi imkânsızlıkları da ileri sürüyordu. Her şeyden önce böyle bir okul için elverişli binanın olmadığını, yeniden inşa etmek için ise kâfi ödenek mevcut bulunmadığını, lüzumlu 10-15 hocayı dışarıdan getirmek için hem zaman ve hem de tahsisat bakımından imkânsızlıklar mevcut olduğunu, lise tahsilinden sonra gençlerin hayata atılmayı tercih edeceklerinden sınıflarda katiyen öğrenci bulunamayacağını söylüyorlardı.”

Okul binası da bulunur, hoca da… Bu konuda kendisine Kâbil Büyükelçisi Memduh Şevket Esendal ve Sadrazam Muhammed Haşim Han da yardımcı olur. Metruk bir bina bulunur ve hemen kollar sıvanarak tamire başlanır. İlk etapta yönetici odası, öğretmenler odası, kütüphane ve bir sınıf yapılır. Bu arada okulun kuruluş fermanı da 9 Haziran 1938 günü hazırlanır ve kabul edilir. Artık iş okulun açılmasına gelir: “Binanın tamir ve tadili devam ederken bir yandan da mevzumuza giren 2000 kadar yabancı kitap siparişi verildi. Bunların büyük bir kısmını bizim Milli Eğitim Bakanlığımızdan parasız olarak getirtmiştim. Gelenlerden 60 kadarını tercüme edilmek üzere dağıttım. Dışarıdan öğretim görevlisi getirmek için ne paramız ve ne de vaktimiz olduğundan ve zaten hemen böyle bir teşebbüse girişilmeyeceği hakkında hükümete söz vermiş bulunduğumdan, önce yerli ve yabancı mütehassis ve müşavirlerden faydalanma cihetine gidildi. Prof. Dr. Zühtü Berke, Prof. Dr. Şakir Tural, Abdülhay Aziz, Dr. Hans Türk gibi şahsiyetler bulunuyordu. O sırada Ankara Mülkiyesi’nden mezun olup gelen 4-5 Afganlı genç de bize iltihak etti. Ben de dâhil olmak üzere öğretim üyelerinin adedi 14’e baliğ olmuştu. Biz Türk öğretim üyeleri fakültedeki çalışmalarımızdan dolayı hiçbir ilave ücret vs kabul etmedik. Esas vazifelerimizden aldığımızla yetindik. Şartlarımıza uygun öğrenci teminine gelince bu iş hiç de sanıldığı gibi imkânsız bir şey olmadı. 17-18 genci seçip aldık. Bunlardan birisi yıllar sonra Afganistan’ın Ankara’da sefiri olan Osman Sıtkı idi. Daha sonra Matbuat ve Turizm Bakanı oldu. İlk mezunların diplomalarını 1941 yılında verdik. Zamanla ben Türkiye’ye döndüm ve başka bir vazifeye tayin edildim. 1957’de plân müşavir olarak tekrar Afganistan’a gittiğimde bu işlerin üzerinden yirmi yıla yakın bir zaman geçmişti. Yeni mesai arkadaşlarım çoğunlukla fakültemizin aydın ve dinamik mezunları idi. Ne kadar iftihar ettiğimi tahmin etmek güç değildir.” (Dağpınar, Mehmet Ali Fuat, “Afganistan‟da Mülkiye”, Mülkiyeliler Birliği Dergisi, c.6, Nisan-Haziran 1976, Sayı:43, s.10-15’den aktaran; Mehmet Saray, Afganistan ve Türkler, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları, İstanbul, 1987, s.163-169.)

Sonraki Haber