Bir kadın mücahit Zehra Bilge Eray: Ömrünü Kıbrıs davasına adadı

Kıbrıs Türk Kültür Derneği İstanbul Şubesi Başkanı olan 78 yaşındaki Eray, 65 yıldır Kıbrıs davasının gönüllü neferi olarak hizmet veriyor. Dernek Başkanlığını KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’dan devralmış.

Kıbrıs’ta Türk halkı 20 Temmuz 1974 Mutlu Barış Harekâtı ile özgürlüğüne kavuştu. Ardından da devletine… Kıbrıslı soydaşlarımız 1571’den 1878’e kadar Osmanlı, 1878’den sonra İngiliz, 1960 yılında Kıbrıs Cumhuriyeti, son olarak da 1983 yılından bu yana KKTC yönetiminde yaşadılar. Son üç dönemi yaşayan ve acılarıyla kimlik kazanan Kıbrıslı Türk mücahit Zehra Bilge Eray ile bu yılki zafer yıl dönümünü konuşacağız. Ömrünü Kıbrıs davasına adamış bir kahraman… Onun için Barış Harekâtının yıl dönümleri ayrı bir anlam ve değer taşıyor.

AĞABEYİNİ ŞEHİT VERDİ

Zehra Bilge Eray, 9 çocuklu bir ailenin üçüncüsü. Ailesi Lefkoşa’nın Değirmenlik nahiyesine bağlı Minareli Köyü’nde yaşıyordu. Rumların 1963 yılında başlattıkları “göç ettir, sür, baskı yap, öldür” politikaları onların da kapısını 1964 yılında çalar. Gelen haber üzerine iki saat içinde 150 kişilik Türk grupla birlikte köylerini terk ederek Serdarlı’ya giderler. Kısa bir zaman sonra da evleri Rumlar tarafından tahrip edilir, hiçbir şeyleri kalmaz… Zehra Hanım 1962-63 eğitim öğretim yılında liseden mezun olur. Üniversite hayalleri kurarken olaylar daha da artar. Can derdine düşerler. Kendisi de gizli bir Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT) üyesidir. Birçok liseli arkadaşı gibi o da Türk davasına kendisini adar...

O ateşli günlerde ağabeyi Mehmet Eray da TMT üyesi olarak görev yapar. 5-10 Ağustos 1964 tarihleri arasında yapılan meşhur Erenköy direnişine katılır. 15 bin kişilik Rum birliğine karşı bir avuç Türk ile birlikte savaşırlar. 7 Ağustos günü yapılan direniş sırasında 23 yaşında şehit olur. (Ertesi günü de Ada’ya müdahale eden Türk savaş uçaklarından birisi dalış sırasında aldığı ateşle düşer ve Pilot Yüzbaşı Cengiz Topel de esir düşer. Daha sonra uğradığı işkenceler sonucu şehit olur.) Ağabeyi İstanbul’da Eczacılık Fakültesini yeni bitirmiş ve olaylar patlak verince 530 kişilik Kıbrıs Türk öğrencisi ile birlikte gruplar halinde buldukları teknelerle gizlice Ada’ya gelerek direnişe katılırlar…

Mehmet Eray ailenin ilk şehidi değildir. Zehra Hanım’ın annesinin amcası Ahmet Veli Pire de 5 Ağustos 1958 günü atıyla tarlasına giderken yolda Rum çeteler tarafından katledilir. Zehra Hanım bu olay için, “O dönem Kıbrıs’ta ailesinde şehit olmayan yoktu. Kimin nasıl öleceği belli değildi.” değerlendirmesinde bulunuyor.

Erenköy direnişini ise şöyle değerlendiriyor: “Üç dönemin içinde her dönem mücadele ettik. Hiçbir zaman ümitsiz olmadık. Hep müdafaada kaldık ama Rumların asla esiri de olmadık. Erenköy’de mucize yaşatıldı. Dünyaya Kıbrıs’ta Türk olduğu, Erenköy direnişiyle anlatıldı. Erenköy bizim Çanakkale’mizdir. Ne uçak ne gemi vardı. 11 yıl sonra ordumuz da oldu, limanımız da oldu, gemimiz de oldu. Mutlu 1974 Barış Harekâtı yapılmış oldu.”

Eray, “Yeni kuşaklara Kıbrıs davasını ve o günlerde çektiklerimizi yeterince anlatamadık.” diyor.

İSTANBUL’DA OKUDU

Zehra Bilge Eray, 1965 yılında İstanbul Teknik Üniversitesini kazanarak İstanbul’a gelir. 1970 yılında Mimarlık Fakültesinden Yüksek Mühendis olarak mezun olur. Ada’ya gidemediği için burada mesleğini serbest olarak yapar. Anne baba ise Kıbrıs’tadır. Zar zor haberleşir… İşte bir yaz günü Türk ordusu Ada’ya müdahale eder ve 20 Temmuz 1974 Zaferi yaşanır. Eray’a o günün duygularını sorduk:

“Maneviyatımızı hiçbir zaman kaybetmedik. Milli duygu işte buydu. İstanbul’daydım. 1963 yılından bu yana hep bekliyorduk. Yetkililer 24 saatte ordayız dayanın diyorlardı. Lise bittiği zaman köyümüzde müdafaaya girdik. Nöbetteydik. 6’lık inşaat demirlerinden şişler yaptık. Radyo bataryaları içindeki kurşunlardan misket büyüklüğünde toplar yaparak fişekler doldurduk. Av tüfeklerinde onları kullanıyorduk. Umudumuzu hiçbir zaman kaybetmedik.

1957-58 yıllarında İngilizlere karşı direndik. Ya taksim ya ölüm dedik. Okuldan çıktık Lefkoşa Sarayönü meydanında göz yaşartıcı bombalar yedik. Kız lisesi, erkek lisesi hep eylemlerdeydik. O eylemlerde 2 yaşlımızı ezdiler.

Ortaköy’de oturuyordum. Büyük Çekmece’de şantiyemiz vardı. İnşaat yapıyordum. 20 Temmuz günü büyük bir coşku ve heyecan içinde kaldım. Annem, babam, kardeşlerim Kıbrıs’ta Serdarlı’daydı. Göçmen olduğumuz yerde. Her şey yatıştıktan sonra haberleştik. 2 yıl sonra Kıbrıs’a gittik. İzmir vapuru ile gittim. Nerden nereye... Evlerimiz yoktu. Eski köye döndük. Rumlar giderken bizim evleri yakmış yıkmışlar.”

Erenköy Direnişi.

65 YILDIR DAVA İÇİNDE

Kıbrıs Türk Kültür Derneği İstanbul Şubesi Başkanı da olan 78 yaşındaki Eray, 65 yıldır Kıbrıs davasının gönüllü neferi olarak hizmet veriyor. Dernek Başkanlığını KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’dan devralmış. 20 yıldır bu görevde… Ayrıca öğrencilere burs veren VATEV vakfının da 10 yıldır başkanı. Geçmişte Rauf Denktaş ile birlikte Lozan’a giderek, Ermeni soykırımının yalan olduğunu Avrupa’ya duyurmuşlar. İşçi/Vatan Partisi ile birlikte “Dayan Denktaş Seninleyiz” eylemlerine katıldı. Konferans ve anmalarda en önde.

Denktaş için, “Büyük liderdi. Bizim için Kıbrıs’ın Atatürk’ü... Fazıl Küçük, Rauf Denktaş ve Osman Örek tam dava adamları. Cumhuriyet kuran adamlar.” diyor.

Bir endişesi var: “Yeni kuşaklara Kıbrıs davasını ve o günlerde çektiklerimizi yeterince anlatamadık. Sırf düşmanlık olmasın diye yaptık ancak bugün gençlerimiz davadan çok uzaklar. Onlara bu davayı iyi anlatmalıyız. Yoksa duyarlılık gider ve bir gün Kıbrıs’ı da kaybederiz… Bizler hep milliyetçi duygularla bu davayı sürdürdük. Ruh önemli… O direniş ruhunu kaybetmemeliyiz.”

GAZETECİ AKAY CEMAL’İN KALEMİNDEN ŞEHİT MEHMET ERAY VE ANNESİ

“Dünkü KIBRIS gazetesinde, Erenköy şehitlerimizden Mehmet Eray’ın fotoğrafını gördüm. Aradan o kadar yıllar geçti ki, şimdilerde ne anası hayatta ne de babası! Ama kardeşleri, ailesi onu hiçbir zaman unutmadı. Özellikle bu yıl dönümlerinde istirahat-ı ruhu için mevlit okutur. Dün de Minareliköy’de kendi evlerinde mevlit okuttular. Oradaki ilkokula da adını vermişlerdi… Uzun boylu, yakışıklı, çakı gibi bir delikanlıydı Mehmet Eray. Babası köylümdü, Serdarlı’dan (Çatoz). Annesi Minareliköy’dendi ve orada ikamet ederler, ancak Serdarlı’ya da sık sık gelirlerdi. Eczacılık okuyordu İstanbul’da. Bir defasında annesi ve ailesini görmüştüm Mehmet Eray’ın mezarı başında… İçinden neler geçtiğini tahmin bile edemezsiniz. O mezar taşını yürekten öyle bir okşayışı vardı ki!.. “Mezarın kendi köyümüzde olsa her gün gelirim, seni her gün ziyaret ederim sevgili oğlum, canım evladım” dercesine… Gözünden akan yaşlar birikmişti mezar taşına. Oğlunu eczacı olmak için göndermişti İstanbul’a. (…)

Bu vesileyle adından bahsettiğim Mehmet Eray’ı diğer şehitlerden soyutlama diye bir niyetim asla bahis konusu değildir. Yakından tanıdığım ve rahmetli annesinin, oğlunun mezarı başındaki durumuna tanık olduğumdan anımsatma ihtiyacı duydum.

(8 Ağustos 2019.)”

ŞEHİT DOKTOR HALİL ÇİÇEK

20 Temmuz 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı sırasında 498 askerimiz, 70 mücahidimiz, 270 de sivil soydaşımız şehit oldu. Bin 200 askerimiz, 1000’e yakın Kıbrıslı soydaşımız ise yaralandı. 803 soydaşımız da kayıplar listesine girdi.

İşte bu harekât sırasında şehit olan subaylarımızdan birisi de Tabip Üsteğmen Halil Çiçek idi. 1945 yılında Bulgaristan’da doğan Halil Çiçek, 30 Haziran 1969’da Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesinden Tabip Teğmen olarak mezun oldu. 1970 haziranında Üsteğmenliğe terfi eden Çiçek, 1974’te Barış Harekâtına 28. Piyade Tümeni Sıhhiye Taburu Hasta ve Yaralı Ayırma Bölümü Komutanı olarak katıldı. 8 Ağustos 1974 günü yaralılara müdahale etmek için giderken aracının Rumlar tarafından döşenen mayına basması ile İskip mevkiinde şehit oldu. Daha sonra buraya ismi verildi. Övünç Madalyası ailesine teslim edildi. Boğazköy Şehitliğinde arkadaşlarıyla birlikte yatıyor…

O DA ERENKÖY’DE ŞEHİT OLDU

5-10 Ağustos 1964 tarihinde 15 bin kişilik Rum birliğine karşı 530 kişiyle direnen Kıbrıslı kardeşlerimize ekmek yoğuran ve onların karnını doyurarak dirençlerini artırmaya çalışan İlmiye Şakir de şehit oldu. Yanına düşen bomba onu hayattan kopardı… Kıbrıslılar onu asla unutmadı…

Kızı Ayten Şakir annesini Erenköy Şehitliğindeki mezarı başında 2015 yılında şöyle anlatır: “Ben doğma büyüme Erenköylüyüm. 1958 yılından 1974 yılına kadar diğer yerlerde olduğu gibi Erenköy’de mücadele oldu. Çok zor günler yaşadık. Babam bu mücadelenin içindeydi. Annem mücahitlere yemek ve ekmek yapardı. 1964 yılında Erenköy direnişinde annem İlmiye Şakir mücahitlere ekmek yaparken yanına bomba düştü ve şehit oldu. Benim isteğim insanlarımızın bu mücadele yıllarını unutmamasıdır.”

Sonraki Haber