Bir öğretmen, bir devrimci Zeki Ön

Zeki Ön PKK’nın hedefinde olduğunu biliyordu. Ama bunu belli edecek bir devrimci değildi. Hiçbir çekince duymadan, korkmadan, cesaretle, Parti çalışmasına ve Aydınlık’ın dağıtılmasına çalışıyordu. Kürt meselesinde de bilimsel fikirlere sahipti. Türk-Kürt kardeşliğine ailece gönülden bağlıydı

Bundan 41yıl önce 3 Temmuz 1979 akşamı, PKK‘lı bir katilin kurşunu ile Zeki Hoca’mızı kaybettik. Mehmet Zeki Ön, Türkiye İşçi Köylü Partisi’nin Gaziantep İl Başkanlığını yapıyordu. Eğitim Enstitüsünde yöneticilik görevini başarıyla yürütürken, TİKP’in il örgütü kurulurken, Partinin vereceği her türlü göreve hazır olduğunu, gerekirse okuldaki işini bırakmaya hazır olduğunu arkadaşlarına açıklamıştı.

Zeki Ön, Gaziantep’te halk arasında sevilen, sayılan ve iyi bir öğretmen olarak bilinen öncü devrimci bir şahsiyetti. Partisi onu il örgütünün kurulması ile görevlendirince, çok sevdiği mesleğinden istifa edip, Gaziantep‘te arkadaşları ile Parti’nin il örgütünü kurmuş ve il başkanlığını üstenmişti.

URFALI ZEKİ

Zeki Ön, Urfa’nın Suruç ilçesinde 9 kardeşli bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmişti. Suruç’ta da tanınan, bilinen, hepsi okumuş birçoğu öğretmen olmuş, devrimci mücadeleye katılmış, öncülük etmiş bir aileydi… Zeki Ön ve kardeşi Ahmet Ön, bir süre beraber Suruç’ta hapiste yatmışlardı.

Ön, Gaziantep TÖB-DER şubesi başkanlığını bir süre yapmış, öğretmen hareketi içinde Halkın Kurtuluşu grubunun lideri olarak da bilinmekteydi. Bilimsel sosyalizmin teorik konularını inceleme merakı ile de bilinen, teori-pratik uyumunu sürekli irdeleyen kişiliği ile devrimciler arasında saygınlık kazanmıştı. Devrimci mücadele içinde pişmiş, maceracı akımları sorgulayan, tartışan, araştıran “zeki” bir karakter sergileyen, aynı zamanda ailesi ile arası sevgi ve saygıya dayanan, dayanışma kültürünü kendine yaşam tarzı olarak seçmiş bir insandı.

SADE YAŞAMLI DEVRİMCİ

1976 yılında Zeki Ön’le tanıştım. Gaziantep’te TİKP örgütlenme çalışmalarını yürütürken, ismini duyardım. Onun, özellikle maceracı akımların pratiklerini sorguladığını, eleştirdiğini, sıklıkla bu tartışmalara girdiğini, öğretmenler çevresinden gözlemlerdim. Aydınlık ve Halkın Sesi dergilerini dikkatle okuduğunu, önemli gördüğü tespitlerin altını çizdiğini, bunları yakın arkadaş çevresi ile paylaştığını öğrenmiştim. Yıldız Kitapevinin bulunduğu bir pasajda orta öğrenim gençliğinin toplandığı bir dernekte, gençlerle yaptığım tartışmalardan, kayınbiraderi (lise öğrencisi) vasıtasıyla beni izlediğini ve onun aracılığı ile doğru görüşleri, gençler arasında yaymaya çalıştığımı da biliyorum. Tanışınca bunu söylemişti.

Zeki Ön 1976 yılının Mayıs ayının ortalarında kayınbiraderi aracılığıyla benimle görüşmek istediği haberini göndermişti. Yıldız Kitapevi’nde habercisi ile görüşerek bir buluşma günü kararlaştırdık. Bir akşamüzeri, evimize yakın bir noktada buluştuk. Yemek saati olduğu için, karnımızı doyuracak bir şeyler almayı aramızda kararlaştırdık. Parayı Gaziantepli Partili arkadaş ödemek için hamle yapınca, Zeki Ön nevale için ödenecek miktarı paylaşmak için ısrar etti. Misafirimiz olduğunu söylememize rağmen “size yük olmayayım” deyip, kararlı keskin bakışlarıyla ortak ödemeye bizi razı etti. Evde de küçük hazırlık safhasına katılmayı ihmal etmedi.

Zeki Ön, birçok davranışıyla örnek insandı. Paylaşmaya, kolektif yaşam için gereken işlerde bölüşmeyi, sade yaşam ilkesine sıkı bir şekilde bağlı olmaya özen gösterdiğini, onu tanıdıkça öğrenmiş olduk.

ARAŞTIRAN TARTIŞAN İNSANDI

Tartışmalarda sakin, sabırlı ve efendi bir tarzı vardı. Bilimselliği ve gerçeğe bağlı, bilgiyi pratikte sınamaya önem vermenin üzerinde hassasiyet gösterirdi. Zeki Hoca, pratikle doğrulanmış teorik birikime çok önem verdiğini her vesileyle söylerdi. Bilimsel sosyalizm, Üç Dünya Teorisi ve Türkiye devrimci pratiği, 12 Mart deneyimi, maceracı akımların yenilgisini ve hayatın ortaya koyduğu gerçeklikleri, analiz etmeye çok önem verirdi. Örgütlü, disiplinli bir güç yaratmanın parti hayatı ile olacağına inancı çok kuvvetliydi. Aydınlıkçı hareketi dikkatle izlediğini anlatıyor ve bu harekete öncülük edenleri de tanımaya önem veriyordu. Bunları bize anlatırken de gözlerini üzerimizden ayırmadan yapıyordu.

Devrimci mücadelenin başarısı için Partiye katılmaya karar verdiğini açıklamış ve sevinç içinde birbirimizden ayrılmıştık. Yanımda bulunan Ali arkadaşla, kendi evimizde buluşmanın, sorunları uzun uzun ele alarak değerli bir devrimcinin partimize katılmasının sevinci içindeydik.

PARTİLİ MÜCADELE ADAMIYDI

1976 yılında Ankara’da TÖB-DER 3. Olağan Kongresi 24-26 Mayıs tarihlerinde toplanmıştı. Ben de izleyici olarak orada bulunmuştum. TSİP, TİP, CHP eğilimli ittifak kongreyi kazanmıştı. Kongrede olaylı tartışmalar yaşanmış ve TKP taraftarları provokasyon yapmıştı. Zeki Hoca, Aydınlık, Halkın Kurtuluşu, Dev Yol ve diğer devrimci akım taraftarı öğretmenlerin birliğini savunmuş ve önder bir rol oynamıştı. TKP yanlılarının provokasyonları ile mücadele edilmiş, Zeki Hocanın önemli rolü ile TKP tecrit edilmiş ve bu nedenle de yönetimde yer alamamıştı.

Zeki Hoca, devrimci mücadelenin parti disiplini ve programı ile yürütülmesinin önemini bildiği için, partinin toplum içinde kök salması çalışmasını en öne koyan bir devrimciydi. Türk-Kürt kardeşliğinin bozulmasının önünde önemli bir şahsiyetti. Ailesinin de bütünüyle bu mücadelede yer almasına büyük emek vermişti. Özel olarak Gaziantep’ten İstanbul’a gelmiş, ailesini benimle tanıştırdığı bir yemek düzenlemişti. Daha sonra babası Mustafa Amca, annesi Mintaha Hanım ve diğer kardeşlerinin bulunduğu bir aile yemeği düzenlemiş ve TİKP Genel Başkanı Doğu Perinçek ile buluşturmuştu. Akşam yemeği yenilmiş, çiğ köfte yapılmış, aile fertleri ile tek tek tanışılmıştı... Unutulmayacak bir sohbet yapılmıştı. Sonuçta, Ön ailesi tümüyle partili mücadele içinde emek vermişlerdi.

KÜRT SORUNUNDA BİLİMSEL FİKİRLERE SAHİPTİ

Doğu Perinçek, Zeki Ön’e özel bir önem veriyordu. Zeki Ön bu önemi hak eden bir mücadele neferiydi. Bunu düşman unsurlar da biliyordu. Okumaya, incelemeye, gerçeği araştırıp bulmaya önem veren bir kişilikti. Kürt sorununda çok sağlam ve bilimsel fikirlere sahipti. Kendisi de Kürt olduğu için, Kürtler arasında sevilen, önem verilen bir şahsiyetti. PKK bölücüleri bunu bildikleri için, Güneydoğu’da Zeki Ön öldürüleceklerin listesinde yer almaktaydı.

Zeki Ön PKK’nın hedefinde olduğunu biliyordu. Ama bunu belli edecek bir devrimci değildi. Hiçbir çekince duymadan, korkmadan, cesaretle, Parti çalışmasına devam ediyordu. Aydınlık gazetesinin, bölgede dağıtımına engel olmaya çalışan PKK, aynı zamanda önde gelen TİKP’lileri de ortadan kaldırmaya karar vermişti. Aydınlık gazetesi bütün bu zorlukların üstesinden gelmek için korkusuzca yayına devam ederken, Zeki Ön ve bölgede bulunan diğer Partililer de dağıtımın aksamaması için büyük bir güç veriyorlardı. Dağıtım kamyonlarının önü kesiliyor gazeteler yakılıyor, şiddet uygulanıyordu. Zeki Ön bu saldırılara karşı mücadeleyi bütün arkadaşlarını katarak devam ettiriyordu.

GENÇ KUŞAKLARA ÖRNEK

Bu kaos ve anarşi ortamında, titizlikle, canla başla yürütülen bu mücadelede, arkadaş canlısı, mücadeleci, berrak yüzlü güzel insan, korkusuz devrimci Zeki Hocamız kahpe PKK kurşunuyla aramızdan ayrıldı.

Vatan Partisi Genel Başkanı her ölüm yıldönümünde yıllarca, örnek devrimci Zeki Ön için gazete ilanları verdi, onun özelliklerini daima bizlere anlattı. Onu unutulmazlar arasına koydu. Gaziantepli arkadaşları her 3 Temmuz günü mezarı başında, onun mücadelesini ve kişiliğini anlatır gelecek kuşaklara örnek gösterir…

Zeki Ön gibi devrimci arkadaşlarımızın özelliklerini, mücadele azimlerini hatırlamak ve öğrenmek, genç kuşaklara tanıtmak ödev olarak bize düşmektedir.

Korkusuz devrimci Mehmet Zeki Ön, 32 yaşında aramızdan ayrıldı. Her zaman bizimle örnek bir devrimci lider olarak yaşayacaktır.

Sonraki Haber