Bitkisel yağ sanayicileri derneği iddialara yanıt verdi
Bitkisel yağlara gelen zamlar Merkez Bankası'nın geçen hafta yayımlanan aylık fiyat gelişmeleri raporuna da yansıdı. Birçok mecrada yer alan haberde marketlerde yeterli sıvı yağ bulunamadığı, yağların zincirle bağlandığı veya stokçuluğa karşı sınırlı sayıda satıldığı, ihracatın öncelenerek iç piyasaya daha az ürün verildiği iddiaları yer aldı. Bunun üzerine Bitkisel Yağ Sanayicileri Derneği (BYSD) Başkanı Tahir Büyükhelvacıgil'e ulaştık ve bu iddiaları sorduk. Büyükhelvacıgil tarafından yazılı olarak Aydınlık'a iletilen açıklama sektöre ilişkin şu bilgilere yer verildi: “Türkiye’de ayçiçeğinde rekolte bu yıl 1.7 milyon ton civarında gerçekleşti. Geçen yıl bu oranın 1.3 milyon ton civarında gerçekleştiğini ve ülkemizin ihtiyacının ortalama 2.5 - 3 milyon ton olduğunu düşündüğümüzde; bu rekolte ülkemiz adına olumlu bir gelişmedir. Sektör olarak rekolte artışının önümüzdeki yıllarda da devam etmesini ümit ediyoruz. Dünya rekoltesi ise bu yıl 60 milyon ton civarında gerçekleşti.”
HAM MADE FİYATI ÜÇ KAT ARTTI
Açıklamasında “Ülkemizde yağ arzında bir sıkıntı söz konusu değildir.” diyen Başkan Büyükhelvacıgil, “Tedarik, nakliye ve ulaşım süreçlerindeki bazı nedenlerle zaman zaman arzda geçici gecikmeler yaşanabilir. Ancak, fabrikalarımız kapasiteleri ölçüsünde üreterek, piyasaya yağ arzına devam etmektedir.” ifadelerini kullandı. Fiyatlara ilişkin de bilgi veren Büyükhelvacıgil, şunları söyledi: “Çekirdek fiyatları 1.5 yıl önce 3 bin lira iken, bugün 9 bin lira seviyesine geldi. Bu da çiftçimize son iki yılda iyi bir gelir sağladı. Sıvı yağda ise ham madde 1.5 yılda 3 kat artış yaşandı. Sektörümüz üretim yaparken karton, kapak, teneke gibi yardımcı hammaddelere de ihtiyaç duyuyor. Döviz hareketliliğinden dolayı yardımcı ham maddelerde de yüzde yüze varan artışlar oldu.”
DIŞA BAĞIMLILIK TEMEL SORUN
Dünyadaki rekolte bolluğunun yanı sıra şubat-mart aylarından itibaren Güney Amerika’dan ayçiçeği ithalatı ile fiyatların biraz daha durulacağını umut ettiklerini kaydeden Büyükhelvacıgil, “Sektör olarak şubat-mart aylarında fiyat düşüşlerinin yaşanmasını bekliyoruz. Tabii bunun için ise ülkedeki döviz hareketlerinin stabil hale gelmesi gerekiyor. Yağlı tohumlarda yüzde 75 oranında dışa bağımlıyız ve her yıl ortalama 3.4 milyar dolarlık ithalat gerçekleştiriyoruz. Yağ, un, şeker temel gıda maddeleridir. Dünya borsalarında da fiyatları bellidir. Ülkemizde ve dünyada yağ arzı her zaman en düşük maliyetlerle gerçekleştirilir. Çünkü ithalatta da ihracatta da çok güçlü bir rekabet vardır. Rekoltenin en yüksek olduğu Ukrayna, Rusya gibi ülkeler dahi ihracata açık ülkelerdir. Dolayısıyla fiyat rekabetinde ülkemizdeki sektörün, ihracatı veya iç piyasayı tercih etme gibi bir lüksü olmaz. Çünkü fiyat ülkemizde olduğu gibi tüm ülkelerde de rekabete açıktır.” diye konuştu.
İHRACAT ŞARTA BAĞLI
Türkiye’de yurt içi ve yurt dışı piyasa arasında devletin belirlediği kesin bir ayrım olduğuna işaret eden Büyükhelvacıgil, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu yılın ocak ayında önce ithalat sonra ihracat şartı getirildi. Böylelikle iç piyasadaki rezervlerin korunması ve dengeli bir ihracat hedeflendi.
AB standartlarının üstünde modern üretimi ve dünyanın her yanına yayılmış lojistik ağı ile güçlü güçlü bir sektöre sahibiz. Firmalarımızın ürettiği 'Made in Türkiye' markasını taşıyan ürünlerimiz dünyaca ünlüdür. Başta Afrika ve Amerika kıtası ülkeleri olmak üzere, tüm dünyada bir çok ülkede firmalarımızın ürünleri tercih edilmektedir. Bu pazarlarda birçok firmamızın markası çok önemli markalar haline gelmiş ve Türk sanayisini temsil etmektedir. Firmalarımız haklı olarak pazarlarını kaybetmek istemezler. Ancak sanayicimizin önceliğinin her zaman ülkemizin gıda arzının güvenliği olduğunu özellikle belirtmek isteriz.”