‘Bizi en iyi Türkler anlar’

Gazeteci Malkeviç, Rusya’nın Ukrayna’daki NATO’ya karşı müdahalesini en iyi Türk halkının anlayabileceğini dile getirdi. Türkiye’nin teröre karşı sınır ötesi operasyonlarıyla benzerlik kurdu.

“Özgürleştirilmiş Topraklar: Bir Görgü Tanığının Objektifinden Savaş ve Barış Kişisel Fotoğraf Sergisi” Rus Evi Ankara’da başladı. Rusya Kamu Odası üyesi ve St. Petersburg TV kanalı direktörü Aleksandr Malkeviç’in Donetsk, Luhansk, Herson ve Zaporijya bölgelerinde çektiği fotoğraflardan oluşan sergi 16 Aralık Cuma akşamı açıldı. Neo-nazilerin terör saldırısında hayatını kaybeden genç siyaset bilimci, Türk-Rus dostluğunun kararlı savunucusu Daria Dugina’ya adanan serginin açılış konuşmalarını Rusya Federasyonu Ankara Büyükelçiliği Müsteşarı Zaur Shınkuba ve Türkiye Gençlik Birliği (TGB) Genel Başkanı Kayahan Çetin yaptı. Sergide çok sayıda Türk ve Rus meraklı hazır bulundu. Vatan Partisi Öncü Gençlik Genel Sekreteri İbrahim Toraman da izleyenler arasındaydı.

Malkeviç sergiyi ve yaşadıklarını Aydınlık’a anlattı.

‘GÜVEN İÇİNDE YAŞAMA HAKLARI VAR’

Rus Evi Ankara Müdürü Aleksandr Sodniçenko’nun takdim ettiği sergide Müsteşar Shınkuba ve TGB’li Çetin’in konuşmalarının ardından Gazeteci Malkeviç katılımcılarla beraber gezerek fotoğrafların hikayelerini sundu. Sodniçenko, serginin dünyayı gezeceğini ve ilk olarak Türkiye’de gerçekleştiğini duyurdu.

Müsteşar Shınkuba serginin kendisi için özel bir yeri olduğunu aktardı. “Büyük bir iş” diye niteleyen Shinkuba şunları söyledi: “Burada olmaktan gurur duyuyorum. Çocukluğumu Abhazya’da geçirdiğim ve orada çok defa Gürcü saldırılarına maruz kaldığım için bu serginin benim açımdan ayrı bir önemi var. Donbas’ta yaşananları anlayabiliyorum. Her insanın olduğu gibi Donbas sakinlerinin de güven içinde yaşama hakları var.”

İKİ KEZ ABD YAPTIRIM LİSTESİNE GİRDİ

Malkeviç, altı aydır ‘Özgürleştirilen topraklar’ olarak tarif ettiği bölgelerde çalıştığını söyledi. Bölgeye bir hafta kalacağını düşünerek gittiğini ancak tanık oldukları ve dinlediklerinin süreyi uzattığını bildirdi. İki kez ABD’nin yaptırım listesine girdiğini vurgulayan Malkeviç şunları kaydetti: “Altı aydır Ukrayna’nın temizlenen bölgelerinde çalışıyorum. Bu bölgelere ilk gittiğimde aklımda böyle bir şey yoktu. Telefonumla kendime hatıra olarak fotoğraflar çekiyordum. Özel bir amacım yoktu. Sonra fotoğrafların sayısı arttıkça arkadaşlarım beni bunları sergilemeye yönlendirdi ve öyle başladım. Bütün bölgelere gittim. Binin üzerinde fotoğraf çektim.”

“Bir hafta kalıp dönmeyi planlamıştım ama insanlarımıza yapılanları gördükçe planımı bozdum ve orada çalışmaya başladım. Özgürleştirilen toprakları gezerken birçok çatışma ve saldırıya da tanıklık ettim. İşte bu fotoğraftaki harabe benim kaldığım oteldi. Şuradaki harabe bir belediye binası. Ben de orada bir odayı ofis olarak kullanıyordum. Herson’da gazetecilerin tahliyesi sırasında ciddi bir saldırıya uğradık. 4 arkadaşımızı kaybettik. 14 arkadaşımız da yaralandı… ABD iki kere beni yaptırım listesine ekledi. Herkes bana ‘Sen neden iki kere bu listeye girdin’ diye soruyor. Ben de ‘Biden unutmuş olacak ki tekrar ekledi’ diye espriyle cevaplıyorum.”

‘SİZ NASIL MİLLİ ÇIKARINIZI SAVUNUYORSANIZ…’

Malkeviç, Rusya’nın Ukrayna’da insanlarının yaşam hakkını savunduğunu vurguladı. Donetsk, Luhansk, Herson ve Zaporijya halklarının Rusya’yla yaşamayı tercih ettiğini öne sürdü. Rusya’nın Ukrayna’daki müdahalesini en iyi Türk halkının anlayabileceğini dile getirdi. Batı medyasındaki haberlerin bir karalama kampanyası olduğunun altını çizdi. Irak ve Suriye’deki sınır ötesi harekâtları hatırlattı ve şöyle devam etti: “Ukraynalı faşistlerin cani eylemlerini bizzat yaşayanların ağzından defalarca yayınlarımla aktardım. Öyle hikayeler var ki inanın dinleyemezsiniz. Korkunç, duyduğunuzda inanamayacağınız boyutta bir vahşete maruz kaldı halkımız.”

“Rusya’nın eylemini en iyi Türkler anlar. Herhangi bir yerde bir Türk zulme uğrarsa siz Türkler hemen müdahale ediyorsunuz. Türkiye Cumhuriyeti özellikle komşu ülkelerinde, çevre bölgelerinde milli çıkarlarını savunuyor. Özel harekâtlar yapıyor. Siz Türkler nasıl milli çıkarlarınızı savunuyorsanız bizim yaptığımız da aynı. Kırım’ı, Donbas’ta insanlarla çok konuştum. O insanlar seçimlerini çoktan yapmıştı. Rusya ile olmak istiyorlardı. Bu istekleri nedeniyle sürekli bir saldırı ile karşı karşıyaydılar.”

‘NATO’YA KARŞI AYNI MÜCADELEDEYİZ’

Müsteşar Shınkuba’dan sonra söz verilen TGB Genel Başkanı Kayahan Çetin, sözlerine Daria Dugina’yı anarak başladı. Orta Afrika Cumhuriyeti’nde Rus Evi Başkanı ve mensuplarına yönelik saldırıyı kınayan Çetin, “Rusya devletinin ve milletinin, NATO yayılmacılığına, NATO'nun doğuya saldırısına ve batının hortlattığı nazizme karşı silaha sarılarak başlattığı ve kararlı bir şekilde sürdürdüğü mücadeleyi selamlıyoruz.” dedi.

Çetin, NATO’nun Türkiye’ye yönelik saldırılarına dikkat çeken Türkiye ile Rusya’nın kaderinin ortak olduğunu hatırlattı.

‘DARİA’NIN MÜCADELESİNİ SÜRDÜRECEĞİZ’

TGB lideri açılış konuşmasında şunları vurguladı: “Daha dün 15 Aralık günü Türk-Rus kardeşliğinin yılmaz savunucusu, Türkiye'nin terörle mücadelesinin dostu kardeşimiz Darya Dugina'nın doğum günüydü. Onu saygıyla, kıvançla anıyoruz. Onun yaktığı meşaleyi, mücadeleyi sürdüreceğiz. NATO ve Amerika suikastlerle, bombalarla saldırıyor üstümüze… NATO'ya karşı savaşıyoruz. Aynı mücadelenin içindeyiz. NATO'nun tehididine karşı savasıyoruz. Dedeağaç'ta, Yunanistan'da ülkemize çevrilen namlular aynı düşmanın namluları, üzerimize sürdüğü terör örgütlerinin kimliği belli. Aynı 100 yıl önce vatanlarımızı Sovyet devletiyle beraber savunurken olduğu gibi. Aralov'un, Frunze'nin Mustafa Kemalle kardeşliği gibi.”

‘BİZ DE KIBRIS TÜRKLERİ İÇİN SİLAHA SARILDIK’

“Siz kardeşlerimizi en iyi biz anlarız. Aynı Donbass'ta Nazi zulmü altındaki yurttaşları kurtarmak için silaha sarıldığınız gibi biz de Sayın Sergey Lavrov'un da belirttiği gibi 1974'de Kıbrıs Türkü kardeşlerimizi kurtarmak için emperyalizme karşı silaha sarıldık. Artık tüm dünya Kırım'ın, Donbass'ın Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin, Abhazya'nın hür iradesini tanımalıdır. Bu halkların Batı ve NATO'nun çizdiği sınırların dışındaki iradesini dünyaya tanıtacağız. Ülkelerimizin bu konuda adımlar atması için elimizden geleni yapmalıyız.”

“Türk-Rus birliği bölgede emperyalizmin yarattığı bütün çözümsüzlüklere, krizlere çözüm oldu, bir model oluşturdu. Astana'da, Karabağ'da örneklerini gördük. Önümüzdeki yüzyılın şekillenmesinde de Türk-Rus işbirliğinin tarihi katkıları olacağına inanıyoruz.”

Sonraki Haber