Bizi sadece 'blok zincir' kurtarabilir (mi?)
Çağımızın çok önemli filozoflarından Martin Heidegger'in, Alman Der Spiegel dergisi için, 1966 yılında verdiği 'Sadece bir Tanrı bizi kurtarabilir - Only a God can save us' başlıklı mülakattan esinlenerek, aynı çıkarımı blok zincir teknolojisi için de yapabilir miyiz?
Heidegger’in felsefe için söyledikleriyle benzer bir yaklaşımla, şöyle güçlü bir iddiada bulunarak başlayalım: İnternetten beri, hiçbir yeni teknoloji, dünyada –kapsamlı- bir değişiklik meydana getiremedi. Ancak, sadece, blok zincir teknolojisi, büyük bir değişime yol açarak “bizi” hala “kurtarabilir”. Biz derken, büyük sermaye sahiplerini değil, toplumun yüzde 99'unu kastediyoruz. Kurtuluş derken de, geniş anlamda, daha özgür, daha adil ve daha eşit bir dünya düzeni anlaşılmalı elbette.
Öncelikle, blok zincir teknolojisinin bize “aralayacağı bu kapıya” iki temel açıdan yaklaşalım:
- Uluslararası ticaret, blok zincir teknolojileri ile çok daha hızlı, güvenli ve kesintisiz olacak.
- Bankacılık kurumu, blok zincir tabanlı merkez bankası dijital para birimleri ile köklü bir değişim geçirecek.
Mevcutta gördüğümüz ve değişmesini beklediğimiz tablo şu: Kabaca son 300 yıllık bir dönemde, dünya çok büyük teknolojik değişimler geçirirken, genel olarak, kapitalizmin motor gücünü oluşturan bankacılığın yapısı ve uluslararası ticaretin kapsamı çok fazla değişmedi. Geçmişte İngiltere ve sonrasında özellikle son 100 yılda ABD önderliğinde bir bankacılık ve ticaret oligarşisi bu 300 yıllık sürecin belirleyici aktörleri oldu. Ama bugün, öngörümüz şu ki, ekonomi politik olarak çok kutuplu bir dünya düzenine geçerken, artık, bu durumun “devrimci” itici gücü de, blok zincir teknolojisi olacak.
Blok zincirin hikâyesi aslında daha eskiye dayansa da, olgunlaşması ve gündemin üst sıralarına yerleşmesi, 2008 krizine bir tepki olarak Bitcoin in doğuşuyla hız kazandı. Krizin devasa faturasını, Batılı devletlerin, finans oligarşisini koruyarak, dünya halkının yüzde 99’una çıkarması karşısında kitlesel bir tepki oluştu. Özellikle ABD’de, bir takım liberal sol fikir grupları, Bitcoin özelinde, blok zincir teknolojisinin getirdiği yeni para yaratma ve transferi mekanizmasının özgürlükçü yönüne vurgu yaptılar: Bankaların para gönderme işlemlerinden haksız yere kazandığı muazzam servete karşı alternatif ve güvenli bir transfer sistemi. Bir takım sağ oluşumlarsa, zaten merkezi ABD devletini başlıca sorun kaynağı olarak gördükleri için, onun finansal egemenliğini yıkma potansiyeli sebebiyle blok zincir teknolojisi kullanan kripto paralara destek verdiler. Kripto paraların alım-satımının yapıldığı borsaların ortaya çıkışıyla adeta yeni bir “altına hücum” dönemi başladı.
Avrupa’ya gelirsek, zaten Brüksel gibi kafası yeterince karışık, bürokratik ve “iktidarsız” bir yönetimi olduğu için, blok zincir teknolojileri karşısında da, bekleneceği gibi “istekli ama yönsüz” genel tavrını sürdürüyor. Start up yani yeni girişimlerin fonlanması –dar mantığı- çerçevesinde blok zincir teknolojisine yaklaşıldığı için de –gerçek ekonomide- yeterli sayıda uygulamayı Avrupa’da da göremiyoruz.
Dünyanın diğer ucunda, yani Çin’de ise bambaşka bir tablo ile karşı karşıyayız. Blok zincir teknolojisinin –potansiyelini ve gücünü- en iyi anlayan; örgütlü olarak bu konuda planlama ve uygulamalar yapan yegâne ülke Çin Halk Cumhuriyeti. Bu sebeple, Çin özelinde, devlet kurumlarında, ticarette, tedarik zincirinde, finansta, akıllı şehircilikte, sağlıkta, sigortacılıkta, tarımda, ulaşımda, otomotivde, inşaatta, pazarlamada ve diğer pek çok alanda, kar amacı güden ya da gütmeyen, binlerce –gerçek- blok zincir uygulamasını yakından takip etmek büyük bir önem taşıyor.
Kısacası, kabaca, blok zincir uygulamaları alanlarına bakarsak, Batıda kripto paralar, Fintech dediğimiz ileri finansal teknolojiler ya da NFT gibi sanat, oyun ya da eğlence ile ilgili başlıklar öne çıkıyor. Çin’de ise gerçek endüstri ve ticaret uygulamaları blok zincir ana gündemini oluştururken, merkez bankası dijital parası artık neredeyse resmi olarak kullanıma giriyor. Peki, blok zincir teknolojisini neden bu denli önemsemeliyiz? Türkiye Cumhuriyeti “devlet” politikası olarak bir an önce nasıl bir pozisyon almalıyız? Şimdi iddialarımızı ve öngörülerimizi bu yönde geliştirerek sorularımıza cevaplar arayalım.
Temelde, basitçe, blok zinciri, tüm diğer dijital teknoloji araçlarının konuşlanıp işleyeceği bir platform olarak düşünmekte fayda var. Dijital bir ekonominin katmanlarını, dijital kimlikler, dijital varlıklar ve akıllı sözleşmeler olarak bir kutuya doldurursak, işte bu kutunun tamamını yönetme kapasitesi olan blok zincir teknolojilerine çok ihtiyacımız olacak. 5G, nesnelerin interneti, yapay zekâ, sağlık teknolojileri, artırılmış gerçeklik, robotics, siber güvenlik vb tüm dijital teknolojileri, blok zincir ortamında bir araya getirebiliriz. Çünkü blok zincir bize gerekli güvenliği, verimliliği, şeffaflığı sağlayınca akıllı bir dijital sistem–tam anlamıyla- kuruluyor.
BLOK ZİNCİR EKONOMİSİ İNTERNET EKONOMİSİ FARKLARI
Ne yazık ki, günümüzdeki “internet ekonomisi” büyük ölçüde manipülasyona ve tekelciliğe olanak sağlıyor. Çünkü hiç de “şeffaf” değil. İnternet, teknolojik alt yapısının da katkısıyla, önemli ölçüde büyük şirketlerin kontrolünde. Birkaç meşhur “sözde bedava” uygulama ile her türlü bilgimiz birkaç özel şirketin elinde. Büyük verinin analizinde, maalesef, neredeyse tüm “yaratıcı beyinler” , bu büyük şirketlerin emrinde ya da uydusu olarak, tüketiciyi “nasıl kafeslerim” boyutunda çalışıyor. Çoğu yeni ileri teknoloji start up ları, ancak ve ancak, farklı tüketici davranışları analizine yönelirlerse ya da “dibin dibine” kadar satış yapabilecek yeni hikayeler “yazarlarsa” yatırım alabiliyor. Zaten, yatırım alanlar da, 2-3 yıl içinde olabildiğince ciro yapıp, şirketi parlatıp, satıp, anormal paralar kazanma derdinde.
Bu, adeta doğal karşıladığımız ama içten içe de bir yanlışlık olduğunu sezdiğimiz olağan durumu değiştirmek içinse, blok zincir teknolojisi bize gerekli –radikal- fırsatı sunuyor. Bize gerçek ekonomimizin temelini oluşturmak için aradığımız şeyi yani “şeffaflığı” sağlıyor. Çok değişik alanlarda, çok farklı boyutlarda projeler üretirken yeni potansiyelleri de inşa ediyor/açığa çıkarıyor. Çünkü blok zincir, internet ekonomisinde verimsizliğin başlıca kaynağı olan “aracıları” ortadan kaldırmak için gerekli imkânı bize tanıyor.
Nedir bu bir an önce “kurtulmamız” gereken aracılar? En başta ticarette ve kredi finansmanında aracılık yoluyla çok büyük kazanç sağlarken “sistematik bir verimsizliğe” de yol açanlar! Lafı hiç dolandırmadan örnekler verelim: Mesela gıda tedarikinde, üreticiden tüketiciye mal ulaşana kadar aracılık yaparken hem süreci uzatanlar hem de fiyatı birkaç misline çıkaranlar. Ya da bir toplumsal ekonomik değer olan “krediyi” asıl sahibine yani halka dağıtmaya aracılık ederken bir sürü anlamsız evrak işi yaratıp bir de üstüne üstlük büyük paralar kazanan finans kurumları. Dünya 300 yılda inanılmaz bir teknolojik sıçrama yaparken, ticaret ve bankacılıkta, verimsiz süreçleri neredeyse hiç değişmeyen, gerçek dinozorlar!
Hiçbir gerçek işlevi olmayan bu aracıları ortadan kaldırıp, gıda fiyatlarındaki balonları ya da dengesizlikleri önemli ölçüde azaltabilir; verimlilik ve şeffaflık esaslı gerçek bir “piyasa” oluşturma fırsatını yakalayabiliriz. Ya da merkez bankası dijital paralarını kullanmaya başlayınca, devlet “parayı” gerçek anlamda her kuruşuna kadar kontrol edebilir; kapalı kapılar ardındaki kredi oyunları engellenebilir.
Aslında bankacılık sisteminin bu verimsiz yanı, özellikle kripto para ekonomisinin pazarlanmasında çokça vurgulandı. Çünkü toplumun yüzde 99 için bankaların basit aracılık işlemlerinden aldığı anormal komisyonlar çok net bir sömürü aracı olarak görülüyor. Kripto paralar bu nedenle haklı bir isteğin karşılanması amacıyla ortaya çıktılar. Ama diğer yandan, kripto ekonomisi, mevcut haliyle, blok zincir teknolojisinin diğer çok önemli özellikleri ya da potansiyeliyle de bariz bir tezat oluşturuyor: Şeffaf olmayan alım-satım süreçleri ile kripto borsaları manipülasyona çok uygun. Ötesinde büyük sermayenin yeni bir kazanç enstrümanı haline geldiler. Kara para aklama süreçlerine de kolayca alet oluyorlar. Bireysel köşe dönücülük ve ponzi ekonomisinin, ileri teknoloji maskesi altında pazarlanmasına da sıkça şahit oluyoruz. Gerçek ekonomiyle, önemli bir kısmının bağları hiç yok ve ötesinde gerçek ekonominin çalışması için gerekli ortama zarar da veriyorlar. Dolayısıyla, “hikayesi olmayan” ya da en azından “fantezi” boyutu zayıf kalan önemli oranda kripto paranın zamanla piyasadan çekileceğini varsayabiliriz.
Kripto para ticaretinin tüm bu olumsuz yönlerinin çoğu kripto “yatırımcısı” da farkında. Ama öte yandan kriptoyu kolayca “günah keçisi” ilan ederken asıl büyük sorunu gözden kaçırmamalıyız: ABD’nin karşılıksız para basmasından beslenen devasa bir gazino ekonomisi, tüm büyük “saygın” kurumlarıyla bir büyük uluslararası şebeke! Brecht’in meşhur deyişini konumuza uygularsak, kriptoda olanlar bankacılık da olanların yanında nedir ki! Bu arada, banka sahibi olmayan, bankacı dostlarımız alınmasınlar çünkü bizim sorguladığımız geniş anlamda Dünya finans sistemi. Tüm banka emekçileri de bizimle beraber, yüzde 99’un içinde, bu açık sömürü sisteminden zarar görüyorlar. Banka sahibi olan dostlarımız -olsaydı eğer- onlara da, kullanmayı çok sevdikleri bir ifadeyle, naçizane bir tavsiyede bulunurduk: Yapısal reforma gidiniz!
Özetlersek, blok zincir ekonomisi, ticarette ve finansmanda, perspektif değişikliklerine yol açma kapasitesiyle, gerçek ekonomide bir devrim yapma potansiyeline sahip. Böyle bir radikal değişimse ancak ve ancak kamusal aklın yani siyaset kurumunun blok zincir teknolojisinde öncü olması ve liderlik göstermesiyle mümkün olacak. Gerçek insanlar, gerçek pazar yerleri ve gerçek paralar/değerler/varlıklar! Devletlerin dijital ekonomiye tam egemen olduğu bir altyapı. İnsanların daha iyi beslendiği, barındığı, eğitim gördüğü, iletişim kurabildiği, yolculuk edebildiği, sağlık hizmetleri alabildiği bir Dünya! Her alanda gerçek blok zincir uygulamaları ile hayatın kolaylaştığı bir Dünya! Teknolojinin kimsenin tekelinde olmadığı, büyük sermayenin hizmetinde bencilce kullanılmadığı bir Dünya!
TÜRKİYE İÇİN BLOK ZİNCİR İLE GELEN OLAĞANÜSTÜ FIRSAT!
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni yöneten kurumsal aklın ve daha da ötesinde, geniş anlamda, siyaseti oluşturan tüm aktörlerin, blok zincir teknolojisinin ülkemiz için yarattığı bu muazzam gelişim potansiyeline, stratejik önemde yaklaşıp, pozisyon almak üzere ivedilikle harekete geçmelerini öneriyoruz. Blok zincir konusu, doğal gelişimine ya da sadece bireylerle, özel şirketlerin kabiliyetlerine bırakılacak bir alan değil. Tüm ülke ekonomisinin, blok zincir teknolojileri sayesinde dijital yönetimi fevkalade önem taşıyor. Bunu gerçekleştirmek için, güçlü bir uzak görüşlülük ve irade taşıyan bir aklın liderliğine gereksinim duyuyoruz. Hemen harekete geçirebileceğimiz çok donanımlı, dinamik bir insan kaynağımızın yanında, uluslararası dayanışma yoluyla önemli işbirlikleri yaratma şansımız var. Bundan yüzlerce yıl önce, Çin’den Avrupa’ya kadar olan coğrafya, muazzam bir ticaret yolunu hayata geçirerek, mevcut uygarlığımızın oluşumunu sağladı. Bugün, yüzyıllar sonra, aynı coğrafyadaki ticareti, blok zincire taşıyabilirsek, bir zamanlar Cengiz’in kılıçla sağladığı “güvenli ticareti” biz “dijital zincirlerle” tekrar kurmuş olacağız! Türk Cumhuriyetleri, İslam ülkeleri ve İspanya’dan Çin’e kadar uzanan onlarca ülke ile olağanüstü bir ticaret ağını tekrar hayata döndürebiliriz.
Sözümüzü, modaya uyup, şu meşhur “metaverse” konusuyla ilişkilendirip bitirelim. Metaverse'te oyun oynamak, eğlenmek ve yeni deneyimlerle karşılaşmak... Hiçbirine itirazımız yok. Ama 300 yıllık bir büyük metaverse içerisinde yaşarken, blok zincir teknolojisinin gerçek potansiyelini görüp, uyanmanın da vakti geldi artık!
Heidegger ile başladık, Finli metal müzik grubu “Battle Beast”in “No more Hollywood endings - Artık Hollywood usulü sonlar yok” adlı parçasıyla bitirelim:
“A life without a mystery - Creation of dream factory - Nothing’s what it seems - Goodbye Hollywood dreams.”
“Gizemsiz bir hayat - Rüya fabrikasının ürünleri - Hiçbir şey göründüğü gibi değil - Elveda Hollywood rüyaları!”