Böbrek taşı yılda 10 milyon kişinin ortak derdi

Böbreklerin ve idrar yollarının dışarıya atacağı idrarı engellerler. Böbrekler kanı temizlemekle görevlidir. Bu işlem sırasında bazı mineral ve tuzlar böbrekte birikir. Böbrek taşları, bu tuz ve minerallerin idrarla atılamaması halinde birikerek o bölgeye yapışması sonucu oluşur

Böbrek taşının erkeklerde daha sık görülüğü söylenebilir. Genel olarak 30 yaş civarında belirtiler görülmeye başlar. Şişmanlık, diyabet ve yüksek kan basıncı gibi hastalıklar böbrek taşı oluşumunu kolaylaştırır. Her yıl 10 milyon hasta, böbrek taşı şikayetiyle hastanelere başvurur. Tuz ve minerallerin içeriği ve oluşma sebebine göre taşlar farklı çeşitlerde ve büyüklüklerde olabilir.

Böbrek taşları çoğunlukla vücutta herhangi bir hasar oluşturmadan idrar yoluyla atılırlar. Ancak, tekrarlayan ve idrar yoluyla atılamayan taşlar için tedavi gerekebilir. İdrarda pek çok farklı atık bulunur. Bu atıkların az miktarda sıvı içinde yoğunlaşması hâlinde, atıklar kristalize hâle gelir ve bu durum da böbrek taşlarının oluşumuna neden olur. Çoğunlukla bu atıklar idrarla birlikte atılır ve taş oluşumu gerçekleşmez.

Ancak, risk varlığında ve sıvı alımının gerekenden az olduğu durumlarda, böbrek taşlarının oluşumu hızlanır ve taşlar bir noktadan sonra idrar yolundan geçemeyecek büyüklüklere ulaşabilir ve hatta idrar yolunu tıkayabilir. Bu taşları oluşturan kimyasallar kalsiyum, oksalat, üre, sistin, ksantin ve fosfattır. Beslenme biçimleri, metabolik rahatsızlıklar, yetersiz sıvı alımı ya da sıvı kaybı ve bazı ilaçlar gibi pek çok etmen böbrek taşına neden olabilir.

KUM TANESİNDEN ÇAKIL TAŞINA

Böbrek taşları içeriklerine ve oluşum biçimlerine göre dört farklı kategoriye ayrılır. Taşlar kum tanesi büyüklüğünde ya da çakıl taşı boyutunda görülebilir.

Kalsiyum oksalat taşları en sık karşılaşılan böbrek taşı çeşididir. İdrarda kalsiyum ve oksalatın birleşmesi sonucu oluşur. Yetersiz sıvı ve fazla kalsiyum alımı sonucu görülen bu taşların oluşumunda, çoğunlukla diğer risk faktörleri de bu nedenlere eşlik eder.

Sistin Taşları: Kalıtsal bir bozukluk sonucu oluşan sistin taşları en nadir görülen böbrek taşı çeşididir. Bu taşlar, 25 yaşından önce oluşabilir ve böbrek fonksiyonlarında zayıflamaya, böbrek yetmezliğine neden olabilir.

Ürik Asit Taşları: Yüksek protein diyetlerinin uzun süre uygulanması, gut hastalığı, az sıvı tüketimi gibi faktörler ürik asit miktarını artırır ve ürik asit taşlarının oluşmasına sebep olur.
Sitrüvit Taşları: Enfeksiyon taşları olarak da adlandırılan bu taşlar tekrarlayan idrar yolu bulaşları sonucu oluşur. Kadınlarda daha çok görülür.

SU ELİNİZİN ALTINDA

Böbrek taşı tanısında kullanılan görüntüleme yöntemlerinin başında ise bilgisayarlı kesityazar (BT) gelmektedir. Ayrıca, teşhis için böbrek, üreter ve mesane bölgesi röntgeni de istenebilir. Bu şekilde taşın büyüklüğü ve bulunduğu yerin görüntülenmesi sağlanır ve var olan taşlar için nasıl bir tedavi planı izlenmesi gerektiği kararlaştırılır. Ancak, bilgisayarlı kesityazarda radyasyona maruz kalma oranı yüksek olduğundan, bu yöntemin hamileler ve gençlerde kullanımına dikkat etmek gerekir.

Su başta olmak üzere sıvı alımını artırmak böbrek taşını önlemek için yapılması gerekenlerin başında gelir. Normal şartlar altında idrar açık sarı olmalıdır. Çay, kahve, meyve suları ve asitli içecekler yerine, su tüketimi artırılmalıdır. Bu içeceklerin bir kısmı sıvı kaybına neden olabilir ya da içerisinde bulunan şeker sebebiyle başka problemlere davetiye çıkarabilir. Spor yapan, açık havada ve yoğun beden işi yapan kişilerin daha çok su içmesi gerektiğini de unutmamak gerekir. Bol sebze ve meyve tüketimi de oldukça önemlidir. Tuzu ve şekeri azaltma da böbrek taşını önlemek için başvurulabilecek diğer bir yöntemdir. Paketli gıdalardaki tuz ve şeker miktarı kontrol edilemediğinden, özellikle risk altındaki kişilerin paketli gıdaları daha az tüketmeleri önerilmektedir.

KENDİ KENDİNE GİDEBİLİR

Dört mm’den küçük taşların %90’ı herhangi bir müdahale gerektirmeden kendiliğinden düşer. 4-7 mm arası taşların yarısı ve 8 mm’den büyük taşların ise nadiren kendiliğinden düştüğü söylenebilir. Bazı durumlarda ise doktorlar taşın düşürülmesine yardımcı bazı ilaçlar da verebilir. Bu ilaçların başında alfa almacı tutucuları gelmektedir. Üreterdeki kasların gevşemesi için verilen bu ilaçlar, taşın vücuttan atılması sürecini kolaylaştırmaktadır. Vücutta ürik asit fazlalığı olduğu durumlarda ise idrarın asiditesini düşürmek için de ilaç tedavisi uygulanabilir.

Böbrek taşı tedavisinde kullanılan ve operasyon gerektirmeyen yöntemlerin başında ESWL (Extracorporeal Shockwave Lithotripsyde) yöntemi gelir. Böbrek taşını vücut dışından verilen şok dalgalarıyla kırma işlemi olarak tanımlanabilecek ESWL yönteminde işlem sonrası tekrar bilgisayarlı kesityazar çekilir ve işlemin başarılı olup olmadığı bu sayede kontrol edilmiş olur. Diğer tüm müdahale ve işlemlerin yetersiz kaldığı durumda ya da hastaların durumuna eşlik eden başka hastalıkların ya da bozuklukların varlığında veya taşların çok büyük olması hâlinde böbrek taşı tedavisinde cerrahi müdahaleye başvurulur.

BELİRTİLERE DİKKAT

Böbrek taşları uzun bir süre boyunca belirti vermeyebilir. Taşlar idrar yoluna doğru ilerlediğinde bazı durumlarda belirti vermeden ya da çok az belirtiyle vücuttan atılabilir. Ancak, daha büyük taşların varlığı böbrek, üreter, mesane ya da üretrada idrar birikimine yol açabilir. Bu noktada, böbrek taşı kendisini ağrıyla gösterir. Böbrek taşının sık karşılaşılan belirtileri şunlardır:

- Sırtta kaburgaların alt kısmında ağrı
- Alt karın bölgesine yayılan ağrı
- İdrarda yanma ve acı
- Mide bulantısı ve kusma
- İdrarın yapısı, rengi ve yoğunluğunda değişiklik (bulanık, kötü kokulu idrar)
- İdrarda kan

Bulaş (enfeksiyon) varlığında ateş ve üşüme de bu belirtilere eşlik edebilir.

Sonraki Haber