Bölücü planda müfredat hamlesi

Avusturya Alevi Birlikleri Federasyonu, Avusturya Devleti'ne Alevileri bir ‘din topluluğu’ olarak kabul ettirerek, ‘İslâm dışı Aleviliği’ okullarda müfredata sokmayı hedefliyor

AABF Onursal Başkanı Mehmet Ali Çankaya, kendilerini artık ‘Avusturyalı Aleviler’ olarak tanımladıklarına dikkat çekti. Türkiye’deki Alevileri devletten korkmakla, gerçeği dile getirememekle eleştirdi.

Avusturya Devleti’nin, Avusturya Alevi Birlikleri Federasyonu’nun (AABF) talebiyle, Aleviliği İslâmiyet’in dışında ayrı bir inanç olarak tanımasının ardından yeni bir gelişme yaşandı. AABF, sıradaki hedefinin Alevileri bir ‘din topluluğu’ olarak Avusturya Devleti’ne kabul ettirerek İslâm dışı Aleviliği okullarda öğretmek olduğunu bildirdi.

Avrupa’da Alevileri Türk milletinden koparmak için devreye sokulan ‘İslâm dışı Alevilik’ projesine Almanya’nın Kuzey Ren-Vestfalya Eyaleti’nden sonra Avusturya da katılmıştı. Avusturya Devleti, AABF'nin girişimiyle Aleviliği ‘kendine özgü bir inanç’ olarak kabul etmişti. AABF konuya ilişkin bir basın toplantısı düzenledi. 21 Nisan Perşembe günü Viyana’da yapılan toplantıda kararın ülke genelinde olmasından ötürü dünyada bir ilk olduğu vurgulandı. AABF merkezi açıklamasında, Aleviliğin İslâmiyet altında kabul edilemeyeceği, kendine özgü bir inanış olduğu iddialarını tekrarladı.

AABF Başkanı Özgür Turak, yeni hedeflerini “Tanınma iki aşamadan geçiyor. Birincisi inanç topluluklarının kaydı, ondan sonra da diğer inançlara tanınan hakların alınabilmesi için din topluluğu statüsünde tanınma. Bir yılda bunları tamamlamayı düşünüyoruz.” diyerek duyurdu.

Alevilik, Avusturya’da İslam’ın bir kolu olarak görülüyor ve Alevilerin talepleri doğrultusundaki özel haklarla İslam Yasası hükümlerine tâbî tutuluyordu. AABF, özel haklar dahi olsa İslâm Yasası dahilinde anılmak istemiyor.

‘İSLÂM DAHİL BİRÇOK DİNLE AYRIŞIR’

AABF’nin basın toplantısında önce merkezin yazılı açıklaması okundu. Kararın Türkiye’ye örnek olacak bir siyasî adım olduğu belirtildi. Açıklamada şu ifadelere yer verildi:

“Alevilik ve Aleviler başka hiçbir inancın tarihsel hastalıklarından, mitolojik varyasyonlarından yola çıkılarak yok sayılamaz. Heterodoksist anlayışlar adı altında hiçbir inancın, dinin bir alt kolu, mezhebi ya da sapkınlığı olarak görülemez. Aleviliğin inanç ve yaşam alanı hiçbir dinle doğrudan kesişmez. Alevi mitolojisi, felsefesi ve ritüel dünyası İslam dahil birçok dinle ayrışır.”

Aleviliğin 2013 yılında İslâm Yasası altında tanımlanmasıyla yok sayıldığı dile getirildi: “Avrupa’daki Alevilerin inanç özgürlüğüne dair sahip oldukları tüm kazanımlarının riske atılmasıyla birlikte zincirleme hak kayıplarıyla karşı karşıya kalmaması için İslam Kanunu dışında ‘Aleviliğin kendine özgü bir inanç’ olarak tanınması mücadelesini 13 yıllık bir süreçle tamamlamış olduk. Bu mücadele Avusturya başta olmak üzere Avrupa toplumunun Alevilik gibi inançlar konusunda yanılgılarını ve bakış açılarını düzeltmeye, yenilemeye bir vesile olacaktır. Ortadoğu’da başta İslam olmak üzere birçok dinin baskısı altında kalan inançların anlaşılması ve haklarının savunulup korunmasına fırsat olacaktır.”

‘İSLÂM YASASI KIRMIZI ÇİZGİMİZ’

Yazılı açıklamanın okunmasından sonra soru-cevap bölümüne geçildi. AABF Başkanı Özgür Turak, soru cevap bölümünde amaçlarını din topluluğu statüsünde de tanınmak, eğitim müfredatına girmek ve özel imtiyazlardan faydalanmak olarak aktardı. Turak, Almanya ve İsveç’in tamamıyla Türkiye’de de aynı kararı istediklerini kaydetti. Turak, bir katılımcının ‘İslami Alevilerle birleşir misiniz’ sorusuna “İslâm Yasası’na tabi olmaktan çıkarlarsa olabilir. İslâm Yasası kırmızı çizgimiz.” sözleriyle yanıt verdi.

Turak şunları söyledi: “Yaptığımız şey kendi inancımızı Alevilik diliyle tanımlamak oldu. Aleviliğin yaşadığımız ülkede hukukla barışmasını sağladık. Türkiye’den gelen her topluluk ‘Müslüman ve Türk’tür’ anlayışının ötesine geçtik. Bu kazanım dünyadaki tüm Aleviler için bir dönüm noktası oldu… Akademik bazda okullarda verilecek olan dersler için çalışmalar yürüteceğiz… Kendi müfredatımız hazır… İslâm teolojisi değil, Alevi teolojisi anlatacağız.”

ELEŞTİREN ALEVİLERE ÇİRKİN SORU

Turak’ın ardından AABF Onursal Başkanı Mehmet Ali Çankaya sözü aldı. Çankaya, İslâm dışı Alevilik tezlerini eleştiren vatandaşlara kızdı. Kendisine karşı çıkan Alevilere çirkin bir soru yöneltti. Çankaya şöyle konuştu: “27 Şubat 2016’da İslam Yasası’na karşı bir yürüyüş yapmıştık. Bizim kendi insanlarımız bile ‘Siz İslâm’a karşı mısınız’ dedi. Bu toplum alışmış, onun içinde büyümüş, ondan sıyrılamaz. Onlarla aynı şeyleri yaşıyorsak ‘Niye Sivas’ı, Çorum’u, Maraş’ı, Gazi’yi; neden Dersim’i yaşadınız’ diye sorarlar.”

AYDINLIK’IN HABERİNDEN RAHATSIZ OLDU

Çankaya, Aydınlık’ın 20 Nisan’daki kararı duyuran haberine de değindi. Haberde AABF yöneticilerinin ve kendisinin birebir söyledikleri dışında hiçbir şey olmamasına rağmen spekülasyon yapıldığını öne sürdü: “Türkiye Devleti bunu kabul etmiyordu. İşte biz onlara karşı mücadele verdik. Çok spekülasyonlara yol açabilir. Buna hiçbir zaman engel olamayız. Örneğin, Diyanet İşleri Başkanlığı’yla çalışan bir gazete dün Türkiye’de yayınladı. ‘Ali’siz Aleviler’ diyor. Tayyip Erdoğan’ın, diyanetin dediklerini söylüyorlar…”

VİYANA’DAN AÇIKLAMA

Açıklamanın ardından cuma akşamı da Medyascope’un Youtube kanalına çıkan Çankaya, kendilerini artık ‘Avusturyalı Aleviler’ olarak tanımladıklarına dikkat çekti. Türkiye’deki Alevileri devletten korkmakla, gerçeği dile getirememekle eleştirdi. “Avrupa’daki Alevilerin ortak dili şimdiye kadar Türkçeydi. Ama artık ortak dilimiz ne olacağını bile tartışmaya başlattık. Ortak dil ya İngilizce olacak ya da o çocuklara da Türkçe öğreteceğiz.” dedi.

Aleviliğin kendine özgü bir inanç olarak tanınması Avusturya basınında da yer buldu. Kathpress isimli gazete haberi “Avusturya'daki Özgür Alevi Din Topluluğu’na devlet tarafından statü verilmiştir.” diye duyurdu. Gazete kendilerine konuşan Avusturya Din Kurumu Kültür Ofisi Başkanı Florian Welzig'in haberi doğruladığını bildirdi. Gazete, Welzig’in hukuki süreçler tamamlandıktan sonra, Federal Şansölye'nin web sitesinde AABF’nin sicile dahil edileceğini aktardığını yazdı.

‘AABF, PKK’YA YAKIN ÇATI ÖRGÜTÜNÜN İÇİNDE’

SETA'nın hazırladığı ‘PKK'nın Avrupa Yapılanması’ kitabında AABF’nin PKK’nın çatı örgütü olduğu iddia edilen ‘Demokratik Güç Birliği’ isimli platformda yer aldığı belirtiliyor. SETA çalışmasında şöyle aktarılıyor: “Bunun dışında içinde PKK’nın bileşenlerinin de yer aldığı ‘Demokratik Güç Birliği’ isimli oluşum da örgüte çeşitli alanlarda destek sunmaktadır. Söz konusu oluşum şu örgütlerden meydana gelmektedir: Avusturya Alevi Birlikleri Federasyonu (AABF), Avusturya Türkiyeli İşçi-Gençlik Federasyonu (ATİGF), Avusturya Kürt Dernekleri Federasyonu (FEYKOM), Avusturya Göçmen İşçiler Derneği (AGİD), Demokratik İşçi Dernekleri Federasyonu (DİDF), Avusturya Alevi Kültür Merkezi (AKÖ), Viyana Dersim Doğa ve Kültür Derneği ve Avusturya Nazım Hikmet Uluslararası Kültür Derneği.”

AABF ayrıca seçimlerde yaptığı HDP’ye destek çağrılarıyla da biliniyor. Mehmet Ali Çankaya’nın “Vicdanımızla dertleşiyoruz. HDP Tayyip Erdoğan’ın gitmesi için bir kilit parti. HDP’nin barajı geçmesi için bütün halkları davet ediyoruz. HDP yüzde 10'u geçmezse zaten Tayyip Erdoğan kazanacak. Avrupa Konfederasyonu bileşenleri olarak Turgut Öker’in HDP’de aday adayı olması için oy birliğiyle karar almıştık. Sonuna kadar arkasındayız ve destekleyeceğiz." açıklaması bulunuyor.

‘BAŞVURUDAKİ ALEVİLİK TANIMI NİÇİN SAKLANIYOR’

Avusturya Devleti’ne başvuruda sunulan Alevilik tanımının ve tüzüğün kamuoyundan saklandığı öne sürüldü. AABF yönetiminin özellikle Türkiye’deki Alevi camiasının tepkilerinden çekindiği için detayların yer aldığı başvuru belgelerini göstermediği iddia edildi. Basın mensuplarının tanım ve tüzüğün niçin saklandığı sorusu üzerine AABF Başkanı Özgür Turak şu yanıtı verdi:

“Bizim tüzüklerimizde Aleviliği nasıl tanımladığımız ve en başta Özgün Alevi İnanç Toplumu olarak başka bir dine bağlı olmadan tanındığımız yazıyor. Türkçeye tercüme etmedik. Kopyalanmasından, emeğimizin başkaları tarafından kullanılmasından korkuyoruz. Bir kere yapıldı. Ama Almanca dilinden Türkçe diline tercüme edeceğiz. Oradan tam olarak Alevi tanımımızı okursunuz. Ama biz Aleviliği bir yol olarak tanımlıyoruz. İnsani Kamil’e ulaşabilme yolu. Ama detaylarını tüzüğümüz Türkçe diline tercüme edildiğinde alabilirsiniz.”

İLK KUTLAMA HDP’DEN

HDP İstanbul Milletvekili Zeynel Özen, Türkiye Büyük Millet Meclisinde yaptığı konuşmada AABF’yi selamladı. Avusturya’daki kararı Türkiye’ye de öneren Özen, Turak ve Çankaya’yı özel olarak kutladı:

“Türkiye’de olduğu gibi, Avusturya’da diyanet ve uzantılarının tüm çabalarına rağmen, AABF’nin 13 yıl süren hukuk mücadelesinin sonunda, evrensel insan hakları ve inanç hakları çerçevesinde, Alevilik Avusturya’da kendine özgü bir inanç olarak tanınmıştır. Bu karar AABF’nin iradesinin zaferidir. Bu yolda bugüne kadar maddi manevi emek veren başta AABF Başkanı Özgür Turak, yönetim kurulu ve Onursal Başkan Mehmet Ali Çankaya olmak üzere tüm canların hizmetleri hak katına yazıla diyorum. Saygıyla selamlıyorum. Gönülden kutluyorum. Bu da Türkiye’ye örnek olsun.”

Benzer görüşlerde olan Fransa Alevi Birlikleri Federasyonu ile Danimarka Alevi Birlikleri Federasyonu da AABF’yi tebrik etti.

‘OLUMLU AMA ALTIMIZ BOŞALIR’

Avusturya Devleti’nin kararına bir destek de HDP’nin baş destekçisi, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Başkanı Gani Kaplan’dan geldi. Kayyum protestolarından sözde barış eylemlerine HDP’nin pek çok etkinliğinde ön saflarda yer alan Kaplan, kararla ilgili “Aleviliği ayrı bir din olarak tanımladılar. Buradan baktığınız zaman bu olumlu bir kazanım gibi görünüyor ancak sonrasında yaşanan iç tartışmalar bize zarar verir. Alevileri marjinalleştirir, küçük gruplar haline sokar, örgütlerin altı boşalır, bir müddet sonra uzun vadedeki tartışma Alevi örgütlerini bitirir.” cümlelerini kurdu. Kaplan şunları söyledi:

“Ben her yerde şunu ifade ediyorum: Alevilik başlı başına kendine özgü bir dindir. Kendi ritüelleri, kuralları ve belki de hiçbir dinde olmayan kendi içerisinde kuralları olan bir dindir. Ancak biz, ‘Ali’siz bir Aleviliği’ de tarif etmiyoruz. Ali kültünü Alevilikten çıkardığın zaman elinde bir şey kalmaz… Şu andaki Alevilerin kendi yarattığı Ali kültü ile dört halife Ali kültü arasında hiçbir benzerlik yok… Evet 12 imam kültü Şiacı bir yaklaşımdır ama bu artık bizim içimize girmiş durumda. Bunu reddedemeyiz… Şimdi baktığınızda ‘Alevilik, Hıristiyanlığın, Yahudiliğin, İslam’ın dışında’ diyemezsiniz. Alevilik, tüm dinlerin iyi yönlerini almış, harmanlamış ve kendine özgü bir sentez yaratmış… Dolayısıyla Avrupa’daki, Avusturya’daki kazanım önemlidir. En azından Alevi İslam anlayışını Aleviliğe monte etmek isteyen derneklere, yöneticilere karşı alınmış bir zaferdir. Fakat ondan sonraki tartışmaları bizler doğru bulmuyoruz.”

CHP'DE DE BENZER EĞİLİM

Türkiye’de de bazı Alevi-Bektaşi derneklerinde Almanya ve Avusturya’dakine benzer eğilimler olduğu biliniyor. Alevi tabanını yansıtmayan ve ortaya çıktıkları her yerde bizzat Aleviler tarafından sert tepkiyle karşılanan bu eğilimlerin başını HDP’liler ve CHP içindeki radikal sol gruplardan gelme isimler çekiyor.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) de geçen yıl 23 Nisan Bayramı adına çocuklara gönderdiği bir dergide Aleviliği ayrı bir din gibi algılanacak şekilde resmetmişti. İBB’nin skandal tasvirine Alevi kanaat önderleri tepki göstermişti.

Sonraki Haber