Bölücülerin Babacan- Davutoğlu aşkı

Ahmet Davutoğlu partisini kurdu ve sırada Abdullah Gül destekli Ali Babacan var. AKP’de siyasi kariyerlerini yapan ikili Amerikancılıkta birbiriyle yarışıyor. Türkiye’nin en temel meselelerinde ABD/İsrail’in gözünün içine bakarak siyaset üreten ikilinin siyasi geçmişi pekte içaçıcı değil!

Bu, her devrim adamı ikilinin Türkiye halkında karşılığının bulunmamasına rağmen siyaset piyasasına sürülmeleri hayra alamet değil!

Ekonomik sorunlara çözümleri Amerikancı, bölgesel meselelere bakışları Amerikancı, “Kürt sorunu”na yaklaşımları Amerikancı ve neresinden bakılırsa bakılsın ufuklarında sadece Amerikancılık yer buluyor. Öyleyse Bu ikilinin bir ABD yapımı olduğunu söylediğimizde isabetli vuruş yaptığımızı söyleyebiliriz.

BABACAN GÜZELLEMELERİ

Bölücü çevrelerde her iki isimde tartışılıyor. Kurdukları ve kuracakları partilerin Kürtçülüğe bakış açısını baz alan bu kesimlerde ağırlıklı görüş Ali Babacan’ın Kürtçülüğe daha yakın durduğu yönündedir. Hatta bazıları şu görüşleri açıkça telaffuz ediyor: "Kürtler Davutoğlu'na değil Babacan'a kredi veriyor"

Ali Babacan yakın zamanda Kürtçü çevrelerden Mesut Yeğen, Vahap Coşkun, eski Diyarbakır Baro Başkanı Mehmet Emin Aktar, eski İnsan Hakları Derneği Başkanı Yusuf Alataş, eski Diyarbakır Milletvekili Abdülbaki Erdoğmuş ve Avukat Sertaç Bucak gibi isimlerle görüştü. Yine Babacan’a yakın bazı isimlerin değişik Kürtçü çevrelerin tanınmışlarıyla görüşmeleri sürdürdüğü söyleniyor.

Geçmişte AKP’yi destekleyen ‘Balıkçı’ lakaplı İlhami Işık yaptığı açıklamada Kürtlerin Davutoğlu yerine Ali Babacan’ı tercih edeceğini açıkladı. Kadro hareketi olarak yoluna devam edecek olan Ali Babacan'ın “Kürt sorununda net ifadeleri partinin kurulmasından sonra kullanılacak ve Kürt sorunundaki politikasını yola çıktıkları kadrolarla karar verecek" dedi. Bu değerlendirme Kürtçülerin ne kadar pragmatist olduklarına iyi bir örnek teşkil ediyor.

Parti kurmak için yollara düşen Ali Babacan’ın, daha işin başındayken Kürtçülüğü okşayan konuşmalara yönelmesi onun hangi amaca hizmet ettiğini gösteriyor. ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi Eşbaşkanlığına soyunan Babacan şöyle diyor: “Kürt sorunu bizim en önemli çalışma alanlarımızdan biridir”.

Değişik Kürtçü yazarlar ve araştırmacılar Ali Babacan’ın “Kürt meselesinin çözümüne zemin hazırlığı yaptığı” görüşünü paylaşıyor. K24’e (Kürdistan24) konuşan Kürtçü siyasetçi Abdulbaki Erdoğmuş, Ali Babacan’ın hareketinin sorunlara çözüm odaklı yaklaştığını, Kürt sorununun çözümüyle ilgili ciddi çalışmalar yaptığını ifade ederek: “ Kürt sorunuyla ilgili çözüm adımlarını başlatmak önemlidir. Herkesin kendi hakkını yaşaması önemlidir. Kürt sorununun çözülmesi, hem iç hem de dışta Türkiye'nin birçok sorununu da çözecektir” tespitinde bulunuyor.

BABACAN’DAN İTİRAF!

Türkiye’nin sorunlarını dış güçlere (ABD/İsrail eksenli) bel bağlayarak çözeceğini ikrar eden Ali Babacan’ın ekonomi - politikası tamamen gayrimillidir. İç meseleleri çözmek yerine kaşımayı amaç edindiğini katıldığı televizyon programında sarf ettiği şu cümlelerden çıkarmak mümkün: “Herkes bu ülkenin eşit vatandaşı. Hiç kimsenin başkasına üstünlüğü yok. Öncelikle Alevi vatandaşlarımız kendilerini nasıl tanımlıyorsa devletin ona saygı duymalı. Devletin görevi onu dönüştürmeye çalışmak değil herkesin inandığı gibi yaşamasını garanti etmek. Kürt vatandaşlarımızın sorunu biraz daha farklı. Tarihi niteliği var. Bu ülkenin asli unsuru. Bu topraklarda beraber savaşarak, mücadeleyle korunmuş topraklar. Bunu unutmamamız lazım. Ortak bir Türkiye geleceği tasavvuru ile birliği ve bütünlüğü sağlayabiliriz. Temel haklar ve özgürlükler konusunda net ve açık tutum. Bu haksa pazarlık unsuru yapamazsınız. Öbür türlü terör örgütü 'ben bu silahlı mücadeleyi vermesem siz bu hakları elde edemezsiniz' diyor. Terörle mücadele sadece silahlı mücadele değildir, siyasi ve diplomasi enstrümanı vardır. Terör örgütü bugün anakronizmdir. Bugünki şartlarda böyle bir varlık sebebi olmamalıdır. Uluslararası meşruiyetini yitirdiği anda ki bir miktar meşruiyeti var. Amerika 'PKK tamam ama PYD/YPG yok' diyor. Rusya'da büroları var. Biz vatandaşımıza hak ettiği ne varsa bunu vermek almak kelimesini kullanmaktan hicap duyuyorum. Bunun yaşanmasını garanti altına almakla mükelleftir.”

Yukarıda söylenenleri yıllardır PKK’nın kurduğu HDP dâhil 11 parti zaten savunuyor ve Ali Babacan bunları tekrar ediyor.

AHMET DAVUTOĞLU SAHNEDE

Bölücü çevrelerde Ali Babacan güzellemelerinin yanı sıra Ahmet Davutoğlu’nun partiside olumlanıyor. Gerçi bunların tek dertleri kurulan ve kurulacak olan partilerin Kürtçülere yaklaşımlarının nasıl olduğudur. Türkiye sathında birlikte yaşadığımız, hayatı birlikte paylaştığımız, iyi ve kötü günde beraber olduğumuz ve geleceğe kardeşçe yürüdüğümüz halkımızı zehirlemenin zararını en çokta Kürtçülerin etkilediği vatandaşlarımız çekiyor, çekecektir.

K24 yazarlarından Vahap Coşkun’un “Kürt Meselesi ve Gelecek Partisi” başlıklı yazısında Ahmet Davutoğlu’nun Kürt meselesi üzerine söylediklerini ve Gelecek Partisi’nin programında bu konuda yer alan maddeleri eksik bulsada olumluyor.

Vahap Coşkun yazısının girişinde şu tespitte bulunuyor: “Sosyolojik veriler, Türkiye’nin geleceğinde Kürtlerin önemli bir rol oynayacağına işaret ediyor. Kürtlerde nüfus artışı, Türkiye ortalamasının üzerinde; her geçen gün daha fazla sayıda Kürt hem iş gücüne hem de genç seçmen nüfusuna katılıyor. Keza sosyal hareketlilik de hızlı; göç alan büyük şehirlerde Kürt nüfusunun oranı yükseliyor; bu, bir taraftan kentlerin sosyal dokusunu doğrudan etkiliyor diğer taraftan da siyasi alanda Kürtleri tayin edici bir konuma oturtuyor.” Kürdümüzün nüfusunundaki artışı farklı değerlendiren Coşkun yanlış sonuçlara varıyor. Ayrıca bu tespit Türkiye halkının birliğine değil bölücülüğün nüfus bakımından artışına vurgu yapıyor. Aslında Vahap Coşkun’un çıkardığı sonuca hiçte yabancı değiliz! Bu türden yaklaşımları PKK’nın merkezi yayın organı Serxwebun ve Berxwedan gibi yayınlarında sıkça rastlamıştık. Hatta konuyu dahada ileri götürerek bunun en sonunda “Kürt egemenliğini” getireceğini yazıp çizenler bile oldu. Böylesi vahim tespitlerin ne Kürdümüze ve nede ülkemize yararı yoktur.

Gelecek Partisi’nin programında Kürtçülük üzerine ne yazılmış onu dikkate alan Vahap Coşkun oluşumdan pekde memnun gözüküyor! Gelecek Partisi’nin Tüzük ve Programı başka bir yazının konusudur. Zira gelecekte olmayacak Gelecek Partisi’nin bir seçimlik ömrü olduğunu söylersek abartmış olmayız!

GELECEK PARTİSİ’NDE BÖLÜCÜLÜĞE VERİLEN PRİM

Gelecek Partisi’nin “Kürt meselesi” üzerine yazdıklarıyla PKK’nın legal ismi HDP’nin programındaki yazılanların benzerliği dikkati çekiyor. Zaten siz meseleyi ABD’nin gözüyle görür, kulağıyla işitirseniz PKK/HDP’den farkınız kalmaz! Zira aşağıdaki örnekler bizi haklı çıkarmaya yetecektir. Vahap Coşkun Gelecek Partisi’nin programındaki şu cümleyi öne çıkarmış: “Kürt meselesi esas olarak ülkemizdeki demokratik hakların eksikliğinden ve bu eksikliğin istismar edilmesinden kaynaklanmıştır.”

Demokratik haklar açısından esas olarak çözülmüş olan Kürt sorununun arta kalanları ise; Türkiye’nin birlik ve bütünlüğü içinde emperyalizme karşı mücadeleler neticesinde çözülecektir. Ahmet Davutoğluların antiemperyalizm diye bir sorunları olmadığı için rahatlıkla bölücülüğe prim verebilmektedir.

Gelecek Partisi Amerikancı açılım politikasını açıktan açığa savunuyor ve bunun ön hazırlığını yapıyor. PKK/HDP’yle arasındaki köprüleri atmak yerine muhafaza etmeyi görev adetmiş bir partinin bu topraklarda geleceği yoktur.

“DEMOKRATİK VATANDAŞLIK”

Demokratik vatandaşlık deyince aklımıza ilk önce PKK ve Abdullah Öcalan’ın açıklamaları geliyor! Demokratik cumhuriyet, demokratik toplum, demokratik çözüm vb vb yönlü görüşler bölücülerin ağızlarına pelesenk yaptıkları sözlerdir. Ve bu, demokratik vatandaşlık vurgusu Vahap Coşkun’un aktarımındanda anlaşılacağı gibi Gelecek Partisi’nin programında yer buluyor: “Dolayısıyla çözüm kimliklere dayalı her türlü ayrımcılığın engellenmesi ile Kürtlerin demokratik vatandaşlık anlayışı temelinde bu ülkenin eşit ve onurlu vatandaşları oldukları inancının pekiştirilmesiyle sağlanabilir.”

Sadece bu mu? Gelecek Partisi yukarıdaki program maddesinden yetinmemiş olacakki şunlarıda eklemeyi unutmamışlar: “Gayrimüslim vatandaşlarımızın talep ve sorunları eşit vatandaşlık ve din ve vicdan özgürlüğü ilkeleri temelinde çözülecek, herhangi bir ayrımcılığa maruz kalmalarını engellemeye yönelik güçlü bir siyasi irade sergilenecek ve gerekli hukuki düzenlemeler yapılacaktır.” Evet. Başta PKK/HDP olmak üzere tüm Amerikancı Kürtçülerin sürekli dillendirdikleri Gelecek Partisi’nin programında aynen yer bulmuş!

HDP’nin Tüzük ve Programı ile Gelecek Partisi’nin Tüzük ve Programı arasındaki benzerlik anlamlıdır. HDP’nin Tüzüğündeki “Amaç” bölümündeki Madde 2’yi, Gelecek Partisi’nin yukarıdaki görüşleriyle karşılaştırmaları için okuyucularımızın dikkatine sunuyoruz:

a) Türkiye’de yaşayan tüm halkların eşit haklara dayalı demokratik temelli siyasal hak taleplerinin tanınması; başta anadilinde eğitim hakkının tanınması gelmek üzere kimlik ve kültürlerinin korunması ve geliştirilmesi yönünde gerekli mücadeleyi yürütmeyi;

b) Dışlanan ve ayrımcılığa maruz kalan tüm inanç topluluklarının ve inanmayanların düşünce, ifade, vicdan ve ibadet özgürlüklerinin eşit vatandaşlık hakları temelinde çözüme kavuşturulması için

c) Çözümsüzlüğe terk edilen Kürt sorununda kalıcı bir barışın sağlanması ve Kürt halkının tüm sorunlarının kolektif haklar kapsamında demokratik çözüme kavuşturulması için mücadele vermeyi;

Aslında hem Ali Babacan’ın ve hem de Ahmet Davutoğlu’nun programları ve izledikleri çizgi aynı. İkiside ABD’nin bölgemize yönelik böl ve yönet programında görev üstleniyorlar. O nedenle PKK/HDP ile Babacan-Davutoğlu’nun partileri aynı yolun yolcusu.

KİMLİKLER VE ANADİLİ ÜZERİNDEN SİYASET

Etnik kimlik üzerinden siyaset yapmayı seven cenahı ikna etmek için tek yol kalıyor, onlar gibi bölücü olmak ve bunu açıkça söylemek! Vahap Coşkun Ahmet davutoğlu’nun takdir ettiği partisini şöyle övüyor: “Gelecek Partisi, ülkedeki her kültürü, dili, inancı ve geleneği milletin ortak bir mirası olarak saygıdeğer kabul ediyor. Bunları yok saymanın, dışlamanın, tahkir ve tezyif etmenin bir insan hakları ihlali olduğunu belirtiyor. Ve bütün kimliklerin kültürel miraslarını koruma ve kültürlerini geliştirmelerini bir insan hakkı olarak değerlendiriyor ve devlet tarafından desteklenmesini savunuyor.”

Vahap Coşkun emperyalizmle ilişkileri ayyuka çıkmış ikilinin partilerine göz kırpmakla kalmıyor Kürtlerin yönelmesinide özendiriyor. Gelecek Partisi’nin Amerikancı çözüm politikalarını alkışlayan Kürtçüler her daim yenilmiş, ama bu yenilgilerden dersler çıkarmak yerine emperyalizmin ipine daha fazla sarılmışlardır.

Epey zamandır değişik Kürtçü partiler “Kürtçe eğitim” diye tutturmuş ve sayısız kere bir araya gelerek hayata uymayan projeler üretmişlerdir. Kürdümüzün talebi olmadığı halde Kürtçe eğitim dayatmalarında bulunan bölücüler kervanına Gelecek Partisi’de dâhil olmuştur. Vahap Coşkun’un şu tespiti Ahmet Davutoğlu ve benzerlerinin amacını açığa vurması açısından öğreticidir: “Bu çerçevede, bütün demokratik ve kalkınmış ülkelerde olduğu gibi anadilin eğitimde ve sosyal hayatta öğretilmesi ve kullanılması gerektiğini ifade ediyor. Parti, anadilin önünün açılmasının ülkeye iki faydasının dokunacağına inanıyor: Faydalardan biri, vatandaşların aidiyet bilincini güçlendirip toplumsal barış ve dayanışmayı tahkim etmesidir. Diğer fayda ise Türkiye’nin Balkanlar, Kafkaslar, Ortadoğu ve Orta Asya’daki akraba toplulukları ile arasına giren kültürel bariyerleri aşmasını sağlayacak olmasıdır.

PKK/HDP SAVUNUCULUĞUNDA YAŞANAN YARIŞMA

24 Temmuz 2015 tarihinde başlayan bölücülüğe karşı topyekûn mücadele sonrası yaşananlar günümüzede ışık tutuyor. ABD’nin Türkiye’yi bölme girişimi akamete uğramış ve kara gücü PKK hendeklere gömülmüştür. İşte bu tarihi eylemin ardından CHP önderliği tarafından “Adalet Yürüyüşü” denilen karşı devrimci atak başlatılmıştır. Kuyunun dibini boylamaya başlayan PKK, CHP’nin bu eylemiyle soluk almış ve CHP’nin elini tutması nedeniyle kuyunun dibini boylayamamıştır. Bu tarihi bir hatadır ve telafisi mümkün değildir.

Şimdilerde ise aynı role talip Babacan-Davutoğlu ikilisi piyasaya arz-ı endam ettirildiler. Görüldüğü kadarıyla ABD/İsrail cephesinde kurulan ittifakta CHP-İyi Parti- HDP- Saadet Partisi’ne Gelecek Partisi ile Ali Babacan’da eklemlenmiş durumda.

Türkiye’nin milli birlik ve bütünlüğünü bozmaya yönelik Amerikancı politikaların bu topraklarda hayat bulmaması için güç birliğinin geliştirilmesi dünden daha fazla önem arz ediyor.

Sonraki Haber