‘Avrasya NATOistan’a karşı’

Brezilyalı jeopolitika analisti Pepe Escobar, Avrasya ile Atlantik arasındaki mücadelenin 21. yüzyılın hikayesi olduğunu söyledi. Escobar, Batı’nın savaşları kışkırttığını Avrasya ülkelerinin ise barış için mücadele ettiğini söyledi

Brezilyalı gazeteci ve jeopolitika analisti Pepe Escobar, dünyadaki gelişmeleri değerlendirdi. Escobar, Atlantik Cephesi’nin dünyayı savaşlara sürüklerken Avrasya güçlerinin barışı tesis etmek için yoğun çaba harcadığını söyledi. Escobar, Rusya ve Çin’in uğraşlarına rağmen Batı’nın 3. Dünya Savaşı çıkarma ihtimali olduğunun altını çizdi.

Pepe Escobar

Bugün dünyamızın geleceğini tartışıyoruz. Dünyada daha fazla mücadele alanı ve çatışma bölgelerinde artan gerilim görüyoruz. Gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?

Son günlerin en önemli olayı Pekin'de gerçekleşen Pekin Deklarasyonu'dur. Çinliler Filistin'deki 14 grubu bir araya getirmeyi başardılar ve bir deklarasyon imzalayarak ulusal birlik hükümeti kurmaya karar verdiler. Yani bu bir başlangıç. Bu son derece önemli çünkü Gazze'nin geleceğini, Batı Şeria'nın geleceğini, bir bütün olarak Filistin'in geleceğini ve birleşik bir Filistin'in geleceğini ilgilendiriyor. Şimdi Pekin'de yaşananları, ABD Kongresi'nde yaşananlarla karşılaştırın; ABD Kongresi'nde 58 kez ayakta alkışlanan bir soykırım faili var. Sanırım bu, Türkiye'ye ve tüm küresel güneye nerede durduğumuzu, Çin'in barış için çabaladığını ve Filistinlilerin haklarına saygı gösterdiğini gösteriyor. İsrail ve Amerikalılara gelince… Bunu konuşmaya gerek bile yok…

UKRAYNA TESLİM OLACAK

Ayrıca Ukrayna Dışişleri Bakanı da Pekin'deydi ve Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi de Ukrayna'da barış için çalıştıklarını söyledi.

Evet, bu çok önemli çünkü bugünlerde dünya diplomasisinin başkenti bir kez daha Pekin olduğu ortaya çıktı. Pekin ve Moskova'nın bu özel duruşta birlikte olduklarını söyleyebilirim. İran ve Suudi Arabistan arasındaki Pekin'de perçinlenen yakınlaşmanın ardından Pekin'de Filistin'e ilişkin Pekin deklarasyonu yayınlandı.

Ukrayna Dışişleri Bakanı da Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi'ye müzakerelere hazır oldukları sözünü verdi. Sonunda da teslim olacaklar. Olacak olan bu. Ve bu oldukça ilginç çünkü Ukrayna ordusunun kesinlikle içler acısı durumunu ve Novorossiya topraklarında Ukrayna için artık hiçbir çıkış yolu olmadığı gerçeğini gösteriyor. Bu yüzden şimdiden bir tür yumuşak teslimiyeti tartışmaya başlasalar iyi olur çünkü sonrası çok daha kötü olacak.

AVRASYA ÇOK KUTUPLU BİR DÜNYA İÇİN BİRLEŞMEYE ÇALIŞIYOR

Dünyada olanları izlediğimizde, bir tarafta barış için çabalayan Avrasya, diğer tarafta ise savaşı artırmaya çalışan Batı var.

Haklısınız, çünkü şu anda yaşadığımız şey tam da bu. Aslında, üç ay önce ABD'de çıkan son kitabımın adı da bu. NATOistan’a karşı Avrasya. NATOistan, tabii ki NATO toprakları… NATO’nun Transatlantik toprakları. Dünyada jeopolitik olarak gördüğümüz her şeyde bu çatışmanın yoğun bir şekilde yaşandığını görüyoruz. Batı, temelde sonsuza dek sürecek savaşlar olan hegemonik gücün diktelerini takip ediyor. Ve Avrasya çok kutuplu bir dünya için birleşmeye çalışıyor. Dolayısıyla herhangi bir yerde gördüğümüz her çatışmada bu iki büyük aktörün çatıştığını görürüz. Ve bu aslında 21. yüzyılın hikayesidir. Aslında önümüzdeki yıllar ve on yıllar boyunca da böyle olmaya devam edecek.

ÇOK KUTUPLU DÜNYANIN LİDERLİĞİNİ ÇİN VE RUSYA ÜSTLENDİ

Şanghay İşbirliği Örgütü, BRICS gibi siyasi ve ekonomik birliklerin rolü nedir? Çok kutuplu dünya bağımsızlık mücadelesi veren ülkelere nasıl bir fırsat sunuyor?

Günümüzün en önemli çok taraflı örgütleri, çok kutuplu bir dünya için çaba sarf eden bu örgütlerdir. Genişletilmiş BRICS, BRICS+, Şanghay Şirketler Örgütü, Avrasya Ekonomik Birliği, Çin'in Kuşak ve Yol inisiyatifinin bir parçası olan projeleri, bunların hepsi paralel olarak çalışıyorlar ama aynı zamanda sürekli kesişiyorlar. Çünkü istenen şey Avrasya'nın bütünleşmesi, Avrasya'nın dünyanın diğer bölgeleriyle de bütünleşmesi ve İkinci Dünya Savaşı’nın bitiminden sonra hepimize miras kalan mevcut, tek kutuplu tamamen keyfi düzene karşı çok kutuplu bir düzen. Yani bunlar çok kutuplu geleceğimizi inşa eden kuruluşlardır.

Türkiye’nin BRICS'e katılması son derece önemli bir katkı sağlayacaktır. Türkiye'nin ortak ya da gözlemci olarak değil, tam üye olarak dahil olmak istediği Şanghay İşbirliği Örgütü için de bu geçerli. Bu kuruluşlar için büyümek büyük bir meydan okuma. Bu uzun vadeli bir proje, ancak halihazırda başlamış olması ve çok kutuplu bir dünya inşa etmeye yönelik bu karmaşık çabanın liderliğini Rusya ve Çin'in üstlenmiş olması da bir gerçek.

Bu esasen düşüşte olan ülkeleri bir araya getiren G7 ile tam bir tezat oluşturduğunu söyleyebilirim. Ve G20'de ise her iki grup bir araya geliyor. Örneğin G20'de, G7 ve BRICS’in buluşması söz konusu. Kasım ayında Rio'da yapılacak olan bir sonraki G20'deki gelişmeler çok ilginç olacak ve Brezilya gibi az çok tarafsız bir ülkede G7 ile BRICS üyeleri arasında olgun bir tartışma zemini doğacak. Belki de Brezilya, G7 ile BRICS arasındaki boşluğu doldurma çabasında çok önemli bir role sahip olacaktır.

ERDOĞAN-ESAD GÖRÜŞMESİ

Türkiye BRICS'e katılmak istediğini açıkladı. Ve şimdi de Türkiye ile Suriye; bu iki ülke, ilişkilerini yeniden inşa etmeye çalışıyor. Beklentiniz nedir? Sizce Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Devlet Başkanı Esad yakında görüşecek mi?

Rusların ayarlamaya çalıştığı şey de bu. Tabii ki Türkler ilgileniyor. Esad ilgileniyor. Geçen hafta Putin Moskova'da Esad ile görüştü ve bu da yakın gelecekte olası bir Erdoğan-Esad görüşmesi için bir başlangıç niteliği taşıyor. Ancak bu çokkarmaşık bir süreç çünkü pratikte sıfırdan başlamak zorundalar. Esad'ın Erdoğan'dan talep edeceği şey Kürt sorununu çözmek olacak. Hem Türkiye hem de Suriye için bir Kürt sorunu var çünkü Kürtler Suriye'nin işgal altındaki bir bölgesinde Amerikalılarla birlikte çalışıyor ve tabii ki, bir yol bulmaları gerekiyor. Özellikle de Türkiye'nin Suriye'nin diplomatik açıdan istikrarsızlaştırılmasındaki rolü nedeniyle son yıllarda çok fazla kötü niyet ve kötü duygu birikti. Dolayısıyla yakında bir araya gelebilecek olmaları şimdiden çok büyük bir olay. Ancak bu çok karmaşık bir müzakere olacak ve Rusların arabulucu olması iyi olacak çünkü Ruslar her iki tarafın da pozisyonunu çok iyi anlıyor.

Kürt sorunu dediniz ama aslında biz Türkiye'de Kürt sorunu demiyoruz. Terör sorunu veya PKK/PYD terörü diyoruz, çünkü Kürt vatandaşlarımıza incitmek istemiyoruz elbette…

Ben de böyle bir şey asla yapmam. Birçok kez Türkiye'de bulundum ve Türkiye'deki Kürt bölgelerinde de bulundum. Söylemeye çalıştığım şey, Türkiye'de sizin terörist olarak tanımladığınız azınlıktaki Kürtlerle ilgili bir Kürt sorunu olduğuydu. Ancak bu hiçbir şekilde Türkiye'deki Kürt nüfusunun çoğunluğu değil.

SAHEL DEVLETLERİ KONFEDERASYONU BÜYÜYECEK

Çok kutuplu dünyanın mücadele ettiği başka bir yer daha var: Afrika ve Sahel ülkeleri... Sahel Birliği’ndeki gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bu çok önemli ve bir soru. Artık Sahel Devletleri Konfederasyonu var. Sadece birkaç ay önce böyle bir şeyi hayal bile edemezdik. Ve bu sadece bir başlangıç, çünkü bu konfederasyon genişleyecek. Üç üye yakında dört, beş, altı, yedi olacak. Ve Sahel, orta vadede, nihayet Fransız yeni-sömürgeciliğinden kurtulmuş olacak. Ve artık ABD'nin yeni-sömürgeciliğinin, askerileştirilmiş yeni-sömürgeciliğinin bir biçimini kabul etmeyecekler. Onlara bir anlamda küresel kuzeyin gücüne karşı Afrika'nın direniş ekseni diyebiliriz.

GÜNEY AMERİKA'DAKİ DURUM KARMAŞIK

Güney Amerika hakkında konuşmadık ve aslında siz Brezilyalısınız. Şimdi Venezuela'da seçimler oldu ve Güney Amerika'da çok fazla siyasi gelişme var. Güney Amerika’daki gelişmeler için ne söylersiniz?

Güney Amerika’yı konuşmak için çok zamana ihtiyacımız var çünkü Güney Amerika bir blok değil. Güney Amerika'daki her ülke komşularından tamamen farklı özelliklere sahiptirler. Örneğin Uruguay'da olanları Kolombiya veya Venezuela'da olanlarla karşılaştıramazsınız. Ve dilsel nedenlerden dolayı ayrı bir dünya olan Brezilya'nın sömürgeleştirilme şekli İspanyol Güney Amerika'sından farklıdır. BRICS veya çok kutuplu dünyanın bir parçası olma açısından Brezilya zaten BRICS'de. Venezuela ve Kolombiya BRICS’in bir parçası olmak istiyor. Bunlar birkaç örnek.

Bir de ABD tarafından yeniden sömürgeleştirilen uluslarımız var. Arjantin örneğinde olduğu gibi, bu sadece birkaç ay önce kimsenin bekleyemeyeceği bir şeydi. Arjantin bir kez daha aynı anda hem ABD'nin hem de İsrail'in sömürgesi haline geliyor. Bu son derece tehlikeli çünkü Brezilya ile komşular. Arjantin BRICS'in bir parçası olmaya davet edildi ve daha sonra yeni hükümet “belki gelecekte” dedi. Hala resmi pozisyonlarını bilmiyoruz. Bu çok tehlikeli. Ve aynı zamanda ticaret için Çin'e ve Brezilya'ya bağımlılar. Ve her ikisini de aynı anda düşmanlaştırmaya çalışıyorlar ki bu tamamen çılgınca. Bunları Güney Amerika'daki durumun ne kadar karmaşık olduğunu göstermek için anlatıyorum.

ABD DÜNYA TARİHİNİN EN ÇILGIN HAFTASINI YAŞADI

Pek çok bölge hakkında konuştuk ancak NATOistan’ın başı hakkında konuşmadık. Trump'a suikast girişiminde bulunuldu. Ardından Biden başkanlık yarışından çekilmeye ve Kamala Harris'in yerine geçirmeye karar verdi. Bu gelişmeler hakkında ne düşünüyorsunuz?

Sadece Amerika Birleşik Devletleri'nin modern tarihinin değil, dünyanın en çılgın ve en sürrealist haftalarından birini yaşadığımız gerçeğiyle başlayalım. Her şey bir cumhurbaşkanı adayının hâlâ netleşmemiş ve uzun süre de netleşmeyecek koşullar altında suikast girişimine uğramasıyla başladı. Ardından bir başkan, sosyal medyadaki bir paylaşım ile yeniden bir seçim için aday olmayacağını söylüyor. Durum aynen bu. Beyaz Saray çalışanlarının bile bu karardan haberi yoktu. Her şey tamamen çılgınca. Ve bu arada, Cuma günü meşhur mavi ekranı yaşadık, yani dijital çöküşü. Tüm bunları bir araya getirdiğimizde, bir bilim kurgu senaryosu gibi görünüyor, ancak bu gerçekten oldu ve bundan sonra ne olacağını bilmiyoruz. Biden Amerikan televizyonuna çıkıp önümüzdeki altı ay boyunca başkan olarak kalacağını söyledi. Kimse bu konuda bahse giremez çünkü önündeki teleprompter'ı okumakta bile zorlandığı aşikâr. Biden önümüzdeki altı ay boyunca ABD'yi yönetemez. Bunu herkes biliyor ama kimse ne olacağını bilmiyor. Bundan sonra ne olacağını kimse bilmiyor. Batı bu muazzam belirsizlik altında.

Avrasya'da ise Rusya, Çin ve Avrasya'daki tüm büyük oyuncular şu anda içinde yaşadığımız çılgın dünyadan farklı bir dünya inşa etmek için durmaksızın çalışıyorlar.

DÜNYADA SAVAŞ TEHLİKESİ YÜKSEK

Sizce bu ülkeler, bu Avrasya ülkeleri savaşı önleyebilir mi?

Rusya ve Çin'in birleşik gücünün, Amerikan hükümeti içindeki unsurlara, sıcak savaşa eşdeğer bir şeye kalkışırlarsa başlarının büyük belaya gireceğini göstermeye yeteceğini söyleyebilirim. Ve rasyonel aktörler bunu anlar. Sorun şu ki Pentagon'da, CIA'de, hatta Washington'daki mevcut Ulusal Güvenlik Konseyi'nde bile çok sayıda irrasyonel aktör var. Yani sorun bu. ABD'deki eski askerler, bunun Rusya'ya ya da daha sonra Çin'e ve hatta İran'a karşı bir savaşı kışkırtmak için kullanılacağını biliyorlar. Netanyahu'ya soykırım uygulattıkları gibi, Amerikan kongresini İran'a karşı savaşa girmeye teşvik edebilirler. Yani bu hepimizin, tüm dünyanın, Türkiye'deki herkesin, Avrasya'daki herkesin, küresel güneydeki herkesin sorunu. Bu irrasyonel aktörlerin rehinesi haline gelebiliriz. İşte bu nedenle önümüzdeki birkaç ay içinde bir yerlerde bir tür savaşın patlak verme tehlikesi hala çok ama çok yüksek.

Eklemek istediğiniz başka bir şey var mı?

Şunu da eklemek isterim ki ben Türkiye'nin büyük bir hayranıyım. Türkiye'de her şeyin en iyisini diliyorum ve umarım Türkiye'de artık ekonomik kriz olmaz ve Türkiye gelecekteki çok kutuplu dünyanın çok istikrarlı bir aktörü haline gelebilir. Teşekkür ederim.

Sonraki Haber