Batı’da baskı ve zorlama BRICS’te üretim ve kaynak var
Bakan Fidan’ın BRICS ile ilgili açıklamalarının ardından, Türkiye’nin BRICS’e olan ilgisi ve BRICS’in Türkiye’ye sunduğu fırsatlar tartışılıyor. Uzmanlar, gelişen ekonomilerin yer aldığı BRICS’te muazzam doğal kaynaklar ve üretim gücü, Batı’da ise ekonomik baskı araçları olduğunu dile getirdi
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Çin ziyaretinde Türkiye'nin BRICS'e katılmak istediğini ve bu organizasyonun Avrupa Birliği’ne (AB) karşı iyi bir alternatif olabileceğini söyledi. Bakan Fidan, 10-11 Haziran günlerinde Rusya'nın Nijniy Novgorod kentinde yapılacak olan BRICS dışişleri bakanları toplantısına da katılacak. Rus Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov ise yaptığı açıklamada Türkiye'nin BRICS'e olan ilgisini memnuniyetle karşıladıklarını belirterek, "Elbette bu ilgi, Rusya'nın başkanlığında hazırlanan BRICS zirvesinin de gündeminde olacak." dedi.
Bakan Fidan’ın açıklamalarının ardından BRICS’in Türkiye’ye sunduğu fırsatlar, artılar ve eksiler tartışılıyor. Bir tarafta BRICS’in gelişen ülkelerin katılımıyla son yıllarda ekonomik büyüklüğünü artırdığına dikkat çekilirken, diğer tarafta Türkiye’nin Batı ile ilişkilerini zayıflatacağı ve bir eksen kayması yapılamayacağı iddia ediliyor.
KÜRESEL EKONOMİDE PAYI ARTIYOR
Mısır, Etiyopya, İran, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri'nin de üye olmasının ardından dünya nüfusunun dünya nüfusunun yüzde 44'ü, yüz ölçümünün yüzde 41’i BRICS’te yer alıyor. BRICS ülkelerinin küresel GSYH'daki payı ise yüzde 35,6’ya ulaşırken. G7 ülkeleri yüzde 30’da kaldı. Satın alma gücü paritesine göre BRICS ülkelerinin küresel GSYH'daki payı da 5 yeni üye ülke dahil edilmeden 2023’te yüzde 32,1 oldu. G7 ülkelerinin payı ise yüzde 29,9. 1995 yılında BRICS ülkelerinin payı yüzde 16,9, G7 ülkelerinin payı yüzde 44,9’du. G7’de gerileme, BRICS’te ilerleme var. BRICS aynı zamanda doğal kaynaklar açısından zengin ülkeleri de içerisinde bulunduruyor. Ham petrol üretiminin yüzde 45’i, kömür rezervlerinin yüzde 41’i BRICS ülkelerinde bulunuyor.
Peki gelişen ülkelerin yer aldığı BRICS'e girmek, Türkiye'ye hangi fırsatlar sunar? Batı ile karşılaştırıldığında Türkiye için hangi artılar ve eksiler var? BRICS’e girildiği takdirde Türkiye’nin Batı ile ilişkileri kesintiye uğrar mı? Gündemdeki tartışmaları Aydınlık’a değerlendiren Siyaset Bilimci Umur Tugay Yücel, Batı'ının idealize ettiği çok taraflı, demokratik, eşitlikçi, çok kültürlü, hoşgörülü yapı G7 ile değil BRICS ile gerçek olduğunu kaydetti. Yücel, şöyle devam etti:
“BRICS, G7 gibi tek bir ülke tarafından domine edilen, tek bir medeniyetin ve kültürün baskın olduğu eşit olmayan ve dünya nüfusunun dörtte birinden az nüfusa sahip bir yapı değildir. BRICS içinde bir çok medeniyete ve kültüre ev sahipliği yapan, hiçbir ülkenin tek başına domine edemediği, herkesin eşit hakkı olduğu ve dünya nüfusunun yarısına yakınının söz sahibi olduğu bir oluşumdur. Bu yüzden BRICS'te kimse bize doları dayatmayacak, bu silahı burada kullanamazsın sopasını gösteremeyecek, bu ülke ile işbirliği yapma diyemeyecek, yatırımları geri çekerim tehdidinde bulunmayacak. Anlayacağınız BRICS baskı, zorlama ve yaptırımlar ile hareket eden bir politika izlemiyor.”
AVRUPA PAZARINA ALTERNATİF
BRICS’in devasa boyutta üretim, tüketim, ihracat, ithalat, pazar ve piyasaya sahip olduğunun altını çizen Yücel, “Bu ülkelere ihracatını artıran Türkiye demek, bu ülkelerden yatırım çeken Türkiye demektir. Bu pazarlar Türk ekonomisinin büyümesinde ana güç olabileceği gibi Avrupa pazarına da alternatif olma durumu vardır.” diye konuştu.
BRICS ülkelerinin enerji, teknoloji, silah, ham madde, tarım ve hayvancılık konusunda dünya deposu olduğunu vurgulayan Yücel, şunları söyledi:
“Bununla beraber teknoloji konusunda da BRICS ülkelerinin yaptığı işbirliği Türkiye'yi daha hızlı bir şekilde uzay gücü yapabilir. Dahası enerji alanı Türkiye için hayati önem taşıyor. Avrupalı-Amerikalı müttefiklerimizin yıllarca vermediği bu teknoloji yine BRICS ülkeleri tarafından sağlanıyor.
“BRICS'in sağlayacağı ekonomik esneklik ve alternatifler Türk dış politikasının stratejik otonomisini yükseltecektir. Çok taraflı ve çok yönlü bir Türkiye daha rahat hareket kabiliyeti kazanacaktır. Bölgesel ve küresel anlamda daha etkin ve görünür bir güç merkezi olmasına yardımcı olacaktır. NATO üyesi ve Batı kulübünün içinde gözüken Türkiye, BRICS ile başka uluslara sesini, fikrini, yemeğini, müziğini, politikasını daha çok ve güçlü şekilde duyurabilecektir. Tabiki bu söylediklerim kolay olmayacağı gibi bir anda da olmayacak. Bu bir süreç ve bu sürecin yönetilmesi en önemli husustur. Sayın Dışişleri Bakanımız Hakan Fidan'ın Çin'deki BRICS ve Çin üzerine açıklamaları bu süreçte kararlı olunduğunu gösteriyor.”
‘BATI İLE İLİŞKİ KESİLMEYECEK’
BRICS’in dünyanın çok önemli bir ekseni haline geldiğini aktaran Prof Dr. Hasan Ünal ise “BRICS’te; bir yandan Çin gibi muazzam teknoloji devi ülkeler, bir yandan da Rusya ve diğer petrol zengini ülkeler gibi ve muazzam kaynaklara sahip ülkeler var. BRICS'e yönelim daha da artacaktır. Türkiye'nin orada olmaması için hiçbir sebep yok, olması için her türlü sebep var.” değerlendirmesini yaptı.
Ünal, “Oraya katılan ülkelerin büyük bölümünde Amerikan dolarından uzaklaşma politikası isteği var. Bu yönde adımlar atılması muhtemel. Türkiye’nin bu tartışmanın uzağında yer alması doğru değil.” ifadelerini kullanarak, şunları dile getirdi:
“BRICS'e katılmak, Türkiye'ye bazılarının yutturmaya çalıştığı gibi NATO'dan çıkmasını, Batı dünyasından kopmasını gerektirmiyor. Hem NATO'da kalıp hem Amerikalılar ve Avrupalılar Türkiye'ye yönelik politikalarını ciddi şekilde gözden geçirmezlerse Batı ülkeleriyle ilişkileri sürdürüp hem de BRICS'e katılmak mümkün. Hatta Çin'in de en büyük ticari ortakları ABD ve Avrupa. Yani BRICS'e girmek demek, Avrupa ve Amerika ile bütün ilişkiyi kesmek demek değil. Türkiye neden dışarıda kalsın?
“Türkiye'de dar kafalı Amerikancı bir grup var. Büyük ölçüde ortaya attığı argümanları yenilmiş durumda. Şimdi de Hakan Fidan'ın ‘Biz BRICS’e kesin üye olmak istiyoruz.’ demesi üzerine bu laflar yeniden piyasaya sürüldü. Fakat ciddiyeti yok. Türkiye'nin dış politika değerlendirmesi açısından bir değeri yok.
ALTERNATİF ÖDEME SİSTEMİ TÜM DÜNYANIN İHTİYACI
“Amerika dolar ve uluslararası ödeme sistemindeki hakimiyetini bir yaptırım aracı olarak kullanıyor. Bu sistemden mutlaka çıkılması lazım. Eğer çıkılmazsa Amerikan hegemonyasına karşı durmanın anlamı azalır. BRICS'te şu anda yer alan ülkelerin neredeyse tamamı bu görüşte. Milli paralarla dış ticaretin finanse edilmesi artıyor. Altın bazlı yeni bir para sistemi devreye girebilir. Amerika'nın dünyadaki hegemonyasına ciddi şekilde karşı koyabilmenin yegane yolu bu. Alternatif bir uluslararası ödeme sistemi gerekiyor. Buna bütün dünyanın ihtiyacı var. Çünkü öbür türlü Amerika resmen dünyanın varlıklarını çalıyor. Soyguncu gibi davranıyor. Başkalarının rezervlerine el koyuyor. Ve sırf kendi parasının tüm dünyada kullanılıyor olması sayesinde beleşten para kazanıyor.”