Buğday ekmek fiyatını yem de et fiyatını artırdı

Merkez Bankası'nın raporunda enflasyondaki artışta etkili olan unsurlara yer verildi. Enerji ve küresel emtia fiyatlarındaki yükselişe işaret edilen raporda ayrıca işlenmiş gıda ürünlerdeki fiyat artışlarına dikkat çekildi

Enflasyondaki rekor seviyeler halkın alım gücünü eritiyor. Tabloya bakıldığında özellikle kasım ayında sonra fiyat artışlarının hızlandığı gözle görülüyor. Elbette bunda düşük faiz politikası yüzünden TL'nin devalüe olmasının etkisi var. Bu politika ile küresel emtia ve enerji fiyatlarındaki hızlı artışın denk düşmesi ise Türkiye'nin hesapsızlığı mı talihsizliği mi? Şimdilik bu soruya yanıt aranadursun Merkez Bankası dün yayınladığı aylık fiyat gelişmeleri raporunda mart ayı enflasyonunu irdeledi. Merkez'in raporunda, “Tüketici yıllık enflasyonundaki artış alt gruplar geneline yayılırken bu gelişmeye en belirgin katkı enerji, gıda ve temel mal gruplarından gelmiştir.

Yılın başından itibaren emtia fiyatlarında gözlenen artış eğilimi jeopolitik gelişmelerle beraber bu dönemde bir miktar daha belirginleşmiştir.” denildi. Raporda, mart ayında emtia fiyatlarındaki güçlü artış sürdüğü ve tedarik zincirlerindeki aksaklıkların da devam ettiği kaydedildi.

KDV KÖTÜLEŞMEYİ SINIRLADI

Türk lirası cinsinden uluslararası enerji fiyatlarındaki görünümün yurt içi enerji fiyatları üzerinde etkili olurken elektrik fiyatlarında kademeli tarife sisteminde yapılan düzenleme ve KDV indiriminin daha olumsuz bir görünümü sınırlandırdığına işaret eden Merkez Bankası'nın analizinde, “Gıda yıllık enflasyonundaki yükseliş alt gruplar genelinde devam ederken, son dönemde aylık bazda yüksek artışlar kaydeden taze meyve ve sebze fiyatları mart ayında görece yatay seyretmiştir. Ayrıca, gıda grubu alt kalemlerinde KDV indiriminin sarkan etkileri de gözlenmeye devam etmiştir. Uluslararası emtia fiyatlarında devam eden güçlü yükseliş ve tedarik zincirlerindeki aksamalar neticesinde üretici fiyatlarındaki artışlar sürmüştür.” ifadelerine yer verildi.

ENERJİ BELİRLEYİCİ OLDU

Alt grupların yıllık tüketici enflasyonuna katkıları incelendiğinde, bir önceki aya göre enerji, temel mal, gıda, hizmet ve alkol-tütün-altın gruplarının katkılarının sırasıyla 2.31; 1.46; 1.42; 1.15 ve 0.36 puan arttığına değinen Merkez Bankası, enerji tarafındaki şu gelişmelere dikkat çekti: “Enerji fiyatları mart ayında yüzde 11.01 oranında artmış, grup yıllık enflasyonu 19.96 puanlık yükselişle yüzde 102.94 olmuştur. Bu dönemde artan jeopolitik risklerle beraber hızlanan uluslararası enerji fiyatları; akaryakıt (yüzde 25.76), katı yakıt (yüzde 18.92) ve tüp gaz (yüzde 14.6) aylık fiyat değişimleri üzerinde belirleyici olmuştur. Öte yandan, elektrik fiyatlarında kademeli tarife limitinin artırılması ve KDV indirimiyle birlikte elektrik fiyatları gerilemiş (yüzde -9,70) ve grup enflasyonunu sınırlamıştır.”

PATATES VE YUMURTAYA DİKKAT

Uluslararası tarımsal emtia fiyatlarında belirginleşen artışların yurt içi fiyatları baskı altına alırken, şubat ayı ortasında uygulamaya konulan KDV indirimlerinin sarkan etkilerinin de daha olumsuz bir görünümün önüne geçtiğini not eden Merkez Bankası, aylık fiyat gelişmeleri raporunda şu tespitlere yer verdi: “İşlenmemiş gıda grubunda daha belirgin olmak üzere gerek işlenmemiş gerekse de işlenmiş gıda grubunda yıllık enflasyon artış kaydetmiştir. İşlenmemiş gıdada, mevsimsellikten arındırılmış taze meyve ve sebze fiyatlarının yataya yakın seyrettiği izlenmiştir. Öte yandan, diğer işlenmemiş gıda grubu içinde, yükselen yem fiyatlarının etkilediği kırmızı ve beyaz et kalemlerinin yanı sıra patates ve yumurta olumsuz ayrışmıştır. İşlenmiş gıda gruplarından ekmek ve tahıllarda görülen yüzde 5.65 oranındaki artışta buğday fiyatları belirleyici olurken, diğer işlenmiş gıda grubunda ayçiçek yağı öncülüğünde katı-sıvı yağlar ile et ürünleri, şeker ve alkolsüz içecekler öne çıkmıştır.”

EİB BAŞKANI: MALİYET YAPAMAZ HALDEYİZ

Türk ihracatçılarının, son dönemde elektrik, akaryakıt ve doğalgaza yağmur gibi gelen zamlar sonrasında maliyet yapamaz noktaya geldiği bildirildi. Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, pazartesi günü yaptığı açıklamada, “Zamlar, ihracat hedeflerini saptıracak, bugün tüketici fiyatlarında yüzde 61, üretici fiyatlarında yüzde 115’e ulaşan enflasyon rakamları üzerinde domino etkisi yapacak.” dedi. Dünya ticaretinin canlanacağı evrede gelen zamların sanayicilerin ve ihracatçının belini büktüğünü savunan Eskinazi, “Türkiye’nin dış ticaret açığının artmaması için üretim ve ihracat iklimini koruması gerekiyor. Bu maliyetlerle bunu sağlayamayız. Türkiye’de çarkların dönmesine olanak sağlayacak bir ekosistem kurgulanmalı. İhracatçılar olarak, Türk ekonomisinde yaşanan çalkantılar nedeniyle hem iç, hem de dış kökenli büyük belirsizlikleri yönetemez konuma geldik. Bu zamlar enflasyon rakamları üzerinde de domino etkisine yol açacak, enflasyon daha da yükseltecek. Enflasyonun yakıcılığı artacak.” diye konuştu.

ASKON'DAN 'UCUZ GAZ' İÇİN FORMÜL

Anadolu Aslanları İş Adamları Derneği (ASKON) Genel Başkanı Orhan Aydın, fahiş oranda artan doğal gazın ucuza mal edilebilmesi için çözümün ‘ihraç kayıtlı proje modeli'nde olduğunu belirtti. Başkan Aydın, modelin ayrıca, cari açığa çözüm olacağını ve sürdürülebilir büyümeye de katkı sunacağını belirtti. “Stratejik jeopolitik konumu dolayısıyla Türkiye enerji güzergâhları açısından transit ülke konumunda yer almaktadır. Ve bu konumu nedeniyle de doğal gaz piyasasının belirleyicileri arasında olma potansiyeline sahiptir.” diyen ASKON Başkanı, “Ukrayna ve Rusya savaşı dolayısıyla özellikle Avrupa ülkelerinin alternatif güzergâhlar aradığı bir ortamda Türkiye vazgeçilmez bir konumda yer almaktadır. Doğu-Batı doğal gaz güzergâhları içerisinde Güney Avrupa gaz ringi projesi yeniden gündeme alınarak alternatif güzergâh oluşturulabilir.” görüşünü savundu. Bu bağlamda ucuz doğal gaza ulaşabilmek için Rusya, İran, Çin, Afganistan, Hindistan, Pakistan gibi ülkelerin ithal ettiği Türkmen gazı başta olmak üzere Doğu Akdeniz gazının ihraç kayıtlı proje modeliyle Türkiye’ye getirilerek, mevcut doğal gaz hatları üzerinden Avrupa ülkelerine ihraç edilmesini öneren Aydın, “Bu şekilde 60 milyar metreküp doğal gaz kullanımımızı ucuza mal etmiş ve projenin de bir parçası olarak ihracatçı ülke konumuna geçerek ülke ekonomimize katkıda bulunmuş oluruz. Bu model ayrıca cari açığa çözüm olacaktır ve sürdürülebilir büyümeye de katkı sunacaktır.” dedi.

'HİPERENFLASYON YAŞAMADIK'

İktisatçı Dr. Mahfi Eğilmez, “Enflasyonla nasıl mücadele edilir?” konusunu kaleme aldı. Kendime Yazılar adlı sitesindeki yazısında, “Ekonomideki sorunların genellikle birkaçı bir arada ortaya çıkar. Örneğin enflasyonla birlikte düşük büyüme oranı, işsizlik vb. bir arada görülebilir. Bu durumda ekonomik büyümenin hızlandırılması, işsizliğin azaltılması ve enflasyonun düşürülmesi aynı anda arzu ediliyor olabilir. Ne var ki beklentilerin hızla olumlu hale getirilemediği bir ortamda bu üç hedefe aynı anda ulaşmak kolay değildir.” dedi.

HEDEFİMİZ NE?

Bu durumda ekonomi politikası için karar alanların bir hedefi öne çıkarması gerektiğini dile getiren Mahfi Eğilmez, “Eğer bu hedef enflasyonla mücadele hedefi değilse enflasyonun düşürülmesi mümkün olmaz. Hedef, enflasyonu düşürmek olarak belirlenmişse bir süre öteki hedeflerden fedakârlık edilmesi ve para ve maliye politikasının birlikte bu hedefi tutturmaya yönlendirilmesi gerekir. Vergi indirimleri yaparak ya da kamu harcamaları artırılarak gevşek bir maliye politikası izlenirken faizleri artırarak sıkı para politikası izlenmesi beklenen sonuçları vermeyebilir. Türkiye, uzun yıllardır genel olarak yüksek enflasyonla yaşayan bir ekonomi durumundadır. Bazı dönemlerde kısa süreli olarak çok yüksek enflasyon aşamasına geçmiş olsa da hiperenflasyon yaşamamıştır.” dedi.

ÜÇÜ BİR ARADA GİBİ

Türkiye’nin yaşadığı enflasyonun tipik bir maliyet enflasyonu - talep enflasyonu - yerleşik enflasyon karması olduğunu kaydeden Eğilmez, şu ifadeleri kullandı: “Risklerdeki aşırı yükseklik (CDS priminin 500 baz puan dolayında olması bunu gösteriyor) döviz girişini sıkıntıya sokmasının aynı sıra yurt içinde yerleşik kişilerin de dövize dönmesine yol açarak dolarizasyonu besliyor. Bu durum kurların yükselmesini, dolayısıyla ithal girdilerin ve bunları üretimde kullanan üreticilerin üretim maliyetlerinin artmasına yol açıyor. Maliyet artışları fiyatlara yansıdıkça da enflasyon yükseliyor. İnsanlar, kurların ve enflasyonun yükseldiğini görünce alacakları mal ve hizmetleri fazlasıyla alarak stoklamaya ve fiyat artışlarının etkisini azaltmaya çabalıyorlar. Böylece ortaya çıkan talep artışı fiyatların daha da yükselmesine neden oluyor. Bu gelişmelerin sonucu olarak enflasyonun ileride daha da artacağını düşünen insanlar, mevcut yaşantılarını sürdürebilmek için peşinen ücretlerini, fiyatlarını artırmaya yöneliyorlar ve enflasyonun daha da yükselmesine yol açıyorlar.”

Sonraki Haber