Buğdaya Antarktik aşı
3. Ulusal Antarktika Bilim Seferi’nde bilimsel araştırma için Türkiye’ye getirilen Antarktik saç çimi Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi’nce çoğaltıldı. Bitkinin besin açısından kıt ve tuz oranı yüksek su ile yetişebilmesini sağlayan genler kuraklıkta beslenmemizi sağlayabilir
Türkiye'nin 3. Ulusal Antarktika Bilim Seferi sırasında 8 farklı lokasyondan elde edilen ve Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi’nde koruma altına alınan "Antarktik saç çimi"nin aşırı kurak ve tuzlu ortamlarda yetişmesini sağlayan DNA'ları buğdaya aktarılacak. 2 yıl önceki 3. Ulusal Antarktika Bilim Seferi ekibinde yer alan Prof. Dr. Sedat Serçe'nin Antarktika'da yetişebilen "Antarktik saç çimi" ve "Antarktik inci çayı"nı 8 farklı lokasyondan örnekleyerek Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi’ne getirdi. Tarım Bilimleri ve Teknolojileri Fakültesi Tarımsal Genetik Mühendisliği Öğretim Üyesi Doç. Dr. Zahide Neslihan Öztürk Gökçe, bu türlerin koruma altına alındığını söyledi. Bu bitkileri çoğaltıp yaşamlarını idame ettirmelerini sağladıklarını belirten Gökçe, "İki senedir bitkiler, sağlıklı şekilde büyüyor. Tohumlarını aldık, doku kültürü çalışmalarını yaptık. Bu bitkilerin Niğde'nin soğuk ortamında peyzaj çalışmalarında kullanılabilmesi amacıyla deneme yaptık. Bitkileri, saksılara yerleştirdik ve üniversitede hiç güneş almayan bir yere koyduk. Son derece canlı bir şekilde büyümelerini devam ettirdiler" dedi.
ARPA VE BUĞDAYIN AKRABASI
Saç çimi, buğdaygillerden arpa ve buğdayın akrabası. Antarktika'da besin açısından en kıt, rüzgar açısından kurak ve aynı zamanda deniz suyu nedeniyle tuzlu ortamlarda büyüyebiliyor. Bilim insanları bu bitkilerin kuraklığa ve tuzluluğa direnç göstermelerini sağlayacak mekanizmaları, tarımsal anlamda kullanılan bitkilere geçirmeyi ve bunların aktifleşmesini sağlayabilmeyi hedefliyor. Gökçe, Antarktik saç çiminin aşırı kurak ve tuzlu ortamlarda yetişmesini sağlayan DNA'larının buğdaya aktarılacağını söyledi. TÜBİTAK destekli proje kapsamında "Antarktik saç çimi"nin ekstrem kurak ve tuzlu ortamlarda yaşamını sürdürmesini sağlayan genlerini tespit edeceklerini anlatan Gökçe, "Daha sonraki projelerde bu genlerin buğday başta olmak üzere tahıllara aktarılması ile iklim değişikliğine bağlı su sıkıntısı yaşanması durumunda dahi verim kaybına uğramayan transgenik bitkilerin elde edilmesi planlanıyor” dedi.
VERİMİ ARTIRABİLİR
Gökçe, asıl amaçlarının kuraklık ve tuzlulukla mücadele etmek olduğunu dile getirerek, şunları kaydetti: "Küresel bir iklim değişikliği içindeyiz. Bu kışı neredeyse yağışsız geçirdik. Kurak bir kış geçmekte. Bu da tabii ki bizim kışlık buğday verimimizi çok olumsuz etkileyecek. Bu bitkilerin su olmayan bir ortamda büyümesini sağlayan her neyse bunu tarımsal anlamda önemli olan bir bitkiye aktardığım zaman, onun minimum suyla belki sadece yağışlarla büyümesini ve bu durumda da verim kaybetmemesini sağlama şansımız var. Sonuçta temel amacımız, öncelikle neyin farklı olduğunu görmek. Burada öğrendiklerimizi buğdaya aktarabilirsek, buğdayın hem tuzlu topraklarda hem de neredeyse hiç sulama yapılmadan, verim kaybına uğramadan yetişmesini sağlayabiliriz."