Bugüne kadar gizemini korumuş 6 olay!

Dünya tarihi, gizemi hâlâ çözülememiş pek çok olay barındırıyor. Kimi tarihçilerin yok saydığı, kimilerinin ise kanıtlarla desteklemeye çalıştığı bu gizemlerden 6'sını derledik.

1. Atlantis

Kayıp Şehir Atlantis, tarihin en ilgi çekici gizemlerinden biridir. İlk olarak MÖ 360 yılında Platon tarafından bahsedilen bu şehrin Atlantik Okyanusu'nda büyük bir uygarlık olduğu ancak iz bırakmadan yok olduğu söyleniyor. Azorlar yakınlarındaki batık bir adadan Antarktika'daki bir medeniyete kadar konumu hakkındaki pek çok teori ortaya atılıyor. Kapsamlı araştırma ve keşiflere rağmen, Atlantis'in ardındaki gerçek bilinmiyor ve gizemi de pek çözülecek gibi durmuyor. Pek çok insan, Kayıp Şehir Atlantis hikayesinin, kibir ve açgözlülüğün tehlikelerini göstermek için Platon tarafından yaratılmış bir alegori olduğuna inanıyor. Buna karşılık bir başka grup ise Akdeniz'de Atlantis ile bağlantılı olabilecek eski kültürlerin kanıtlarına işaret ediyor. Hangisi doğru olursa olsun, ne yazık ki Kayıp Şehir Atlantis muhtemelen nesiller boyu bir sır olarak kalacak.

2. Julius Caesar'ın Oğlu

Roma İmparatorluğu'nun çözülemeyen gizemlerinden biri, Jül Sezar'ın oğlunun varlığıyla ilgilidir.  Bazı kaynaklar onun Julius Caesar tarafından evlat edinildiğini ve Caesarian olarak adlandırıldığını iddia ederken, bazıları onun Roma lideri ve Kleopatra'nın gayri meşru çocuğu olduğunu iddia ediyor. Caesarian'ın varlığına dair tek kanıt, ondan hem Sezar'ın evlatlık oğlu hem de Kleopatra'nın gayri meşru çocuğu olarak bahseden eski metinlerdir. Bu metinlerinse hiçbiri doğrulanamadı, bu nedenle de Caesarian'ın gerçek kökeni bilinmiyor. Jül Sezar'ın MÖ 44'te öldürülmesinden sonra ona ne olduğu da belli değil, bu da bazı tarihçilerin onun öldürülmüş veya saklanmış olabileceği konusunda spekülasyon yapmasına yol açıyor. Caesarian gerçekten var mıydı? Ona ne oldu? Julius Caesar'ın oğlu olarak gerçekten tanındı mı? Bu sorular cevapsız kalıyor ama belki gerçek bir gün gün ışığına çıkar, kim bilir. 

3. Bakır Parşömen

Bakır Parşömen 1952'de Ölü Deniz Parşömenleri arasında keşfedildi ve yaklaşık 2 bin yaşında olduğuna inanılıyor. Parşömen, eski İbranice harflerle yazılmış bir metinle kaplı iki bakır levhadan oluşuyor. Altın ve gümüş paralar, kutsal kaplar ve diğer değerli eşyalar dahil olmak üzere 64 öğenin veya gizli hazinenin yerinin bir listesini içeriyor. Parşömen yalnızca yaşı nedeniyle değil, aynı zamanda metal üzerine yazılmış bilinen tek antik metin olması nedeniyle de dikkat çekicidir. Bu da zamanla bozulan diğer parşömenlerden çok daha iyi korunduğu anlamına gelir.  Listedeki pek çok öğe ise hâlâ bir sır olarak kalıyor ve yerleri henüz keşfedilmiş değil. Bakır Parşömen'i deşifre etmek için birçok girişimde bulunuldu ancak henüz kimse anlamlandıramadı. Bazı uzmanlar parşömenin o dönemde bölgedeki Yahudi halkının tarihi hakkında değerli bilgiler sağlayabileceğine inanırken, diğerleri bunun sadece bir aldatmaca olduğunu düşünüyor. Durum ne olursa olsun, Bakır Parşömen tarihin en büyük gizemlerinden biri olmaya devam ediyor. 

4. Oak Adası

Oak Adası ya da diğer adıyla Para Kuyusu, Oak Adası'nda uzun süredir gömülü hazine olduğu söylenen gizemli bir yerdir. Para Kuyusu efsanesi, üç çocuğun adada bir çöküntü keşfettiği ve altında da bir taş tabakası bulduğu 1795 yılına dayanıyor. Masum bir keşif olarak başlayan bu durum, hızla büyük bir hazine avına dönüştü ve yüzlerce araştırmacı adayı 200 yılı aşkın bir süredir kazdı. Para Kuyusu 60 metreden daha derine kazıldı ancak birçok kişi hazinenin 150 metreden çok daha derinlerde olduğuna inanıyor. Kazıcılar derine indikçe saklanılan her neyse onu korumak için konmuş sel tünelleri, taş tıpalar ve bubi tuzaklarıyla karşılaştılar. Şimdiye kadar keşfedilen eserler, bir altın zincirin iki halkası ve bazı inanışlara göre 'Viva Christo' yani 'Yaşasın Christo' anlamına gelen 'VI' ve 'C' harflerinin yazılı olduğu bir taş. Bu keşiflere rağmen, Para Kuyusu'nun gizemi hala çözülememiştir. Birçoğu bunun büyük bir hazine içerdiğine inanırken, diğerleri bunun bir aldatmaca olabileceğini düşünüyor. Gizli korsan ganimetlerinden antik Kızılderili eserlerine kadar yüzlerce teori öne sürülse de, hiç kimse Oak Island Para Kuyusu'nun dibinde ne olduğunu bilmiyor.

5. Kral Arthur

Kral Arthur ve Yuvarlak Masa Şövalyeleri yüzyıllar boyunca nesilden nesile aktarılan meşhur bir hikaye. Peki ama bu efsanevi kral gerçekten var mıydı? Tarihçiler bu sorunun cevabı konusunda bölünmüş durumdalar. Bazıları onun Karanlık Çağ'da Britanya'yı birleştirmeye yardımcı olan gerçek hayattaki bir lider olduğuna inanıyor. Bazılarıysa onun sadece bir folklor ve fantezi figürü olduğunu iddia ediyor. Kafayı karıştıran bir diğer nokta Kral Arthur'a dair ilk yazılı kayıtları 9. yüzyılda yani Kral Arthur'un hüküm sürdüğü varsayılan zamandan çok sonra ortaya çıkması. Bu da onun varlığına dair doğrudan bir kanıt olmadığı anlamına gelir; yani sadece sözlü gelenek yoluyla aktarılan hikayeler biliniyor. Yine de birçok tarihçi Kral Arthur'un gerçek bir kişi olduğunu iddia ediyor. Arkeolojik kayıtlar da Kral Arthur fikrini destekliyor. Arkeologlar, Camelot harabeleri ve Kral Arthur'un mezarı olabilecek eski bir mezar gibi onunla ilişkili olabileceğine inandıkları birkaç yer keşfettiler. Ek olarak, birçok tarihi belge, Arthur'un sarayına ve üyelerine atıfta bulunarak, onun o zamanlar önemli bir şahsiyet olduğunu öne sürüyor. Kral Arthur'un gerçek bir insan mı yoksa sadece bir folklor ürünü mü olduğunu asla bilemesek de, efsanenin yüzyıllardır devam ettiği ve dünya çapında hayal gücünü cezbetmeye devam ettiği açık. 

6. Babil'in Asma Bahçeleri

Babil'in Asma Bahçeleri, antik dünyanın yedi harikasından biridir ancak tam olarak nerede oldukları bilinmemektedir. Kral II. Nebuchadnezzar'ın bu bahçeyi MÖ 6. yüzyılda anavatanının yemyeşil bitki örtüsünü özleyen eşi Medya Kraliçesi Amytis için yaptırdığına inanılıyor. Antik Yunan ve Romalı yazarlar, bahçeleri ağaçlar, çalılar ve çiçeklerle dikilmiş yükselen terasları olan ayrıntılı yapılar olarak tanımlıyorlar. Bahçelerin, Fırat Nehri'nden yağmur suyunu toplayan ustaca bir pompa ve sarnıç sistemiyle sulandığı iddia ediliyor. Ancak bulmak için yapılan sayısız girişime rağmen, hâlâ tam olarak nerede oldukları bir sır olarak kalıyor. Bazı tarihçiler bahçelerin günümüz Irak'ında bulunmuş olabileceğine inanırken, diğer kısım İran veya Türkiye'de keşfedilmiş olabileceğini öne sürüyor. Ne yazık ki daha fazla kanıt ortaya çıkana kadar bu gizemin de ardındaki gerçeğin ortaya çıkması pek olası değil.

Sonraki Haber