'Büyük istifa' dalgası Türkiye’yi de etkiledi
Kovid-19 küresel krizinin etkileriyle günlük yaşamdan iş gücüne kadar hayatın her alanında önemli değişiklikler meydana geldi.
Uzaktan çalışma, kademeli olarak ofislere dönüş ve hibrit çalışma modelinin normalleştirilmesi iş dünyasının gündeminde yer alırken bir süredir yeni bir akım çalışma hayatının gündeminde. Amerika’da başlayan ve Avrupa’da yaygınlaşan “büyük istifa” ya da diğer bir ifadeyle ‘’yeteneğin mobilizasyonu’’ olarak ifade edilen dalga ile kendi isteğiyle işten ayrılan çalışanların sayısı giderek artıyor.
Üst düzey yönetici araştırma şirketi Egon Zehnder'in kıdemli ortağı Murat Yeşildere, çalışanların tükenmişlik sendromu nedeniyle bir süre işlerine ara vermek istemesinin yurtdışındaki kadar olmasa da Türkiye’nin de son dönemde gündeminde yer almaya başladığını kaydetti.
İş yerinde yeterince motive olamayan, hak ettiği şekilde ödüllendirilmediğine inanan veya yaptığı işlerin onaylanmadığını düşünen bir çalışanın daha fazla hata yapması; verimliliğinin dolayısıyla da iş kalitesinin düşmesine neden olduğunu belirten Murat Yeşildere; “Farklı araştırmalara göre Türkiye’deki çalışanların yaklaşık dörtte biri önümüzdeki bir yıl içinde yeni bir işe geçmeyi hedefliyor.” dedi.
YÖNETİCİLERE İŞ DÜŞÜYOR
Tükenmişliği önlemek konusunda yöneticilerin duyarlılık ve farkındalığının oldukça önemli olduğunu vurgulayan Murat Yeşildere, “Uzaktan çalışmanın getirdiği zorluklar olsa da ‘sınır ayarını’ modellemek bir yönetici için çok önemli. Klotz’a göre, esnek çalışma bundan sonra istisnayı değil, ‘normal’i temsil edecek… Dört günlük çalışma haftası fikri yoğun olarak tartışılmaya başlandı bile. Çünkü iş modellerinin birden değiştiği ve çalışanların uzaktan çalıştığı bir dönemde, pandemi öncesinde şirketinin kurumsal kültürünü zayıf bulan ve zaten ayrılmanın eşiğinde olan çalışanlar bir kırılma noktasına geldi. Çoğu çalışan ‘Değerli olduğum bir yere gideceğim’ düşüncesine sahip olmaya başladı.” ifadelerini kullandı.
REFAHA YATIRIM ÖNEMLİ
Yeşildere, “Beyaz yakalılar maddi güvenceden çok çalıştığı iş yerindeki refahını ön plana alarak değişim istiyor. Bu durumda çalışanların kazancına ve genel refahına yatırım yapmak zorunlu hale geldi.” dedi. Yeşildere, iş gücünde kayıplar yaşayan şirketlerin önümüzdeki 1.5 yıl boyunca bununla mücadele edeceğini söyledi ve ekledi: “Beşeri kaynaklarına yatırım yapmayan şirketler geride kalacak. Bu yüzden liderlerinin çalışanlarını gerçekten anlamaya çalışması gerekiyor. Liderlerin, çalışanların yaşadıkları konusunda çok daha derin bir empati geliştirmesine ve bu empatiyi harekete geçme ve değişme konusundaki şefkat ve kararlılıkla birleştirmesine ihtiyaç var.”