Büyükelçilik Maslahatgüzarı: Türkiye’deki Çin karşıtlığının kaynağı Amerika
Çin kuruluş yıl dönümü toplantısında konuşan Maslahatgüzar Cheng Weihua, Çin karşıtı düşüncelerin arkasında ABD propagandasının olduğunu söyledi. Ayrılıkçıların birinci hedefinin Türk-Çin dostluğuna zarar vermek olduğunu belirten Cheng, ‘İnşallah Türkiye’nin en büyük ticaret ortağı olacağız.’ dedi
Çin Halk Cumhuriyeti’nin 73. ve Türk-Çin ilişkilerinin 51. kuruluş yıldönümü şerefine Ankara’da önceki gün bir toplantı yapıldı. Çin Büyükelçiliği ve Türkiye – Çin Halk Cumhuriyeti Dostluk Derneği tarafından düzenlenen toplantıda açış konuşmalarının ardından “Çin’i Anlamak” başlıklı bir panel düzenlendi. Büyükelçilik Maslahatgüzarı Cheng Weihua, Türkçe yaptığı açış konuşmasında Türkiye’deki Çin karşıtı önyargıların kaynağı olarak ABD’ye işaret etti.
‘BİRBİRİMİZE DAİR DÜŞÜNCELERİMİZE BATI MEDYASI KARAR VERİYOR’
Cheng, Türkiye’de Çin’e yönelik bilgi kirliliğinin üç sebebi olduğunu söyledi. Birinci olarak, Batı’nın medya üzerinde büyük bir hegemonya kurduğunu dile getirdi. Bir araştırmaya göre, ABD’li Associated Press, İngiliz Reuters ve Fransız AFP ajanslarının, dünyada yapılan haberlerin yüzde 80’ine kaynak olduğuna dikkat çekti. “Birbirimiz hakkında ne düşüneceğimize biz değil, büyük ölçüde Batı dünyası karar veriyor.” dedi.
Amerika’nın Çin’i en büyük rakibi olarak gördüğünü belirten Cheng, her yöntemle Çin’in gelişmesini engellemeye çalıştığını söyledi. Xinjiang, Hong Kong, Tayvan konularında Çin’i karalamak üzere özel bir faaliyet yürütüldüğünü kaydetti.
ABD’li Gallup kamuoyu araştırma şirketinin 2020 Mutluluk Raporu’nda Çin’in 82, Türkiye’nin ise 102. sırada olduğunu söyleyen Cheng, buna karşın savaş ve kargaşa içerisindeki Libya halkının her iki ülkenin de üstünde 78. sırada yer aldığına dikkat çekti. ABD Eski Savunma Bakanı Collin Powell’ın 2003’te Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde, Irak’ta kullanılan kimyasal silahların kanıtı olarak çamaşır tozu sunduğunu hatırlattı. Cheng, “Bunları yapan bir devletin ve medyasının yaptığı haberlerin güvenilirliği çok zayıftır.” dedi.
‘AYRILIKÇILARIN HEDEFİ DOSTLUĞA ZARAR VERMEK’
İkinci olarak, Çin karşıtı Doğu Türkistan ayrılıkçı örgütlerinin Türkiye’de yaptığı Çin karşıtı propagandanın etkili olduğunu ifade eden Cheng, bu örgütlerin birinci amacının Çin ve Türkiye arasındaki dostluğa zarar vermek olduğunu söyledi.
Cheng, bu faaliyetlere örnek olarak 2018’de Afyon’a gelen Pekin Operası grubunun kaldığı hotele gelerek dışarı çıkmalarına engel olduklarını ve tehdit ettiklerini belirtti. Ortak kültür ve sanat çalışmalarını bile engellemeye çalışanların “sinsi amaçlarının” anlaşıldığını kaydetti. Bir diğer örnek olarak ise 2019 yılında Türk Dışişleri Bakanlığı’nın Uygur halk ozanı Abdurrehim Heyit’in hapishanede öldüğü iddiasıyla yaptığı açıklamaya işaret eden Cheng, bunun yalan olduğunun bir gün sonra anlaşıldığını hatırlattı. Daha sonra Türk gazetecilerin Çin’e giderek Heyit’le yaptığı röportajı “Anadolu’ya bin selam” başlığıyla verdiğini kaydetti.
BATILILAŞMA = MODERNLEŞME TEORİSİNİ KIRAN ÇİN FORMÜLÜ
Cheng, Çin’e karşı yanlış algıların üçüncü sebebi olarak, Batı dünyasının komünizm karşıtlığıyla Çin’i eski Sovyetler Birliği’ne benzetmeye kalktığını söyledi. Türkiye’de komünizm konusunun bir tabu olduğunu, komünizm hakkındaki bütün izlenimin de Sovyetler Birliği olduğunu bildiğini kaydeden Cheng, “Çin, Sovyetler Birliği değildir.” dedi.
Çin’in hiçbir zaman Soğuk Savaş’a, askeri bloklaşmaya katılmadığını hatırlatan Cheng, ülkesinin hiçbir zaman hegemonya peşinde olmadığını ve olmayacağını vurguladı. Ayrıca Çin’in hiçbir gücün yerine geçmek gibi bir niyeti de olmadığını belirten Cheng, “Dünyamız yeterince büyüktür. Bütün ülkelerin refah içerisinde gelişmesi için yeterli alanımız var.” dedi.
Cheng, ideolojik farklılıklar bir yana, Batı’nın Çin’i engellemek istemesinde en önemli sebebin, Çin’in “modernleşme ile Batılılaşmanın eşit olduğu teorisini kırmış olması”na işaret etti. Dünyada hem bağımsızlığını korumak hem de ekonomik kalkınmasını kendi yoluyla izlemek isteyen ülkelere bir “Çin formülü” sunduklarını söyledi.
‘İNŞALLAH TÜRKİYE’NİN EN BÜYÜK TİCARET ORTAĞI OLACAĞIZ’
Çin’in kazan-kazan anlayışı temelinde tüm ülkelerin kalkınmasına katkı yapmayı hedeflediğini söyleyen Cheng, “Türkiye’nin ikinci büyük ticaret ortağıyız. Çin, inşallah kısa zaman içerisinde Türkiye’nin en büyük ticaret ortağı olacaktır.” dedi.
Türkiye – Çin Halk Cumhuriyeti Dostluk Derneği Başkanı Mehmet Şükrü Koçoğlu, açış konuşmasında Avrupa daha ortada yokken ortada Çin ve Türk medeniyetleri olduğunu belirtti. Tayvan konusunda da Amerikan emperyalizminin, aynı Türkiye’nin güneyinde, kuzeyinde yaptığı gibi, Çin’i de kuşatma gayesi güttüğüne işaret etti.
‘ÇİN’İ ANLAMAK’ PANELİ
Açılışın ardından 5 konuşmacının katılımıyla “Çin’i Anlamak” paneli düzenlendi.
ODTÜ Dış Politika Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Hüseyin Bağcı, Batı ile Çin ve Rusya arasında bir “medeniyet çatışması” yaşandığını söyledi. Batı’nın kendi sorunlarına çözüm üretme ve Asya’yı anlama açısından bir kriz yaşadığını vurgulayan Bağcı, Avrupa Gümrük Birliği anlaşmasının da “Türkiye’nin boynunda bir kement olduğunu” belirtti. Türkiye’nin Batı’dan kopmadan Asya’daki fırsatları değerlendirmesi gerektiğini söyledi.
Çin klasiklerinin Türkçeye kazandırılması üzerine çalışan Prof. Dr. Giray Fidan, Çin’in dört bin yıllık tarihiyle dünyanın en eski edebiyat ve felsefe geleneğine sahip olduğunu kaydetti. Yalnızca Çin’in değil; Türk tarihinin, Asya tarihinin anlaşılması için de Çin kaynaklarının daha fazla incelenmesi gerektiğini dile getirdi.
‘TİCARET AÇIĞINI KAPATMALIYIZ’
Çin Sanayici ve İşadamları Derneği (ÇİNSİAD) Başkanı Zhou Yanquan, Türkiye’de aktif olarak derneğe kayıtlı 150’den fazla Çin firması bulunduğunu kaydetti. Zhou, Çin’li firmaların Türkiye’ye daha fazla yatırım yapıp büyük projeleri hayata geçirmesini umduklarını belirtti. DEİK Türkiye-Asya Pasifik İş Konseyleri Koordinatör Başkanı Murat Kolbaşı da Çin’de Türk iş dünyası için çok fazla fırsat olduğunu vurguladı. 16 Ekim’de Çin’de yapılacak seçimlerin hızla gelişen Türk-Çin ticaretine yeni bir ivme kazandırmasını temenni ettiğini belirtti. Türkiye’nin 55 milyar dolarlık ticaret açığının yarısının Çin’le olduğunu kaydeden Kolbaşı, bunu kapatmak için Türkiye’ye yatırımların artması ve Türk ihracatçıların Çin pazarına daha fazla girmesi gerektiğine işaret etti.
Çin’le iş yapmada kültürel yakınlığın önemli bir rol oynadığına dikkat çeken Kolbaşı, Çin’de iş yaptığı kurumların yöneticileriyle bir aile yemeğine, düğüne derneğe katılmanın çok farklı bir etki yarattığını vurguladı. Kolbaşı, Türk ve Çin kültüründe ortak olan aileye verilen önemin ve insani yaklaşımın da ilişkileri geliştirmek için değerlendirilmesi gerektiğini belirtti.
Çin Uluslararası Radyosu (CRI) Türkçe Genel Yayın Yönetmeni Kâmil Erdoğdu Türk medyasının çoğunluğunun Batı’da ofisleri olmasına rağmen Çin’de hala ofis açmadığını, ajansların da istikrarlı bir temsilcilik kuramadığına dikkat çekti. Çin’in büyük önemine rağmen oraya gazeteci göndermediğimiz için Çin’le ilgili haberlerin Batı’dan alındığını vurguladı.
Çin Büyükelçilik Maslahatgüzarı Cheng Weihua, panel sonunda katılımcılara plaket takdim etti. Toplantıda Çin Devlet Başkanı Xi Jinping’in Çin’in Yönetimi kitabının üçüncü cildinin yanı sıra Teori dergisinin bastığı Tayvan kitapçığı da dağıtıldı.
Vatan Partisi Genel Sekreter Yardımcıları Yusuf Tunçer ve Berke Mustafa Berkil de toplantıya katıldı. Program Çin ve Türk şarkılarının seslendirildiği bir konser ve akşam yemeği ile sona erdi.