Boyun eğmenin adı ‘yaratıcı formül’ oldu

ABD’nin Türkiye’ye uyguladığı CAATSA yaptırımlarının kaldırılmasına yönelik görüşmeler hız kazandı. Yaptırımların nedeni Türkiye’nin S-400 almasıydı. Şimdi bu ‘sorunu’ aşmak için ‘yaratıcı bir formül’ aranıyor. Ancak Aydınlık uyarıyor: Dimyata pirince giderken, evdeki bulgurdan olmayın!

Ankara, son dönemde ABD ile yeni bir “normalleşme süreci” başlattı. “Denge” denilen politika dahi terk edildi, ağırlık Batı’ya kaydı. Bunu gören Putin Türkiye’ye gelmiyor, Esad da davetlere yanıt vermiyor.

Ankara’nın başında ise “Washington yelleri” esiyor. ABD ile normalleşme için yeni bir fırsat doğduğu, iki ülkenin birbirine ihtiyacı olduğu pazarlanıyor. Problemin merkezine ise yine S-400’ler konuluyor. Açıklamalara göre iki taraf, şimdilerde “yaratıcı bir formül” ile krizi aşmaya çalışıyor.

9 AYDIR ZEMİN HAZIRLANIYOR

S-400’ler konusundaki ilk çıkış, 2024’ün Ocak ayında ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Vekili Victoria Nuland’dan gelmişti. İsveç’e NATO onayının ardından ‘ikili ilişkileri yeniden canlandırma’ hedefiyle Ankara’yı ziyaret eden Nuland, CAATSA (ABD'nin, Hasımlarına Yaptırımlar Yoluyla Karşılık Verme Yasası) yaptırımlarının kaldırılmasına ilişkin şunları söylemişti:

“CAATSA yaptırımları, hükümetinizin S-400 satın alma kararıyla ilgiliydi. CAATSA yaptırımlarını tetikleyen buydu. Açıkçası bu S-400 meselesini halledebilirsek, ki bunu yapmak istiyoruz, ABD Türkiye’yi F-35 ailesine geri almaktan memnuniyet duyacaktır.”

Nuland’ın sözlerinin hemen ardından ise Türkiye’deki ABD dostları kendini gösterdi. Yaş haddi nedeniyle emekli olan Türkiye'nin Washington Büyükelçisi Murat Mercan, ilk röportajında önemli bir sinyal verdi.

“Ben şahsen, S-400 meselesinin Amerika'nın şu anda ortaya koyduğu şartların dışında bir takım paradigmalarla çözülebileceği kanaatindeyim.” diyen Mercan, birkaç gün sonra da sosyal medya hesabından bir paylaşım yaparak, “F-35. Where were we?” (F-35. Nerede kalmıştık?) diye yazmıştı.

Sonraki günlerde ise CAATSA yaptırımlarının kaldırılması için S-400’lere “yeni bir formül” bulma arayışı hız kazandı. Hatta bir kılıf da bulunarak, Rus Büyükelçi’nin 2020’deki şu sözleri dayanak yapıldı:

“Kullanılıp kullanılmayacağı tamamen sahip ülkenin hür iradesinde alınacak karardır. Türkiye’nin bizden satın almak istediği ürünü biz sattık. Bu sistemlerin sahibi Türkiye’dir. Duruma basit bir örnekle bakalım: Ben bir aracın distribütörüyüm siz de benden araç almak istediniz. Satış yaptık. Sizden parayı aldım, aracı verdim. Araç sizin. İster plaja gidin, ister patates taşıyın, isterseniz üstüne makineli tüfek monte edin savaşa katılın, onu garajda saklamak sizin doğal hakkınız.”

‘İKİ TARAF HEMFİKİR FORMÜL ARANIYOR’

İşte S-400’lere bir formül bulmak, böylece CAATSA yaptırımlarından kurtulmak, ABD’ye savunma sanayi ihracatını katlamak ve hatta F-35 projesine geri dönmek şeklinde düşünülen yol haritasına, bir katkı da Dışişleri Bakanı Hakan Fidan yaptı.

Geçen günlerde AA Editör Masası’na konuk olan Fidan, “F-35’ler ve S-400 konusunda Amerikalı muhataplarınızla şu an hangi aşamadasınız, ne konuşuyorsunuz?” sorusunu yanıtladı. Halihazırda Rus ürünleri aldığımız için Türkiye’ye uygulanan CAATSA yaptırımları olduğunu hatırlatan Fidan, şöyle devam etti:

“O yasanın bir bağlayıcılığı var. Şimdi bu yasanın ortaya atıldığı dönemde var olan şartlar ile şimdiki şartlar değişti. Biz Amerika’da yaptığımız görüşmelerde, geldiğimiz noktada bu türden yaklaşımların ilişkileri daha da kronik hale getiren bir rol oynadığının altını çiziyoruz, o da belli bir noktada kabul görüyor. Yani bunu daha olumlu bir şekilde nasıl çözebiliriz, bunun arayışı içerisindeyiz. Buna yönelik çeşitli formüller, arayışlar, görüşler, tartışmalar, her iki taraftan öneriler geliyor, bizim amacımız CAATSA’dan çıkmak. Çünkü Savunma Sanayii Başkanlığımız CAATSA’ya şu anda tabi olmuş durumda, özellikle savunma sanayi.

“F-35 de CAATSA’dan dolayı takılmış durumda, bu konuyu biz sadece F-35’den dolayı değil, CAATSA’yla ilgili konudan dolayı çözmeye çalışıyoruz. Yani bu iş çözülürken yanında F-35’le de ilgili bir çözüm gelirse tabii ki tercihe şayan bir durum olur. Biz olayın siyasi boyutunu yönetmede her türlü çabayı şu anda gösteriyoruz. Yaratıcı formüller, çözümler neler olabilir, onlar üzerinde duruyoruz. Bu konunun artık iki ülke ilişkilerinde bir ayak bağı olduğu konusunda en azından her iki taraf da hemfikir, onu söyleyeyim.”

Diğer yandan New York'ta bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da, bir kez daha CAATSA yaptırımlarına değindi. Türkiye-ABD İş Konseyi (TAİK) tarafından düzenlenen toplantıda konuşan Erdoğan, ticarette 100 milyar dolarlık ortak hedefe ulaşılabileceğine inandığını ifade ederek,

“Bunun için demir çelik ve alüminyum sektöründeki ilave gümrük vergileri, soruşturmalar ve CAATSA yaptırımları gibi tek taraflı uygulamaların artık terk edilmesi gerekiyor.” diye konuştu.

İNCİRLİK FORMÜLÜ

Yunan Kathimerini gazetesi ise geçen günlerde yayımladığı özel haberinde, aslında aranan “yaratıcı formüllerden” birini açık etmiş oldu.

Habere göre 1-2 Temmuz’da Ankara’ya gelen ABD Savunma Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Celeste Wallander ile Biden’ın özel danışmanı Michael Carpenter, S-400’lerin İncirlik Üssü’nde ABD’ye tahsis edilen bölgeye transfer edilesi karşılığında Türkiye’nin F-35 projesine dönebileceği yönünde kapsamlı bir teklif sundu.

Bunun ABD’ye göre “ılımlı bir formül” olduğunu yazan Kathimerini, “Ankara’nın füzeleri kendi topraklarında tutmasına resmen izin verilecek ancak esasen kontrolü ABD'ye devredilecek.” ifadelerine yer verdi.

Türkiye’nin bu teklifi şimdilik reddettiği belirtilse de, Ankara’da en üst düzeyden verilen mesajlar, ABD ile uzlaşının yeni formüllerinin arandığını doğrulamış oldu.

ABD’YE SİLAH SATMA HEDEFİ

Ankara, son dönemde Türk savunma sanayinin yönünü de ABD/NATO’ya çevirdi. Savunma Sanayii Başkanlığı içinde bir NATO Müdürlüğü kurulacağı öğrenilirken, Başkan Haluk Görgün de firmaları NATO ihalelerine girmeye yönlendirmişti.

Nitekim Pentagon Temsilcisi Victoria Nuland da Türkiye ziyareti sırasında “Savunma sanayiinde yeniden çalışmaya başladık. Türkiye artık 155 mm’lik mühimmat üretiyor. Buna çok ihtiyacımız var. Ukrayna’nın çok ihtiyacı var. Aynı zamanda birlikte çalışabileceğimiz diğer türden savunma ticareti girişimleri üzerinde de çalışıyoruz.” demişti.

Bu mesajların ardından ise bir Türk firmasının Teksas’ta üç mühimmat hattı inşa ettiği ortaya çıkmıştı. Burada Ukrayna Ordusu için 155 mm’lik obüs mühimmatı üretileceği öğrenildi.

Sonraki Haber