Çağrı Sırıklı: Taştozu barajları kurulmalı

Maden mühendisi ve iş güvenliği uzmanı Sırıklı, "Her şey doğru işleseydi 41 kişi ölmezdi." dedi. Üretim oranıyla göçüklerin dünyada bizden daha düşük olduğunu hatırlatan Sırıklı, "Kullanılan teçhizatlar düzenli kontrol edilmeli. İşçi sayısı artırılmalı. Taştozu barajları kurulmalı." dedi.

Çağrı Sırıklı, yeraltının dilini de coğrafyasını da iyi bilen bir uzman. Maden mühendisi, bilirkişi, iş güvenliği uzmanı, tahlisiye ve arama-kurtarma belgesi var. Türkiye’deki hemen her madene girmişliği var. Vardiya mühendisi olarak çalışmış. Halen Çorum bölgesinde iş güvenliği uzmanı olarak çalışan Sırıklı’ya “Sizce esas sorumlu kim“ diye sorduk. “Her şey yerinde ve doğru işleseydi 40 kişi ölmeyecekti” dedi ve anlattı…

Sırıklı’ya göre, patlamanın suçlusu bir tek kişi ya da herkesin diline pelesenk ettiği gibi bir tek vardiya mühendisi veya iş güvenliği uzmanı değil. “Biz çok tecrübeli maden mühendislerine sahibiz bunu sağlayabilecek güçteyiz.” diyen genç mühendis, şuna dikkat çekti: “Olaydan önce grizu mutlaka bir işaret vermiştir! Sensörler anlık olarak değer okur, denetimleri zamanında yapılmış veya işletmenin gaz izleme operatörleri var ise yerüstündekiler işareti alır, yeraltı mühendisine haber verir mühendis ise ocağı boşaltır, tek bir can kaybı da olmazdı. Onun dışında yasalar her türlü tedbiri öngörüyor, teçhizatlar doğru şekilde kuruluyor, kaldı ki burası devletin kendi işletmesi! Her türlü önlemin alındığını düşünüyorum buna göre de görevlendirme yapılıyor. Son olayda hangi aşamada kaçak olduğu nasıl anlaşılacak, derseniz, geriye dönük olarak en az 20 günlük gaz ölçüm kayıtlar mutlaka mevcuttur. Bunlar yasal zorunluluk. Yeter ki, bilirkişiler yeraltını bilmeyen kimselerden oluşmasın!”

TTK OCAKLARI DAHA PROFESYONEL

  • Madenlerdeki grizu patlamalarında hep esas sorumlu mühendis denir. Öyle mi?

Sektörün en önemli sorunu personel. Liyakatsiz, ilkokul mezunu insanlar bugün bile bazı yeraltı ocaklarında ocak şefi oluyor. Devletin ocaklarında bu pek olmaz. Soma, Manisa, Kütahya, Çorum, Amasya, Yozgat… Özellikle linyit bölgelerinde rastlıyoruz. Ocak şeflerini 3 vardiya amiri olarak düşünebilirsiniz. Mühendislere, çavuşlara emir verirler. Benim de sektörde kendi karşılaştığım en büyük sorunlardan biri budur. Bugün çoğu mühendis arkadaşımız tek başlarına anlık olarak ocak şefine haber vermeden karar alamıyorlar. Bu mühendislerin donanımsız olduğundan değil, yetkisiz olmasından kaynaklı bir sorun. Oysa bizim iş güvenliği yasamızda çalışanların tehlike gördüğünde çalışmaktan kaçınma hakkı da mevcuttur. Kanun koyucu bunun önlemini almıştır.

  • Bartın’da da böyle bir şüphe var mı?

Son 2 gündür açıklamalar eksik. Ocakta metan patlamasının gerçekleşebilmesi için asgari %12 oranında oksijen gerekmektedir. Havada %5-6 oranında bulunan metan gazı ancak bir sıcaklık etkisiyle yanarken, metan oranının %5-16 olması durumunda patlayıcı özellik kazanır. En kolay patlama metan oranının %8, en şiddetli patlama ise %9,5 olduğu durumda gerçekleşir. Yasa gereği 1,5 olunca elektrik kesilmelidir. Bizim Maden İşyerlerinde İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetmeliği bunun çok iyi önüne geçmiştir. Metan gazı 3-4’e bile çıkınca bazı arkadaşlar işimi yürüteyim diye bu kesici dediğimiz trafodan el ile müdahale ederek açabiliyor. Yaşadığım, gördüğüm, şahit olduğum büyük sorunlardan biridir bu.

  • Yani önlenebilir ve kader değil, öyle mi?

Yurtdışında, Avrupa’da, en büyük maden-kömür üreticisi Çin’de bile bakacak olursak üretim miktarlarıyla iş kazaları oranlarına göre göçükler, bize göre hep daha düşüktür. Aslında bizim literatüre çok iyi geçmiş uygulamalarımız var. Patlamaya karşı taştozu barajları var mesela. Çok etkili ama uygulamada, bunlara sahip olan işletmeler denetimden geçtikten sonra kaldırıyorlar. Barajları yetersiz aralıklarla kuruyorlar. Bunlar olası bir patlamada patlamanın şiddetini primer ve sekonder dalgadaki alev yayılımını bile önlüyorlar. Bunlar bizim yasal olarak zorunluluklarımız zaten.

  • Devlette de öyle mi? TTK uygulamaları nasıl?

TTK ocakları daha profesyonel, ama kullanılan teçhizatların uygulanan üretim yönteminin kullanılarn sensörlerin, personel takip sistemlerinin ve havalandırmanın kalitesine bakmak lazım. Düzenli aralıklarda gaz ölçüm istasyonlarındaki sensörlerin kalibrasyon, vb. periyodik kontrolleri yapılmalı. Yerüstünde personel çalıştırmamak için de denetim aksayabiliyor. Madenlerde 300 kişinin yapacağı işi 200 kişiyle yapmak mantığı vardır. Oysa anlık müdahaleyle patlamalar önlenebilir. Son yaşanan olaylarda tek sorumlu mühendis, iş güvenliği uzmanları diyerek aslında bizim gibi tecrübeli mühendis ve uzman arkadaşlar artık bu sektörde çalışmak istemiyor, el çekiyor. Bu arkadaşlarımızı desteklemeliyiz. Belirli bir ücretin altında belirli bir ehliyetsiz ve liyakatsiz kişilerin altında, emrinde çalıştırmamalıyız. Kazalar ancak böyle önlenebilir.

DENETİMSİZLİK DEĞİLSE TEÇHİZAT

  • Son olayda neler gördünüz?

Metan gazı, birden çıkıp birden patlayacak bir gaz değil. Ortamda gaz konsantrasyonu fazlaysa patlar. Mesela kömürün içinde bazı sert zonlar vardır, kazma vurunca kıvılcım çıkar. Ama illa ki ortamda çok şiddetli bir gaz yoğunlu var demektir. İşte o kaçak bir sızıntıyla tesbit edilebilirdi. Literatürde kokusuz bir gaz olarak geçse de çoğu deneyimli madenci bunu hisseder.

Bartın’da ‘denetimsizlik‘ diyemem ama yetkinliğne bakmak lazım. İstasyon ölçüm yerlerinde 5 tane sensör vardır bunlardan biri metan ölçen sensörlerdir. Ben kendi çalıştığım yerlerde portatif el gaz ölçüm cihazıyla bunların doğru ölçüm verip vermediğini denetlerdim. Ayrıca el cihazları sensörlerin olmadığı yerlerdeki ölçümler için bile çok önemli. Anlık olarak ne kadar müdahaleyle bu sensörlerdeki değerler değişti, buna bakmak gerek. Örneğin 6 sensör varsa, bunlar ne kadar çalışıyordu? Yetkin bir bilirkişi atanırsa görülecektir.

  • Kara kutu gibi, geriye dönük kayıtlara ulaşılabiliyor mu?

Bilgisayardan işlendiği için geriye dönük olarak o bölgedeki 20 günlük gaz döngüsüne bakabilirsiniz. Sonra hava miktarı da görülebilir. Havayı fazla da veremezsiniz yangın olur, bizim en büyük sorunumuzdur bu aslında hava hızını hep bir değerde tutmamız gerekir az veremezsiniz insanları boğulur, fazla veremezsiniz oto-oksidasyon gereği kömür yanar. Anemometre dediğimiz sensörlerle hava hızını ölçersiniz. Bir metreküp havada belli hızda hava geçmesi lazım, Maden İşyerlerinde İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetmeliği'nde, yeraltı ocaklarında hava hızının 0,5-8,0 m/sn arasında olması gerektiği belirtilmektedir. Şuna benzer: Elinize bir kömür alın fön makinesi tutun, buharlaşmaya ve terlemeye başlar. Havayı hep belli seviyede vermeliyiz. Ölçümlerde bu da vardır.

DENEYİMLİ NEZARETÇİ ÇOK ÖNEMLİ…

“Benim gözlemim üretime bağlı olarak (kömür taş kömürü) formasyondaki boşluklarından kaçak oldu. Yeraltında, linyit kömürde özellikle, kazıyoruz kazıyoruz, ama üstümüzde hala kömür kalıyor. Geriye dönük üretim yaparız, arkamızın hiç boşluk kalmamasını isteriz. Gazlar, sular birikiyor. Her zaman oturmasını isteriz. Eğer bir boşluk olduysa, ya da birden oturma yaptıysa, kömür, gazı ocağa püskürtür. Bir habercisi olur mutlaka. En önemli seslerden biri gök gürültüsü sesidir. Yağmur yağarken gürleyen gök gürültüsüne benzetiriz biz bunu ama bir boşluk doldurma oluyordur. Aynı gök gürültüsü gibidir. İşçiler bunu mutlaka duyar. O vardiya değilse önceki vardiya duymuştur. O gaz sızmaya başlamıştır. Patlaması için yüzde 5’i geçmesi lazım. Yüzde 1,5 aşınca elektrik kesilmeli herhangi bir kıvılcım olmamalı. Sensörlerin bakımı yapılmış mı? Yapıldıysa onaylı kuruluşlar mı, bunlara bakmamız lazım. Sensörler takılıyor mu? Sürekli değer farkından dolayı 4’te takılı kalıyorsa, gaz izleme operatörü anlık şefi arar. Şef mühendisin üstünde her zaman gaz ölçmü cihazı vardır. Hemen değeri okuyabilir, yerinde görürüz. İyi bir mühendis 2 cihazla ölçüm yaparak değerleri tanır. Her şey yerinde ve doğru işleseydi 40 kişi ölmeyebilirdi.”

SUÇLU DEĞİL SUÇ NEREDE? 

“Oradaki mühendisleri suçlayamam, kombine bir sistem sorunu bu. İşletme müdürünün de hatası vardır, çavuşun da, teçhizatı kulananın da, hepsi silsile halindendir. Vardiya mühendisi suçludur, demek doğru değil. Kendi canımızı tehlikeye atıp insan çıkartırız. Ben yük altından çok personel çıkarttım. Önlemler, deneyimli insanlardan alınacak sorun çözümleri ve kök-neden analizi ile alınır. Tek sınavla yapılacak bir iş değil vardiya mühendisliği. Tecrübeli insanlar değerlendirilmeli. Her kazada ayrı bir öngörü, ayrı bir süreç işler. Risk analizi mutlaka uygulanmalı. Temelleri incelenmeli. Yasada olup hangi uygulamada noksan kalındığı tespit edilmeli. Yeraltını hiç görmemiş biri bilirkişi olursa, rapor da doğru çıkmayacaktır.”

Sonraki Haber