Çanakkale'deki meşhur iki asker fotoğrafı sahte miydi? Gerçek ayrıntılarda gizli...
Çanakkale Zaferi anısına paylaşılan iki askerin yer aldığı o meşhur fotoğraf aslında sahte miydi? Herkesin bilip gördüğü o fotoğraf hakkında bu gerçek sizi çok şaşırtacak! İşte Çanakkale'deki meşhur iki asker fotoğrafı hakkındaki o gerçekler...
Her sene 18 Mart Çanakkale Zaferi'nin anısına paylaşılan Çanakkale'deki iki asker fotoğrafını bilmeyen, görmeyen yoktur. İki askerin bir uçağın önünde poz verdikleri meşhur fotoğraftan bahsediyoruz! Peki o fotoğrafın sahte olduğunu biliyor muydunuz? Gerçek ayrıntılarda gizli!
ÇANAKKALE'DEKİ MEŞHUR İKİ ASKER FOTOĞRAFI
Peki bu fotoğraf nasıl oldu da tüm kamu kurumlarının duvarını süsleyebildi hatta kitaplara kapak olabildi? Sahte bir fotoğraf nasıl oldu da Seyit Onbaşının fotoğrafından sonra Çanakkale Savaşının en meşhur fotoğrafı olabildi?
Fotoğraf ilk olarak ODTÜ Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Bülent Yılmazer tarafından 2005 yılında ortaya çıkarıldı. Yılmazer fotoğrafı akademik bir çalışması için kullanınca, herkes tarafından paylaşıldı. Hatta çoğu kamu ve askeri kurum fotoğrafı Çanakkale Savaşının simge fotoğrafı olarak kullandı.
GERÇEK AYRINTILARDA GİZLİ
Fotoğrafı Polis Dergisi derinlemesine analiz etti. İşte o analizden yansımalar:
- Uzun boylu askerin üniforması Fransızlarınki gibi soldan düğmeli. Osmanlı’da düğmeler sağda.
Aynı orduda iki asker çantasını farklı yerde taşımaz.
- Sağdaki askerin giydiği Osmanlı subayı giysisi. Osmanlı’da bir subay ile bir er yan yana böyle duramaz.
- Uzun boylunun elinde muhtemelen altın bir yüzük var. Osmanlı askerinde yüzük göremezsiniz. Yasaktır.
- Uzun boylunun ayağındaki bot Fransız ordusuna aittir.
- Savaş neredeyse dört mevsim boyunca sürdü. Özellikle yazın güneş son derece yakıcıydı. Dolayısıyla şapkalar en az elbiseler kadar yıpranmış ve solmuş olmalıdır. Ancak şapkalar hiç de solmuş görünmüyor.
- Kısa boylu askerin kemeri, tüfeği ve kasaturası yok. En önemlisi mataraları yok.
- Kısa boylunun çoraplarının taban kısmı ile üst kısmı aynı renkte, yani temiz. Yere basılan çorap böyle mi olur? Kaldı ki; en yoksul zamanlarda bile, Türk köylüsü ayağına giyecek bir çarık yapmasını bilmiştir.
Yetkin İşgen tarafından bulunan diğer mantıksızlıklar şu şekilde açıklandı:
1915’te Osmanlı ordusu iyi teçhizatlıydı, askerlerin üstü harap değildi. Bu fotoğrafın Çanakkale’de çekildiğine dair hiçbir belge, emare, bilgi yok. Fotoğrafçı ve bu fotoğrafları saklayan Almanların Türkiye’de bulunuş tarihlerine bakarsanız kesinlikle 1915 yılının sonundan sonra, yani Çanakkale savaşı sırasında çekilmiş değil. 1917-1918’de de çekilmiş olabilir. Diğer fotoğrafların hiçbirinde ne subay, ne asker, ne de yardımcı personel bu durumda değil. Diğer fotoğraflarda yer ve ayrıntılar belirtilmiş. Çanakkale hava birliklerine yardım eden ustalarda ve yardımcılarda bile sağlam Osmanlı üniforması varken, askerimizde bu kıyafet olamaz. Asker bu kadar perişan olursa yardımcıların çıplak olması gerekmez mi? Aynı albümde Türk makinistlerin o yıllarda bakım yaptıkları uçağın önünde görüntüleri var. Ortadakinin belinde gümüş Asakir-i Şahane kemeri var. Yardımcıda bile bu kemer varken, bunlarda kemer yok. Bu fotoğraf çok farklı biçimlerde geldi. Kısa boylu kişinin kafasındaki kepte kimi fotoğrafta bir rozet vardı, kiminde yoktu. Demek ki, bu işi bilen birileri photoshop yöntemiyle fotoğraflar üzerinde oynamıştı. Diyeceksiniz ki, “Kim oynar?” Buna yanıtım, ‘Kepte bulunan rozeti tanıyan birileri’ olacaktır. Bu ikisi, her ne kadar asker gibi duruyorlarsa da, gerek üzerlerindeki giysilerin durumu, gerekse taşıdıkları teçhizatın durumu nizami değildir. Biri ekmek torbasını sağdan sola takmış, diğeri soldan sağa. Subay ceketli olanın yakasının son düğmesi bile kapalıyken, asker kılıklının yaka-bağır açık vaziyette. Fotini olan bacağına dolak sarmış, çorapla gezen ise bunu bile bağlamamış. Aynı dönemde aynı kişi tarafından çekilmiş diğer fotoğraflarda bu iki garibana benzer hiç kimse yoktur. Bu fotoğraflarda görülen Türk subay ve askerlerinin hepsinin durumları zamanın şartlarına uygun görünmektedir.
FOTOĞRAFIN GERÇEK HİKAYESİ
Peki Çiğli Havalanında çalışan iki kişiye ait olduğunuz nereden biliyoruz?
Fotoğraftaki uzun boylu adamın oğlunun verdiği röportajdan;
“Babamın o fotoğraf ile savaşın simgesi haline geldiğini öğrendim. Ancak babam 1911 doğumlu. Yani Çanakkale Savaşı başladığında 4 yaşındaydı. O fotoğraf babam Çiğli Havaalanı’nda işçi olarak çalışırken çekilmiş.”
Kaynak: Gorselpencere