Çeliğe renk veren ressamı kaybettik

Usta ressam Mehmet Ali Meriç'i, çoklu organ yetmezliğinden dolayı kaybettik. Sanat yaşamı boyunca yurtiçi ve yurtdışında birçok sergi açan Meriç, sanatına olduğu gibi ülkesine de tutkundu. Usta ressam, bağımsız ve üreten bir Türkiye için Vatan Partisi saflarında mücadele eden örnek bir aydındı.

Ülkede ve dünya çapında tanınan usta ressam Mehmet Ali Meriç çoklu organ yetmezliğinden hayatını kaybetti. Meriç’in ölümü Mersinlileri yasa boğdu. Cenazesi için neler yapabiliriz diye oğlu Meriç Coşkun Meriç’i aradım “Ağabey bildiğin gibi tören için izin vermiyorlar. Kendisinin çok sevdiği ve yılın bir bölümünü geçirdiği, huzur bulduğu Çanakkale’nin Ayvacık ilçesi Söğütlü köyüne götürüp orda defin yapacağız” dedi. Bu kahrolası korona insanların sevdiklerine son görevini yapmasını da engelledi. Eğer cenaze töreni Mersin’de yapılsaydı kesinlikle binlerce Mersinli katılırdı.

Mehmet Ali Meriç 74 yaşındaydı. İçel Sanat Kulübü kurucularındandı, bir müddet başkanlığını da yaptı. Şimdiye kadar gerek yurtiçinde gerek yurtdışında 72 kişisel sergi açtı. Bir ara kimsenin cesaret edip girişemeyeceği bir tekniğe yönelmişti. Kendisinin geliştirdiği bir yöntemle kalın sac üzerine oksijen kaynak aleti ile resim yapıyordu ve çok güzel tablolar yaratmıştı.

TIP ÖĞRENCİLERİNE VE ULUSAL KANAL’A YARDIM

Son kişisel sergilerinden birisini o zaman yeni yapılan Mersin Deniz Müzesinde açmıştı. Serginin teması “Dans ve Müzik” ti. Sergiye katılım yoğundu, Mersin’in her kesiminden insan vardı. Mersin Tabipler Odası başkanı Dr. Ful Uğurhan ve Dr. Galip Kırıcı kendisine plaket vermişlerdi. Kendisiyle yaptığım röportajda sordum: Niye deniz müzesi? “Deniz Müzesi yeni kuruldu. Kurulması için ben de destek verdim. Hem buranın tanıtımı, hem de insanların ayaklarının alışması için burayı seçtim” dedi. Tabipler Odasının plaketini sordum: “Aslında hayır gizli yapılır. Ben kimseye söylememiştim. Ancak şimdi açığa çıktı. Ben sağlığa çok önem veriyorum. Tabipler Odası aracılığıyla dar gelirli Tıp Fakültesi öğrencilerine yardım ediyorum. Plaketi onun için verdiler” dedi. Korona virüsünden dolayı sağlıkçılar şimdi hepimizin göz bebeği oldu. Meriç ise sağlıkçıların değerini yıllar önce görmüştü. Değerli ressamımız yalnız sağlıkçılara değil Ulusal Kanal’a da yardım ediyordu. Dayanışma için açılan sergiye tablo hediye etmişti. Ayrıca gerektiğinde bağış da yapıyordu. Yatırım buna derler işte, en sağlam değerlere yatırım.

ERGENEKON DÖNEMİNDE SİLİVRİ’YE SELAM

Meriç, yalnız bir ressam değil ülke sorunlarına kafa yoran ve çözüm sunan değerli bir aydındı. Ne zaman İçel Sanat kulübüne gitsek, en kalabalık masa neredeyse, Meriç muhakkak orada olurdu. Her kesimden insanla uzun uzun sohbetler eder, tartışırdı.

Doğu Perinçek Ergenekon davasından Silivri’de hapisteyken avukatları aracılığıyla bana bir not iletmiş, iki ressamla röportaj yapmamı istemişti. Ressam Ömer Anamur ve Mehmet Ali Meriç.

Şükran Akal ve eşim Şadiye ile birlikte Yenişehir Hürriyet mahallesinde bulunan atölyesine gittik. Ömer Anamur’da oradaydı. İkisi de parti üyesiydi. Kendileriyle kültür, sanat ve siyaset üzerine yarım saatlik bir söyleşi yaptık. Her ikisi de “Silivri’ye Selam” demişlerdi. Evet, birçok kişinin korktuğu bir dönemde Silivri’ye selam demişlerdi. Ömer Anamur Mersin’de yaşıyor. Kendisine sağlıklı, uzun ömürler diliyorum. O röportaj defalarca Ulusal Kanal’da yayınlandı. Bir gün beni arayarak “Yusufcuğum bu akşam sizdeyiz” dedi. Ömer Anamur ve Şükran Akal ile beraber geldiler. Her iki ressamın elinde de birer tablo vardı. O tablolar şimdi evimizin duvarını süslemektedir.

'TEK DİLEĞİ ÖZGÜR, BAĞIMSIZ, DEMOKRATİK BİR ÜLKEYDİ'

Meriç’in kaybından dolayı yüzlerce kişi yaygın medya üzerinden çeşitli anılarını paylaştılar. Bunların hepsine burada yer vermek imkânsız. Ancak çok yakın dostları olan İş insanı Abuzer Kiraz ve Dr. Ful Uğurhan’ın duygularıyla bitireyim.

Abuzer Kiraz şunları söyledi: ''Yüreği güzel iyi bir dost, iyi bir ağabeydi. Sanatçı duyarlılığı ile eşini dostunu hep arardı. Doğa aşığıydı. Bunu resimleriyle de betimlerdi. Ülkenin ekonomik, politik sorunlarını da irdeler ve düşüncelerini özgürce söylerdi. Tek dileği özgür, bağımsız, demokratik bir ülkeydi.''

'HAYATI RENKLENDİREN ADAM'

Dr. Ful Uğurhan da Meriç için şu sözleri kaydetti: ''Belki birçoğunuz gibi gökyüzündeki renkleri ayırt etmeyi ben de ondan öğrendim. Turuncular, morlar, sarılar, kırmızılar, hele o gece karanlığının tonları. Bazen göğe baktığımda şaşa kalırdım. ‘Aynen Meriç’in tabloları gibi’ derdim. Bir gün beni kırmayarak Çocuk Esirgeme Kurumuna geldi. Noel Baba kostümü giyerek çocuklara çok güzel anlar yaşattı. İyi ki tanımışım seni hayatı renklendiren adam. Seni çok özleyeceğiz.''

Sonraki Haber