Çetin Yetkin’in ardından
Prof. Dr. Çetin Yetkin’i kaybettik. Yetkin 20. yüzyılın ikinci yarısında gericiliğe direnen, Cumhuriyet için çırpınan aydınlarımızdandı. Mustafa Kemal’in askerlerindendi. Meslek yaşamı gelgitlerle geçti.
Ankara Hukuk Fakültesi mezunu Yetkin, doktoralı bir öğrenci olarak SBF Devletler Hukuku kürsüsüne başvurduğunda yıl 1970 idi. Kürsü başı, o sıralarda üniversitenin en saygın hocalarından, hukuk otoritesi Prof. Seha L. Meray. İki kişi yarıştı, öteki aday Meray’ın fakülteden öğrencisi Ömer Madra. S. Meray doktoralı Yetkin’i değil, yeni mezun Madra’yı seçti. Parlak bir aydın olan, kolej mezunu Ömer Madra Maocuların önde gelenlerindendi. 1971 de tutuklandı, Şafak davasından yargılandı, fakülteden koptu.
Yetkin’in o seçimi içine sindirmediği söylenir.
Yetkin çatışmalı 1970-80 yıllarını İstanbul’da savcı yardımcısı olarak geçirdi.
Zor görevlerde bulundu, kendi deyişi ile sağcı-solcu gençleri morglardan topladı. Çok önemli tanıklıklarını sonraları yayımladı.
1980’de üniversiteye döndü, önce İstanbul ardından Antalya…
ÜRETKENDİ
Yetkin hiç boş durmadı. İlk kitabı “Karşı-devrim.” (1945-1950) NATO üyeliği ile son bulacak bir sürecin başlangıcına işaret ediyordu. Kanımca en önemli kitaplarından biridir.
2000’li yıllarda çıkardığı “Müdafaa-i Hukuk” dergisi, dinci sağ-Batı hayranlığı çizgisine savrulan Türk kamuoyu için önemli bir “silkin, kendine gel” çağrısı idi.
Antalya’da hem çok sayıda öğrenci yetiştiren hem de çok sayıda kitap yazan Yetkin hocamız, son kapsamlı çalışması “Siyasal Düşünceler Tarihi”nde Türk Siyasal düşüncesine yapıştırılan saçma sapan Batı etiketlerini temizlemeye çalıştı. Çok kapsamlı bir görevdi bu.
Yetkin Hoca “Türk Edebiyatında Batılılaşma ve Kimlik Sorunu” kitabında değinildiği üzere kimi Türk okumuşlarının içine düştüğü ikilemi ve emperyal kültüre karşı teslimiyetin açmazlarını dile getirmeye çalışmıştı.
Prof. Çetin Yetkin kargaşa içinde geçen son 50 yılda yolunu şaşırmayan, dahası yolunu şaşıranlara ısrarla doğru yolu gösteren önemli bir Kemalist aydındı. Eksikliğini hissedeceğiz.
Hatasız kul olmaz. Yetkin direnişini tek başına sürdürdü, biraz şövalye tarzında.
Devrimci-milliyetçi bir kolektife katılsa idi, kanımca daha verimli olurdu bence.