Cevabı değişmezdi: Devrimciler yorulmaz
Vatan Partisi'nin devrimci neferi Sabri Gerçek ağabeyimizin arkasından “gitti” demek çok zor. Hani dil gitti der de yürekler yok, O hep burada der, işte öyle bir duygu... Üstelik paylaştığın sayfalar, günler dolusu anılar varsa hiç gitmez, gidemez.
2016 yılının Mart ayında sevgili arkadaşım Ayşin Tatoğlu ile birlikte Vatan Partisi'nin Güneydoğu Kardeşlik Eli Yardım Kampanyası’nı başlatmaya karar verdiğimizde, bağışlanan eşyaları Ankara’daki depoya teslim edemeyenler için nasıl bir çözüm yolu bulsak, bir kısmını biz gidip evlerden alsak ama nasıl diye düşünüyorduk. Sabri Gerçek abimiz "Benim küçük bir pikap kamyonetim var, taşıyabildiğimiz kadar onunla taşırız" dedi ve hayatıma girdi. Zaten Öncü Gençlik O'nu çok iyi tanıyordu. Çünkü kimin evi taşınacaksa, kimin okulu tatile girdi ve memleketine dönecekse hazır kuvvet Sabri abiyi arıyormuş.
Depo şehir merkezine biraz uzak ve Ankara sırtlarında bir bölgedeydi. Bir gece saat 22:00 civarında paketleme yaparken elinde bir paketle geldi. Yan taraftaki kuruyemişçiden, benim sevdiğimi bildiği için, pekmezli cevizli sucuk almış getirmiş. "Siz bir şey yemediniz, hiç olmazsa bunu atıştırın" dedi ve bu artık aramızda atıştırmalık sembolü oldu. İki buçuk ay boyunca Ayşin ve benimle gece-gündüz, uzak-yakın, yağmur-kar demedi ve tüm Ankara'dan eşya topladı. Arabası bozuldu, yağmurun durmasını bekledik; yemek yemeyi unuttu, aç olduğunu hatırlattık, yorgun olduğunu, ertesi gün dinlenmesi gerektiğini söyledik. Cevabı "Devrimciler yorulmaz. Siz burada hayır işi yapıyorsunuz, çocukları mutlu etmeye çalışıyorsunuz, bu işin yorgunluğu olmaz" oldu. Sabahları izin istediği günler ise kötü bir hastalıktan tedavi gören komşu kızı Nurcan'ı tedaviye götürdüğü günlerdi. Nurcan’ı kaybettiğimizde günlerce gözyaşı döktü. Merhametinin sınırı yoktu.
Yine bir gün Ayşin ile Ankara dışında, Samsun yolu üzerinde, eşi tarafından terk edilmiş, üç çocuklu bir hanımın ihtiyaçlarını tespit etmek üzere evine gittik. Bir miktar gıda da götürmüştük. Daha sonra eşyaları Sabri abinin arabası ile götürdüğümüzde durumun vahametini gördü. Bizden sonra iki kez de kendisi gıda yardımı götürmüş. Bunu da gittiğimiz hanımdan duyduk. Gönlü zengindi, paylaşmayı severdi.
TÜRK BAYRAĞI VE ATATÜRK EKSİLMEZDİ
Kamyoneti kişiliğinin, aidiyetinin göstergesidir. Ön kaportada kocaman bir Türk Bayrağı, arka duvarında ise Atatürk'ün Kocatepe'deki resmi... Hep öyle kullandı. 19 Mayıs, 23 Nisan, 1 Mayıs, 30 Ağustos, 10 Kasım günlerinde, Anıtkabir'e yapılacak yürüyüşlerde; Parti flamaları, bayraklar toplanır, kamyonete yüklenir, belirli noktalara götürülür. Sabri abi bunun için telefon, davet beklemez; sabah erkenden, görevi gibi, Vatan Partisi binası önünde hazır olurdu. Anayasa Mahkemesi önündeki nöbette her gün orada olduğu için çok dostu, seveni vardı. Partili olmak ruhunu doya doya yaşadı.
Sosyal medyayı o kadar özgürce kullanıp eleştiriler yazdı ki, sonunda ifadesi alınıp mahkemeye sevk edildi. Hâkim 5 sene içinde aynı suçu işlememek üzere cezasını erteledi. Hâkime cevabı "5 sene içinde kim öle kim kala" oldu sözünün eri olduğunu ispatladı.
Evinde bulamazsak, Yenimahalle'de gittiği bir kahvede bulurduk. Ya kadına şiddet uygulayanları, ya kız çocuklarına eğitim şansı vermeyen babaları eleştiren, ya da insanları Aydınlık okumaya, Ulusal Kanal izlemeye davet eden konuşmaların ortasında buluyorduk kendimizi. Konuşmasını "Bunları okuyup izlemezseniz, işte böyle kahve köşelerinde kalırsınız" diye bitirirdi.
2016'yı 2017’ye bağlayan yılbaşı gecesi Ayşin de ben de annelerimizi alarak Ayşin’de toplandık. “Sabri abi sen de çok yoruldun, bu sene hadi sen de gel” dedik. Yaşadığı mutluluğu anlatamam. İçkisi sigarası yoktu. Zira gençliğinde yeteri kadar içmiş ve ciğerlerindeki hasar bugünlere kadar gelmişti. Tavırları yaptıklarına yansıdı. Ne kimseye boyun eğdi, ne de kıvırdı. Israrcı idi ama bunlar çözüme yönelik ısrarlardı
MÜCADELEMİZDE YAŞAYACAK
Hastalığının ağırlaştığı dönemde konuşmakta, nefes almakta zorluk çekiyordu. Genellikle yazışıyorduk, “Sen konuşma, ben konuşacağım” diyordum. Ama Ayşin’den sürekli haberini alıyordum. Sürekli söylediği "Sona geldim, şu işi yapın, buna destek verin, bu işi bitirin" oldu. Yazışmalarımızdan bir kesiti özellikle paylaşıyorum ki, elvedaya nasıl hazırlandığını görelim. Hatta vefatından bir hafta önce gece Ayşin’i arayıp, "Vefat haberimi sosyal medyada paylaşıp haber verirken, Başkan Doğu Perinçek ile olan duvara yaslandığım resmimi paylaşın" demiş. Öyle de oldu.
Hastaneden çıkıp eve geldiğinde, sürekli arayıp yemek götüren sevgili arkadaşlarım Ayşin Tatoğlu'na, Neriman Ovalı‘ya ve Küçükesat esnafı Arda'ya sonsuz teşekkürlerimi iletirim. Bu yazıyı yazmamı isteyen Aydınlık Gazetesi'ne ayrıca teşekkür isterim. Sabri abi hissediyorsa çok mutlu olacaktır.
Ayşin'e, Ayşin Can; Neriman'a, Nero; bana Akile Hoca derdi. Sen de herkesin vefakâr Sabri abisi olarak gönüllerde yaşayacaksın.
"Sevgi sessizdir, gündemi yoktur ve övünmez. Bu dünyadan ayrılmış birine karşı hissettiğin sevgi, ölümden sonra da varlık tarafından paylaşılır ve O da sana karşılık verir" der Kryon.