İsrail'den Kıbrıs'a yeni boru hattı

ABD'li enerji devi Chevron'un İsrail gazının Güney Kıbrıs'a getirilmesi için inşa edilmesi planlanan doğal gaz boru hattına 'olumlu' baktığı öğrenildi.

Larnaka İstasyonu'ndan denizcilere yönelik yayınlanan bildirimde (NAVTEX), Stena Forth isimli sondaj gemisinin 26 Nisan-26 Temmuz tarihleri arasında Afrodit Gaz Sahası'nda çalışma yürüteceği ilan edildi.

İsrail gazının Avrupa'ya ulaştırılması için uzun yıllardır tartışılan ancak “fizibl” olmadığı için ABD'nin geçen yıl desteğini çekmesiyle rafa kaldırılan EastMed projesi, bu kez daha kısa bir versiyonuyla gündeme geldi. Yeni projeye göre Afrodit Gaz Sahası'ndan çıkarılacak gaz, deniz tabanına inşa edilecek 200 kilometrelik bir boru hattı ile Güney Kıbrıs'ın Vasilikos Limanı'na getirilecek. Bu boru hattı yılda 3,5 milyar metreküplük ihracata izin verecek bir FSRU (Yüzer LNG Depolama ve Gazlaştırma Ünitesi) gemisine bağlanacak. Üretilen sıvılaştırılmış gaz da tankerlere yüklenerek dünyanın çeşitli bölgelerine dağıtılacak.

İsrailli ve Güney Kıbrıslı yöneticilerin üzerinde mutabık kaldığı söz konusu projeye ilk ilgi gösteren şirket ABD'li enerji devi Chevron oldu. Geçen cuma günü açıklama yapan bir Chevron yetkilisi, projeye “olumlu” baktıklarını duyurdu.

YATIRIMCI TOPLANTISI YAPILACAK

Güney Kıbrıs Enerji Bakanı George Papanastasiou da önceki gün gelişmelerle ilgili bir açıklama yaptı. Chevron'un Arama ve Üretimden Sorumlu Başkan Yardımcısı Frank Casullo'nun Rum Lider Nikos Hristodulidis ile bir görüşme yaptığını aktaran Rum Bakan, şirket yöneticilerine boru hattıyla ilgili projelerini anlattıklarını söyledi. Afrodit'ten çıkarılacak gazın bir bölümünü Ada'da elektrik üretiminde kullanmak istediklerini bildiren Rum Bakan, şirketin de Afrodit yatağıyla ilgili bir ön kalkınma programı ortaya koyduğunu, bunun önümüzdeki günlerde inceleneceğini söyledi. Chevron yetkililerinin, görüşmede, Güney Kıbrıs’ın önerisine olumlu yaklaşıp yaklaşmadıklarının sorulması üzerine Papanastasiou, “Gerçekten olumlular.” yanıtını verdi.

Bugün yeni yatırımcılar bulmak için Ada'da bir çalıştay düzenleyeceklerini kaydeden Bakan Papanastasiou, Chevron’un da bu çalıştaya katılacağını, şirketin sunumunu şimdiden merak ettiğini söyledi. Diğer şirketleri de dinlemeyi istediklerini ifade eden Papanastasiou, çalıştayın ardından 14 Haziran'da İsrail'i ziyaret ederek “Doğu Akdeniz'de yeni bir enerji stratejisi başlatacaklarını” açıkladı.

Öte yandan Papanastasiou, bir başka soruya verdiği yanıtta, Kıbrıs'taki hidrokarbon rezervlerinin ExxonMobil şirketinin çok ilgisini çektiğini, şirketin bölgede muhtemelen 5’inci parselde sondaj yapma düşüncesi olduğunu ifade etti.

6. FİLO'NUN HEDEFİNDE

Yunan Pentapostagma gazetesine göre ise söz konusu hidrokarbon yataklarının bulunduğu bölge, ABD 6. Filosu'nun da hedefinde bulunuyor. Gazetenin haberi, “Chevron İsrail-Kıbrıs doğal gaz boru hattına olumlu yaklaşıyor - Bölge şimdiden ABD 6. Filosu'nun hedefinde” başlığını taşıyor. Haberde ayrıca şu değerlendirmeler yer alıyor:

“Türkiye'nin işgal altındaki topraklara insansız hava araçları gönderdiği ve Ada'da hava üssü kurma planları yaptığı bir dönemde Lefkoşa, Mari'deki deniz üssünün modernizasyonu ve yüksek teknolojili radarların satın alınmasıyla doğru olanı yapmaktadır. Bu üs, Kıbrıs'ın caydırıcılığını artıracak ve Türkiye'nin deniz hakimiyeti planları ile Kıbrıs MEB'inin de dahil olduğu yasadışı 'Mavi Vatan' doktrininin pekişmesini engelleyecektir. Doğu Akdeniz halihazırda küresel petrol ve gaz sektörü için önemli bir noktadır ve son yıllarda yapılan büyük keşifler, jeopolitik bir çatışma noktası haline getirdiği bölgede stratejik işbirliğini teşvik etmektedir.”

İSRAİL SAHASIYLA ÇAKIŞIYOR

Ada'nın güneyinde yer alan Afrodit Gaz Sahası'nda 125 milyar metreküp doğal gaz olduğu tahmin ediliyor. Sahanın işletme hakkı 2011 yılından bu yana Chevron'da bulunuyor.

Afrodit Gaz Sahası, aynı zamanda İsrail'in Yishua Gaz Sahası ile de kesişiyor. Dolayısıyla İsrailliler, bu sahadan çıkan gazdan pay istiyor. Daha önce Tel Aviv yönetimi, “bir çözüm anlaşmasına varılana kadar” bölgede sondaj yapılmamasını istemiş, bu konuda tüm enerji şirketlerine bir uyarı mektubu göndermişti. Ancak Mart 2022'de Chevron ile masaya oturan Rum Yönetimi, Afrodit Gaz Sahası'nda askıya alınan faaliyetleri yeniden başlatacağını duyurmuştu. Geçen mart ayında ise Güney Kıbrıs'ta hükümetin değişmesiyle birlikte yeni Enerji Bakanı olan George Papanastasiou, Afrodit sahasında çalışmalara hız vereceklerini ilan etti. Bu bölgedeki kaynakların, Kıbrıs'ın elektrik üretimininde kullanılmasının öncelikleri olduğunu açıklayan Rum Bakan, karada bir de sıvılaştırma merkezi kurabileceklerini söyledi. Bunun üzerine İsrail ile yeniden başlayan görüşmeler, yeniden olumlu bir seyir izlemeye başladı.

Amiral Cihat Yaycı, GKRY’nin sahiplendiği parsellerden içnde Afrodit'in de bulunduğu 12 No'lu parselin tamamı ile 8, 9 ve 11’in büyük kısmının; 1, 7 ve 10’un da bir kısmının aslında İsrail’e ait olduğunu belirtiyor. Ayrıca Yaycı, İsrail, Lübnan ve Suriye'nin GKRY yerine KKTC ile anlaşma yapması durumunda 1,87 kat daha fazla deniz yetki alanına sahip olacağını kaydediyor.

RUMLARIN TEK TARAFLI ADIMLARI

Doğu Akdeniz'de ve özellikle Kıbrıs çevresinde yürütülen petrol ve doğal gaz aramalarıyla belirli bölgelerdeki kaynak keşifleri, Akdeniz'e komşu ülkelerin enerji arz güvenliğini yakından ilgilendiriyor. GKRY, Ada'nın tek otoritesi gibi davranarak 2004 yılında Doğu Akdeniz'de 13 parselden oluşan sözde MEB ilan etti. Rum kesimi, bu sözde MEB sahaları için İtalyan ENİ, Fransız Total, Amerikan ExxonMobil ve Chevron gibi uluslararası enerji devlerine hidrokarbon arama ve çıkarma ruhsatları verdi. Rumların bu çerçevede Türkiye ve KKTC tarafından tanınmayan üç anlaşması bulunuyor. Mısır ile 2003'te deniz yetki alanı sınırlandırmasına imza atan GKRY, 2007'de Lübnan ile 2010'da ise İsrail ile anlaşma yaptı.

GKRY tarafından ilan edilen sözde parsellerden, Kıbrıs'ın güneybatı açıklarındaki 1, 4, 5, 6, 7 numaralı parsellerin Türk kıta sahanlığı ile; 2, 3, 8, 9, 12 ve 13 numaralı parsellerin de KKTC'nin hak iddia ettiği alanlarla çakıştığı görülüyor. GKRY, bu alanlarda Türkiye ve KKTC'ye ait hak ve menfaatleri ihlal ediyor.

'TÜRKİYE'DEN TEPKİ GELECEKTİR'

Güney Kıbrıs Enerji Bakanı George Papanastasiou, “Türk tarafının projeye engel çıkaracağını düşünüyor musunuz?” sorusuna, “Türkiye'den tepki gelecektir. Fakat bu durum, planlarımıza devam etmemizi engellemez.” yanıtını verdi. Bakan Papanastasiou'nun “EastMed'de asıl planın Yunanistan-Güney Kıbrıs-İsrail hattı olduğu düşünüldüğünde, şimdiki Güney Kıbrıs-İsrail anlaşması ne anlama geliyor? Her şey bitti mi yoksa hala bir umut var mı? 19 Mayıs'ta Eni'nin CEO'su Claudio de Scalzi, Türkiye olmadan bir anlaşmanın devam edebileceğini düşünmediğini ve bu nedenle İtalya'nın EastMed'e katılamayacağını söyledi. Siz ne dersiniz?” sorusuna da yanıtı şöyle oldu:

“EastMed gibi 1900 kilometre uzunluğunda ve tahmini maliyeti 9 milyar avro olan mega bir projenin ekonomik, teknik ve jeopolitik çok sayıda alanda uygulama zorluğu bulunmaktadır. Sayın Scalzi, bu zorluk kategorilerinden sadece birine, jeopolitik olanlara atıfta bulundu. Raporunu dinledik ve size şunu söylemeliyim ki; bu görüşe katılmıyoruz. İsrail ile yaptığımız planlama, EastMed'in ilk parçası olarak görülebilir. Kıbrıs'tan sıvılaştırılmış gazın Avrupa'ya taşınması ise bahsettiğim yeni enerji rotalarından birini hayata geçirecektir. Doğu Akdeniz'deki yataklardan Avrupa'ya uzanan bir gaz koridoru olan EastMed'in amacı da tam olarak budur. Yunanistan'a gelince, sıvılaştırılmış doğal gaz alımıyla ilgilenen bir taraf olarak bu planların önemli bir parçasıdır.”

ENI CEO'SU SCALZİ: TÜRKİYE'SİZ OLMAZ!

İtalyan enerji şirketi ENI’nin CEO’su Claudio de Scalzi, Akdeniz’deki doğal gaz boru hattı çalışmalarında Türkiye’nin dışarıda bırakılmasının düşünülemez olduğunu söyledi.

Geçen hafta Doğu Akdeniz'deki boru hattı çalışmalarıyla ilgili İtalyan Parlamentosu Dışişleri Komisyonu'nda bir sunum yapan Scalzi, Akdeniz’de EastMed boru hattının inşasının Türkiye’nin jeopolitik desteğini gerektirdiğine dikkat çekti. Scalzi, “EastMed’i inşa etmek için Türkiye’ye ihtiyacımız var. Böyle bir projeyi Ankara olmadan planlamak imkânsız. İsrail, (Güney) Kıbrıs ve Yunanistan’ın boru hattında, Türkiye’nin katılımı olmadan anlaşma sağlayabileceğini düşünemeyiz.” diye konuştu.

Scalzi konuşmasında Türkiye ile Güney Kıbrıs arasındaki çözülmesi zor anlaşmazlıkların varlığına ve diğer ülkelerin havza üzerindeki toprak iddialarıyla çelişen ortak gaz aramalarına da vurgu yaparak Türkiye-Libya anlaşmasına dikkat çekti. Dışişleri Komitesi Başkan Yardımcısı Paolo Formentini de konuyla ilgili yaptığı açıklamada, “İsrail’in Türkiye ile diyaloğu sürdürebileceğini umuyoruz.” dedi.

Sonraki Haber