CHP Kurultayı’nda Atatürk yoktu

CHP’nin 37. Kurultayı sessiz sedasız gerçekleşti. Buna kurultay demek yerine Kemal Kılıçdaroğlu’nun kendisini yeniden onaylatma toplantısı demek daha yerinde bir tespit olur. Oluşturulan Divan’ı bile göz ardı ederek Divan Başkanı gibi projelerini onaylatması kurultayın seviyesini göstermesi açısından ilginçlik taşıyor! Aydın Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu’nun Divan Başkanlığını yaptığı kurultayda “gündem” delegelerin oyuna sunulurken ki acelecilik ve oldubittiye getirilerek onaylanması her şeyin önceden hazırlandığını gösteriyor.

Batılı emperyalist ülkelerin sosyal demokrat partilerinin liberal konumlanışlarını örnek alan ve onların bir karikatürü haline dönüştürülen CHP’den halkçı/devrimci bir çözüm beklemek safdillik olur! Kılıçdaroğlu’nun konuşması Atatürk çizgisinde değil, tam tersine onu ret eden, karşı devrimci sosyal demokrasinin çizgisinde bir konuşmaydı.

Son CHP Kurultayı bizlere bir kez daha gösterdi ki; görünüşe değil işin özüne bakarak tespit yapılmalıdır. Bu saatten sonra CHP’yi girdiği kötü yoldan döndürmek imkânsız hale geldi! Belirledikleri saf Türkiye safı değil, karşısına dikilen saf.

ATATÜRK YOKTU

CHP Kurultayı’nda her şey vardı ama bir tek Atatürk yoktu. Kılıçdaroğlu’un 1 saat 10 dakika süren konuşması sırasında telaffuz edilen Atatürk’e alkış olmaması ama PKK/HDP’li Selahattin Demirtaş ile Osman Kavala isimlerinin geçtiği yerde yoğun alkışın kopması, CHP’nin yolunu ve Kılıçdaroğlu’nun yol arkadaşlarının çizgisini açıklamaya yetiyor. CHP Atatürk’e doğru koşmuyor, Amerikancı PKK/HDP ve FETÖ’ye doğru koşuyor!

İroni olsun diye değil, gerçekten Milli Kurtuluş Savaşımızın eşsiz önderi Atatürk genleri değiştirilen CHP’ye kesinlikle yakışmıyor. Onlara yakışan PKK/HDP ve FETÖ şebekeleridir!

Atatürk’ten yapılan alıntılara bile sessiz kalan delegelerden yurtseverlik ve devrimcilik beklenebilir mi? Bu kadar mı Atatürk’e duyarsız kalınır? Atatürk, siz CHP delegelerinde hiç mi heyecan ve mücadele azmi yaratmıyor? Demirtaş ve Kavala kadar heyecan yaratmıyor ise o partiye Atatürk’ün partisi demek saçmalık olmaz mı? Bazı CHP’li dostlar Kılıçdaroğlu’nun CHP’ye yakışmadığını sıkça dillendirirler. Biz o kanıda değiliz! Tam tersine Kılıçdaroğlu şu anki CHP’ye çok yakışıyor!

2. YÜZYIL PROJESİ

CHP Kurultayı’nda tumturaklı sözlerle süslenen ve tek çözüm olarak öne sürülenler ise Batı’dan aşırılmış ve soslanarak sunulmuş malzemelerdir. Kılıçdaroğlu, 83 milyon vatandaşımızın gözünün içine baka baka PKK/FETÖ eksenli konuşma yapmıştır. Yol haritası olarak tarif edilen 13 maddelik “İkinci Yüzyıla Çağrı Beyannamesi”nin eleştirisiz kabul edilmesi ve delegelerden çıt çıkmaması çok düşündürücüdür.

Yeni anayasa önerisini PKK ve onun kurduğu HDP ile FETÖ ve Deva Partisi ile Gelecek Partisi aynen savunmaktadır. Bakıldığında CHP dâhil hepsi Amerikancı ve hepsi liberalizmin beşiği! Bazı doğruların aralara serpiştirilmesi durumu değiştirmeye yetmiyor. Beyanname’nin birinci maddesinde öne sürülen görüş aynı zamanda CHP’nin amacını da ortaya koymakta.

2. Madde ise tam bir facia! Neresinden tutsanız dökülüyor ve buna en çok da PKK seviniyor. Türkiye’de demokratik haklar açısından “Kürt sorunu” esas olarak çözülmüştür. Bazı sorunların çözümü için ise zaman gerekiyor. Bugün ülkemizde barışı tehdit eden ve bozmaya yeltenenlerin başında Amerikancı PKK ve FETÖ gelmektedir. “Kürt sorunu” denilen şey PKK sorunudur ve PKK ile yan kolları temizlenmeden barış ve huzur tam olarak sağlanamaz. Ancak, artık 24 Temmuz 2015 ve 15 Temmuz 2016 öncesinde değil, sonrasındayız ve köprülerin altından çok su geçti! Son 35 yılın en barışçıl ve huzurlu günlerini yaşadığımızı da hiç kimse görmezden gelemez. “Kürt sorunu” toplumsal sorun olmaktan öte başta ABD/İsrail haydut devletleri olmak üzere emperyalizme karşı mücadele sorunudur. Kılıçdaroğlu’nun Selahattin Demirtaş üzerinden ABD’nin kara gücü PKK ve yan kollarına gönderdiği mesaj, “Kürt sorunu” denilerek tescillendirilmiştir.

Beyanname’nin 12 maddesindeki “merkez-yerel dengesi” kurulacak denilerek aslında Ankara’nın gücü kırılmak isteniyor. Zaten Kılıçdaroğlu sürekli “Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı”nı hayata geçireceklerini dillendirmişti. Şimdi ise “merkez-yerel dengesi” söylemine sığınılmış. 12. Madde; PKK/HDP’li belediyelere kayyum atanmasına son verileceğini ve o belediyelerin ancak seçimle değişebileceğinin garantisini getiriyor. Beyanname PKK/HDP’yi kurtarmak için özel olarak, seçilerek yazılmış. Ayrıca merkez-yerel dengesi kurulacak denilerek devletçilik hedefleniyor. Devleti küçültmek zihniyeti CHP’yi istila etmiş!

AMERİKANCA KONUŞMAK

Kılıçdaroğlu Şubat 2019 tarihinde İslam İşbirliği Teşkilatının büyükelçileriyle gerçekleştirdiği görüşmede “Ortadoğu Barış İşbirliği Teşkilatı - OBİT” önerisini dost Rusya’yı dışlayarak ve onu hedef alarak yeniden kurultay gündemine taşıdı. Batı Asya Birliği ya da Avrasyacılığın yerine ABD/İsrail’in bölge politikalarını destekleyen ve o proje içinde çözümler sunan anlayışın bu derece etkili olması şaşırtıcı olduğu kadar öğreticidir de. Bu proje komşularımızla barışı değil, bitmek bilmeyen savaşların sürdürülmesi, ABD/İsrail’in güçlenmesi dışında bir işe yaramayacaktır. Kılıçdaroğlu İran-Irak-Suriye ile birliği “Kürt sorunu” bağlamında ele almakta ve savunmaktadır. Bu birliğin içinde ne Azerbaycan, ne de dost Rusya bulunmamaktadır ve bu bilinçli bir tercihtir. ABD/İsrail’e dokunmayan Kılıçdaroğlu, Rusya dendiğinde rahatlıkla veryansın edebilmektedir. Rusya’ya düşmanlık, ABD/İsrail’e yarar ve nesnel olarak onlarla aynı safa düşersiniz. Zaten CHP bunu ret etmiyor ve ABD ile onun kontra örgütü NATO’yu canhıraş savunmaktadır.

Konuşmasının hiçbir yerinde ABD ve İsrail’i eleştirmedi, bölgemizdeki katliamlarını kınayan tek bir sözcük etmedi. Kılıçdaroğlu sanki başka bir gezegende yaşıyor! ABD/İsrail’in Irak’a, Suriye’ye ve Filistin halkına yaşattıklarını onun değimiyle “Mısır’daki sağır sultan duydu” ama ne hikmetse Kılıçdaroğlu duymazdan ve görmezden geldi. “Komşularla barış” sözünün arkasına saklanarak komşularımızın vatanlarını kan gölüne çeviren haydutlara tavır almamak ne büyük gaflettir!

CHP’de Amerikanca konuşmak moda oldu! Türkiye’nin menfaatlerinin ABD ile çakışmadığını, tezat oluşturduğunu görmek istemeyen Kılıçdaroğlu, CHP’yi felakete sürüklüyor. Mazlumlar dünyasının ülkelerinden komşularımız İran-Irak-Suriye ve Filistin’in direnişini desteklemek yerine pasifize etmeyi amaçlayan OBİT önerisi havuç vazifesini görmektedir. OBİT projesi adı, anılan ülkeleri güçlendirmiyor, zayıflatıyor. Rusyasız bölge birliği güdük kalır ve hiçbir işe yaramaz.

FİYASKOLARI TASTİK KURULTAYI

Kılıçdaroğlu’nun konuşması; CHP’nin “Millet İttifakı” denilen CHP+İyi Parti+ PKK/HDP+SP+DEVA+Gelecek Partisi gibi ABD emperyalizminin dümen suyunda gidenlerle kader ortaklığına devam edeceğini gösteriyor. Sicilleri bozuk eski AKP’lilerle kol kola girmek, CHP’ye hayır değil şer getirecektir. Zaten bu cepheye “Şer Cephesi” denilse yeridir! Bu cepheye istisnalar hariç 101 kişilik “Aksaçlılar sesleniyor”cular da eklenmelidir. “Aksaçlılar”ın çoğunluğunu ABD/İsrail seviciler, dönekler, her telde oynayanlar, gömlek değiştirir gibi parti değiştirenler oluşturuyor. Zira bunların ezici çoğunluğu CHP’yi destekliyor. Kılıçdaroğlu’nun iktidar yürüyüşündeki “dostları” yukarıdaki listeden oluşuyor.

CHP raydan çıktı; Atatürk, Cumhuriyet Devrimi Kanunları, 6 Ok, 27 Mayıs Devrimi, 24 Temmuz 2015, 15 Temmuz 2016, antiemperyalizm gibi hayati ilke ve konularda ya yan çizmekte ya da doğrudan karşı durmaktadır. CHP’nin ilericilikten anladığı; PKK/HDP savunuculuğu, FETÖ seviciliği, ABD/İsrail dostluğu ve benzerleridir.

CHP’nin 37. Kurultayı reddi-miras kurultayıdır ve gelecek için zerre kadar umut vermiyor.

Sonraki Haber