Çiçeğin kadın emekçileri: Seralarımızı bırakmayız
Antalya'da seralarında çiçek üreten kadınlar, hem artan maliyetlere hem de konutlaşmaya rağmen üretimlerini ısrarla sürdürüyor. Kadınlar, 'Bu bizim zorluklara direnme ve 'Biz buradayız!' deme biçimimiz' diye konuştu
Cemreler çoktan toprağa düştü, Antalya’da çiçek seraları olan Kızıl ailesi her sabah işe koyuluyor, gerbera toplayarak geçimini sağlıyor. Antalya’ nın Varsak Mahallesi’nde kendilerine ait olan gerbera seralarında Ayşegül Kızıl ve Kezban Kızıl çiçekçiliğin kadın işi olduğuna vurgu yaparak topraklarında tekelleşmeye ve dayatılan zamlara karşı direniyor. Onlar keyifle yaptıkları işlerini sürdürmek istiyorlar. İşlerinin keyfine birlikte çiçek toplayarak dertlerine de söyleşerek ortak olduk.
ÇİÇEK İŞİ KADIN İŞİ
Kezban Kızıl, evlendiğinde bu işe başlamış, “Bebekle çocukla yapacağımız iş bu dedik, mecburiyetten oldu ilk başta. Kadın işi çiçek işi olarak gördük” dedi. Türkiye’nin hemen her yerine çiçek gönderiyorlar. Kezban Kızıl anlatıyor: “Kooperatiflerden başlayıp, İstanbul’da Kadıköy ve Bayrampaşa’ya, Ankara, Samsun, Mersin gibi birçok il ve ilçeye özenle sandıklayıp kamyonlarla yolluyoruz. Kodlama sistemiyle gönderimlerini sağlıyoruz. Gübre fiyatlarının artmasıyla, çiçeklere yansıyan zam bizi zor durumda bıraktı. Mart ayında katlanan fiyatlar önceden koli başına 10 lira iken şimdi ise 100 lira oldu. 300 liraya aldığımız gübre de bin lira oldu. Zorluklara rağmen kendi toprağımızdan güç alıyoruz ve direniyoruz.” Bu sıralarda çiçek bol, ama talep az. Kışın ise talep çok ama çiçek az. Kezban Kızıl, “Gerbera üretimini kışın arttırıyoruz. Buna göre maliyetimiz de dışarıdan gelen ilaca göre artıyor. İhracatta Rusya, Danimarka ve Hollanda ile rekabet halindeyiz. Bizler üretimi arttırdıkça onlar da arttırmaya başladı” diyor.
ÇOCUKLUKTAN ANNELİĞE ÇİÇEKLERİN İÇİNDE
Ayşegül Kızıl 12 yaşından beri çiçeklerin içinde. Gittikçe artan kentleşme içinde toprağı işlemeye devam ediyor. Kızıl mücadelesini, “Toprak işlemek bize güç veriyor. Aynı zamanda buradaki konutlaşmaya karşı direniyoruz. Seralarımızı satmayı düşünmüyoruz. Burası bizim geçim kapımız. Bizzat ben eltimin gelini ile serada çalışıyoruz. Sabahları kızımla beraber topluyoruz. Burayla uğraşarak çocuklarımı büyüttüm ve okuttum. Bazen, tadımın tuzumun kalmadığını hissetsem de vazgeçmiyorum” diye anlatıyor.
Kendisini bildi bileli bu işin içinde. Ayşegül Kızıl, “Tek uğraşım bu, seralarımı bırakmayacağım. Çünkü bu işi insanlara değer verme biçimi, kendimizi ifade etme ve ‘Biz buradayız’ deme biçimi olarak görüyoruz’ diyor. Bir kadın olarak mesleğini sürdürmek istiyor ve taleplerini sıralıyor: “Özellikle çiçek sektöründe tarım olanaklarının arttırılmasını istiyoruz. Antalya, bu açıdan çok elverişli ve verimli arazileri olan bir bölge. Kadınlar daha çok üretmeli, bu tür işlere değer vermelidir. Hayatın ihtiyaçlarından dolayı zaman ayrılmıyor. Gençlerimizi, çocuklarımızı buna özendirmeliyiz. Üretimde yeni kapılar açmalıyız.”
TOPRAK ANAYA GÜVENİ SİMGELİYOR
Bir tür papatya olan gerbera adını Almanya'nın ünlü doğa bilimcisi Traugott Gerber’den alır. Eski Mısır’da gerberanın toprak anaya duyulan dostluğu, güven duygusunu, güneşe olan bağlılığı sembolize ettiğine inanılıyor. Gerbera pek çok kültürde, saflığı ve neşeyi temsil ediyor.