Çift gitarın yenilikçi gücü: Wishbone Ash

Metallica, Iron Maiden, Judas Priest, Lynyrd Skynyrd, Dream Theater ve Opeth gibi toplulukları etkileyen, çift solo gitarlı grup formatının öncüsü Wishbone Ash, 24 Mayıs Cuma akşamı, İstanbul Atatürk Kültür Merkezi’nde konser verecek

Wishbone Ash, 1969 yılında Londra’da kurulduğunda rock müziğin sınırlarını zorlamaya kararlı dört genç adamdan oluşuyordu. Andy Powell, Martin Turner, Steve Upton ve Ted Turner tarafından kurulan bu grup, çift gitar armonileriyle rock müziğinde çığır açtı. Andy Powell ve Ted Turner'ın gitarları, adeta birbirleriyle dans eder gibi çalarak, dinleyicilere benzersiz bir müzikal deneyim sundu.

Konser öncesi rock müzik tarihinin en önemli 10 gitaristi arasında gösterilen Andy Powell ile Wishbone Ash ve kendisine dair sohbet etme imkanı bulduk. İşte o sohbetten notlar...

Andy Powell, çift gitar armonilerinin Wishbone Ash’in en ayırt edici özelliklerinden biri olduğunu belirterek, “1969'da Londra'da Martin Turner, Steve Upton ve Ted Turner ile başladık. Önce farklı müzik türleri denedik ve sonunda çift gitar armonileriyle kendi sound'umuzu bulduk. Çok yol kat ettik. Güzel hikayelerimiz oldu. Şimdi buradayım… Hikâyeyi devam ettiriyoruz.” diyor.
Onlar bu hikaye boyunca, rock müziğinde belirledikleri çift solo gitarlı grup formatıyla Metallica, Iron Maiden, Judas Priest, Lynyrd Skynyrd, Dream Theater ve Opeth gibi toplulukları etkiledi.

ROCK TARİHİNİN EN İYİ 10 GİTARİSTİNDEN BİRİ

Wishbone Ash'in yenilikçi yaklaşımı, Andy Powell ve Ted Turner’ı 1989 yılında "Traffic" dergisinin "Rock tarihindeki 10 önemli gitaristi" listesine taşıdı. Ayrıca, 1972 yılında Rolling Stones ve Melody Maker dergileri tarafından "Tüm Zamanların En İyi 20 Gitaristi" arasında gösterilmeleri, ikilinin müzik dünyasındaki etkisini pekiştirdi.

Andy Powell, bu başarıları şöyle anlatıyor: “Wishbone Ash, yıllar içinde birçok değişiklik yaşadı ama müziğimiz hep tutarlı kaldı. Bu değişiklikler, grubun sürekli yenilenmesine ve yeniden doğmasına olanak tanıdı. Phoenix (Anka Kuşu) metaforu bu durumu çok iyi anlatıyor. Zorluklar ve değişimler, bizi daha güçlü ve dayanıklı kıldı.”

ARGUS VE LİVE DATES

Wishbone Ash adı geçtiğinde önce "Argus" ve ardından "Live Dates" albümleri akla gelir. Andy Powell, bu albümler hakkında şunları söylüyor: “Ne demişler insan çocuklarını ayıramaz. Argus, Rock tarihindeki önemli albümlerden biri olarak diğerlerinden daha fazla öne çıktı. Epik bir müzikal yolculuğu temsil ediyor ve hala birçok kişi için çok özel bir yere sahip. Kapağı da oldukça ikonik.”

Andy Powell, müziğinde tarihsel temaların sıkça kullanılmasından bahsederken, “Gençken tarih derslerinden pek hoşlanmazdım ama şimdi bayılıyorum. Tarih beni her zaman büyülemiştir. Son dönemler Amerikan Devrimi veya Britanya'da Tudor dönemi inceliyorum,” diyor. Powell’ın tarihe olan ilgisi, müziğine de yansıyor ve bu, Wishbone Ash’in birçok parçasında hissediliyor.

Hobileri hakkında konuşurken Andy Powell, “Müzik yapmak, sahnede olmak” diyor ve ekliyor: “İlk sahneye çıkışımı hala hatırlıyorum. 12 yaşındaydım. O gün sahnede olmanın ne kadar büyülü olduğunu anladım. Hayatımın geri kalanında bunu yapacağımı hissettiğimi hatırlıyorum.” Powell, o zamandan bu zamana, tam 62 yıldır sahnelerde.

Müzik yapmak ve sahnede olmak dışındaki hobilerinin pek çoğunu pandemi döneminde edindiğini söyleyen Powell, “Üretemiyordum. Ben de daha çok okumaya başladım. Yürümeyi daha çok sevdim. Balık tutmayı da çok seviyorum. Bunda pek iyi değilim ama doğada olmak, doğayı okumak ve balık tutmanın huzurunu hissetmek benim için inanılmaz bir deneyim. Ayrıca gençken çok kaykay yapardım ve kayak yapmayı da severim.” diyor.

Wishbone Ash, 25 stüdyo albümü, 11 konser albümü, beş DVD ve DVD rock belgeseli "This is Wishbone Ash” gibi pek çok yapıta imza attı. 1969’da kurulduklarından ve ilk albümlerini yayınladıklarından bugüne teknoloji baş döndürecek kadar değişti. Andy Powell’a, teknolojinin müziğe etkisi hakkında düşüncelerini şu cümlelerle ifade ediyor: “Teknoloji müziği her zamankinden daha erişilebilir hale getirdi. Bu çok güzel. Ancak, doğru kullanılmadığında dikkat dağıtıcı olabilir. Rock müzik organik bir yapıya sahip, bu yüzden bazen sadece dört adamın bir odada terleyip müziği ortaya çıkarması gerekiyor. Teknolojinin sunduğu kolaylıklar var ama her şeyde olduğu gibi burada da ayarı kaçırmamak ve dikkatli olunması gerekiyor.”

‘TÜRKİYE’NİN TARİHİNİ VE KÜLTÜRÜNÜ ÇOK SEVİYORUM’

Andy Powell, Türk dinleyicileri ve Türkiye hakkında düşüncelerini paylaşırken, “Ülkenizin tarihini ve kültürünü çok seviyorum. İstanbul, doğu ve batının gerçek bir kesişim noktası. Türk dinleyicilerimiz her zaman çok tutkulu ve coşkulu. Müziğimize ilgi gösteriyorlar. Orada, Wishbone Ash’in hikayesine en başından beri tanık olmuş insanlarla, o insanların çocuklarıyla karşılaştık. Onlar bizim serüvenimizde yanımızda yürüyen insanlardı. Onlar bizi tanıyordu. Biz onları tanımasak da hissediyorduk. Bu his çok güzel değil mi?” diyor.

Wishbone Ash ve Andy Powell’ın hikâyesi, rock müziğinin tarihinde özel bir yere sahip. Çift gitar armonileriyle rock müziğine getirdikleri yenilikler ve sahnedeki enerjileri, onları bir efsane haline getirdi. Powell’ın müzik tutkusunu ve sahneye olan sevgisini hissetmek, dinleyiciler için her zaman ilham verici oldu. Bu efsanevi grup, 24 Mayıs’ta İstanbul Atatürk Kültür Merkezi’nde vereceği konserle bir kez daha Türk dinleyicileriyle buluşacak. Bu özel konseri kaçırmamanızı tavsiye ederiz.

Yazıyı “soğuk İngiliz” tabirini alaşağı eden Andy Powell’ın hayat hakkındaki tavsiyeleriyle bitirelim: Egoyu kapının dışında bırakın. Alçak gönüllü olun… ve bir de etrafınızda sizi üzen aptal insanlar varsa onlara neşeyle defolup gitmelerini söyleyebilirsiniz.

Sonraki Haber