Çifte vatandaşlık Türklere ne getirecek?

Federal Eyalet Temsilcileri Meclisi'nde (Bundesrat) Alman vatandaşlığına geçişi kolaylaştıran ve çifte vatandaşlık hakkı tanıyan yasa, tartışmaların gölgesinde kabul edildi. Yeni yasanın Türk toplumuna nasıl etkileri olacağını BM Göçmen İşçiler Komitesi Üyesi Prof. Dr. Osman Can Ünver değerlendirdi.

Federal Eyalet Temsilcileri Meclisi'nde (Bundesrat) tartışmalar yaratan çifte vatandaşlık düzenlemesi onaylandı. Hristiyan Demokratlar CDU/CSU Federal Meclis Grubu Başkan Yardımcısı Andrea Lindholz, "Bir iktidar değişikliği olduğu takdirde yapacağım ilk şey, vatandaşlık yasası reformunu yürürlükten kaldırmak olur" dedi. Konuyu Prof. Dr. Osman Can Ünver Aydınlık Avrupa’ya değerlendirdi.

Osman Can Ünver

Almanya Federal Meclisi’nde (Bunestag) kabul edilen çifte vatandaşlığa izin veren ‘Vatandaşlık Reformu Yasası’ Eyalet Temsilciler Meclisi’de (Bundesrat) büyük tartışmalar eşliğinde onaylandı. Sosyal Demokrat Partili (SPD) Malu Dreyer, yasayı savunurken, Baden-Württemberg eyaleti adına Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) üyesi, Eyalet İçişleri Bakanı Thomas Strobl ise reformu eleştirdi. Strobl, Alman vatandaşlığının daha kısa bir sürede alınabilmesini öngören reformlarla, "yanlış bir yola sapıldığını" dile getirerek, Almancanın öğrenilmesi dahil "gerçek entegrasyonun" daha çok zaman gerektirdiğini savundu. CDU'lu Eyalet İçişleri Bakanı Strobl ayrıca, eyaletlerde vatandaşlığa kabul işlemleriyle ilgilenen makamlarda kapasite sıkıntısı olduğunu, vatandaşlığa geçmek isteyen yabancıların, bu süreçte zaten çoğu zaman uzun süre beklemek zorunda kaldığını aktardı.

Andrea Lindholz

‘İKTİDAR OLURSAK İLK İŞ YASAYI KALDIRMAK’

Görüşmeler sırasında Hristiyan Demokratlar CDU/CSU Federal Meclis Grubu Başkan Yardımcısı Andrea Lindholz, "Bir iktidar değişikliği olduğu takdirde göç politikası alanında yapacağım ilk şey, vatandaşlık yasası reformunu yürürlükten kaldırmak olur" dedi. Lindholz, "Son yıllarda ve son on yıllarda vatandaşlığa kabul edilenlerin bazılarının ne denli kabul edilemez görüş ve tutumlara sahip olduğunu gördüğümüzde, verilecek yanıt vatandaşlık önündeki engelleri azaltmak olmamalı" ifadelerini kullandı.

Ancak yoğun tartışmalara rağmen reform yasası Eyalet Temsilciler Meclisi'nden de geçti. "Vatandaşlık yasasının modernizasyonu" reformu, Cumhurbaşkanı Frank-WalterSteinmeier’in imzasından üç ay sonra yürürlüğe girecek.

ÇİFTE VATANDAŞLIK UZUN SÜREDİR GÜNDEMDE

Bu tartışmaların ardından Almanya Türk toplumu açısından sürecin vatandaşlarımız için siyasi sonuçları neler olabilir? sorusunu İstanbul İstinye Üniversitesi Öğretim Üyesi, Birleşmiş Milletler Göçmen İşçiler Komitesi Üyesi Prof. Dr. Osman Can Ünver’e yönelttik. Ünver uzun yıllar Çalışma Bakanlığında Yurtdışı İşçi Hizmetleri Genel Müdürü ve T.C. Berlin Büyükelçiliği Çalışma Müşaviri olarak görevlerde bulundu. Ünver şu görüşleri ifade etti:

“Türkler için çifte vatandaşlık olanağının verilmesi konusu Alman siyasetini ve kamuoyunu uzun süreden beri meşgul etmekteydi. Şu anda görevde bulunan koalisyon hükümetinin vaatleri arasında yer alan çifte vatandaşlık, Sosyal Demokrat-Yeşiller hükümetince 2000 yılında Vatandaşlık Yasası’nda yapılan ve bir reform” olarak adlandırılan değişiklikle fiilen ortadan kaldırılmış, daha sonraki küçük değişikliklerle Almanya’da doğan Türk çocuklarının belli bir yaşa geldiklerinde hangi vatandaşlığı seçecekleri kendi tercihlerine bırakılmıştı.”

ÇİFTE STANDART VARDI

“Bu uygulama, özellikle Türk vatandaşları için ayrımcı nitelikteydi. Çünkü, kısıtlamalar Avrupa Birliği üyesi ülke vatandaşları için geçerli değildi. Almanya’da ikamet eden ve Alman vatandaşı olan bir AB üyesi ülke vatandaşı kendi vatandaşlığını koruyabilmektedir. Kısaca, yıllarca süren ve özellikle de 2000 yılından sonra Türk vatandaşlığından çıkmadan Alman vatandaşı olan çok sayıda Türk’ün ülkeyi terk ettirilmesine kadar varabilen baskıcı uygulamalar sadece Almanya’da göz dikeni haline getirilen Türkler için geçerli olmuştur. Bu tutumun siyasal arka planını anlamak güç değildir.”

‘ENTEGRASYON MÜHENDİSLİĞİ’ BİTMEYECEK

“Mayıs ayında yürürlüğe girmesi beklenen yeni uygulama Almanya için önemli ve olumlu bir adımdır. Çok sayıda Türk vatandaşının aynı zamanda Alman vatandaşı olmak için de başvuruda bulunacağı düşünülmektedir. Bununla birlikte, yeni yasanın Almanya’da “Türkler konusunun” ne Alman siyasetinde ne de kamuoyunda nihayetlendirileceğini sanmak safdillik olur. Hızla güçlenen aşırı sağ partilerin olası bir koalisyon ortaklığında yasanın akıbeti meçhuldür. Ayrıca, on yıllardır “entegrasyon mühendisleri” eliyle yürütülen uyum tartışmasının sona ermesi beklenmemelidir. Aksine, Türk çocuklarının okul bahçelerinde Türkçe konuşmalarını engellemeye çalışan zihniyet Alman vatandaşı iken Türkiye Cumhuriyeti’ne de vatandaşlık bağı ile bağlı olanları kendilerinden sayma konusunda ciddi zorluklar yaşayacağı açıktır. Türkiye açısından da Türk vatandaşlığını muhafaza ederek Alman vatandaşı olan Almanya’daki Türk kitlesinin ülkemize bağlılığının daha da pekişeceği söylenebilir.”

YABANCI ALEYHTARLIĞI BİR YASAYLA KALKMAZ

“Yasanın yürürlüğe girmesinden sonra olası bir iktidar değişikliği halinde sadece aşırı sağ parti iktidarda yer almasa bile, merkez sağ partilerinde bu yasanın yürürlükten kaldırılması için gerekli girişimlerde bulunacakları düşünülebilir. Ancak alınan mesafe kolay kolay da kapatılacak gibi değildir. Bu arada yeni hükümet kurulana kadar çok sayıda Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının aynı zamanda Alman vatandaşı olmak üzere müracaat edip, o müracaatlarının sonucunu görmeleri de mümkün olacaktır. Fakat Almanya’da bu tartışma kolay kolay bitecek gibi görünmüyor. Çünkü genel siyasette ve kamuoyunda hâkim olan görüş büyük ölçüde yabancı aleyhtarlığı ile şekillenmiştir. Bu yabancı aleyhtarlığının sadece bir çifte vatandaşlık yasası ile ortadan kalkması söz konusu olamaz, hatta bu yasanın aynı zamanda da yabancı aleyhtarlığının biraz daha derinleşmesine de katkıda bulunabileceği söz konusudur.”

SADAKAT KONUSU GÜNDEME GELECEK

Almanya’ya siyaset kurumunun ve kamuoyunun çifte vatandaş olunduğu takdirde sadakat konusunu yani çifte vatandaş olan kişinin Almanya sadakati konusunda kafasında var olan bazı tereddütler söz konusudur. Bu tereddütlerin esas itibari ile hiçbir şekilde altyapısı veya gerekçesi olamaz. Aslında sadece bir endişeden ibarettir. Ancak haklı bir endişe olduğu söylenemez. Sadakat konusu bugüne kadar çifte vatandaşlık ya da çoklu vatandaşlık konusunda sürekli olarak dile getirilmiştir. Bunun da aslında gerekçesi olmayan bir ayrıştırıcı, ötekileştirici yaklaşımının eseri olduğu düşünülmektedir.

Sonuç olarak, mevcut hükümetin koalisyon protokolünde öngördüğü yasal değişikliği gerçekleştirmesi olumlu bir adım niteliğindedir. Uygulamanın yeni tartışmalar ve olası bir hükümet değişikliğinde kuşa çevrilmesi veya iptal edilmesi girişimlerine yol açmaması ümit edilmektedir.”

Sonraki Haber