Çıkış Yolu başladı! Perinçek'ten gündeme dair sıcak açıklamalar
Ulusal Kanal’da yayınlanan Çıkış Yolu programında Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, gündeme dair soruları yanıtlıyor.
Ulusal Kanal’da yayınlanan Çıkış Yolu programında Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, gündeme dair soruları yanıtlıyor.
Program Bağ-Kur tescil mağdurlarının katılımıyla başladı. Mağdurlar adına ilk sözü alan Bülent Bey 4 Ekim 2000 tarihinde çıkarılan yasayla beraber Bağ-Kur mükelleflerinin ellerinden geriye dönük sigortalılık hakkının elinden alındığını ifade etti. Şu an yaşanan sorunun böyle ortaya çıktığını aktardı. Bülent Bey sözlerine şöyle devam etti:
Bağ-Kur tescil mağduriyeti 1982-2000 yılları arasında devletin belirlediği yasal koşullarda ticari faaliyetlerde bulunmuş esnaf ve sanatkarlık yapmış mükelleflerin mükellefiyetliklerinin zorunluluğu olan sigortalık hakkına kavuşamamış olmamasıdır. Yani bir işçi bir iş yerinde nasıl sigortasız çalıştığı zaman mahkemeye verip de o hakkına kavuşabiliyorsa iki şahitle bizim de sigortalık hakkımızın şahidi devlettir. Vergi ve oda kaydımız bulunuyor. Vergilerimizi ödedik ve hala esnaflık yapıyoruz. 1479 sayılı kanunun 24’üncü maddesine uygun olarak maliyeye vergi mükellefiyeti olarak ya da zorunluluğu olmayanlar yetkilendirilmiş meslek odalarına kayıt yolu ile esnaf ve sanatkarlık yapan şirket ortaklığı ile ticari faaliyette bulunanlar ticaret odalarına kayıt tarihi itibariyle zorunlu sigortalılık koşullarını taşır. Yani re’sen sigortalı olmak zorunda bir iş yeri açtığı zaman bir esnaf. Otomatikman devlet BAĞ-KUR’a kaydını yapıyor. Aynı kanunun 25. Maddesinde faaliyetlerine başladıkları tarihten itibaren zorunlu BAĞ-Kur kaydı oluşur ve Bağ-Kur'lu sayılır. İlgili kanun kişinin 3 ay içinde başvuru yapabileceğini yapılmaması durumunda devletin bu başvuruyu yapacağını söyler. 26. Madde ise bu haktan vazgeçilemeyeceğini ve aksi bir hüküm koyulamayacağını söyler ama bize aksi yeni bir hüküm kondu. Bu yeni çıkarılan madde ile önümüze set çekildi.
KARŞIMIZDA YUNANİSTAN DEĞİL ABD VAR
Doğu Perinçek ABD'nin Türkiye ile Yunanistan arasındaki gerginlikte bir hakem gibi gösterilmesinin yanlış olduğunu, ABD'nin bu gerginlikte bir taraf olduğunu söyledi. Vatan Partisi Lideri şöyle devam etti:
Kamuoyunun kafası çok feci karıştırılmış durumda. Öyle bir şey ki ABD tepede bir hakem. Yunanistan ve Türkiye arasında ara bulmaya çalışıyor. Böyle bir anlayışı kafalara yerleştirmeye çalışıyorlar. Hep böyle Amerika’dan bir eşitlik talebi var. Yunanistan’a F-35 veriyorsun bize niye F-16 veriyorsun? Olay böyle değil. Önce Türkiye’nin gerçeğini görmesi lazım. En son Metina’da 9 askerimiz şehit edildi. Bu olaya rakamlarla bakmamak lazım. ABD kendi F-16’larını kullandı. Kendi özel kuvvet subaylarıyla Metina baskınını yaptı. ABD bizim karşımızda, Türkiye’nin düşmanı. ABD bütün Yunanistan kıyılarına üslerini kurmuş biz hala ABD’den Yunanistan’la Türkiye arasında eşit olmasını bekliyoruz. Bizi de Yunanistan kadar gözetsin. Ona F-35 veriyorsa bize de versin. Peki bu uçakları Türkiye kime karşı kullanacak? ABD’ye karşı kullanamayacaksa Türkiye niçin bu silahları talep ediyor? ABD Ege Denizi’nde Türkiye Yunanistan dengesini kendi tarafında tutuyor. Çünkü karşımızda Yunanistan yok Amerika var. Bir Türk- Yunan Savaşı olma ihtimali sıfır. Eğer bir savaş olacaksa Doğu Akdeniz’de, Ege’de ABD ve Türkiye arasında olacak. Yunanistan da tıpkı PKK, DEAŞ gibi ABD’nin Türkiye üzerine sürdüğü kuvvetlerden biri olacak.
'BU SİYASETLERİYLE TAYYİP ERDOĞAN'IN TÜRKİYE'Yİ YÖNETMESİ MÜMKÜN DEĞİL'
Vatan Partisi Genel Başkanı, Tayyip Erdoğan'ların içinde bulundukları siyasi çizgiyi devam ettirmeleri halinde Türkiye'yi yönetme şanslarının olmadığını vurguladı. Perinçek sözlerini şöyle sürdürdü:
Dışişleri Bakan Yardımcısı Türkiye’yi teslim aldık diyor. Hem güvenlikte hem ekonomide hem uluslararası siyasette bize teslim oldu diyor. Böyle geldim ABD’den böyle gidiyorum diyor. Şimdi teslim almadılar. Bu Mayıs ayındaki seçimden önce Tayyip Erdoğan’ları teslim aldılar. Türkiye onları sırtından atacak. Bunu açıkça söyleyeyim. Bu siyasetleriyle Tayyip Erdoğan’ın Türkiye’yi yönetmesi mümkün değil. Türkiye önümüzdeki süreçte Vatan Partisi önderliğinde Atlantikçi partilerden ve Atlantik sisteminden kurtulacak. Artık Türkiye bir sistemi sorgulama noktasına geldi. Nedir o sistem? 1980’den beri uygulanan 24 Ocak ekonomisi ve onun sopası olan 12 Eylül Darbesi, FETÖ ile iştirakli olarak kurulan hükümetler, Ergenekon ve Balyoz gibi sahte davalar ile kurulan sistem. Türkiye kurtulmanın sancıları içerisine girdi. Ne yazık ki Tayyip Erdoğan Hükümeti bu karar aşamasında Atlantik tarafına geçti. Onun için Türkiye bu siyasetlerde ısrar etmesi Tayyip Erdoğanları, MHP’yi ve onlarla birlikte CHP, İYİ Parti’yi de gönderecek. Türkiye büyük bir karara gidiyor. Nedir o karar? Üretim Devrimi kararıdır. Başı dik, bağımsız, egemen bir Türkiye kurma kararıdır. Türkiye’nin biricik çıkışı burada.
'TEHDİT ABD VE İSRAİL'DEN GELİYOR'
Doğu Perinçek, Türkiye'yi yönetenlerin ülkeye yönelen tehdidi tespit edemediklerini söyledi:
Türkiye yönetimi bugün bir yanlış içinde kendisine yönelen tehdidi saptayamıyor. Tehdit ABD ve İsrail’den geliyor. İşin gerçeği bu. PKK ve DEAŞ’in arkasında ABD var. Doğu Akdeniz’de ABD, İsrail ve Yunanistan güçleri Türkiye’ye karşı tatbikat yapıyor. Bu gerçeği Türkiye savunma stratejisinde göremiyoruz. Belki Genelkurmay’ın eğitimlerinde böyle gizli saklı şekilde birtakım gerçekler söyleniyor olabilir. Ancak bu gerçek milletin bilincinde de olacak. Düşmanın kim olduğu gerçeği bilinçlerde olacak. 1914’ten 1922’ye bir İstiklal Savaşı verdik. Bir Cihan Harbi ardından Kurtuluş Savaşı. Orada belliydi. Bizim düşmanımız kim? İngiltere, Fransa ve Çarlık Rusya. Millet bunu biliyor. O düşmana karşı millet seferber edilebiliyor. Şimdi ABD dostumuz. Peki kime karşı seferber oluyoruz? Bu silahları kime karşı alıyorsunuz? Hangi güçle direneceksiniz? Millet düşmanını bilmiyorsa siz hangi millete dayanarak mücadele edeceksiniz? Türk Milletini aydınlatmıyorsunuz, ey Türkiye’yi yönetenler. Millete düşmanını göstermiyorsunuz.
'ABD'DEKİ OLAYLAR EMPERYALİZMİN İKİ KANADI ARASINDA'
ABD'deki olayların Amerikan emperyalizmin iki kanadı arasında geçen bir kavga olduğuna dikkat çeken Vatan Partisi Önderi, göçmen meselesinin esas etken olmadığını ifade etti. Perinçek, ABD'deki olaylara dair yorumlarını şöyle sürdürdü:
ABD’deki ayrılığın geçmişine ve geleceğine baktığımız zaman esas etken göçmen meselesi değil. Bu mesele olmadan da ABD’de bir çatışma hali vardı. Mesela 8 trilyon doları çöle gömdük diyen, Irak’ın ve Suriye’nin kuzeyinden çekileceğiz diyen Trump bir de Neo-con’lar vardı. Bunlar da dişimizi tırnağımızı buralara geçireceğiz diyenlerdi. Yani Amerikan emperyalizminin saldırgan ve dünyanın efendisi olmada ısrar eden kanadıyla birlikte; aklımızı başımıza alalım, gücümüze bakalım, bu iddialar gerçekçi değil, içimize dönelim ve ekonomimizi kalkındıralım diyen Amerikan emperyalizminin başka bir kanadı var. Bu yaşananlar iki kanat arasındaki çarpışma. Bu göçmen meselesi de ikisinin arasındaki çatışmada bir yere oturuyor. Ama esas etken o değil. Bunu çok iyi anlamamız lazım. Latif Bolat’ın çok önemli bir yazısı çıktı Aydınlık’ta. Çok önemli bir şey söylüyor orada. Amerikan emperyalizminin saldırgan kanadı Neo-con’lar düne kadar Cumhuriyetçi Parti’nin içindeydiler. Şimdi onlar Cumhuriyetçi Parti’den Demokrat Parti’ye doğru gidiyorlar. Yani Cumhuriyetçi Parti Neo-con’lardan temizleniyor.
Doğu Perinçek, ABD'deki bu değişim esasında tüm dünyada yaşandığının altını çizdi:
Dikkat edersek Avrupa’da solcu geçinen, sosyal demokratlar kendisine sosyalist diyenler filan emperyalist ABD’nin yanındalar. Muhafazakar Avrupalılar ise Alternatif Parti Almanya’da, Le Pen var Fransa’da, Meloni İtalya’da. Bunlar şimdi büyüyen güçler haline geldi. Muhafazakarlar Amerikan emperyalizmine karşı daha net tavır alıyorlar. Çünkü Alman burjuvazisini temsil ediyor. Alman burjuvazisinin çıkarlarını savunuyor ABD’ye karşı. Sosyal demokratlar ise Avrupa’da Amerikan işbirlikçiliğini temsil ediyor. Türkiye’de de öyle olmadı mı? Atatürk’ün partisi CHP, sosyal demokrasi üzerinden emperyalizmin güdümüne doğru gitti. Muhafazakar olan kesim daha milliyetçi ve daha bağımsızlıkçı bir mevziye yöneldi.