Doğu Perinçek Numan Kurtulmuş'u istifaya çağırdı
Vatan Partisi Genel Başkanı Dr. Doğu Perinçek Ulusal Kanal'da yayınlanan Çıkış Yolu'nda TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş'un 'Yeni Anayasa' çıkışını değerlendirdi. Kurtulmuş'u istifaya davet eden Perinçek 'Türk milleti buna izin vermez' dedi.
Vatan Partisi Genel Başkanı Dr. Doğu Perinçek'in konuk olduğu Ulusal Kanal'da yayınlanan Çıkış Yolu programı başladı. Perinçek'in konuk olduğu programa Vatan Partisi Antalya Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Serdar Üsküplü ve Vatan Partisi Muğla Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Emre Aykın da katıldı.
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Numan Kurtulmuş, TBMM Filizi Köşk Sosyal Tesisinde medya kuruluşlarının genel yayın yönetmenleriyle iftar programında bir araya geldi. Burada gündeme ilişkin açıklamalar yapan Kurtulmuş, “Hemen seçimden sonra, belki de anayasa sürecinden daha kolay sonuç alabileceğimiz bir süreç, Meclis’te yeni bir iç tüzüğün gerçekleştirilmesidir. Yeni anayasa meselesi ‘bu anayasadan artık çok bıktık, bu geride kaldı, bunun yerine yeni bir metin yazalım’ konusu değildir. Aslında mesele, bir metin yazmak da değil; bunun ötesinde, 12 Eylül’ün getirmiş olduğu bu antidemokratik yapıdan, o ruhtan Türkiye'nin kurtulmasıdır. Hakikaten siviller eliyle yapılmış, parlamentoda yapılmış, demokrat, kuşatıcı bir anayasanın yapılması Türkiye için elzemdir. Bunun için gayret edeceğiz” dedi.
Yeni anayasa açıklamalarını değerlendiren Perinçek, Numan Kurtulmuş'u istifaya davet etti. Perinçek şunları söyledi: “Meclis Başkanı Sayın Numan Kurtulmuş, Anayasa'yı değiştireceğiz diyor. Yeni anayasa. Ve zaten 34 maddede anlaşmıştık diyor. Kimle anlaşmışlardı? CHP ile... Orada CHP'nin bazı milletvekilleri de mesela Birgül Ayman Güler falan, ona isyan etmişti o zaman. 64 maddenin içinde öyle maddeler var ki en önemlisi, vatandaş tanımından Türk kavramını çıkarıyor. Anayasadan Türk milleti kavramını çıkartıyor. E tabii bunu PKK ile de anlaşırsın. Ve AK Parti, o 2010'lardaki falan o anayasa girişimlerine dönüyor. Yani Fethullah'la falan beraber Türkiye'yi yönettiği, Abdullah Güller'le, Davutoğlu'yla falan beraber Türkiye'yi yönettiği döneme dönmüş oluyor, Numan Kurtuluş'un bu açıklamasına göre... Biz burada bir yorum yapmıyoruz, hiç kimseye suçlama yöneltmiyoruz. Meclis Başkanı gibi AK Parti'nin çok sorumlu, hatta Türkiye Devleti'nin protokolünde de Cumhurbaşkanı'ndan sonra ikinci şahıs değil mi? Protokolda Meclis Başkanı. Ne oldu? Ona Vatan Partisi şiddetle isyan etti, karşı koydu. Bütün Türkiye'de bir seferberlik başlatıldı ve bir milli anayasa komitesi kuruldu. Hasan Korkmazcan gibi arkadaşlarımız o milli anayasa komitesinin başında bulunuyorlardı ve bütün Türkiye'de toplantılar yapıldı. Biz o zaman Silivri'deydik ve Türkiye'ye hallaç pamuğu gibi attık. Yani getirilen anayasa budur. Türksüz bir anayasa, Türk milletsiz bir anayasa getiriyorlar dedik. 64 maddenin esası bu.
“Mantık olarak da perişan bir anayasaydı. Vatandaşlar vatandaştır. Peki bu vatandaşta kimliği yok mu bu adamın ya? Bu adamın bir adresi yok mu? Cebinde taşıdığı bir nüfus kağıdı yok mu? Bunun bir kökü, şeceresi, bilmem nesi yok mu? Türk değil mi bu vatandaş? Türkiye'deki bütün insanları eşitleyen kavram Türk olmak değil mi? Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Türk milletine değil mi? Türkiye halkına Türk milleti denir. O Türk milleti olmak bizi eşitliyor. Kürdümüz de, Alevimiz, Sünnimiz de, etnik olarak Türk kökenli de, hepsi nedir? Türk kavramında eşitleniyor. Bizi eşitleyen kavram...
'TÜRK MİLLETİ İZİN VERMEZ'
“Almanya'da Alman var, Fransa'da Fransız var ama Türkiye'de Türk yok. Öyle bir anayasa getirmeye kalktılar. Şimdi onu hortlatmaya kalkıyor. Amerika'nın Türkiye'nin önüne koyduğu, dayattığı anayasayı Sayın Numan Kurtulmuş hortlatmaya kalkıyor. Ben buradan Sayın Cumhurbaşkanımıza soruyorum. Siz Numan Kurtulmuş'la 2010'lu yıllarda Cumhuriyet Halk Partisi ile ve PKK'nın temsilcileriyle falan anlaştığınız 64 maddeyle mi bu işe başlayacaksınız? Bu anayasayı yapamazsınız. Böyle bir gücünüz yok Sayın Cumhurbaşkanım, siz Türk milletini bu anayasadan çıkartamazsınız. Siz Türklüğü bu vatandaşlık tanımından çıkartamazsınız. Ve Türkiye'yi ondan sonra böyle Amerika'nın dayattığı özellikler, federasyonlar, şunlar bunlar oraya doğru sürükleyen yollara giremezsiniz. Buna Türk milleti de izin vermez. Vatan Partisi de izin vermez. Türkiye'nin bağımsızlığından, bütünlüğünden sorumlu olan hiçbir kuvvet buna izin vermez. Onun için nafiledir bu girişiminiz.
'GÖĞSÜMÜZÜ SİPER EDERİZ'
“Burada göğsümüzü buna siper ederiz. Ve bu girişimizi yerle bir ederiz. Burada açıkça söylüyorum. O 64 maddeyi onun için bir daha hiç dile getirmeyin. Türkiye yeni bir anayasa yapabilir. O da nedir? Vatan Partisi'nin hazırladığı üretim devriminin anayasası. Yani üretenlerin baş tacı olduğu bir anayasa yapabilir.
“Türk milletini anayasadan çıkartmakla CHP ile berabersiniz, hatta CHP'ye 2010 yıllarındaki o beraberliğinizi hatırlatıyorsunuz. Hatta diyor ki ondan daha da böyle devam edebiliriz diyor. Böyle bir insan yani Türk milletini anayasadan çıkartmaya yönelik 64 maddeye gönderme yapan bir insan Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı olamaz. O, Amerika Birleşik Devletleri'nin projesinde istediği görevi alabilir. Zaten o proje görevlisi olarak kendisini taktip etmiş oluyor ama Türk kavramını vatandaşlıktan çıkartan, Türk milletini anayasadan çıkartan ve buna bağlı olarak Amerika Birleşik Devletleri'nin Türkiye'ye dayattığı Türkiye'yi bölme anayasasıdır. Bunu savunan bir şahıs Kesinlikle Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı olamaz.
'İSTİFAYA DAVET EDİYORUM'
“Onu istifaya davet ediyorum. Ve istifa ettireceğiz ona. O orada kalamayacak. Bütün Türk milletine söylüyorum. Ve Sayın Cumhurbaşkanımıza da buradan çağrıda bulunuyorum. Sayın Cumhurbaşkanımız sizin partinizin mensubu olan Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı o 64 maddeye göndermede bulundu. O anayasayı yapacağız hatta onu daha da genişleteceğiz buna dayanarak dedi. O şahıs orada kaldığı sürece Cumhurbaşkanı olarak siz de sorumlusunuz. O şahıs orada kalamaz. AK Parti'ye Milliyetçi Hareket Partisi'ne buradan sesleniyorum. O Numan Kurtulmuş 64 maddeye yani Türk milletinin anayasadan çıkartılmasına Türk kavramının vatandaşlık maddesinden çıkartılmasına ve ona bağlı Amerika'nın Türkiye'ye dayattığı anayasaya gönderme yapan ve bunu bir başlangıç olarak kabul eden şahıs O makamda kaldığı sürece Türkiye Büyük Milletvekili Başkanlığını Amerika adına işgal ettiği sürece hepiniz sorumlusunuz. Başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere ve Devlet Bahçeli've bütün AK Parti milletvekilleri ve bütün MHP milletvekilleri ve bütün AK Parti camiası ve bütün MHP camiası sorumludur. Siz CHP ile ortaklığınızı anayasa düzleminde ilan ediyorsunuz. Türkiye'yi bölme düzleminde Türk milletini tasfiye etme düzleminde CHP ile beraberliğinizi ilan ediyorsunuz. O zaman neyiniz kaldı? Niçin CHP'yle falan itişip kakışıyorsunuz?”
ATLANTİK SİSTEMİNİN TÜRKİYE'DEKİ SON SEÇİMİ
“Vatan Partisi adayları, bırakalım belediyeleri Türkiye'yi yönetecek birikime, karaktere, cesarete hem maddi hem manevi değerlere sahip olan arkadaşlar ve biz Türkiye'den yönetmeyi talep ediyoruz. Bu Atlantik sisteminin sonuna geldik. Bu Atlantik sisteminin Türkiye'deki son seçimidir” dedi.
Türkiye'nin yepyeni bir döneme girdiğini kaydeden Perinçek “Bu sistem bitmiştir. Türkiye bir üretim devrimiyle ufkunu açacak. Bağımsızlığa, başı dikliğe, üreten Türkiye'ye yönelecek. Şimdi yeni bir çağa giriyor dünya. En önemlisi bunu anlamamız lazım” diye konuştu.
'HER YENİ ÇAĞ, BOY ÖLÇÜŞMELERLE GELİYOR'
Perinçek şöyle devam etti: “Moskova'daki o terör olayı böyle herhangi bir terör olayı değil.
Öyle bir zamanda yapıldı ki o bir yeni çağın habercisi. Çünkü her yeni çağ, boy ölçüşmelerle geliyor. Çetin mücadelelerle oluyor. Ve bunu tabii gerileyen güç olan Amerika Birleşik Devletleri iniş halinde, dolar saltanatı yıkılıyor.
'YENİ ÇAĞIN KUVVETLERİ AYAĞA KALKTI'
“ABD'nin dünya ekonomisindeki payı hızla azalıyor. Eskiden güçlü bir silahlı kuvveti vardı. Yine güçlü ama karşısında ondan daha güçlü silahlı kuvvetler oluştu. Rusya, Çin, Türkiye, İran vesaire gibi. Ve Amerika inerken yeni çağın kuvvetleri ayağa kalktı, yükseliyor.
“Çin, Hindistan ve diğer Asya ülkeleri ve bu arada Türkiye de tabii. Dünya ekonomisinin ağırlığı Asya'ya kaydı. Artık Amerika Birleşik Devletleri diyelim, dünya ekonomisinin yüzde 15'ini falan üretirken, Çin yüzde 20'nin üzerine çıktı. Birinci ekonomi oldu, Asya'nın ağırlığı arttı, Avrupa ve Amerika'nın ağırlığı azaldı. Dünyadaki bu kömür değişimi, 100 yılda bir, 200 yılda bir, 300 yılda bir olan bir olay.
ATLANTİK ÇAĞI'NDAN ASYA ÇAĞI'NA GEÇİŞ
“Ve tabii bu süreçte kolay bir şekilde yürümeyecek ve çetin bir şekilde olacak. İşte Moskova'daki bu terör olayı bize bunu bir kere daha hatırlattı. Ukrayna'da savaş var. Güneyimizde Filistin'de savaş var. Türkiye'mizin içinde terörle mücadele vardı. Şimdi sınırımızın ötesinde terörle mücadele var. Çin tetikte, yani dünyanın her yerinde bu eski çağdan, Atlantik çağından, Asya çağına geçişin mücadeleleri başverdi, yürümeye başladı. Rusya Karadeniz'in kuzeyinde, Türkiye Batı Asya'da ve Akdeniz'in doğusunda insanlık cephesinin en önünde mücadele eden ülkeler ve dişli ülkeler. Rusya da dişli ülke, Türkiye de dişli ülke.
RUSYA İLE SİLAH ARKADAŞLIĞI
“Ve burada Rusya'ya saldırı bir cephe arkadaşımıza, silah arkadaşımıza saldırıyor. O silah arkadaşlığı yeni değil. Bizim İstiklal Savaşımızdan bu yana yaşanan bir silah arkadaşlığı. İşte görüyoruz Amerika Birleşik Devletleri gerilemesine çareler aramaya başladı. Bu çarelerden biri, Fransız delikanlısı, Alman genci kalkıp Amerika uğruna gidip Rusya cephelerinde can verecek falan. Ben Amerika derken Biden'i kastediyorum. Amerika'nın içindeki bölünmede de Biden, Trump'ın iktidara doğru yükselişini önleme gayreti içerisinde. Yani kızıştırırım ortalığı, keskinleştiririm, savaşlar büyür falan. Trump burada kenara düşer ve seçilemez. Bu hesaplarda var. Bu süreçte Türkiye'ye ve Rusya'ya çok önemli görevler düşüyor.”
İTTİFAK ETTİKLERİ KEMİRİYOR
AK Parti'nin HÜDA-PAR ve Yeniden Refah partileri ile yaptığı iş birliğini hatırlatan Perinçek şunları söyledi: “O ittifak ettiği güçler AK Parti'yi kemiriyor. Meğerse bunlar CHP'nin müttefikleriymiş. Bakın yaşanan olay, bir sene evvel HÜDA-PAR, kimin müttefikiydi? Düne kadar AK Parti'nin müttefikiydi, MHP'nin müttefikiydi. Şimdi bakıyoruz, HÜDA-PAR, PKK ile birlikte, dolayısıyla CHP ile birlikte. Yeniden Refah'a geçelim. Şimdi diyor bize büyük zararları oluyor falan, neden? Çünkü çağdaş Türkiye, bağımsızlık isteyen Türkiye, Atatürk'ü baş tacı eden Türkiye ile birleşmek yerine Ortaçağ Türkiyesi ile Türkiye'yi bölmek isteyenlerle, bölücülerin güçleriyle ittifak yaptı ve bu tabii AK Parti'nin aynı zamanda bu önümüzdeki süreçten bertaraf edilmesinin politikası.
“Türkiye'nin geçmişine bakalım. Şimdi savaş tehlikelerinin olduğu, kızıştığı, çelişmelerin olduğu bir ortamdayız. Bakın 1920 yılında, 1919 yılında iki tane büyük parti vardı. 1922 yılında bir tane Atatürk'ün Müdafai Hukuk Partisi var. Yani bu dönemler, o büyük olan partileri sistemin içindeyse eğer, onları eliyor.
'SİLİNDİKLERİNİ GÖRECEĞİZ'
“Onun için şunu söyleyeyim. Bakın önümüzdeki birkaç yıl içinde bu sistemin ağa babalarının isimlerini de sayayım. AK Parti'nin, CHP'nin, İYİ Parti'nin yarın Türkiye'de rollerinin kalmadığını, bunların silindiklerini göreceğiz. Çünkü içine girdiğimiz sürece dayanabilecek partiler değil.
Ateşe dayanıklı diyor. AK Parti ateşe dayanıklı değil. Cumhuriyet Halk Partisi ateşe dayanıklı değil.
Ama ne var? Vatan Partisi ateşe dayanıklı bir parti.”
'KUŞATILDINIZ'
“Amerika ve İsrail ile uyumlu bir siyasete girdiğiniz zaman 2023 seçimi öncesindeki gibi o andan itibaren Amerika'ya diyorsunuz ki gel beni kuşat” diyen Perinçek AK Parti'nin kuşatılmasını şu sözlerle anlattı: “Çünkü ekonomide de sizi kuşatıyor, güvenlikte de sizi kuşatıyor. O bakımdan bu kuşatılma eylemi Sayın Tayyip Erdoğan'a ait bir eylemdir. Ben bu kuşatılmayı kendim gözlem olarak söylemiyorum. AK Parti içinde de herkes bunu söylüyor. AK Parti içinde de vatansever olan güçler Sayın Cumhurbaşkanı'nın Amerika yanlıları tarafından, Batı yanlıları tarafından kuşatıldığını söylüyor. Zaten politikalarına bakarak bunu görüyoruz. Siz Zelenski'ye silah gönderilmesine razı olursanız, demek ki kuşatıldınız. Demek ki kelepçeyi taktılar sizin bileğinize. Değil mi? Yani o çok önemli. Veyahut da Türkiye'nin sınırlarının ötesinde bir türlü Suriye ile beraber askeri işbirliği yapıp Rusya'yla da birlikte, PKK'yı temizleme gibi bir fırsat varken buna yönelmezseniz, bu da sizin kuşatılmışlığınızı gösterir. O bakımdan burada kuşatılmış olmak bir eylem. Burada bir boyun eğme ve rıza var, o da bir eylem. Kuşatma demişken, bir başka kuşatma.”
'Öncü belediye olacağız'
Vatan Partisi Muğla Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Emre Aykın da şunları söyledi: “Türkiye'nin etrafı bir cephe haline getirilmeye çalışılıyor ve bu dünyayı savaşlara götürmek isteyen güçe direnen bir ülke Rusya. Gördüğümüz üzere çelişmenin büyümesi yani sömürgeci milletlerle mazlum milletlerin o çelişmesindeki büyüme daha saldırgan hale getiriyor emperyalizmi ve sonucunda bu tür hain suikastleri de görüyoruz. Amerika bugün Çin sınırına gidiyor, Çin'e saldırıyor. Geliyor Rusya'da suikast yapıyor. İran'ın peşinde. Suriye'yi ne hale getirdi, savaş bölgesi hale getirdi, oralarda terörist eğitiyor. Dolayısıyla burada Türkiye seçimini çok doğru yapması gerekiyor. Herkes Türk milletine karşı ihtiyatlı ama Türkiye'yi yönetenler bu gelişen yeni dünya düzeni içerisinde savaşlara giden dünyada yerini çok doğru belirlemek zorunda. Ve eğer biz hem yerel yönetimde hem iktidarda insanımızın güvenliğini, ülkenin güvenliğini ve geleceğini korumak istiyorsak bunu da bu kararlar sonucunda yerine getireceğiz. Örnek veriyorum Rusya ile yapacağınız bir dostluk Rusya'nın da taahhüt ettiği üzere Türkiye'yi bir enerji merkezi haline getirebilir. Yani o güney bölgelerdeki güney sınır komşularımız ilişkileriniz petrolde, mazotta daha halkınıza, çiftçinize, işinize, sanayinize ucuz enerji kaynağı, akaryakıt sağlayabileceğiniz bir noktaya getirebilir. Yani Çin'le olan ilişkileriniz sizi ticarette başka bir yere götürebilir.
En azından hem ithalat ve ihracat bakımından, işbirlikleri bakımından, ticaret bakımından Her alanda, sektör her alanda, her alanda sizi bir yerlere taşıyabilir. O yüzden biz buradan Türk milletine sesleniyoruz. Muğla halkının yüreğine, aklına sesleniyoruz. Amerikan emperyalizminin üzerimizde iktidarlar eliyle oluşturmak istediği, sistem partileriyle oluşturmak istediği o etkiyi, o zincirleri bir kıralım. Dünyaya baştan bakalım. Öncelikle belediye deyince insanların aklına ne gelir? Bunu hep ben söylüyorum, anlatıyorum. Bunu iyi değerlendirmek gerekir. Şimdi belediye işte bize sadece uygun su versin, sokağımızı temizlesin, yolumuzu yapsın, işte altyapı oluşsun, işte ulaşım ucuz olsun. Bu mudur sadece? Bu değildir. Belediyenin, belediye örgütünün felsefi temelleri var, sosyolojik temelleri var. Şimdi belediyeler dünyada ilk defa derebeyliklerin zulmüne karşı duran esnaf örgütlenmelerinin zaferiyle kurulmuş yerel yönetimlerdir. Belediye ilk böyle kurulmuştur.
Yani belediye dediğiniz zaman zulme karşı duran Bir örgütlenme anlamanız gerekir sizin buradan. O zaman biz belediye yönetecek, iktidar belediye yönetecek partiden de biz bu öncülüğü bekliyoruz. Toplumcu ilkelerden saptıran, Amerikan emperyalizminin saldırıları altında geldiğimiz nokta bu. Ama biz yozlaşmayacağız. Yani o siyasetten, diyanetten, ticaretten, hukuktan arındırdığımız, kaybettiğimiz ahlakı geri getireceğiz. Şimdi biz toplumsal şeyleri konuşuyoruz. Muğla halkı bizi izliyor buradan ve diyor ki, bize ne yapacaksın, ne getireceksin onu söyle diyor.
Ama şunu anlamamız lazım. Yani neye inanarak yaparsınız bunu? Su ucuz diyebilir ama ben onu yaparken o suyu ucuz atmak için gidip gizli kapılar arkasında ne anlaşmalar yaptım ve halkın kaynaklarını nereye aktardım işte bu ahlakla ilgili bir sorundur. Belediyenin yetkisi 5216 sayılı büyükşehir belediyesi kanununda düzenleniyor. Vatan Partisi'nin belediyesi öncü belediye olacak. Yani halkın önderliğini yürütecek. Eğer sizin görev ve yetkiniz dışında idari teşkilatlanma içerisinde genel merkezi yönetimin uygulamalarına kararlarına karşı halkı örgütleyip halkın önderliğini yapıp orada halkı için direnecek. Bir örneğini bunun yapı kayıt mağdurlarını da görüyoruz.”
'Rusya kapısı kapanmasın'
Vatan Partisi Muğla Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Serdar Üsküplüise şöyle konuştu: “Burada tabi Rusya kahramanca bir mücadele veriyor, bir vatan savunması veriyor. Özellikle geçtiğimiz 3 yıldır. Ukrayna'da yürüttüğü özel operasyon aslında emperyalizme karşı bir devletin kendini nasıl savunması gerektiğini de bütün dünyaya örnek olarak gösteriyor. Ve orada büyük başarılar var. Emperyalizm Ukrayna'da kaybetti. NATO, Ukrayna'da kaybetti. Artık bunu bütün dünya saptıyor. Amerika'yı da izlediğimiz zaman Amerika'da Ukrayna'nın kaybedildiğini, NATO'nun ve Amerika'nın Ukrayna'da kaybettiğini görüyor. Bunun için Rusya'ya daha büyük bir cephe, bir iç cephe açmaya çalışıyor Amerikan emperyalizmi ve saldırının arkasında bunun piyonlarının kim olduğunun bir önemi yok. Burada piyonlar da özel olarak seçilmiş DEAŞ elemanları fakat Amerikan emperyalizmi, iç cephede Rusya'yı sıkıştırmak için yeni bir cephe açmak üzere bir saldırı gerçekleştirdi. Bu saldırı aslında bütün dünyaya yapılmış bir saldırı ama öncelikle Türkiye'ye yapılmış bir saldırı. Türkiye'ye yapılmış bir saldırı olarak kabul ediyoruz ve buna karşı Rusya ile her alanda dayanışma içerisindeyiz. Tabii saldırı Rusya'ya yapılıyor. Rusya dendiği zaman da akla Türkiye'de ilk gelen il Antalya. Çünkü Antalya Rusya ile çok uzun yıllardır çeşitli iş birlikleri halinde ilişki halinde... Antalya hem bir turizm şehri olması açısından, hem bir üretim merkezi olması açısından, hem Türkiye'nin Rusya yaptığı ihracatın önemli bir kısmının özellikle yaş meyve sebze alanında gerçekleştiren bir merkez olması açısından çok önemli. Biz de bu saldırıdan hemen sonra Antalya'da yine sokaklardaydık, yine pazarlardaydık, yine üreticimizin yanına gittik ve herkesten aynı tepkiyi duyuyoruz orada da. Aman Rusya kapısı kapanmasın, aman Rusya ile ticaretimiz azalmasın, eksilmesin diye değerlendiriyorlar. Dolayısıyla burada Rusya'ya yapılan bu saldırı öncelikle tabii Türkiye'yi vuruyor ama Antalya'yı her şeyden önce tedirgin eden bir saldırı niteliğinde. Putin bu saldırının arkasında kimin olduğunu, bu saldırının hangi güçler tarafından gerçekleştirildiğini ve bu saldırının hangi amacı taşıdığını çok iyi bilmektedir.
Burada Sayın Putin Rus devletinin aklını temsil ediyor. Dolayısıyla Amerikan emperyalizmi ne kadar böyle taktikler izlese de Rusya ile Türkiye'yi bu cephede bu anlamda karşı karşıya getirmesi mümkün değil. Burada daha büyük bir plan olduğunu düşünebiliriz, değerlendirebiliriz. Öncelikle Türkiye, özellikle geçtiğimiz seçimden bu yana, Türkiye hükümeti, AK Parti hükümeti gerek bu NATO'nun genişlemesine verdiği destekle, gerek Amerika'nın çizgisine yanaşarak, Atlantik çizgisine yanaşarak gösterdiği büyük hatayla, kaçınılmaz bir hataya doğru gidiyor. Bir denge politikası vardı biliyorsunuz AK Parti'nin. Türkiye'nin Avrasya'da kuvvetli bir devlet olduğunu, denge politikası çizgisinin Türkiye'ye kaybettireceğini Amerika'ya meyledeceğini hep söyledik. Son yıllarda özellikle seçim sonrasında gördüğümüz tablo ise hükümetin politikalarının hızla Atlantik çizgisine doğru meylettiği noktasında. Nitekim hükümet açıklamalarına bakıyoruz. Her alanda Atlantik'e biraz daha eğilen, her noktada Atlantik'e eğilen, NATO'nun genişlemesini destekleyen o anlamda politikalarda bu DEAŞ'ın, saldırıyı gerçekleştiren 4 teröristin Türkiye'den oraya gönderilmesi belki bir taktik, belki bir oyun olabilir. Fakat bu, Rus Devleti'ni kandıramayacaktır, ikna etmek değil, kandıramayacaktır.
Uçak krizinden sonra Vatan Partisi'nin yöneticileri, Vatan Partisi'nin Genel Başkan Yardımcıları, Sayın Amiralimiz Soner Polat'ın önderliğinde Moskova'ya gittiler. Bu uçak krizinin Amerika tarafından tertiplendiğini, Türkiye ile Rusya'nın karşı karşıya getirilmeye çalışıldığını anlattılar ve oralarda biz Rus Devleti'ni ikna ettik, Vatan Partisi ikna etti. Nitekim Karlov suikastından sonra Rusya hemen anladı, bu suikastin aslında yine Gladyo tarafından, FETÖ tarafından gerçekleştirildiğini ve Türkiye ile Rusya arasında bir gerginliğe neden olmadı. Bugün bambaşka bir noktaya gelmiş bulunuyoruz. Bugün bu noktada artık Türkiye'nin tarafsız görünmesi, denge siyaseti yapması mümkün değil.
Antalya'nın ihracatı 3 milyar dolar civarında. Bu 3 milyar dolarlık ihracatın yüzde 65'i yaş sebze meyvi ihracatı. Çok ciddi bir rakam. Yüzde 23'ü de sanayi ihracatı anlamında. Ve Antalya'da, tabii şaşırtmıyor, ihracatta bir numara Rusya. Diğer ülkeler açık ara onun arkasından geliyor.”