Çin Ankara Büyükelçisi: Hedefimiz dünyanın ortak refahı
“Çin Mucizesi"nin Arkasındaki Kuvvet Çin Komünist Partisi 100 Yaşında” başlıklı çevrimiçi etkinlik dün yapıldı ve Teori Dergisi YouTube kanalından canlı yayımlandı.
Ulusal Strateji Merkezi (USMER) öncülüğünde gerçekleşen etkinliğin düzenleyicileri arasında Çin Halk Cumhuriyeti Ankara Büyükelçiliği, Türk-Çin İş Geliştirme ve Dostluk Derneği, BRIQ Dergisi ve Teori Dergisi yer aldı.
PERİNÇEK: ‘ÇKP, SOSYALİZMİ DÜNYALILAŞTIRDI’
Etkinliğin açılış konuşmasını Vatan Partisi lideri Dr. Doğu Perinçek yaptı. “Bugün geldiğimiz noktada Çin Komünist Partisi’nin (ÇKP) sosyalizmi inşa pratiği bütün insanlığa umut oluyor. ÇKP’nin 100. yılı kutlu olsun ve önümüzdeki yıllarda onlara büyük, engin başarılar diliyoruz” diyen Perinçek, konuşmasının devamında şunları söyledi:
“ÇKP, önemli süreçlerden sonra Çin’e Özgü Sosyalizm adı altında devrimci bir politikaya ulaştı. Fakat buraya gelene kadar dışarıdan ithal edilmeye çalışılan, bazı hatalar yaparak o teoriye ulaşıldı. Bu tecrübelerden sonra özellikle 1934’de Zunyi toplantısı ile Mao’nun önderliğini kabul ederek Çin halkı ile birleşme stratejisini belirledi ve Çin gibi köylü ülkesinde devrimi köylü kitlelerine dayandıran bir devrim modeli üretti. Daha sonra Japon işgaline karşı insanlığa büyük bir örnek bıraktı. En geniş cepheyi kurma ve Çin emekçi halkına dayanan bir mücadele örneği. Burada engin başarılar kazanıldı. Bütün bu başarılardan sonra ÇKP, bilimsel sosyalizmi önce Çinlileştirdi ve sonra Asyalılaştırarak dünyalılaştırdı.
“Asyalı ülkelerde, Avrupa dışı ülkelerde, bu Latin Amerika ve Afrika’yı kapsamaktadır, Mao önderliğinde teori güncelleştirilmiştir. 19. yüzyılın ‘kapitalizmin geliştiği yerlerde devrim olacak’ teorisi yerine ‘emperyalizmin baskısı altında olan ülkelerde devrim olacak’ teorisine büyük katkı sağladı. Çin, sosyalizm inşasında önemli tecrübeler oluşturdu. Bu süreçte kendilerinden önceki Sovyetler Birliği tecrübesini ve onların kapitalizme geri dönüşünü iyi tahlil ederek ÇKP sosyalizmde ısrar ederek onun üstünlüğünü kanıtladı. Bugün Xi Jinping yoldaş önderliğinde ÇKP’nin başarısı, bütün dünya gibi Türkiye için de önemlidir. Sosyalizmin Çin’de başarısı insanlığın sosyalizme olan inancını sürdürmesi için tarihsel önemdedir.
“Aynı zamanda Xi önderliğinde Çin’in yolsuzluğa karşı mücadeleyi ve bunu bir sınıf mücadelesi ve sosyalizmi ilerletme olarak görmesi önemlidir. Yani burada esas tehlikenin ‘sineklerden değil kaplanlardan geldiği’ tespiti gelecek yüzyıllara da aktarılacak önemli bir mücadeledir.
“Bizim Vatan Partisi olarak ÇKP ile 50 yıla uzanan ilişkimiz var. ÇKP’den çok önemli şeyler öğrendik. Bende en önemli hayranlık şudur, çok büyük bir ülkede devrim yapmış bir parti, bizim gibi tecrübeleri sınırlı olan bir partiye ‘öğretmenlik’ yapmamıştır. Bizi her zaman sabırla dinlemiş ve eleştirilerimizi de not almışlardır. Bize akıl hocalığı yapmamışlar ve her zaman karşılıklı anlayışla ilişkilerimizi sürdürmüşüzdür.
“Türkiye ve Çin, ikisi de Asya ülkesi. Her iki ülkenin arkasında büyük imparatorluk tecrübesi var. Bugün bu gelenek ve tecrübe, Kovid-19 ile mücadelede bile önemlidir. İkinci olarak iki büyük demokratik devrim tecrübesine sahibiz. Türk ve Çin devrimleri el ele yürüdü. Şu anda ÇKP ve Vatan Partisi el eledir. İki partinin davası ve amacı birdir. İnsan merkezli, sınıfların olmadığı bir dünya hedefindeyiz. Bugün yeni bir dünya kuruluyor. Asya’da yükselen büyük uygarlığın içerisinde biz de Türk milleti olarak önder roller oynayacağız. İnsanlığın geleceğinde partimiz ve ÇKP, Türkiye ile Çin büyük işler yapacaktır. Bu güvenle ve umutla ÇKP’nin 100. yılını kutluyoruz.”
ÇİN BÜYÜKELÇİSİ: ÇKP OLMASAYDI ÇİN DE OLMAZDI
Doğu Perinçek’in konuşmasından sonra sözü alan Çin Ankara Büyükelçisi Liu Shaobin, iki ülke arasındaki ilişkileri daha da kuvvetlendirme mesajı verdi. Büyükelçi Liu, konuşmasının devamında şunları vurguladı:
“ÇKP’nin 100 yıllık geçmişinin arkasındaki güç, Sayın Perinçek’in de dediği gibi halktır. ‘Bir ayakkabının ayağınıza olup olmayacağı onu ayağınıza giyince anlarsınız’ diye bir atasözümüz var. ÇKP’nin en büyük başarısı Çin halkı için kendisine en uygun kalkınma başarısını bulmuş olmasıdır.
“Çin’in yakın tarihine bakarsak 19.yüzyılda başlayan Afyon Savaşlarından beri devrimci önderlerimiz ülkeyi kurtarmak için mücadeleler verdi. Ancak sadece ÇKP, Çin’in sırtında duran emperyalizm ve feodalizm gibi iki büyük dağı yenmiştir.
“Yeni demokrasi devrimi, sosyalizm devrimi, dışa açılma reformu ve şimdi de yeni dönem Xi Jinping önderliği döneminde Çin’in modernleşmesi hedefimizdir. Çocukluğumuzda bir şarkı vardı; ‘ÇKP olmasaydı yeni Çin de olmazdı’. Şimdi diyoruz ki; ‘ÇKP olmasa Çin’de sosyalizm olmazdı’. ÇKP önderliğinde, Çin milleti tekrar dünya sahnesine çıktı ve büyük başarılara imza attı. En büyük derdimiz olan sömürülme ve geri kalma sorununu çözdük. Herkesin yemek ve barınma sorununu çözdük. Şimdi güçlenme aşamasındayız ve uluslararası toplum için üzerimize düşen görevi yerine getirmek istiyoruz.
“ÇKP kuruluşundan bugüne her zaman Çin halkı için mutluluk ve diriliş peşinde koşma misyonuna sahip. ÇKP her zaman insanlık için hizmet verecek. Xi önderliğinde mutlak yoksulluğu bitirdik ve özellikle pandemiye karşı örnek bir mücadele verdik. ÇKP’nin Çin’deki rolü ve konumu halkımız tarafından bize verilen tarihsel bir görevdir.
‘ÇKP’NİN İLK KURULUŞ AMACINDA ISRAR EDİYORUZ’
“Materyalist bir bakış açısı ile sorunları tespit etme ve çözme bakış açısıyla hareket etmeye devam edeceğiz. Sayın Perinçek’in dediği gibi hem sineklere darbe indirirken diğer taraftan büyük kaplanlara da darbe indirmeye devam ediyoruz. Partimiz yolsuzlukla büyük bir cesaretle mücadele ediyor.
“İğneyi başkasına, çuvaldızı kendimize batırıyoruz. Xi’nin dediği gibi, ÇKP ilk kuruluş amaçlarında ısrar ediyor, dünyanın ortak refahı için çaba göstermeliyiz. Çin’in anayasasında dünyada barışçıl ve birlikte kalkınma diye bir hedef var. 1949’dan bugüne başka ülkelerle hiçbir zaman çatışma başlatan taraf olmadık, hiçbir ülkenin toprağında gözümüz olmadı. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Daimi Üyesi olarak her zaman çok taraflı ve adil bir uluslararası adil düzen savunuyoruz.
“1971 yılından bugüne, diplomatik ilişkilerimizin 50. yılında hem bölgede hem de dünya çapında önemli etkisi olan iki büyük ülke olarak üzerimizde büyük sorumluluk var. İşbirliğimizi giderek derinleşiyoruz. Çin tarafı olarak biz her zaman Türkiye’nin kendine uygun olarak seçtiği kalkınma yöntemine saygılıyız ve herhangi bir üçüncü ülkenin insan hakları adı altında Türkiye’nin içişlerine karışmasına karşıyız. Aynı anlayışı Türkiye’den de bekliyoruz.
“Sayın Perinçek ve Vatan Partisi bizim eskiden beri yoldaşımız ve dostumuzdur. Biz her zaman sizlerle ve Türkiye’den diğer birçok temsilci ile daha fazla görüş alışverişinde bulunmak istiyoruz. Perinçek yoldaşa ve tüm Türk dostlarımıza teşekkür ediyoruz bu önemli etkinlik için. Sağlıklı günler diliyorum.
‘İNSAN HAKLARI ADI ALTINDA MÜDAHALELERİNE KARŞIYIZ’
Etkinlikte üçüncü konuşmacı, BRIQ dergisi danışma kurulu üyesi Av. Faik Işık’tı. Işık, “Sayın büyükelçinin konuşması soğuk ve resmi olmaktan çok, sıcak ve samimiydi. Sayın büyükelçi, çok net ve aydınlatıcı vurgular yaptı. İdeolojik çatışmaya girmemek, rejim ihraç etmemek, dostluk ve işbirliğini geliştirmek gibi” diyerek başladığı konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Tarihte büyük izler bırakmış iki büyük ülke işbirliğini güçlendirecektir. Kalbi duygularla, her iki ülke arasındaki dostluğa katkıda bulunmak isterim. Çin’i biz anlıyoruz. İnsan hakları adı altında küstahça müdahalelerine karşı duruyoruz.
“2004’te ilk defa Sayın Erdoğan ile Çin’e gittim, en son ise Sayın Perinçek ile 2019 yılında Çin’de bulundum. Her iki gidişte Çin’deki değişimi gördük.”
‘ÇKP’LİLER ANADOLU ERENLERİ GİBİ’
Avukat Faik Işık, Çin ziyaretinde tanıştığı ve ülkenin kalkınmasında bir numaralı rol oynayan ÇKP üyeleri için ise şöyle konuştu:
“Tek kutuplu değil çok kutuplu bir düzen istiyoruz. ÇKP ve Çin de insanlık ailesine büyük katkılar sağlayacak. Karşılıklı saygı, insanlık, eşitlik gibi ilkeleri önemsiyoruz. Çin’de Komünist Parti üyeleri bizim Anadolu erenleri gibi, lüks ve şatafattan ziyade hayatlarını halklarına adamışlar. Bunlar benim kişisel gözlemlerim.
“Sayın büyükelçi, nasıl Çin’in içerisinde kendi düşmanları varsa ve bununla emperyalist ülkelerin politikalarına payandalık edenler varsa elbette bu bizim ülkemizde de var. Önemli olan bununla mücadele etmektir.”
‘BİLİM VE SOSYALİZMİN REHBERLİĞİ’
Etkinliğin ikinci oturumu “ÇKP’nin 200 yıl hedefleri” başlığı ile yapıldı. Oturumun ilk konuşmacısı Prof. Dr. Semih Koray, “Mucizelerin altında doğaüstü güçler aranır. Oysa ÇKP’nin Çin’de başardığı ‘mucize’ altında bilim ve sosyalizm rehberliğinde gerçekleştirdiği başarı yatar. Burada iki etken var, birincisi sosyalizmde ısrar, diğeri ise günümüzdeki toplumsal ilerlemenin temel güncün esas millet olduğunun yeniden ve daha derinden keşfidir” dedi. Semih Koray konuşmasında şunları vurguladı:
“Bizim programımız da Türkiye gerçeklerinden hareket edilerek oluşturulmuş, Türkiye’ye özgü bir programdır. Ancak hem sosyalizmin değerlerinde ısrar hem de çağımızda milletin temel güç olması, bizim açımızdan da geçerli olan evrensel gerçeklerdir.
“Asalaklaşmada son noktaya varmış olan emperyalist sistem ömrünü tüketmiştir. Bu sistemin, toplumsal ömrünün de sona ermesi için, ona hayatın her alanında alternatif oluşturan yeni bir sistemin kurulması gerekmektedir. Hayatın her alanında paylaşmacılık temelinde alternatif oluşturan yeni bir toplumsal sistemin yükselişine tanık oluyoruz. ÇKP, bu yeni uygarlığın kuruluşunun en önlerinde yer almaktadır.
“ÇKP’nin ilk 100 yıllık hedefi, orta halli müreffeh bir topluma ulaşmak olarak belirlenmiştir. Çin, bu hedefte yapı taşı olan ‘mutlak yoksulluğun bitirilmesine’ ulaşmıştır. Çin, üretici güçlerini geliştirirken kamu mülkiyetini dayanak noktası olarak almıştır. Bireysel çıkar, kolektif çıkarı artıracak şekilde planlanmıştır.
“Çin’in ikinci yüz yıl hedefi, ‘her anlamda modern olan bir sosyalist topluma ulaşılması’ hedefidir. Çin’in müreffeh, güçlü, demokratik, kültürel olarak gelişmiş, uyumlu ve güzel bir ülke haline getirilmesi olarak ifade edilmektedir. Günümüzde bilimin ve felsefenin rehberliği olmadan ilerleme olmayacağı açıktır. Bilimin hedefini esas alan yöneticilerin, halka hizmet ruhu ile donatıldığı ve yönetilenlerin de bilim, sanat ve kültür ile aydınlaşmış olmasını gerektirir. Sınıfsız topluma ulaşmak için yeni insan anlayışını geliştirmeliyiz. Çin deneyi, kendine özgü olmasına karşın aynı zamanda insanlık için de önemli tecrübeler sunmaktadır.”
‘ÇKP MUTLAK YOKSULLUĞU BİTİRDİ’
İkinci oturumun ikinci konuşmasını ise Vatan Partisi Çin Temsilcisi Adnan Akfırat yaptı. “Hepinizi Çin’in Guangzhou şehrinden selamlıyorum” diyen Akfırat şöyle devam etti:
“ÇKP’nin İlk Yüz Yıl Hedefi, 1 Temmuz 2021’de tamamlanıyor ancak belirlenenden 11 ay önce gerçekleştirildi. Orta halli müreffeh bir toplum inşası denilen bu hedefi Türkçede ‘karnı tok, sırtı pek’ diyebiliriz. Mutlak yoksulluk sıfırlandı. 1949’da 800 milyonun hemen hepsi mutlak yoksulluk sınırı altında yaşıyordu. Bugün 1.4 milyarlık nüfus var ve hiçbiri artık mutlak yoksulluk altında değil. Özellikle 1978’den bu yana Dışa Açılma ve Reform kalkınmayı artırırken eşitsizliği de artırmıştı. ÇKP’nin 18. ve 19. Kongrelerinde bu eşitsizlikle mücadele için mutlak yoksulluğu sıfırlama hedefini belirledi ve bunu başardı. Çin, halkını yoksulluktan kurtarırken onları özgürleştiriyor ve mücadelenin öznesi haline getiriyor. Bu ÇKP mücadelesi ile olabilirdi ancak.
“Çin kendisine sadece nicel büyümeyi koymuyor, nitel olarak da büyüme hedefini koyuyor ve bu açından da 2049’un 1 Ekim’ine kadar bu hedefi önüne koyuyor. Modern, sosyalist bir ülke olma hedefidir bunun adı. Çin’in her tarafında bütün halkın birleştiği ortak tema şudur: ÇKP olmasaydı Çin olmazdı. Çin büyük bir dönüşüm ve devrimin içinde. 1956’dan 2018’e kadar baş çelişme halkın özlemleri ile yetersiz ekonomik ve toplumsal gelişme arasındaki çelişki idi. 2018’de 19. Kongre’de baş çelişkiye eşitsizlik ve dengesizlik ile mücadele eklendi. Şu anda Çin’e özgü sosyalizmin yeni dönemi var ve bu sosyalizmin yeni atağı olarak hayatın her alanında ÇKP’nin kuruluş amaçlarına göre uygulanıyor. ÇKP insanlığın umudu olan bir ülke, kuruluşunun 100. yılı kutlu olsun. “
‘ATATÜRK VE MAO KADINLARI ÖZGÜRLEŞTİRDİ’
Bu oturumun son konuşmacısı ise Cumhuriyet Kadınları Derneği Başkanı Prof. Tülin Oygür idi. “ÇKP’nin 100. yılını, Türkiye’nin vatansever cumhuriyet kadınları olarak selamlıyorum” diye konuşmasına başlayan Prof. Oygür, şöyle devam etti:
“Sınıflı toplumla beraber ortaya çıkan kadın-erkek eşitsizliği insanlık onuruna karşı bir sorundur. Bu sorunu yine insanlık aşacaktır. Çin ve Türkiye’de, feodalitenin kadın üzerindeki büyük baskısı, Atatürk ve Mao gibi büyük önderlerin mücadelesi ile kazanılan devrimlerle aşılmaya başlanmıştır. Mao, ‘Göğün yarısını kadınlar omuzlar’ der. Atatürk de ‘Mümkün müdür ki bir toplumun yarısı topraklara zincirlerle bağlı kaldıkça diğer yarısı semalara yükselsin’ diyerek kadınların özgürlüğüne verdiği önemi belirtmiştir. İki ülkenin kadınları, hukuksal olarak erkeklerle eşittir. Kadın sorunu evrenseldir ve kadın mücadelesi bugün de emperyalizme karşı mücadele içerisinde yürümektedir. Neoliberal feminizme karşı Çin ile Türkiye arasında birlikte mücadele istediğimizi iletiyoruz. Çin’de kadını özgürleştiren ÇKP’nin 100. yılını tekrar kutluyorum.
‘ÇİN’İN KARMA EKONOMİSİ
ATATÜRK DÖNEMİ İLE AYNI’
Etkinliğin üçüncü oturumu “Çin’in ekonomik modelinin evrenselliği” üzerineydi. Oturumun ilk konuşmacısı Ufuk Üniversitesi Çin Araştırmalar Merkezi Başkanı Prof. Dr. Sencer İmer’di. Konuşmasına “Bugün Çin, başta üretim olmak üzere ABD’yi çoğu alanda geçmiştir. GSMH olarak 2028’de Çin, ABD’yi reel olarak geçecektir” diye başlayan Prof. İmer’in konuşmasından öne çıkan vurgular ise şöyle:
“Çin kalkınmasının evrenselliği açısından baktığımızda önemli bir ilkeye sahip olduklarını görüyoruz: ‘Güçlü olana ezilmemek ve gerçek bağımsızlığa sahip olmak.’ Burada adalet, iyi yönetim, eğitim ve vatanseverlik kilit rol oynamıştır. Tasarruf yapmışlardır ve ihracata önem vermişlerdir. Bu 1923-38 arası Atatürk politikaları ile hemen hemen aynıdır. Devlet, özel sektör ve yabancı sermaye ortaklığı hedeflenmiştir. ÇKP, milli teknolojinin önemini de dünyaya gösteriyor. Karma ekonominin ülke sorumluluğu içinde götürülmesini uyguluyorlar. Atatürk ile çok benzerdir. Gerçek kalkınma olmadan ülke egemenliği sağlanamaz ve başkalarının hegemonyası altına girilir. Çin modeli bu açıdan dünyaya bir dolu başarılı örnek sunuyor.”
‘SOSYALİZMİN ÇİN MUCİZESİ’
Oturumun diğer konuşmacısı ise İstinye Üniversitesi “Kuşak Yol Girişimi Araştırma Merkezi” Başkanı Doç. Dr. Efe Can Gürcan oldu. Gürcan, “Çin, tarihsel tecrübesini, ÇKP önderliğinde kamucu bir devlet modeli ile yürütmektedir. Bilim ve teknoloji merkezli üretim devrimi en önemli formüldür. Dengeli bir kalkınma, bağımsızlık modeli inşa edilmektedir” dedi ve şöyle devam etti:
“Çin, kalkınması Batı emperyalizmi tarafından engellenen, öncesinde yarı sömürge ve az gelişmiş koşulları olan bir ülke. 1949’dan önce Çin dünyanın en fakir ülkeleri arasındaydı. 1978-2018 arası yüzde 9.4 oranında yıllık ekonomik büyüme, insanlık tarihinde en büyük ve en hızlı büyümeyi teşkil ediyor. Çin bugün dünyanın en büyük yüksek teknoloji ve elektronik üreticisi ve ihracatçısı, dünyanın en çok makale üreticisi (akademik önderlik) ve temiz enerjiye en çok yatırım yapan ülke. Buna literatürde ‘mucize’ denir ve bunun arkasında yatan maddi koşullar, kamuculuk, dengeli kalkınma, Çin’e öncü sosyalizm ve ÇKP’nin önderliğidir.”
‘TARİHSEL BAŞARI’
Teori Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Kuntay Gücüm ise, etkinlikte yaptığı konuşmada ÇKP’nin önder rolüne, Çin sosyalizminin kalkınma başarısının evrenselliğine dikkat çekti:
“Dünya Bankası Başkanı, Çin’in yoksullukla mücadelesi için ‘sefaletle mücadele açısından insanlık tarihindeki en büyük başarı’ nitelendirmesini yapıyor. Çin salgına karşı mücadelede de muhteşem bir örnek gösterdi. ÇKP önderliğinde halkın büyük katkısı ile salgın yenilgiye uğratıldı. Çin bilimsel teorinin günümüzdeki en büyük laboratuvarıdır. Çin demokratik devriminin büyük lideri Sun Yat Sen, bir konuşmasında Türkiye ve Çin’i ‘Asya’nın iki kapısı’ olarak nitelendirmiştir. Türkiye, Kuşak ve Yol Girişimi için büyük olanaklar barındırıyor. İki ülke arasındaki işbirliğini artırmak için çalışmamız gerekiyor.”
Programın son oturumu olan “ÇKP’nin toplumsal ve kültürel alanlardaki katkıları” bölümünde Mimar Sinan Üniversitesi’nden Prof. Dr. Caner Karavit, Şanghay Uluslararası Araştırmalar Üniversitesinden Doç. Dr. Han Zhimin ve Türk şair-yazar Hüseyin Haydar konuşmalarını gerçekleştirdi. Konuşmacılar, Asya’nın iki ayrı kanadında yer alan, tarihsel ilişkileri kuvvetli iki ülkenin kültürel alanda büyük birikimi olduğunu ve işbirliğini devam ettirmek gerektiğini belirttiler.