Xi'nin Avrupa ziyareti! Sırbistan ve Macaristan’dan verilen mesaj: ‘Ortak bir gelecek inşa edeceğiz’

Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, 5 yıl sonra ilk kez Avrupa’ya geldi. Xi’nin ilk durağı Fransa oldu. Xi, Macron ve von der Leyen ile görüştü. Gündemde Ukrayna ve ticari ilişkiler vardı. Xi’nin sonraki durağı Sırbistan ve Macaristan oldu. Çin bu ülkelerle önemli işbirliklerine imza attı

Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, 5-10 Mayıs tarihleri arası Fransa, Sırbistan ve Macaristan’ı ziyaret etti. Xi’nin gezisi, üçüncü yılına giren Ukrayna savaşı ve Avrupa-Rusya arası gerginliğin arttığı, öte yandan ABD’de yaklaşan Başkanlık seçimlerinin gölgesinde yapıldı. Almanya Başbakanı Olaf Scholz’un geçen ay Çin’e yaptığı ziyaretin hemen ardından gelen bu ziyaret, Çin-AB ilişkileri açısından belirleyici bir an olarak değerlendiriliyor.

AVRUPA TAAHHÜDÜNDE DURMAMIŞTI…

Çin ve Avrupa ilişkileri, uluslararası düzenin çok kutuplu yapıya evrildiği bir yapıda oldukça kritik öneme sahip. 2019’da son Avrupa ziyaretinde Xi, İtalya ve AB ile üst düzey anlaşmalar imzalamıştı. Çin ve AB, 2020’de ikili yatırım anlaşması konusunda prensipte anlaşmaya varmıştı. Ancak resmi olarak bilindiği şekliyle bu “Kapsamlı Yatırım Anlaşması” hiçbir zaman fiilen yürürlüğe giremedi. Avrupa Parlamentosu bunu önce onayladı fakat 6 ay sonra ABD’nin peşine takılarak “Sinciang’da insan hakları ihlalleri” iddialarıyla iptal etmişti. Xi’nin yine 2019’da İtalya ziyaretinde ise ülkenin Kuşak ve Yol Girişimi’ne (KYG) katılmasına karar verilmişti. Nitekim ABD’nin baskısıyla İtalya 2023’te KYG’den çıktığını duyurmuştu.

TİCARİ İLİŞKİLER TAM GAZ

Bütün bu siyasi gerilimlere karşın Çin-AB ilişkileri ekonomik olarak ilerledi. Çin-AB arasındaki ticari ilişkiler, Çin’in Dünya Ticaret Örgütü’ne davet edildiği 2001 yılından bu yana yüzde 900 artarak geçen yıl 1 trilyon dolar sınırına ulaştı. Çin’in AB’deki doğrudan yabancı yatırımı esas olarak üç ülkede yoğunlaşıyor: Fransa, Almanya ve Macaristan. Ziyaretin de bu üç ülkeden ikisine yapılması dikkat çekici.

Çin bütün suçlamalara karşı oldukça pragmatik bir ülke olarak ticari hacimde bir taviz vermekten yana değil. AB-Çin ilişkilerini olumsuz anlamda etkileyen en büyük faktör ise ABD’nin tutumu ve Avrupa’ya baskısı. ABD’nin Çin’e yönelik “üretim fazlası”, “devlet destekli şirketlerin haksız rekabet yaratması”, “Rusya’ya teknolojik yardım” vb. suçlamalarını artırdığı bir ortamda benzer söylemler AB liderlerince de seslendiriliyor. Bu anlamda Xi’nin Fransa gezisinde Ursula von der Leyen’in ABD’nin sözcülüğünü yaptığını söyleyebiliriz.

Fransa

‘BİR İYİ BİR KÖTÜ POLİS’

Xi’nin ilk durağı Fransa’ydı. Macron’un son Çin ziyaretinde ettiği güzel sözler, günlerce Çin medyasında yeniden hatırlatıldı. Fransız liderin geçen yıl nisan ayında 3 günlük Çin gezisi sonrası “Avrupa, ABD’nin vassalı olmamalı” sözleri ABD ve Batıcıların büyük tepkisini çekmişti. Bu anlamda Xi, Fransa’ya geldiğinde Macron’un iyi polis, Avrupa Komisyonu Başkanı von der Leyen’in ise kötü polis rolü olduğunu belirten yorumlar Çin medyasında havada uçuştu. Leyen’in görüşmeye katılması üçlü zirvenin bir Avrupa gündemi olduğunu da net olarak gösterdi. İki Avrupalı lider, Çin’e yönelik ticari eleştirilerini ve önerilerini iletti.

Eylül ayında Avrupa Komisyonu ilk kez Çin’in elektrikli otomobillerine yönelik bir sübvansiyon karşıtı soruşturma başlatmıştı. Çin’in fotovoltaik endüstrisine yönelik ikinci bir soruşturma da yeni başlarken, ülkenin tıbbi cihaz tedarikine yönelik bir soruşturma da paralel bir komisyon programı kapsamında başlatıldı. Scholz’un Pekin ziyaretinde de benzer eleştiriler Çin’e yöneltilmişti. Xi ise iddiaları reddederek sadece sığır eti ve elma ithalatına yönelik kısıtlamaları kaldırmıştı.

Xi’nin ziyareti çerçevesinde düzenlenen 6. Fransız-Çin İş Konseyi kapsamında çeşitli ticari sözleşmeler de imzalandı. Lityum katot malzemeleri şirketi Xiamen Tungsten New Energy ile nükleer yakıtlar konusunda uzmanlaşmış Fransız şirketi Orano arasında bir ortaklık kuruldu.

UKRAYNA GÜNDEMİ

Fransa lideri Emmanuel Macron ziyaret öncesi bu yaz Paris’te yapılacak Olimpiyat Oyunları sırasında Olimpiyatlarda ateşkes sağlanması için “mümkün olan her şeyi” yapacağını ve bunu gerçeğe dönüştürmek için Xi’den yardım isteyeceğini söylemişti. Görüşmede de Macron ve von der Leyen’in Çin’den Moskova üzerindeki nüfuzunu kullanarak Rusya’nın askeri müdahalesini bitirmesine yönelik baskı yapmaya çalıştılar.

İsviçre, haziran ortasında Rusya-Ukrayna savaşıyla ilgili üst düzey bir barış konferansına ev sahipliği yapacak. Macron, Pekin’i toplantıya katılmaya ikna etmeyi umuyordu ancak Çinli üst düzey diplomatlar Rusya’sız bir davete yeşil ışık yakmayacağını duyurmuştu.

Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, ülkesinin Rusya ile yakın ilişkileri nedeniyle eleştirilmesine şiddetle karşı çıktı ve ‘bu krizin sorumluluğunu üçüncü ülkelere atmak, itibarlarını lekelemek ve yeni bir Soğuk Savaş başlatmak için kullanılmasına karşı olduğunu’ söyledi. Xi ayrıca Çin’in Ukrayna krizinin kaynağında yer almadığını ve taraflarından biri olmadığını tekrar belirterek Çin’in “tarafsızız” duruşunu sürdürmeye çalıştı. Xi, Çin’in hem Rusya hem de Ukrayna tarafından tanınacak uluslararası bir barış konferansının düzenlenmesini destekleyeceğini söyledi.

NATO SALDIRISININ YIL DÖNÜMÜNDE BELGRAD’DA

Xi’nin Fransa sonrası durağı ise Sırbistan ve Macaristan oldu. Bu iki ülke, Çin’in Avrupa içindeki en yakın ilişkilerinin olduğu ülkeler dersek yanılmış olmayız.

Sırbistan

Xi, sekiz yıl sonra Sırbistan’ı tekrar ziyaret etti. 1999’da o zamanki Yugoslavya Federal Cumhuriyeti’nin NATO uçakları tarafından bombalanması sırasında Çin’in Belgrad’daki Büyükelçiliği de saldırılardan nasibini almıştı. 7 Mayıs yani bu saldırının 25. Yılında Xi’nin Belgrad’a gelmesi bu anlamda ABD ve NATO’ya simgesel bir cevap anlamı taşıyor.

Xi, Sırbistan’ı ilk kez 2016 yılında ziyaret ederken, aralarında Stratejik Ortaklık Bildirgesi’nin de bulunduğu bir dizi ikili anlaşma imzalandı. Bu anlaşma, Çin’in Balkanlar ve daha geniş anlamda Avrupa’daki varlığını artırma hedefini yansıtıyor. Çin şu anda Sırbistan’ın en büyük yabancı yatırımcısı durumunda.

Xi Jinping ve Aleksandar Vucic

Sırp lider Vucic ile görüşmesi sonra Çin ile Sırbistan arasında 28 işbirliği anlaşmasına imza atıldı. Ayrıca iki ülke arasındaki “kapsamlı stratejik ortaklık” seviyesindeki ilişkiler “ortak gelecek” seviyesine yükseltildi. Bu, Xi’nin temel dış politika konsepti olan “insanlık için ortak kader topluluğu”nun bir parçası.

‘ÇELİKTEN DOSTLUK’

Yayınlanan ortak bildiride, Sırbistan’da yuan takas bankasının hızla açılmasının desteklendiği ifade edildi. Bildiride, iki tarafın da ikili ticaret ve yatırımlarda, yerel para biriminin kullanılmasını teşvik etmeye hazır olduğu, mali kuruluşları ticaret ve yatırım işbirliği için finansman desteği ve finansal hizmetler sağlamaya teşvik ettiği bilgisi yer aldı.

İmza töreninin ardından gerçekleştirilen ortak basın toplantısında konuşan Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic, Çin ile Sırbistan’ın “çelikten” dostluklarını hiç kimsenin bozamayacağını söyledi. Sırbistan’ın uluslararası alanda büyük bir baskıyla karşı karşıya olduğunu ve Birleşmiş Milletler’deki meselelerde Çin’in sağlam desteğine sahip olacaklarını söyleyen Vucic, diğer yandan Tayvan, Doğu Türkistan ve Hong Kong meselelerinin de Çin’in kendi iç meselesi olduğunu ve bu çerçevede “Tek Çin” prensibini desteklediklerini ifade etti.

Çin Devlet Başkanı Xi ise Çin ile Sırbistan ilişkilerinin tarihinde yeni bir dönem başlattıklarını ifade ederek, “Sırbistan, ortak bir gelecek inşa ettiğimiz ilk Avrupa ülkesi oluyor” dedi. Yapılan görüşmeler ile imzalanan anlaşmaların iki ülke arasındaki işbirliğinin gücünü ortaya koyduğunu vurgulayan Xi, “Sırbistan ve Çin, uluslararası planda birbirlerini güçlü bir şekilde desteklemeye devam ediyor. Çin, Sırbistan’ın toprak bütünlüğü ve egemenliğinin muhafaza edilmesini destekliyor” dedi.

SON DURAK MACARİSTAN

Xi’nin Avrupa gezisinde son durağı ise Budapeşte oldu. Xi, Budapeşte’ye varışında yaptığı yazılı konuşmada, Çin ve Macaristan’ın karşılıklı güven temelinde, iki iyi dost ve iyi ortaklar olduğunu belirtti.

Macaristan

Bu yıl Çin ile Macaristan arasında diplomatik ilişkilerin kurulmasının 75. yıldönümü kutlanıyor. 2017 yılında, ikili ilişkiler kapsamlı stratejik ortaklık seviyesine yükseltilmişti. Macaristan Xi’nin 2013’de açıkladığı Kuşak ve Yol Girişimi’ne katılan ilk AB ülkesi.

Ziyaret Budapeşte tarafından "tarihi" olarak nitelendirildi. Çin Devlet Başkanı, Macaristan Devlet Başkanı Tamas Sulyok tarafından resmi konutu Sandor Sarayı'nda büyük bir ihtişamla karşılandı. İki liderin katıldığı askerî geçit töreninin ardından Viktor Orban ile Başbakanlık konutu olan Karmelit manastırında bir araya geldiler.

Viktor Orban ile Budapeşte'deki resmi konutunda yaptığı görüşmenin ardından Çin Devlet Başkanı, yılın ikinci yarısında AB dönem başkanlığını yürütecek olan Macaristan'a Çin-AB ilişkilerinin “geliştirilmesinde daha önemli bir rol” oynaması çağrısında bulundu. Xi Jinping Budapeşte'nin “bağımsızlık” konusundaki tutumunu överek “Çin, Çin-AB kapsamlı stratejik ortaklığına büyük önem atfetmekte ve Avrupa'nın çok kutuplu dünyada önemli bir merkez ve Çin tarzı modernleşmenin teşvik edilmesinde önemli bir ortak olduğuna inanmaktadır. Çin, Macaristan'ın AB'de daha önemli bir rol oynamasına ve Çin-AB ilişkilerinin yeni ve daha büyük bir gelişme düzeyine ulaşmasına yardımcı olmakta olduğunu" ifade etti.

Başbakan Viktor Orban ortak düzenledikleri basın toplantısında Ukrayna savaşı ile ilgili Macaristan’ın tutumunu da açıkladı. “Barışı tesis etmek için çaba göstermeliyiz. Bizim sesimiz, Macaristan'ın Avrupa'daki tek sesidir. Avrupa bugün savaştan yana. Bunun tek istisnası, acil ateşkes ve barış görüşmeleri çağrısında bulunan ve Devlet Başkanı Xi Jinping tarafından sunulan Çin barış girişimi de dahil olmak üzere barış lehine tüm uluslararası çabaları destekleyen Macaristan'dır" dedi.

Çin-Avrupa ilişkileri nereye gidiyor?

Çin-Avrupa ilişkilerinde Sırbistan ve Macaristan gibi Güney Avrupa ülkeleri önemli bir dayanak noktası olsa da Fransa ve Almanya gibi kıtanın koçbaşı ülkeleri ile ilişkiler ABD baskısı altında. AB, şu anda Çin’in kıtadaki yatırımlarını inceliyor ve Avrupa Komisyonu’nun sonuçta Çin’in temiz teknoloji ihracatına ceza verilmesiyle sonuçlanabilecek bir dizi ticari soruşturma başlatmasıyla “kapasite fazlası” günün sloganı haline geldi.

Çin-AB ilişkilerinde en büyük tartışma konularından olan “ticaret açığı” konusunda ise AB lehine bir azalma eğilimi var. AB’nin resmi istatistik ofisi Eurostat’ın 2023 verilerine göre AB’nin Çin ile ticaretinde önceki yıla göre ticaret açığı yüzde 27 azaldı. 2023 yılında Çin, AB’nin mal ithalatında en büyük ülke özelliğini korurken, mal ihracatında üçüncü büyük grup oldu.

Birkaç ay önce ABD İstihbarat Topluluğu’nun “2024 Tehdit Raporu” açıklandı. ABD kendisine yönelik tehditler konusunda Çin’i ilk sıraya koyuyor. ABD’nin bu yoruma varmasına yol açan geçerli sebepleri olabilir, çünkü kendisi gerileyen Çin de yükselen bir kuvvet. Fakat Avrupa için aynı sonuca ulaşabilir miyiz? Yani Avrupa için en büyük tehdit Çin midir? Avrupa için tartışılması gereken budur.

AB’NİN ÖNÜNDEKİ YOLLAR

Henry Kissinger, Dünya Düzeni kitabında AB’nin geleceği ile ilgili 3 olasılıktan bahsediyordu. Birincisi, AB’nin ABD ile daha yakın ilişkiler içerisinde sözde “kurallara dayalı uluslararası düzen”i sürdüren rolü; ikincisi, AB’nin Rusya ve Avrasya kuvvetleri ile daha da yakınlaşan bir rotaya girmesi; üçüncüsü de AB’nin tek başına bir kutup olarak ortaya çıkması. Kissinger bunlarda ilkinin ABD için elzem olduğunu, diğer ikisinin ise ABD için felaket sonuçlara yol açacağını iddia ediyordu. ABD geleneksel dış politika yapıcıları AB’nin Rusya ve Çin’in peşine takılmadan “tek başına kutup” olma ihtimaline bile dayanamıyor. ABD Başkanlık seçimlerini olası bir Trump zaferi de Avrupa’nın uluslararası ilişkilerde geleneksel rolünde ciddi bir kırılma yaratabilir. Avrupa’nın önünde duran esas yol ayrımı da burada yatıyor.

Macaristan-Sırbistan demiryolu inşaatında önemli dönüm noktası

EMRE ŞENBABAOĞLU

25 Nisan 2024’te Sırbistan'ın Bačka Topola İstasyonu'nda Novi Sad ve Subotica arasındaki demiryolu hattı için ray döşeme işleminin başarıyla tamamlanmasıyla Macaristan-Sırbistan Demiryolu inşaatında önemli bir dönüm noktasına ulaşıldı. Bu olay, demiryolu hattının Macaristan ve Sırbistan arasındaki sınıra kadar bağlanması açısından çok önemli bir başarıya işaret ediyor.

Novi Sad-Subotica arası 108 kilometre uzunluğunda olup Novi Sad İstasyonundan başlayıp Vrbas, Bačka Topola ve Subotica'dan geçerek Sırbistan-Macaristan sınırında sona ermektedir. Subotica, Sırbistan’ın kuzeyinde, Macaristan’a çok yakın bir konumda yer alan bir şehir. Bu proje, Çin Milli Demiryolu Grubu Limited Şirketi ve iştiraki Çin Demiryolu Uluslararası A.Ş.'nin himayesi altında yürütülüyor. Hem Çinli hem de Sırp işletmelerden oluşan inşaat ekipleri, karmaşık inşaat ortamlarının ve sıkışık programların üstesinden övgüye değer bir uzmanlık ve koordinasyonla geldiler. Halihazırda projenin inşaat çalışmalarının %80’inden fazlası bitmiş durumda. Novi Sad'dan Vrbas’a kadar olan bölüm elektrifikasyon ve rayların ince ayarları da dahil olmak üzere neredeyse tamamlandı.

VUCİC: MÜTHİŞ BİR İŞ YAPILIYOR

Çin tarafından yapılan demiryolunu harika olarak niteleyen Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vučić, demiryolunun Belgrad ile Subotica arasındaki seyahati önemli ölçüde kolaylaştıracağını belirtti. Vucic, Çin televizyonu CCTV’ye verdiği demeçte şunları söyledi: “Çinli şirketlerin gerçekten harika olduğuna inanıyorum. Günümüz Avrupa'sında çok nadir görebileceğiniz şekilde üç vardiya çalışıyorlar. Müthiş bir iş yapıyorlar ve işlerini eylül sonu, ekim başına kadar bitirecekler. Ardından Deutsche Bahn ve diğerleri tarafından yapılacak olan hızlı tren testleri var. (Bu) Sırbistan vatandaşları için önemli, sadece Sırbistan için değil, Belgrad'dan Subotica'ya bir saat 15 dakika içinde seyahat etmek ki bu inanılmaz, harika bir şey. Belgrad şehir merkezinden Subotica şehir merkezine gitmek için, çok hızlı sürseniz bile, arabayla en az iki saate ihtiyacınız var. Ama bu bir saat 15 dakika, manzaranın tadını çıkarmak, güzel Çin trenlerinin ve diğer her şeyin tadını çıkarmak anlamına geliyor. Bu 2015'ten beri birlikte hayal ettiğimiz bir şeydi. Ve şimdi bu hayaller gerçek oluyor. Başkan Xi'ye ve Çinli dostlarımıza son derece minnettarım.” dedi.

Kuşak ve Yol Girişimi (KYG) kapsamında önemli bir proje olan 350 kilometrelik Macaristan-Sırbistan Demiryolu, Orta ile Güneydoğu Avrupa’nın içinden geçmesi planlanan Budapeşte-Belgrad-Üsküp-Atina demiryolu hattının da ilk parçasını oluşturuyor. Bu uluslararası hat, daha büyük ölçekte “Çin ile Orta ve Doğu Avrupa Ülkeleri Arasında İşbirliği” platformunun projelerinden biri. Bu anlamda Kuşak ve Yol Girişimi, ulaşım, ticaret ve yatırım açısından Orta ve Güneydoğu Avrupa ülkelerine önemli fırsatlar yaratıyor. Bu durumun bölgedeki ülkeler arasında işbirliğini ve dayanışmayı artırması kaçınılmaz görünüyor.

Sonraki Haber