Çin, yeni Tayvan Beyaz Kitabı yayımladı: ABD kışkırtması ‘barışçı birleşmeyi’ hızlandırdı
Çin, yayımladığı yeni Tayvan siyaset belgesinde ‘barışçı yeniden birleşmenin’ hızlanacağına işaret etti. Belgede ayrılıkçı parti ve arkasındaki ABD desteği açıkça hedef alındı. Tayvan ekonomisinin Çin’le bütünleştiği ve halkı kazanarak birleşmenin sağlanacağı vurgulandı.
Çin Halk Cumhuriyeti, ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi’nin gerilimi tırmandıran Tayvan ziyaretinden sonra yeni bir Tayvan politika belgesi yayımladı. “Tayvan Beyaz Kitabı” olarak da anılan belge, Çin’in ABD saldırganlığına karşı “barış içinde yeniden birleşme” stratejisini daha hızlı hayata geçirme kararlılığını ve özgüvenini ortaya koydu.
Belgenin açıklanmasıyla eş zamanlı olarak, Tayvan’da ana muhalefet partisi olan Milliyetçi Parti’den (Kuomintang) bir heyetin, Çin’i ziyaret edeceği duyuruldu. ABD işbirlikçisi Demokrat İleri Parti (DPP) ise ziyaret kararına tepki gösterdi.
Çin'in en yüksek yürütme organı Devlet Konseyi'ne bağlı Tayvan İlişkileri Dairesi ile Enformasyon Dairesinin ortak yayımladığı belge, “Tayvan Sorunu ve Yeni Dönemde Çin'in Birleşmesi” başlığını taşıyor. Daha önce Tayvan konusunda 1993 ve 2000 yılında iki politika belgesi yayımlanmıştı. Yeni belgede, Çin’in 22 yıl öncesinden çok daha güçlü bir durumda olduğu vurgulandı ve “Tarihin tekeri ulusal yeniden birleşme yönünde dönmektedir ve hiç kimse veya hiçbir güç bunu durdurmaya muktedir değildir.” dendi.
YENİ YÜZYIL HEDEFİNİN VAZGEÇİLMEZ PARÇASI
Belgede, yeniden birleşmenin “tarihi bir görev” ve Çin’in yeni dönem hedeflerinin “ayrılmaz bir parçası” olduğu vurgulandı. Bu bağlamda “Çin Devrimi’nin büyük öncüsü” olarak anılan Dr. Sun Yat Sen’in “Birleşme Çin ulusunun tüm milliyetlerinin ortak umududur. Eğer Çin birleşebilirse, tüm Çinliler mutlu bir yaşam sürecektir; eğer birleşemezse, herkes acı çekecektir.” sözü hatırlatıldı.
Çin Halk Cumhuriyeti’nin 1949’da kurulmasından sonra “Mao Zedung önderliğinde Çinli komünistlerin, Tayvan sorununun barışçı çözümü için temel yol haritası, ilke ve siyaseti ortaya koyduğu” belirtildi. “Tayvan Boğazı’nın her iki yakası da aynı ailedir.” anlayışı ile Çin’in egemenliği ve toprak bütünlüğüne sahip çıkmanın esas olduğuna işaret edildi.
Xi Jinping’in merkezinde yer aldığı ÇKP önderliğinin, 2012’de yapılan 18. Ulusal Kongresi’yle birlikte Tayvan sorununa yeni ve yaratıcı (inovatif) çözümler yürürlüğe koyduğu kaydedildi. Bu çözümlerin, geçen yıllarda Tayvan’da ABD ile işbirliği yapan ayrılıkçı yönetim tarafından baltalandığı açıkça ifade edildi.
Çin’in “tüm yönleriyle orta halli refah toplumuna” ulaşmaya dair ilk yüzyıl hedefinin ÇKP önderliğinde başarıya ulaştığı, şimdi ise Çin’i “modern sosyalist bir ülke” yapma hedefine doğru yeni bir yolculuğa başladığı kaydedildi. Çin’in kalkınma başarısının ve eriştiği güçlü konumun, Tayvan meselesine çözüm için “yeni bir kalkış” noktası olduğu belirtildi.
Çin’in izleyeceği yol, “Barışçı yeniden birleşmeyi sağlamak için tüm samimiyetimizle ve elimizden gelen her çabayı göstereceğiz.” şeklinde ifade edildi. Pekin'in gerekirse güç kullanma seçeneğini saklı tuttuğu, ancak bunun Tayvan'ın Çinli halkını hedef almayacağı, dış müdahalelere ve ayrılıkçı eylemlere savunma amaçlı olacağı vurgulandı.
ÇİN MUCİZESİ ÖZGÜVENİ
Belgede, Çin’in dünyanın ikinci büyük ekonomisi olarak “sağlam bir maddi temel, insan kaynağı zenginliği, dev bir pazar ve toplumsal istikrar” yarattığı vurgulandı. Ülkenin ekonomik ve teknolojik gücünü, ulusal savunma yeteneklerini istikrarlı bir şekilde geliştirmesinin ayrılıkçı çabalara ve dış müdahaleye karşı sağlam bir caydırıcılık yarattığının altı çizildi.
“Çin Mucizesi”nin, Tayvan ve Çin ana karası arasında ticaret ve işbirliğini geliştirmek için muazzam fırsatlar yarattığına işaret edildi. Her geçen gün gençler başta olmak üzere daha çok Tayvanlı Çin yurttaşının, Çin ana karasına okumaya gittiği, burada iş ve yatırım yaptığı ve yaşamayı seçtiği belirtildi.
IMF verilerinin 1980’de Tayvan’ın gayrisafi yurt içi hasılasının (GSYİH) 7 katı olan Çin ana karasının gelirinin, 2021’de bunun 22 katına ulaştığına dikkat çekildi. Tayvan’ın iki yakası arasında ekonomik bütünleşme ve kültürel ortaklığın çok derin olduğuna dikkat çekildi.
Tayvan sorununun, Çin milletinin tarihinde bir zayıflık ve kaos döneminden miras kaldığı kaydedilirken “Tayvan’da hangi parti ya da grup iktidarda olursa olsun Boğaz’ın iki yakası arasındaki ilişkilerin gelişim yönünü ve ulusal yeniden birleşme yönündeki eğilimi tersine çeviremez.” denildi. Çin’in yeniden birleşme için gerekli olan ulusal canlanmayı başarmaya “hiç olmadığı kadar yakın, kendinden emin ve muktedir” olduğu belirtildi.
AYRILIKÇILAR AÇIKÇA HEDEFTE
Çin’in yeni Tayvan siyaset belgesinde, adada iktidarda bulunan ayrılıkçı Demokratik İlerleme Partisi (DPP) ilk defa ismiyle anıldı. Burada “DPP yetkilileri ayrılıkçı bir tutum benimsemiş ve dış güçlerle, ülkemizi bölmek için tasarlanmış kışkırtma eylemlerinde sürekli işbirliği içinde hareket etmiştir.” denildi.
DPP’nin eylemleri, Tayvan Boğazı’nda güvenliği tehlikeye attığı ve barışçıl birleşme imkanlarını sınırlandırdığı vurgulandı ve bunlar “aşılması gereken engeller” olarak nitelendi. Belgede “ABD içindeki Çin düşmanı güçler olduğuna” işaret edilerek “ABD’de, hegemonya yanılsamaları içinde kaybolmuş ve Soğuk Savaş zihniyetine hapsolmuş bazı güçler, Çin’in esas stratejik düşman ve ciddi bir uzun vadeli tehdit olduğunda ısrar etmektedir.” denildi.
Bu kesimlerin “özgürlük, demokrasi ve insan hakları” ile “kurala dayalı uluslararası sistemi sürdürmek” gibi kavramların “sis perdesi” arkasına sığınarak, Tayvan’ı “bir piyon olarak kullanarak” Çin’in gelişimini sınırlandırmaya çalıştığı vurgulandı.
Ayrılıkçı siyasetlerin ve dış güçlerin başarısızlığa mahkûm olduğu belirtilirken Tayvan halkının giderek daha fazla barışçıl birleşme siyasetine sarılmakta olduğu belirtildi.
Çin’in Tayvan’daki yurttaşlarını da kazanarak “ülkeyi bölmeye yönelik her türden girişimi ve dış müdahaleyi bastıracağı” ifade edildi. Belgenin son cümlesinde “Ana vatanın birleşmesi yönündeki tarihsel amacımız başarılmalıdır ve başarılacaktır.” denildi.
KUOMİNTANG’DAN ANA KARAYA ZİYARET
Tayvan’da ana muhalefet konumunda bulunan Milliyetçi Parti, (Kuomintang/KMT) merkezi Çin yönetimiyle görüşmek üzere bir heyet göndereceklerini açıkladı.
Tayvan ajansı CNA'nın haberine göre, KMT Genel Başkan Yardımcısı Andrew Hsia öncülüğündeki heyet, 17 günlük ziyaret için Tayvan'dan ayrılarak Çin'in Fujian eyaletinin Xiamen kentine doğru yola çıktı.
KMT'den yapılan açıklamada, yola çıkan heyetin, ana karada yerleşik Tayvanlı iş insanlarıyla temaslarda bulunarak onların sorunlarını dinleyeceği belirtildi. Açıklamada, heyetin başkent Pekin'e gitmeyeceği, Çin Komünist Partisi (ÇKP) ve merkezi hükümetin temsilcileri ile siyasi konularda görüşme yapmayacağı kaydedildi. ppTayvan Ana Kara İlişkileri Konseyi (MAC), yaptığı açıklamada, Pekin'in Tayvan'ı hedef alan askeri tatbikatlar düzenlediği bir dönemde siyasi parti üyelerinin Çin'i ziyaret etmesinin uygun olmadığını ifade etti. İktidardaki Demokratik İlerici Parti (DPP) hükümetinin lideri Tsai Ing-wen de gezinin Tayvan halkında yarattığı hayal kırıklığının yanında uluslararası topluma yanlış mesaj verebileceği uyarısında bulundu.
KMT iktidarı döneminde Ana Kara İlişkileri Konseyi Başkanlığını yürüten Hsia ise Tayvan'dan ayrılmadan önce havaalanında yaptığı açıklamada, “Bu kritik dönemde ana karadaki yurttaşlarımıza ilgimizi göstermemiz gerekiyor. Ayrıca iki taraf arasında daha fazla iletişim kanalının olmasına ihtiyaç var.” ifadelerini kullandı.
Kuomintang, adada Çin’le barışçı yeniden birleşme siyasetinin başını çekiyor. Parti, 2020 yılında 90 bin oy farkla ana muhalefete düşmüştü. İktidardaki ABD işbirlikçisi Demokratik İlerleme Partisi (DPP) 4,81 milyon oyla yüzde 33,98 oranına ulaşırken KMT 4,72 oyla yüzde 33,36’ya ulaşmıştı. Aynı yıl yapılan başkanlık seçimlerinde ise DPP’nin adayı Tsai Ing-wen yüzde 57,1’e 38,7 gibi daha farklı bir şekilde kazanmıştı.
Pelosi kışkırtmasıyla oluşan gerginlikten sonra Kuomintang’ın ada halkındaki rahatsızlığı örgütleyecek doğru hamleleri yapması halinde bir sonraki seçimleri kazanabileceği belirtiliyor. Çin’in “yeniden birleşmenin doğurduğu muazzam fırsatlar” vurgusu da bu amaca işaret ediyor.