Çin’deki Türk’ten Coronavirus yazısı: ‘Size yalan söylüyorlar!’
Bugün yapılan resmi açıklamalara göre virüsün tespit edildiği yaklaşık 2 bin kişi bulunuyor, bunlardan 56 kişi hayatını kaybederken, 49 kişi ise sağlığına kavuştu. Yaklasık 2 bin 500 kişi ise şüpheli sıfatı ile gözlem altında tutuluyor. Benim bilgime göre Çin’de yaşayan hiç bir Türk, bu virüse maruz kalmadı.
Ölenlerden 2 kişi dışında hepsi 60 yaş üzeri kişiler, bu iki kişiden birisi 35, diğeri ise 48 yaşında.
Bugün Çin’de yurt çapında pek çok tıp fakültesinden uzman, karantina bölgesine gönderildi. Çinde daha önce çıkan ve aşısı geliştirilen SARS virüsüne de karşı çalışan ekip önderlğinde bir aşı ekibi çalışmalarına devam ediyor. Bir ulusal birlik ve seferberlik durumu söz konusu diyebiliriz.
Virüs ile ilgili kişisel görüşlerim ise şu şekildedir; Çin dünyanın en eski şehirli kültürlerinden bir tanesidir, dolayısıyla salgın hastalıklara karşı uyanık ve tanışıktır. Çin yemek kültüründen tutun da günlük hayat alışkanlıklarına kadar pek çoğu sağlıklı kalabilmek için icad edilmiştir. Çubuk ile yemek yemek, sıcak su içmek gibi alışkanlıklar salgınlardan korunmanın bir yöntemi olarak kökü çok eskilerde bulunan çözümlerdir.
Günümüzde ise Çin’deki sağlık sistemi oldukça yetersiz, pahalı ve gelişmiş ülkelere göre oldukça geri olmasına rağmen Çin’in nüfusuna (1,5 milyar insan) oranla oldukça başarılıdır ve kırsal bölgelerde oldukça iyi durumdadır. Bunun altında yatan temel sebep önleyici tıp kavramıdır. Çin devleti ve sağlık sistemi insanları tedavi etmekten çok hasta olmasını engellemek üzerine inşa edilmiştir. Üzülerek ve utanarak söylüyorum ki Çin’de “hasta garantili” hastahane inşaatları ve ihaleleri bulamazsınız…
Virüs, Wuhan kentinde yasadışı hayvan satışı da yapılan bir deniz ürünleri satıs merkezinde yayıldıktan sonra, Çinli otoriteler oldukça kapsamlı bir kriz planı devreye soktular. Çünkü yukarıda da belirtiğim gibi şehirli toplumlar salgın hastalıklara karşı her zaman tetiktedir. Ayrıca yakın tarihte ortaya çıkan SARS hastalığının da oldukça büyük tecrübüsine sahipler.
Bu virüsün SARS virüsüne göre daha az bulaşıcı olmasına rağmen iki hafta gibi bir kuluçka süresinin bulunması en büyük tehlikeyi oluşturuyor, bu nedenle önemler de oldukça sert ve kapsamlı. Mesela Dünya Sağlık Örgütü’nün kırmızı alarm ve şehir karantinası önerisinde bulunmamasına rağmen, Çinli yetkililer başta Wuhan olmak üzere hastalığın çok rastlandığı diğer ufak şehirleri karantina altına alarak bütün ulaşım araçlarını özel temizlikten geçirdi, sokaklar özel sıvılarla temizlendi. Hastalığın yayılmaması için önleyici tedbirler geliştirildi. Örneğin ben bile Türkiye’den son dönemdeki ziyaretlerim ve sağlık durumuma ilişkin 2-3 form doldurdum.
Son olarak bugün okulum bir duyuru yaparak bahar döneminin başlangıç tarihlerinin ertelendiğini ve daha sonra duyurulacağını bildirdi, aynı şekilde Pekin’deki bütün okullar tatillerini uzattı. Şimdi bu duruma bakarak olayın çok ciddi bir boyutta olduğunu düşünebilirsiniz. Evet olay ciddi ancak bu uygulamanın nedeni, büyük bir sorumluklukla Çin’li yetkililerin aldığı bir ön önlemden ibaret. Çünkü Çin’deki bütün üniversite öğrencileri okul yerleşkesinde yurtlarda kalır yani virüs okulda görüldüğünde bütün okulu karantina almak yerine en başından tatili uzatarak sorumlu bir davranışta bulunuluyor ve bütün öğrencilerin sağlığı koruma altına alınıyor.
Bu virüsün yayılması ile pek çok komplo teorisi ve Çin karşıtı yalan propagandası da sosyal medya üzerinden yayılmaya başladı. Şimdi kendi tecrübe bilgime göre bazı iddia ve soruları cevaplamaya çalışacağım;
- Öyle yılan, çıyan, yarasa yerseniz olacağı budur.
Çin dünyanın en önemli gastronomi bölgelerinden birisidir. Basit ifadelerle akrep yılan yemek diye küçümsenen davranış bir kültürün parçasıdır ve bölgeseldir, Çin geneline yansımamıştır. Hiç kimsenin başka bir kültürü aşığılama hakkı yoktur. Bizim de bayılarak, severek yediğimiz, paça, işkembe, kokoreç başka kültürlerden insanlar tarafından mide bulandırıcı bulunabilir. Buradaki mesele tüketilen gıdanın kalitesi ve toplum sağlıgına etkisidir. Kesin olan şudur, bu virüsten sonra Çin’de her zaman gündem de olan gıda politikaları tekrardan gözden geçirilip daha sıkı uygulanacaktır.
- Virüs bir biyolojik savaşın ürünü.
Bilmiyorum, kimsenin de bildiğini sanmıyorum. Bu komplo teorisinin temel nedeni, virüsün Çin yılbaşısı, Bahar Bayramı'ndan hemen önce ortaya çıkmasıdır. Bu bayramda yaklaşık 350 milyon Çinli tatile çıkar. Bu sene 3 milyar bilet kesilmişti.
- Virüslü hayvan Wuhan’daki biyolojik araştırma tesisinden kaçmış.
Komplo teorisi. Böyle bir tesisin varlığı doğrulanmadı. Dünya tarihi hastalık tarihidir ve pek çok ölümcül bulaşıcı hastalığın kaynağı da hayvanlardır. Onlarca örnek verilebilir.
- Wuhan hayalet şehire dönmüş.
Sadece Wuhan değil, Çin’in bütün kentleri şu anda “hayalet şehir” halinde. Çünkü Çin yılbaşında insanlar kentlerden ayrılır ya köyüne ya da tatile gider. O yüzden mesela hiç bir Türk, Bahar Bayramı'nda büyük şehirlerde kalmak istemez, ya Türkiye’ye döner ya tatile gider. Çünkü şehir de yapacak hiçbir şey yoktur.
- Ölen kişi sayısı çok, hasta çok Çin Hükümeti yanlış bilgi veriyor.
Bu ortaya atılan en tehlikeli yalan. Yurtdışında Çin’in itibarını düşürmeye yönelik, yurt içinde ise kaos ortamı yaratmaya yönelik bir söylem. Sosyal medya da yayılan bu tarz haberlerin hiçbir kaynağı bulunmuyor. Eğer verilen rakamlar doğru olsaydı, sokaklar ölü insanlarla dolu olurdu, bu kadar hastayı koyacak bir alan da bulunmuyor, yaşadığımız çağda bunun kameralara yansımaması mümkün değil, var olan görüntüler ise tamamen hayal ürünü, ya başka yere ya başka olaya ait çoğunlukla eski görüntüler.
Son söz, bu virüs ile ilgili sosyal medyadaki hiçbir bilgiye inanmayın, alınan önlemleri yukarıda anlattığım şekilde değerlendirin. Eğer böylesine bulaşıcı bir virüs Çin’de değil de herhangi bir gelişmemiş ya da gelişmekte olan ülke de çıksaydı sonuçları korkunç olurdu, mesela Amerika da bile şu anda çok yaygın olan influenza virüsünden binlerce kişi etkilendi, yaşamını yitirdi, bu açıdan bakıldığında nasıl deprem konusunda Japonlardan öğrenilecek çok şey varsa salgın hastalıkla mücadele konusunda da Çinliler’den öğrenecek çok şeyimiz var.