Çin’den ABD'ye demokrasi dersi

Çin, “Amerika Birleşik Devletleri’nin demokrasi durumu” başlıklı rapor yayınlandı. Raporda öne çıkan vurgular, ABD’de gerçek anlamda bir demokrasinin olmadığı, halkın özde benzeyen ‘iki partiden’ birine oy atma mecburiyetinde olduğu, bir avuç para babasının yönetimi yıllardır ele geçirdiği oldu.

Birkaç gün sonra ABD’nin çağrısıyla toplanacak ‘Demokrasi Zirvesi’ öncesi Çin cephesinden dikkat çekici bir rapor yayımlandı. Çin Dışişleri Bakanlığı tarafından yayımlanan raporda ABD’de “yozlaşan demokrasi” olduğu ve Amerikan demokrasisinin gerçek halk iktidarını yansıtmadığı belirtiliyor.

Bu, Çin’in ABD’de demokrasi ile alakalı bir yılda yayımladığı ikinci rapor. Mart ayında da Çin devleti, “ABD’de İnsan Hakları İhlalleri” başlıklı 28 sayfalık bir rapor yayımlamıştı.

İÇERİKTE NELER VAR?

31 sayfalık yeni rapor “Demokrasi Nedir?”, “ABD’de Demokrasiye Yabancılaşma” ve “Sonuç” adlı üç bölümden oluşuyor. Alt başlıklar ise şu şekilde:

  • Amerikan tarzı demokrasinin “bir para politikası oyunu” haline gelmesi
  • Seçkinlerin ‘azınlık yönetimi’
  • İşlevsiz demokrasinin güven krizini tetiklemesi
  • Dünyayı şok eden Capitol isyanı
  • Yerleşik ‘ırkçılık’ kültürü
  • Kovid-19’a karşı trajik ‘mücadele’
  • ABD’nin ‘demokrasi ihracı’nın feci sonuçları
  • 'Renkli devrimler'in bölgesel ve ulusal istikrarı baltalaması
  • 'Demokrasi ihracı'nın yarattığı insani trajediler
  • Yaptırımların uluslararası kuralları ihlal etmesi

DEMOKRASİ NEDİR?

Raporun hemen girişinde yapılan demokrasi tanımı ise şöyle:

“Demokrasi tüm insanlığın paylaştığı ortak bir değerdir. Birkaç kişi-kuruma ayrıcalıklı değil, tüm ulusların hakkıdır. Demokrasi farklı biçimler alır ve demokraside herkese uyan tek bir model yoktur. Dünyadaki siyasi sistemleri tek bir kıstasla incelemek veya farklı siyasi medeniyetleri tek bir perspektiften inceleme demokratik bir bakış değildir. Bir ülkenin siyasi sistemi bağımsız olarak kendi halkı tarafından kararlaştırılmalıdır.

‘ABD DEMOKRASİSİ EVRENSEL DEĞİL’

“ABD’nin demokrasi sistemi kendi uygulamalarından türetilmiştir. Bu sistem evrensel olarak uygulanabilir değildir ve mükemmel olmaktan uzaktır. Ancak, yıllar içinde ABD, demokratik sisteminin yapısal kusurlarına ve sorunlu uygulamasına rağmen, kendisi sistemini örnek ‘demokrasi modeli’ olarak ilan etmiştir. ABD, ‘demokrasi’ kisvesi altında yürütülen savaşlar, bölgesel çalkantılar ve insani trajedi yaratarak diğer ülkelerin içişlerine müdahale etmiştir.

“Gerçeklere ve uzman görüşlerine dayanan bu rapor, ABD’deki demokrasinin eksikliklerini, suiistimalini ve bu demokrasiyi ‘ihraç etme’nin zararlarını ortaya koymayı amaçlamaktadır. Aynı zamanda ABD’nin kendi demokrasi sistemini ve uygulamalarını iyileştirmesi ve değiştirmesi umulmaktadır. Bu sadece Amerikan halkının değil, diğer ülkelerin halklarının da çıkarınadır.”

‘GERÇEK HALK DEMOKRASİSİ’

“Bir ülkenin demokratik olup olmadığını yargılamak için, halkının kendi ülkesini yönetip yönetmediğini görmek önemlidir. Oy hakkına ek olarak, insanların geniş katılım hakkına sahip olup olmadıklarını görmek önemlidir. Bir seçim kampanyasında hangi vaatlerin verildiğini ve daha da önemlisi, bu vaatlerin kaçının daha sonra gerçek anlamda uygulandığını görmek önemlidir. Bir ülkenin sistemleri ve yasaları tarafından hangi siyasi usul ve kuralların uygulandığını ve daha da önemlisi bu sistem ve yasaların gerçekten uygulanıp uygulanmadığını görmek önemlidir. İktidarın kullanımını düzenleyen kural ve prosedürlerin demokratik olup olmadığını ve daha da önemlisi iktidarın gerçekten halkın gözetimi ve denetimi altına alınıp alınmadığını görmek önemlidir.

“İşlevsel bir demokrasi, halkın tam katılımına sahip olmalıdır. Hem süreç hem de sonuçlar açısından demokrasiyi sağlamalıdır. Hem halk demokrasisi hem de devlet iradesi sağlanmalıdır. Eğer bir ülkenin halkı sadece oy kullanmaya çağrılır ve oylarını kullandıktan sonra unutulursa; eğer halk sadece seçim kampanyası sırasında yüksek sesle sözler duyarsa, ancak daha sonra hiçbir söz sahibi olmazsa; ya da oyları istendiği zaman değerli görünüp, ancak seçim bittikten sonra vatandaşlar göz ardı edilirlerse, böyle bir demokrasi gerçek bir demokrasi değildir.

“Bir ülkenin demokratik olup olmadığı, kendi halkı tarafından yargılanmalı ve belirlenmelidir, kendini beğenmiş halka yabancı bir azınlık tarafından değil. Dünyada mükemmel bir demokrasi sistemi yok, bütün ülkelere uygun bir siyasi sistem de yok. Demokrasi, bir ülkenin kendi tarihine dayanarak kurulur, geliştirilir ve kendi ulusal bağlamına uyarlanır. Her ülkenin demokrasisinin kendine özgü bir değeri vardır. Uluslararası toplum, eşitlik ve karşılıklı saygı temelinde demokrasi konusunda diyaloglarda bulunmalı ve insanlığın ilerlemesine katkıda bulunmak için birlikte çalışmalıdır.”

‘LİNCOLN DEMOKRASİSİ BUGÜN YOZLAŞTI’

“Tarihsel açıdan bakıldığında ABD demokrasisinin gelişimi, temsili sistem, ‘bir kişi bir oy’ ve kuverler ayrılığı temelinde gelişerek Avrupa’daki feodal otokrasi reddedilmiştir. Fransız yazar Alexis de Tocquivella de bunu ‘Amerika’da Demokrasi’ kitabında belirtir. Bağımsızlık Bildirgesi, Haklar Beyannamesi, kölelik karşıtı hareket, sivil haklar hareketi, Amerikan demokrasisinin ilerlemesinde öne çıkan noktalardı. Lincoln tarafından belirtilen ‘Halkın, halk tarafından, halk için yönetimi’ ilkesi, dünya çapında tanınmaktadır.

“Ancak, yıllar içinde ABD’de demokrasi halka yabancılaştı, yozlaştı ve giderek demokrasinin özünden ve özgün temelinden saptı. Paranın belirlediği siyaset, kimlik politikası, siyasi partiler arası çekişmeler, toplumsal bölünme, ırkçılık, zengin-fakir uçurumu ile bu daha da keskin hale geldi. Bütün bular Amerikan demokrasisinin işleyişini zayıflattı.”

‘DEMOKRASİ İÇİŞİLERİNE KARIŞMA BAHANESİ OLMAMALI’

“ABD, demokrasiyi sık sık diğer ülkelerin içişlerine karışma bahanesi olarak kullanıyor. Bu, ülkelerde siyasi kaosa ve toplumsal huzursuzluğa neden oldu, dünya barışını ve istikrarını engelledi. Bu tip siyasetler, ABD’de ve diğer ülkelerdeki birçok insanı, ABD’nin hala bir demokrasisinin olup olmadığını merak ettiriyor.”

ABD DEMOKRASİSİ: PARA BABALARININ İKTİDARI

Raporun “Yapısal sorunlarla dolu bir sistem” ara başlığında ABD’de demokrasinin ve seçimlerin durumu hakkında şu bilgiler veriliyor:

“ABD kendisini ‘demokrasinin feneri’ olarak adlandırıyor ve siyasi sisteminin kurulduğu dönemde demokrasiyi ve özgürlüğü savunmak için tasarlandığını iddia ediyor, ancak bugün ABD’de demokrasi vizyonu parlaklığını yitirdi. Amerikan demokrasisi şimdi para politikası, ayrıcalıklı yönetim, siyasi kutuplaşma ve işlevsiz bir sistemle ciddi şekilde hasta durumda. Amerikan tarzı demokrasi ‘para politikası oyunu’ haline geldi ve zengin erkeklerin oyununa dayalıdır. Artık temel olarak halk demokrasisinden farklıdır.

“Örneğin 2020 Başkanlık ve Kongre seçimleri ABD tarhinin en pahalı seçimleri haline geldi ve 14 milyar dolara mal oldu, bu 2016 seçimlerinin iki, 2008’in ise üç katına denk gelen bir miktar.

“Amerikan halkının yüzleşmek zorunda olduğu gerçek, ‘para’nın tüm seçim, yasama ve yönetim sürecine nüfuz etmesidir. Halkın, siyasi katılım konusunda sınırlı bir hakkı vardır. Ekonomik statüdeki eşitsizlik, siyasi statüde de eşitsizliğe dönüştürülmüştür. Yalnızca yeterli sermayeye sahip insanlar Anayasa’nın sağladığı demokratik haklardan yararlanabilir. Para temelli siyaset, giderek Amerikan toplumunda ‘kaldırılamaz bir tümör” ve ‘alay edilecek demokrasi’ haline gelmiştir. ABD’li bir Senatör’ün keskin bir gözlemi var, ‘Kongre, Wall Street’i düzenlemez, Wall Street Kongre’yi düzenler.’ İstatistiklere göre, ABD Kongre seçimlerinin yüzde 91’ini kazananlar daha fazla mali desteğe sahip adaylardır. Büyük şirketler, küçük bir zengin grup ve çıkar gruplarının cömert desteğiyle seçim fonu oluşur. Ve seçildikten sonra halkın sözde temsilcileri, genellikle mali destekçilerinin çıkarlarına hizmet eder. Sıradan insanlardan ziyade kazanılmış çıkarlar için konuşurlar.”

‘SEÇİM BAĞIŞLARI: MEŞRU RÜŞVET’

“Siyasi bağışlar neredeyse ‘meşru rüşvet’ olarak adlandırılıyor. Sistem, zenginlerin daha fazla siyasi nüfuza sahip olmasını sağlıyor. 2018 ara seçimlerinde, Amerikan nüfusunun yüzde 0.01’ini oluşturan ultra zengin kesimden gelen devasa siyasi bağışlar, kampanya finansmanının yüzde 40’ından fazlasını oluşturuyordu. Para politikaları ve lobi grupları, sesleri gerçek endişelerini dile getiren sıradan Amerikalıların konuşma kanallarını kısıtlıyor. Geniş halk yığınları, bir avuç çıkar grubunun gölgesinde kalıyor. Oligarklar, sıradan Amerikalıların çıkarlarını tamamen görmezden gelirken, sahip oldukları güçle kendilerini zenginleştiriyor.

“Siyasi çoğulculuk sadece söylemde var. Az sayıdaki seçkinler siyasi, ekonomik ve askeri meselelere hâkimdirler. Devlet aygıtını ve politika oluşturma sürecini kontrol ederler, kamuoyunu manipüle ederler, iş dünyasına hükmederler ve her türlü ayrıcalığın tadını çıkarırlar. Özellikle 1960’lardan bu yana Demokratlar ve Cumhuriyetçiler sırayla iktidarı kullanmaya başladılar ve ‘çok partili sistem’ öldü, artık sadece adı var. Sıradan seçmenler için oylarını üçüncü bir partiye veya bağımsız bir adaya vermek, oy israfından başka bir şey değildir. Gerçekte, sadece Demokrat adayı ya da Cumhuriyetçi adayı seçebilirler.”

Sonraki Haber