Çin’den ABD'ye: Demokrasi iç işlerine müdahale aracı değil
Çinli yetkililer, ABD’nin düzenleyeceği Demokrasi Zirvesi’nin arifesinde ‘İşleyen Demokrasi’ başlığıyla bir ‘beyaz kitap’ yayımladı. Kitapta demokrasinin salt oya indirgenmemesi gerektiği, insan merkezli kalkınmayı esas alan, gerçek halk iktidarını oluşturan bir yapısı olduğu belirtildi
ABD Başkanı Joe Biden’ın 9-10 Aralık’ta düzenleyeceği Demokrasi Zirvesi öncesinde Çin Devlet Konseyi, “İşleyen Demokrasi” başlığını taşıyan yeni bir Beyaz Kitap yayımladı.
Periyodik olarak yayımlanan ve önemli konu başlıklarına değinilen bir devlet belgesi niteliğinde olan Beyaz Kitap’ın (White Paper), bu kez ABD’nin demokrasi adı altında ülkeler arasında kutuplaşmayı derinleştirmek amacıyla düzenleyeceği Zirve öncesinde duyurulması dikkat çekti.
4 Aralık’ta Çin Devlet Konseyi Enformasyon Dairesi Bakanı Xu Lin basın toplantısında yaptığı açıklamada, demokrasinin, "birkaç ülkenin patentinde değil, tüm ülkelerin hakkı olduğunu" söyledi.
‘DEMOKRASİ DEKORATİF BİR SÜS DEĞİL’
Demokrasinin sürekli gelişen somut bir olgu olarak halkların tarih, kültür ve gelenekleri yönünde geliştiğine işaret edilen kitapta; “Demokrasi dekoratif bir süs değil, halkı ilgilendiren meseleleri ele almanın bir aracıdır. Bir ülkenin demokratik olup olmadığı, halkının gerçekten ülkenin efendisi olup olmadığına bağlıdır.” denildi.
Öte yandan, Çin’de müreffeh bir toplum ideali taşıyan “halk demokrasisinin”, “ekonominin ve toplumun ilerlemesiyle olumlu yönde ilerlediği” kaydedilerek şu ifadelere yer verildi:
‘ÇİN KENDİ DEMOKRASİSİNİ YARATTI’
“Çin'de demokrasi her zaman insanları ilk sıraya koydu ve onların refahını artırdı. Çin demokrasisi ulusal bağımsızlığı, ulusal egemenliği, güvenliği ve kalkınma çıkarlarını korumuştur.”
Kitapta, Çin demokrasinin asıl amacının “insan merkezli kalkınma” temelinde “halkın ülkenin/vatanın efendisi ilkesini” garanti altına almak olduğunun altı çizilirken, Batılı demokrasi modelleri yerine özgün demokrasi anlayışının gelişmekte olan ülkeleri de cesaretlendirdiği şu sözlerle aktarılıyor:
“Çin, Batılı demokrasi modellerini kopyalamadı, kendi demokrasisini yarattı. Günümüzde Çin nüfusunun tamamı, dünya toplamının neredeyse beşte biri, geniş hak ve özgürlüklere sahip. Bu, gelişmekte olan ülkeleri çok cesaretlendiriyor ve kendi demokrasilerini geliştirmeye olan güvenlerini büyük ölçüde artırıyor.”
Nitekim 1911 Devrimi’nden itibaren Çin halkının parlamenter sistemden başkanlık sistemine kadar birçok Batı tipi demokrasi modellerini denediği ancak bunların uygulamada başarısızlıkla sonuçlandığı önemle vurgulanıyor.
Çin demokrasisinin ‘medeniyetler bahçesinde’ öteki ülkelerin demokrasileriyle birlikte iş birliği temelinde geliştiğine işaret edilen belgede, 56 etnik gruptan 1,4 milyar insanın yaşadığı ortamda yoğun bir geniş ve sürekli bir katılımla demokratik sistemlerin işletilmesinin başarısına dikkat çekildi.
Ayrıca ülkede muhalefet partisinin olmamasına rağmen Çin Komünist Partisi (ÇKP) önderliğindeki çok partili iş birliği ve danışma mekanizmasının iyi işlediğinin vurgulandığı kitapta; “Çin, kolektif bilgelikten yararlanıyor. Tüm bunlar Parti (ÇKP) önderliğindeki halkın yoğun çabalarına dayanan tarihin, teorinin ve pratiğin mantıklı bir sonucudur.” ifadeleri yer alırken, ÇKP’nin, “halk demokrasisini” ülkenin bütününde kapsayıcı bir felsefe olarak inşa etmesi aşamasında etkin rol oynadığına işaret edildi.
‘DEMOKRASİ SADECE OY DEĞİL’
Belgede Çin’deki reform, kalkınma ve istikrarla ilgili halkı doğrudan ilgilendiren konularda kararlar alınırken, teklifler, konferanslar, tartışmalar, seminerler aracılığıyla istişare kültürünün en iyi şekilde yansıtıldığı belirtilerek şu ifadelere yer verildi;
“Çin'de standart uygulama, insanların sesini duymak, ihtiyaçlarına göre hareket etmek ve fikirlerini ve güçlerini bir araya getirmektir. Eğer halk sadece oy vermek için uyandırılırsa ve sonrasında uykuya dalarsa, bu gerçek demokrasi değildir. Seçim kampanyası sırasında halka büyük umutlar veriliyorsa, ancak sonrasında söz hakkı yoksa, bu gerçek demokrasi değildir. Seçim propagandası sırasında halka boş vaatler sunulur, ancak sonrasında eli boş bırakılırsa, bu gerçek demokrasi değildir.”
‘SERMAYEYE DEĞİL HALKA HİZMET’
Çin Devlet Konseyi tarafından yayımlanan kitapta, kapsamlı ve etkin bir denetim mekanizmasıyla halkın yönetime doğrudan müdahalesinin kamu gücünün kişisel çıkar doğrultusunda kötüye kullanılmasının önüne geçtiği belirtildi ve şunlar kaydedildi:
“Güç, iki ucu keskin bir kılıçtır. Etkili kısıtlamalar ve denetim altında uygulandığında ancak demokrasiye katkıda bulunabilir ve halka fayda sağlayabilir… Devlet iktidarı sermayeden çok halka hizmet eder.”
Açıklanan belgede, taban düzeyindeki seçimlerin ise ülkedeki en dinamik demokrasi biçimi olduğu değerlendirmesi yapılarak “Seçimler gerçek ve mali çıkarlar tarafından manipüle edilmiyor. Seçmenler güvendikleri adaylara oy vermekte özgürdür.” denildi.
Halk demokrasisi aracılığıyla ülkedeki tüm sosyal grupların talep ve çıkarları dengelenerek ‘hedefe dayalı ulusal birliğin güçlendirildiğine’ dikkat çekildi.
ZİRVEYE YÖNELİK ELEŞTİRİ
Belgede dikkat çeken bir başka ayrıntı ise, ABD’nin düzenleyeceği Demokrasi Zirvesi’ne yönelik eleştirel ifadeler yer alması oldu. 9-10 Aralık’ta Washington yönetiminin ev sahipliğinde düzenlenecek zirveye Rusya, Çin, Türkiye, İran, Macaristan’ın yanı sıra ülkesinde ABD’yi ağır bir yenilgiye uğratarak işgâli sonlandıran Afganistan yönetimi davet edilmemişti.
Beyaz Saray’ın bu kararı sonrası Rusya ve Çin’in ABD büyükelçileri karara tepki gösteren bir makale kaleme almış, “demokrasinin tek bir ülkenin tekeline olamayacağını, tüm halkların ortak değeri olduğunu” dile getirmişlerdi.
‘İÇ İŞLERİNE MÜDAHALE ARACI OLMAMALI’
Yayımlanan belgede ise yine Zirve’ye yanıt niteliğinde; “Demokrasi, birkaç ulusun ayrıcalığı değil, her ülkedeki insanların hakkıdır. Bir ülkenin demokratik olup olmadığı, bir avuç yabancı tarafından değil, halkı tarafından yargılanmalıdır.” sözlerine yer verilerek ABD’nin demokrasiyi ülkelerin iç işlerine müdahale aracı haline getirmesi eleştirildi.
Kitapta " Çin'in demokrasi modelinin başarılı olup olmadığı, halkı tarafından değerlendirilmelidir" ifadeleri yer aldı.
ABD’YE ‘RENKLİ DEVRİM’ GÖNDERMESİ
Çin’in bir ülkenin gelişme düzeyi ne olursa olsun “demokrasi hakkında boş konuşmalara asla boyun eğmediği” bildirildi ve şöyle denildi; “Başka ülkeleri kendi kıstaslarına göre yargılamak veya onları renkli devrim veya güç tehdidi yoluyla kendi siyasi sistemini veya demokratik modelini kopyalamaya zorlamak başlı başına demokratik değildir.
Bir ülkenin kendi demokrasi modeli başarısız veya ulusal yönetişim açısından yetersizse, dünyanın geri kalanı için nasıl iyi bir örnek teşkil edebileceğini görmek zor. Bir demokrasi modelinin işe yarayıp yaramadığı fiili uygulamada test edilmeli ve halk tarafından yargılanmalıdır.” Öte yandan kitapta, sabit bir demokrasi anlayışının olmadığına işaret edilirken, ülkelerin kendi kültürlerine uygun demokrasi modeli benimsemek yerine Batılı modelleri körü körüne kopyalamasının kültürel çatışma ve anarşi yaratabileceği uyarısı yapıldı.
‘HEGEMONYA’ İDDİALARINA YANIT
Ayrıca batılı medyanın spekülatif haberlerle, Çin’in dünyada ‘hegemonya tesis etme’ iddiasına “Çin hiçbir zaman Çin demokrasi modelini ihraç etmeye çalışmaz ve hiçbir dış gücün Çin modelini hiçbir koşulda değiştirmesine izin vermez. Her ülkenin kendi demokrasi yolunu bağımsız olarak seçmesini kesin olarak destekler.” yanıtı verildi.
‘MEVCUT DÜZEN ADİL DEĞİL’
Geçtiğimiz cumartesi günü duyurulan Beyaz Kitap’ın “Çözüm” başlığı altındaki bölümünde ise, mevcut dünya düzeninin adil, eşit ve demokratik olmaktan uzak olduğu, ülkelerin küçümsenerek egemenliklerinin açıkça ihlâl edildiği ve dünyanın güçlünün zayıfı alt ettiği “küresel bir köy” haline getirildiği değerlendirmesi yapıldı.
Güçlü ülkelere statülerine yakışır şekilde davranması yönünde çağrının yapıldığı belgede; “Tüm ülkeler ayrımcılık yapmama ilkesini desteklemeli, başkalarının demokrasi modellerine saygı göstermeli, deneyimlerini başkalarıyla paylaşmalı, kendi yollarını keşfetmeli ve insanlığın ilerlemesine paylarına düşeni yapmalıdır.” tavsiyesinde bulunuldu.