Foreign Affairs: Çin Batı Asya’daki stratejiyi değiştiriyor

Foreign Affairs’te yayınlanan makale, Çin’in Batı Asya’da dengeleri değiştirdiğini tahlil ediyor. İran ve Suudi Arabistan'ın daha geniş stratejik çıkarlarının yakınlaşmasının yeni bir jeopolitik gerçekliği oluşturduğu belirtildi.

Çin’in İran ve Suudi Arabistan arasındaki ilişkileri normalleştirmede aldığı rol Batı Asya’daki dengeleri değiştiriyor. Bölgedeki ABD etkisini kıran bu hamle Batı basınında geniş yankı buldu. ABD Dış İlişkiler Konseyi’nin yayın organı olan Foreign Affairs dergisinde çıkan bir makale bunu ortaya koyuyor. Maria Fantappie ve Vali Nasr imzalı makale “Orta Doğu'da yeni bir düzen mi? İran ve Suudi Arabistan'ın yakınlaşması bölgeyi dönüştürebilir” başlığıyla yayınlandı. Makalede Çin’in Batı Asya’daki etkisinin hem bölgeye barış ve istikrar getirdiği hem de ABD aleyhine bölgedeki dengeleri dönüştürdüğü belirtiliyor.

‘DÖNÜM NOKTASI NİTELİĞİNDE ANLAŞMA’

Makalede, Çin’in öncülüğünde İran ve Suudi Arabistan arasında yapılan anlaşmanın dönüm noktası niteliğinde olduğu vurgulanıyor. Anlaşmayla ilgili şu ifadelere yer veriliyor: “Büyük güçleri yeniden hizalayarak, mevcut Arap-İran bölünmesini karmaşık bir ilişkiler ağıyla değiştirerek ve bölgeyi Çin'in küresel hedefleriyle örerek Orta Doğu'yu dönüştürme potansiyeline sahiptir.”

Bu adım, Pekin için Washington ile rekabetinde ileriye doğru atılmış büyük bir adım olarak yansıtılıyor.

‘SUUDİ ARABİSTAN, ABD YERİNE ÇİN’İ TERCİH ETTİ’

Makalede Çin’in kurduğu ilişkilerin Suudi Arabistan üzerinde güven yarattığı belirtiliyor. “Bu şekilde olmaması gerekiyordu.” ifadesiyle ABD’nin eleştirildiği makalede, “Suudi hükümeti, Devlet Başkanı Xi Jinping'i Tahran'a karşı daha iyi bir arabulucu olarak görerek Çin'e yöneldi. Suudilere göre Çin'in dahil edilmesi İran'la varılacak bir anlaşmanın kalıcı olmasının en büyük garantisiydi zira Tahran'ın böyle bir anlaşmayı ihlal ederek Pekin'le ilişkilerini tehlikeye atması pek olası değildi.” yorumu yapıldı. Ayrıca Xi'nin kişisel müdahalesinin her iki ülke için de kritik önem taşıdığı belirtildi.

‘ARAP DÜNYASINA AÇILAN KAPI’

İran için Suudi Arabistan’la yapılan anlaşmanın, siyasi, ekonomik ve jeostratejik önemine dikkat çekilen makalede, bu hamlenin sadece Suudi Arabistan ile sınırlı kalmayacağı belirtiliyor. Makalede konuyla ilgili şu ifadelere yer verildi: “Pekin'in Suudilerle yaptığı anlaşma, İran'ın peşinde olduğu daha büyük bir ödül; yakında Bahreyn ve Mısır'ı da kapsayacak şekilde Arap dünyasına gerçek bir açılım.”

‘RİYAD WASHİNGTON’DAN MEMNUN DEĞİL’

Makalede, Suudi Arabistan için Pekin öncülüğündeki anlaşmanın daha cesur bir stratejik değişim olduğu vurgulanıyor. Riyad ile Washington arasındaki ilişkilerin tarihin en düşük seviyesinde olduğu tespitini yapan yazarlar, “Suudi Arabistan'ın ABD'nin bölgedeki politikalarından duyduğu memnuniyet 2003'teki Irak işgalinden bu yana azalıyor. Riyad, Irak hükümetinin dağıtılmasından memnun değildi, nükleer anlaşmadan rahatsızdı, ABD'nin Suriye ve Yemen'de İran'a karşı Suudi Arabistan'ın çıkarlarını desteklemekteki isteksizliğine kızgındı ve 2019'da petrol tesisleri İran tarafından saldırıya uğradığında krallığı savunmadaki başarısızlığından endişe duyuyordu.” yorumunu yapıyor. Buna bağlı olarak da “Suudi liderler Washington'daki mevcut yönetimden de memnun değil.” ifadelerine yer veriliyor. Ayrıca yazarlar Riyad’ın, ABD politikasının Suudi çıkarlarına hizmet etmemesi halinde Suudilerin ittifaka bağlı kalmayacağını gösterdiğini söylüyor.

‘DÜŞÜK PETROL KARŞILIĞINDA GÜVENLİK ANLAYIŞI ÖLDÜ’

Yazarlar Washington’ın, Suudi Arabistan'ın kendisini ABD'nin güvenlik vasalı olarak değil, dünya siyasetinde bağımsız bir rol oynayabilecek bölgesel bir güç olarak gördüğünü anlamakta da yavaş kaldığını belirtiyor. Bir Suudi yetkilinin ifadesine yer verilen makalede Riyad’ın "Düşük petrol fiyatları karşılığında ABD'nin güvenliği" şeklindeki eski paradigmanın öldüğüne inandığı vurgulanıyor. “Suudi Arabistan'ın stratejik özerklik vizyonu sadece ABD'nin Orta Doğu'daki etkinliğinin azalmasına bir tepki değil, krallığın hedeflerinin bir ifadesi.”

TÜRKİYE İLE İLİŞKİLER

Makalede, Suudi Arabistan’ın İran’ın yanı sıra bölgedeki diğer ülkelerdeki ilişkileri de ele alınıyor. Riyad’ın güvenlik takıntısı olduğunu belirten yazarlar, “Suudi rejimi Çin, İsrail ve ABD'nin de aralarında bulunduğu geniş bir ortaklar ağı kurarak ve İran, Suriye ve Türkiye gibi hasımlarıyla ilişkilerini geliştirerek uzun vadeli istikrarını sağlamlaştırmayı umuyor.” ifadelerini kullandı. Riyad’ın kendi güvenliğini korumak ve bölgesel nüfuz sahibi olmak için Mısır, İran, İsrail ve Türkiye'yi dengeleyerek bölgede çok önemli bir rol oynadığını düşündüğünü de belirten yazarlar, “Riyad 2022'de Türkiye ile ilişkilerini düzeltti; şimdi aynı şeyi İran ile yapıyor. Sırada İsrail var. İran'la ilişkiler Suudilere müttefikleri nezdinde çok ihtiyaç duydukları siyasi korumayı sağlayacaktır.” ifadelerine yer veriyor.

Sonraki Haber