Çin’in yıkılan ve yıkılmayan köprüleri

Karadeniz’de son sellerle yıkılan evlere, köprülere, doğaya bakıp kahroluyoruz. Bizim buradaki Manavgat yangınlarımızın dumanı halen burnumuzdayken, şimdi de kuzeyden sel felaketleri! Her şeye bakıp üzülüp sonra da her şeyi düşünüyor insan.

Çin’de bolca köprü, yol, viyadük vs deneyimleri yaşadım; ister istemez de karşılaştırdım.

Pekin’deki San Yuan Qiao! Bu köprü kentin kuzeydoğu 3’üncü çevre yolunun göbeğidir ve gavurca terimle burası tam bir “hub”dır. Uzun yıllar önce, kuzeydoğu 2’nci ringten buraya bir köprüyle de birleştirilince bu köprü ve çevresi iyice yoğunlaştı. 2008 Pekin Olimpiyatlarından bir-iki ay önce de eskisinin üstüne tamamlanarak açılan Pekin Havaalanının da yolu üzerinde olması, burayı dünyanın en büyük “yonca”larından biri yaptı. Kenti çevreleyen çevreyollarının (6. hariç) araları birbirlerine çok uzak olmayınca kentin gürültüsünden kaçmak neredeyse imkânsız; hata yapıp az kalsın bu Sanyuan Köprüsüne bakan tarafta bir ev kiralayacaktım.

13 Kasım 2015 tarihi San Yuan Köprüsü için önemliydi. Kalabalık uzmanlar grubunun gözetiminde köprü, yüzlerce işçi ve iş makinalarıyla yıkılarak yenilendi ve bunu Çinliler 48 saat içinde tamamladılar, hatta birkaç saat daha az, ben rakamı 2 güne yuvarladım. Köprünün altından ve üstünden geçenler köprünün yenilendiğinin bile farkında değildi. Aslında işi bitirme planı 24 saatmiş ancak köprünün krişlerinin eski olduğu anlaşılınca iş bir 24 saat daha uzamış. Bunları yazdığımda imgenizde nasıl bir inşaat oluştu bilemem ama anahtar sözcükleri internette aratıp, hızlandırılmış çekimli 2-3 dakikalık videoyu izlediğinizde göreceksiniz, iş öyle öte-beri değil! Başka bir ülkede bu yineleme işi yıllar bile alır, bütçe tahminlerin üzerinde çıkar vs vs. Çin’deki bu devasa işi görünce aklıma -İstanbul’un Anadolu yakasında oturanlar bilir- Sahrayı Cedid’de Ziverbey yolu üzerinde yıllarca bitmeyen çevre düzenlemesi aklıma geçti. Minibüsle o noktada ağır aksak giderken, bakar bakar iç çekerdim. Bir Türkiye gelişimde geldiğimde gördüm; yıllar sonra nihayet o da şu meşhur "gir-çık"lardan yapılarak tamamlanmış. Tabii ister istemez SanYuan Qiao - Sahrayı Cedid karşılaştırmasını yapıyorsunuz!

Çin sonra, bu köprü yapma konusunda kendini çok aştı, devasa işlere imza attı. Dünyadaki köprüler farklı ölçütlerde sıralamaya sokuluyor, mesela yükseklik, uzunluk, kullanılan malzeme, bütçe vs. Ama uzunluk açısından dünyadaki ilk 20 köprünün 14’ü Çin’de (not; Çanakkale’deki köprü bittiğinde, yüksekliği açısından dünyanın 6’ıncısı, uzunluğu açısından ise dünyanın en uzunu olacak).

Hong Kong-Zhuhai-Macao Köprüsü

HONG KONG, ZHUHAİ, MACAO TAM BİR EJDERHA İLE BİRBİRİNE BAĞLI

Bu köprülerin en önemlisi Çin’deki Hong Kong, Zhuhai, Macao (HZMB) arasında yapılan devasa köprü. Ne yazık ki bu köprü için, biri açılışına olmak üzere iki kere davet almama rağmen gidemedim. “Üzülmeyin gelecek yıl bu geziyi yine yaparız, gelirsiniz” dediler ama işte bu pandemi belası! Zhuhai, Çin anakarasında Hong Kong ile Macao arasında bir kent. Macao eski Portekiz sömürgesi ve kumarhaneleriyle ünlü. Hong Kong’u biliyorsunuz; bir ara dünya ekonomisi buradan yönetiliyordu. Çin bu üç kenti 55 kilometre ile deniz altından giden tünellerle, üstünden giden köprülerle, yapay adalarla birleştirdi; bu haliyle bile turistik değil de ne, zaten çift katlı otobüsler dolaşıyor. Ara başlıkta o nedenle ejderha betimlemesi yaptım; ine çıka, kıvırla, uzayıp giden bir mühendislik harikası! 3 yıl öncenin parasıyla 7.56 milyar dolara mal oluyor. Köprü açılınca da 4 saatlik yol 30 dakikaya düşüveriyor... Gider bir gün görürüm elbet!

Yine deniz (aslında her ikisi de okyanus) üzerindeki Çin’in ikinci en uzun köprüsü olan Hangzhou Körfezi Köprüsü, 4 yılda tamamlanıyor. 36 kilometre uzunluğunda ve Zhejiang eyaletinin iki kentini birleştirip 400 kilometrelik yolu, 280 kilometreye kadar kısaltıyor. Ancak bu köprünün şöyle ilginç bir özelliği var. Köprünün ortasına “Deniz ve Gökyüzü Arasındaki Yer” adlı 10 bin metrekarelik bir ada yapmışlar. Burada alışveriş yapılan yerler, sergi salonu, araba parkı, restoranlar, otel var. Ayrıca köprünün ve okyanusun kuşbakışı manzarasının keyfini çıkarabileceğiniz 145 metre yüksekliğinde bir de turistik gözetleme kulesi var. Bu köprüye yakın bölgede adacıklar var ve adalar anakaraya birçok köprüyle bağlanıyorlar. Bu haliyle de burası biraz İskandinavya’yı andırıyor.

Kimi yerlerde (farklı ölçülerle bakıldığında) dünyadaki ilk 10 köprüsünden 8’i Çin’de ve bunların da 5’i son 5 yılda yapılıyor. Yine ilginç köprülerden biri de Beipanjiang (Duge) Köprüsü. Köprüyle ilgili şu bilgi ilginç; köprüdeki kabloları birleştirip yan yana uzattığınızda, Pekin-New York arasından daha da uzun. Ve bu mesafe Pasifik üzerinden değil, Avrasya üzerinden. İnanılmaz! Köprü 3 yıl gibi bir sürede bitirildiği gibi 140 milyon dolarlık bir bütçeyle de birçok ülkenin dilini ısırtacak denli ucuza çıkıyor. Köprü 5 saatlik yolu 1 saatte indiriyor ve iki eyaleti (Guizhou - Yunnan) birleştirmesiyle de ünlü.

Guzihou eyaletinin başkenti Guiyang inanılmaz dağlık. Havaaalanı da o nedenle uzakta bir yerde. Kent merkezine gitmek için bindiğimiz otobüs o kadar çok viyadük üzerinden, köprülerden, tünellerden, uzun karayollarından geçti ki; o zaman düşünmüştüm: “Ne masraf ama. Astarı yüzünden pahalıya gelmiş, kenti kapatsalar daha mı iyi olurdu ne!”

MANAVGAT’IN SARI KÖPRÜSÜ VS LANZHOU’NUN ZHONGHAN’I

Köprülere, rakamlara çok yoğunlaşmayayım. Ama birbirine çok benzeyen, bizde ve Çin’de iki köprüyü de artık es geçmek istemem. Yıllardır yazmak istiyordum, kısmet bugüneymiş. Değineyim: Bizdeki köprü, yangınlarla boğuştuğumuz Manavgat’tan! Manavgat’ta ilçenin simgesi sarı çelikten bir köprü var ve bu Manavgat Irmağı üzerindeki 6 köprüden biri. Bu köprü Türkiye’nin ilk asma köprüsü olma özelliğini taşıyormuş ve tarihi Cumhuriyet yıllarına dayanıyor; 1932. Köprünün temelini atan Başbakan İsmet İnönü ve Atatürk de 1931 yılında 2. Antalya ziyaretinde buraya gelip köprü çalışmalarını yerinde izliyor. Sarı renge boyanmış köprü çelikten ve çevre ışıklandırmasıyla gece manzarası oldukça hoş. Diğer güzel olan şu; köprünün hemen yanı yaya trafiğine açık, eskiden böyle değildi. Bisikletle geçiyorsunuz, hemen kıvrılıp nehir kıyısının tadına varıyorsunuz. İşte bu köprünün benzerini ben Çin’in Gansu eyaletinin başkenti Lanzhou kentinde görmüştüm.

Lanzhou; makarnası, İpek Yolu’nun önemli bir kavşağı olması ve ne yazık ki çölleşmeden muzdarip kenti sıvayan kumuyla ünlü. Üç kere buraya geldim, ilki nasıl ve ne zamandı hiç anımsamıyorum ama ikincisinde Ekrem Kahraman ile birlikte TRT’ye yaptığımız İpek Yolu belgesel çekimi için, üçüncüsünde ise Çin’deki Salar Türklerinin izini sürmek için gelmiştim (bu, başka bir yazı dizisinin konusu olarak şimdilik kalsın). Manavgat’taki köprüyü görür görmez hemen Lanzhou’daki bu köprüyü anımsadım. Lanzhou ve Manavgat’taki köprünün şekilleri birbirine çok benziyor. Bunun nedeniyse Almanlar. Bu her iki köprüde Almanların izleri var ve Zhongshan’ın tüm aksamı Almanya’dan getiriliyor. Bence bu iki köprü daha uzun yıllar dayanacak çünkü “Made in Germany”! 1909 yılında kullanıma açılan Lanzhou’daki bu köprü Manavgat’takinden daha uzun ve altından Çin’in iki ana nehrinden biri olan Sarı Nehir geçiyor. Sarı Nehir öylesine çağıldıyor ki yüzyıllar boyunca üstündeki köprülerin tümünü yıkıp atıyor. Ama işte bu köprüye Alman eli değdiğinden, Sarı Nehir üzerinde yıkılmadan en uzun süre kalan köprü oluyor. Köprüye, 1942 yılında Çin kurulmadan önceki Çin Cumhuriyeti’nin Başkanı Sun Yat Sen’in diğer adı olan Zhongshan adı veriliyor.

'MANAVGAT-ZHONGHSAN KARDEŞ KÖPRÜLERİ'

Pandemi elbet bitecek ve dünyanın en çok para harcayan turistleri olan Çinlilere herkes, “aman bize welcome” diyecek. Manavgat Belediye Başkanı Şükrü Sözen’e öneri; “Kardeş Şehir” oluyor da “Kardeş Köprü” neden olmasın! Zhongshan’ın altından müthiş Sarı Nehir akıyor ve nehrin adı Sarı ama köprünün rengi gri... Şimdi; -Manavgat Belediyesi bunu yaparsa, geleceğe ciddi bir yatırım yapmış olur- Lanzhou yerel hükümetiyle iletişime geçilip önerebilir, Zhongshan Köprüsü “Kardeş Köprü” ilan edilebilir. Hem Manavgat Köprüsünün sarı renginden ötürü hem de altından geçen Sarı Nehrin adından ötürü Manavgat Belediyesi olarak Zhongshan Köprüsünü sarı renge boyamak için Lanzhou’ya teklif de yapılır. Köprünün ilk rengi açık kırmızıymış ama 2. Çin-Japon Savaşı sırasında özellikle griye boyanmış ve rengini o zamandan bu yana koruyor. Kent kumdan ötürü zaten acayip, bir de köprünün gri rengi insanın içini karartıyor (bence!). Sarı rengi kabul ederler mi bilemem ama sormaktan kimse kaybetmez! Bu küçük jest yapılırsa ne sıradan Çinli ne de Çin Komünist Partisi bunu unutmaz! Benden söylemesi... Çok fazla boya kutusu masrafı çıkacağını da sanmam!

Çin’in köprülerin, karayollarının vs hepsine değinmem imkânsız. Hangi birini yazacaksın! Ama işte mühendislik harikaları bu köprüleri şipşak bitirmeleri, oldukça ucuza mal etmeleri ve ilginç yapılar olması nedeniyle tümü bir kitap konusu. Elbette bizdeki gibi Çin’in de kırsal bölgelerinde hatta kimi büyük şehirlerde sellerle yıkılan köprüler, kentler vs de yok değil, basında çokça görüyorsunuz! Bu Çin’in kaderi; binlerce yıldan beridir yaşadıkları topraklar üzerinde her yıl sayısız sel, taşkın, heyelan, deprem vs nedeniyle ne yazık ki binlerce insan hayatını, devasa boyutlarda maddi kayıp oluyor. Çin’in bu duruma müdahale etmesi imkânsız. Doğa burada dünyanın herhangi bir yerinden çok daha güçlü ve vahşi!

SUNYAT SEN’İN YÜZYILLIK RÜYASINI DA GERÇEKLEŞTİRDİLER

Bu yazıyla az da olsa ilintili olduğu ve açılış tarihi çok yeni olduğu için Çin’de yeni açılan bir karayolundan mutlaka bahsetmeliyim: Çin, hakikaten abartmıyorum, dünyanın “en”lerine sahip olmak için savaşım veren tek ülke olma ünvanına dirayetle koruyor. Geçenlerde bir “en” daha tamamladı; dünyanın çöllerden geçen en uzun (2 bin 800 kilometre) Ekspresyolu; Jingxin. Beijing’in (Pekin) Jing’i ve Xinjiang’ın (Sincan Uygur Özerk Bölgesi) Xin’i bu ekspresyola adını veriyor. Anlaşılacağı üzere Pekin’den başlayıp taa Urumçi’ye kadar giden inanılmaz güzel bir karayolu; ben videolarını vs izledim. Pekin’den yola çıkılıyor, sonrasında Hebei, Shanxi, İç Moğolistan, Gansu ve nihayetinde Sincan Uygur Özerk’e varılıyor. Yolda önüne ne gelirse güzelliğine katmış; çöller, stepler, otlaklar, sulak alanlar, dağlar...

500 kilometre kadar sadece çöl ve üzerinde hiçkimsenin yaşamadığı yerden gidiliyor; yolu kaybetmemek lazım! İşçiler yıllar boyunca +40 derece ila -40 derece ısı ile boğuşmuş. Hayvanlar için de bir taraftan bir tarafa geçebilsinler diye 62 doğal üst köprü inşaası yapılmış.

Bu proje yüz küsur yıl önce Sun Yat Sen’in bir rüyasıymış ve Çin bunu da nihayet gerçekleştirdi. Geçen 30 Haziran’da yolun son bölümü de tamamlandı ve baştan başa açılmış oldu. Bu haliyle Urumçi-Pekin arası tam tamına bin 300 kilometre kısalıyor (iki kentin arası uçakla 3 saat 45-50 dk). Çin bu karayoluna ait olan şu “en”de de iddialı: Dünyanın en güzel manzaralarının olduğu karayolu diyor ve görülecekleri şöyle sıralıyor: Çayırlar, nehirler, ormanlar, çöller, Gobi, göller, buzullar, dağlar, köyler, şehirler...

Kimbilir biz Türkler bir gün bu yolun bir belgeselini bile yaparız. Bu yol aynı zamanda Kuşak Yol İnisiyatifinin, Avrasya Hattının bir parçası. Hmmm, İstanbul’dan Pekin’e bir karayolu???!!!

Jingxin Ekspres yolu
Sonraki Haber