‘Çocuk işçilik ülkenin geleceğine konmuş ipotektir!’
Fişek Enstitüsü Çalışan Çocuklar Bilim ve Eylem Merkezi Vakfı Genel Başkanı Oya Fişek, çocuk işçiliğin, toplumsal olarak da eşitsizliklerin yeniden üretilmesine yol açtığını vuguladı. Sorunun, çözülebilir olduğunu ancak kapsamlı sosyal politika uygulamarı gerektiğini söyledi.
20 Kasım günü, 1989 yılından bu yana Birleşmiş Milletler (BM) tarafından dünya genelinde çocukların karşı karşıya kaldıkları hak ihlallerini gündeme taşımak amacıyla ‘Dünya Çocuk Hakları Günü’ olarak kutlanıyor. Özellikle savaş, yoksulluk ve sefaletin hüküm sürdüğü coğrafyalarda yaşam mücadelesi veren çocukları korumak ve koşullarını iyileştirmek için 1989'da Birleşmiş Milletler Genel Kurulu "Çocuk Haklarına Dair Sözleşme"yi imzaladı ve 20 Kasım "Dünya Çocuk Hakları Günü" ilan edildi. Aradan geçen 32 yılda, çocuk işçiliğinin en kötü biçimlerini ortadan kaldırmak için pek çok politika hayata geçirilse de hala hayati öneme sahip bir mücadele alanı olarak gündemdeki yerini koruyor.
'MİLYONLARCASI
ÇALIŞMAK ZORUNDA'
Fişek Enstitüsü Çalışan Çocuklar Bilim ve Eylem Merkezi Vakfı, 1997 yılında Fişek Enstitüsü'ne bağlı olarak kuruldu. Vakfın amacı, Prof. Dr. Nusret H.Fişek’in Türkiye'ye kazandırdığı, toplum hekimliği felsefesini zenginleştirerek ve uygulamalarla besleyerek yaşatmak. Enstitü, bu çalışmaları sırasında, önemli sosyal risk gruplarını oluşturan çalışan çocuklar ve kadınlara da özel bir ilgi gösteriyor.
Fişek Enstitüsü Çalışan Çocuklar Bilim ve Eylem Merkezi Vakfı yıllardır, çalışan çocukları yalnız bırakmamak, haklarını korumak için mücadele ediyor, etkinlikler düzenliyor. “Çocuk işçiliğine hayır” diyor. Vakfın Genel Başkanı Oya Fişek, Aydınlık'a yaptığı açıklamada dünyada milyonlarca çocuğun temel gereksinimlerini karşılamak için çalışmak zorunda olduğuna dikkat çekti. Fişek, "Üretici güçlerin bu denli geliştiği bir çağda, milyonlarca çocuğun yaşamak için çalışmak zorunda olması insanlık suçudur." dedi.
'YÜZBİNLERCE ÇOCUK İŞÇİ'
TÜİK verilerine göre Türkiye’de çalışan çocuk sayısı 720 bin olarak açıklanırken Fişek, bu verinin gerçeği yansıtmaktan uzak olduğunu belirtti. Fişek, resmi verilerin sonbahar-kış döneminde yapılan çocuk işgücü anketlerine dayandığını hatırlatarak "Oysaki, anketler çocuk emeği kullanımının yaygın olduğu yaz aylarında yapılsa, çocuk işçi sayısı çok daha yüksek çıkacaktır. Ayrıca resmi veriler göçmen işçi çocukları ve çocuk işçiliğin bir biçimi olan çırakları içermemektedir. Bu nedenle ülkemizde çalışan çocuk sayısı, resmi açıklamanın çok üzerindedir." diye konuştu.
ÇALIŞMA KOŞULLARI AĞIR
Türkiye’de yüzbinlerce çocuğun beden ve ruh sağlıklarına uygun olmayan işlerde, kayıt dışı olarak, ağır koşullarda, çok uzun sürelerle çalıştırıldığına dikkat çeken Fişek, "Çalışma koşullarının tipik bir göstergesi olarak çalışma süresini ele aldığımızda durumun ne kadar ağır olduğu ortaya çıkmaktadır. Türkiye’deki bir çocuk işçinin haftalık ortalama çalışma süresi OECD ülkelerindeki yetişkin bir işçinin haftalık ortalama çalışma süresinin üzerindedir." dedi.
'ÇOCUK İŞÇİLİK SINIFSALDIR'
Çocuk işçiliğin sınıfsal bir sorun olduğunu vurgulayan Fişek şöyle konuştu:
"Yapısal eşitsizliklerin, kaynak dağılımındaki adaletsizliklerin ve bunların yansıması olan yoksulluğun bir ürünüdür. Yoksul aileler, ailenin geçimine katkıda bulunması için çocuklarını çalışmaya göndermek zorunda kalmaktadır. Çocuk işçilik, çocukların sağlığını bozduğu gibi, toplumsal olarak da, var olan eşitsizliklerin yeniden üretilmesine yol açmaktadır.
'ÇÖZÜLEBİLİR BİR SORUN'
"Çocuk işçilik sorunu etkili, kapsamlı sosyal politika önlemleri ile çözülebilir niteliktedir. Bugün çocuk emeği hala sürüyorsa, onun varlık nedenini oluşturan ekonomik ve sosyal temeli de sürüyor demektir. Çocuk emeği varsa, sosyal adalet, sosyal politika, sosyal hekimlik yok demektir. Prof. Dr. Gürhan Fişek’in belirttiği gibi, 'Ekonomik ve sosyal politikalar ile çocuk emeğinin ekonomik ve sosyal temeli yok edilmeden de bu insanlık suçunun önüne geçemeyiz."
'İSTEMEK YETMEZ'
Fişek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Kuşkusuz, çocukların çalışmadığı bir dünyayı hepimiz isteriz. Ancak istemek tek başına yetmez; etkili ve kapsamlı sosyal politikaönlemlerinin yaşama geçirilmesi için harekete geçmek, emek vermek, bir araya gelip mücadele etmek gerekir. Fişek Enstitüsü Çalışan Çocuklar Bilim ve Eylem Merkezi olarak, yıllardır bunun için çabalıyoruz. Çocuk işçiliğinin olmadığı bir dünyayı hep birlikte yaratmak için bu mücadelenin bir parçası olmanızı diliyoruz."
19 YILDA 787 ÇOCUK İŞÇİ
HAYATINI KAYBETTİ
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG), son 19 yılda meydana gelen çocuk işçi ölümü araştırmasını yayınladı. İSİG araştırmasında 2002-2012 dönemi verileri Çalışma Bakanlığı, 2013-2021 dönemi verileri İSİG Meclisi tespitinden oluştu. Araştırmaya göre son 19 yılda 787 çocuk işçi, çalışırken hayatını kaybetti.
İSİG raporu, Türkiye’de çocuk işçiliğin, üretimi ayakta tutan bir olgu olarak varlığını koruduğuna dikkat çekti. TÜİK verilerine göre yüzde 70,6’sı erkek ve yüzde 29,4’ü kız çocuğu olmak üzere 720 bin çocuk işçi bulunduğu hatırlatılan değerlendirmede, çocuk işçiliğin azaldığına dayanak gösterilen istatistiklerde sayısı 1,5 milyonu bulan çırak, stajyer ve meslek eğitimi gören öğrenci olmak üzere çocuk işçiliğin ana gövdelerinin eksik olduğu belirtildi. Öte yandan çocuk işgücü anketlerinin, mevsimsel olarak, çocuk işçiliğin en az olduğu Ekim ila Aralık aylarında yapılmasının, çocuk işçiliğin gerçek boyutlarını perdelediğine vurgu yapıldı. İSİG tahminlerine göre Türkiye’de en az 2 milyon (yaz aylarında 4 milyon civarı) çocuk işçi var.
YÜZDE 64'Ü
5-14 YAŞ ARALIĞINDA
Verilere göre Türkiye’de çocuk işçilerin yüzde 30,8’i tarım, yüzde 23,7’si sanayi, yüzde 45,5’i ise hizmet sektöründe çalışıyor. Çocuk emeği, çocuk işçiliğin en kötü biçimleri arasında kabul edilen sokakta çalışma, küçük ve orta ölçekli işletmelerde ağır ve tehlikeli işlerde çalışma, aile işleri dışında, ücret karşılığı gezici ve geçici tarım işlerinde çalışma alanlarında yoğunlaşmaktadır. Tarım işçisi çocukların yüzde 64’ü 5–14 yaş arasındaki çocuklardan oluşuyor.
Çalışan çocukların eğitimine devamı yalnızca yüzde 65,7 iken Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), okulda olması gerekirken çalıştığını tespit ettiği ancak ulaşamadığı çocuk sayısını yaklaşık 440 bin olarak açıkladı.
'ÜLKENİN GELECEĞİNE İPOTEK'
Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde eğitim alırken, dersine girmenin nasip olmamasına çok üzüldüğüm değerli hocamız Prof. Dr. Gürhan Fişek, bir makalesinde çocuk işçilik konusunun önemine dikkat çekerken "Gelişmekte olan ülkelerin bugün ve yarınlarında en önemli sorunlarından biri çocukların erken yaşta çalışma yaşamına girmesidir. Bu yalnızca toplumsal boyutuyla değil, sağlık, üretim planlaması vb ekonomik boyutlarıyla da çok önemli bir rol oynamaktadır. Biz bunu yıllardır, ülkenin geleceğine konulmuş bir ipotek olarak nitelemekteyiz." diyordu. Hayatı boyunca çocuklar için verdiği mücadeleyi Fişek Enstitüsü'nde yaptığı çalışmalarla da sürdüren Prof. Dr. Gürhan Fişek'in 1996 yılında TTB Sürekli Tıp Eğitimi Dergisi'nde yayınlanan makalesinin başlığı da şöyleydi:
"Çalışma Yaşamının ‘Küçük Dev Adam’ları"
Fişek makalesine şöyle başlamış:
"Oy veremeyecek kadar küçük, Ekmek parası getirecek kadar büyük. Günümüzde ‘özveri’nin en büyüğünü çocuklar yapıyor. Çocukluğunu işyerinin kapısında bırakıp, küçük dev adımlarla üretimin taa içine kadar giriyor. Artık işlikte o bir büyüktür."
Atatürk de "Vatanı korumak çocukları korumakla başlar, Çocukları her türlü ihmal ve istismardan korumalı ve onlar her koşulda yetişkinlerden daha özel olarak ele alınmalıdır." demişti. Bundan 150 yıl önce parmakları küçük olduğu için ağır işlerde 16 saatten fazla çalışan çocukların, çocuk haklarından haberi yoktu ama bugünün en önemli görevlerinden biri de, küçük yaşta gelir elde etme kaygısıyla çalışan çocuklara karşı vefa borcunun ödenmesidir.