Çocuklarımız güneşe uyansın
Peki, ülkemizde yanlış saat uygulaması neden ısrarla sürdürülüyor, nedir bu kâbus? Ev halkı, çoluk çocuk uyanıyor, ama güneş ışığı görünmüyor. Özellikle çocuklar şaşkın, gün doğmadı diye tekrar yatağa koşuyorlar.
Yaz ve kış saatleri uygulaması 1700’lü yıllardan beri uygulanıyormuş. Türkiye’de, 1972 yılında uygulanmaya başlanmış bulunuyor. Yaz saati uygulamasında, baharda saatler 1 saat ileri alınıyor, sonbaharda ise kış saati uygulamasına geçiliyor ve saatler 1 saat geri alınıyordu. Böylece günışığından daha çok yararlanılarak enerjide tasarruf sağlandığı gibi, insan sağlığına yararlı bir biçimde uygulanmış oluyordu.
Uygulamanın amacı, enerji tasarrufu sağlamak, insan sağlığı üzerinde gündüz saatlerinde günışığının olumlu etkisinin olması nedenlerinden dolayı bu uygulama pek çok Avrupa ülkesinde ve ABD’de de ısrarla devam ettiriliyor.
26 Mart 2016’da hükümet “Tek Tip Saat Uygulaması”na geçti. Yani, yaz saati uygulamasının 1 yıl boyunca uygulanmasına karar verdi, ancak bunu değiştirmedi. Böylece kış girdiğinde, insanlar 2-3 saat süren karanlık sabahlara uyanmaya başladı.
Tam 7 kıştır bu uygulamayı yaşıyoruz. Özelleştirmeler başladığından bu yana elektriğin de tamamen özel şirketlere devredilmiş olması, halkımıza bitmeyen zamlar ve artan ödeme zorluğu olarak dönüp durduğu gibi, enerjide tasarruf etmek şöyle dursun, doymak bilmeyen kâr hırsına halkın sağlığı feda edilmiş oluyor.
Bu arada çıkarılan sözünü ettiğimiz kararname, Danıştay tarafından hukuki dayanağı olmadığı gerekçesiyle durdurulduğu halde, maalesef durdurma kararına da uyulmuyor.
Peki, ülkemizde yanlış saat uygulaması neden ısrarla sürdürülüyor, nedir bu kâbus? Ev halkı, çoluk çocuk uyanıyor, ama güneş ışığı görünmüyor. Özellikle çocuklar şaşkın, gün doğmadı diye tekrar yatağa koşuyorlar. Oysa okulun ve işyerlerinin zilleri deli gibi çalıyor. Daha gün başlamadan insanlarımızın üstüne moral bozukluğu çöküyor.
Karanlıkta okul yoluna düşen küçücük çocukların, açılan mağazalar ve iş yerlerinde yanan, gün ışığı yerine zihnimize yansıyan milyonlarca yapay ışık demetleri, ciddi biçimde insanın beden ve ruh sağlığını bozuyor. Çocuklarımızın ve hazırlanmak için alacakaranlıkta elektrik ışığında uyanan milyonlarca insanımızın ruh halini varın bir düşünün.
Aile bireylerinin moralini olumsuz etkileyen, psikolojilerini altüst eden bu uygulama hem enerji ve ekonomik tasarrufa, hem insan doğasına aykırı da olsa, göz göre göre sürdürülüyor. Kış saati uygulamasına karar verilmemesinin kimlere yaradığı çok açık. Siyasetin de samimiyete ihtiyacı var. Aymazlığın da sınırı var.
O sınır hoş görülü, çalışkan, sağduyulu Türk milletinin sabrıdır. Bizim halkımızın damıta damıta yerleştirdiği atalarımızın sözleri gelip yerini buluyor işte tam burada: “Keser döner sap döner, gün gelir hesap döner.”
Bu gidişle öyle bir dönecek ki!
Evlerden, komşularımdan, sokaktan homurdanmalar geliyor. Kış saatini uygulamak, saatleri bir saat geriye almak o kadar mı zor? Sözün özü, milletimizin hesap defterinde karanlığın hükmü, yalancının mumunun ömrü kadar olur. Gelin kış saatini başlatın, insanımız sabaha güneşle uyansın. Çocuklarımız güneşle uyansın. Karanlıkta yatağa değil, aydınlıkta okula koşsun.