Okullar dershaneleşti

Türk Eğitim Derneği, son raporunda, ezberlediklerinin ve sınavda sorulanların dışında bir şey düşünemeyen, yeni bir fikir üretemez hale gelen çocuklarımızın, yaratıcı doğalarından gittikçe uzaklaştıklarına dikkat çekti.

Türk Eğitim Derneği’nin düşünce kuruluşu TEDMEM, ‘Yeni Bir Eğitim Anlayışı Şart’ başlıklı eğitim raporunda, temel sorunun ezbere dayalı eğitim ve aynı temele dayalı ölçme değerlendirme sistemi olduğunu vurguladı. Zorunlu eğitim boyunca okulların, öğrencileri ezber gibi alt düzeyde öğrenme deneyimleri aracılığıyla sınavlara hazırlamaya hizmet ettiği belirtilen Raporda “Sınav için eğitim anlayışı eğitim sistemini tamamen esir almış durumdadır” denildi. Sınavı kazanmaya katkısı olmadığı düşünülen, çocuğun bütüncül gelişimi için kritik olan ve yaşam boyu ihtiyaç duyacağı bilgi, beceri ve yetkinliklerin, okul müfredatlarının en önemsiz dersleri olarak addedildiği ya da müfredata dahil edilmediği ifade edildi. Raporda şu satırlara yer verildi:

FİKİR ÜRETEMEZ HALE GELDİLER

“Çocuklarımızın duygu ve düşünce dünyası; ezberlenen bilgi yığınları, sınav soruları, soru bankaları, özel dersler, dershaneler ve bitmeyen bir rekabetle kuşatılmıştır. Zihin esnekliğini kaybeden, ezberlediklerinin ve sınavda sorulanların dışında bir şey düşünemeyen, yeni bir fikir üretemez hale gelen çocuklarımızın kişilik gelişimleri de bu durumdan olumsuz biçimde etkilenmektedir. Çocuklar, yaratıcı doğalarından gittikçe uzaklaşmaktadır. Bu durum okul ve gerçek yaşam arasında bağ kurmakta zorluk yaşanmasına neden olmaktadır.”

Ezberin, hiyerarşik öğrenme basamaklarının en alt seviyesi olduğuna dikkat çekilen Raporda, “Ezberlenen bilgiler, piramidin ilk basamaklarından yukarıdaki üst düzey basamaklara taşınmadığı takdirde zamanla unutulur, bireyde kalıcı bir öğrenmeye neden olmaz” denildi. MEB’e bağlı okullarda okutulan müfredatlar ise yüksek oranda alt öğrenme basamaklarına karşılık gelen kazanımları içeriyor, PISA 2018 sonuçları da ulusal müfredatımızın çocuklarımıza “anlama, uygulama, analiz etme, değerlendirme ve yaratma” üst düzey öğrenme kazanımlarını edindirmediğini ortaya koyuyordu.

SİNGAPUR MATEMATİĞİ TÜMÜ ÖĞRENENE KADAR!

Raporda PISA, TIMSS, PIRLS gibi uluslararası sınavlarda yüksek performans gösteren çeşitli ülkelerin yenilikçi ve etkili müfredat yaklaşımlarına yer verildi. Bunlar arasında, ABD ve İngiltere başta olmak üzere onlarca ülkenin örnek aldığı, Singapur’un ulusal matematik müfredatının, matematiksel formül ve kuralları ezberleme değil günlük yaşamda matematikle ilgili problemleri çözme becerisini geliştirmeyi hedeflediği ifade edildi. Söz konusu müfredat, içerik olarak daha az kavrama daha derinlemesine odaklanıyor. Somutlaştırma, görselleştirme ve soyutlaştırma aşamaları üzerine kurulu öğretme-öğrenme süreci ise tüm öğrenciler öğrenene kadar devam ediyor. Böylece, öğrencilerin tamamının belirli bir standart öğrenme düzeyine erişmesi sağlanıyor.

OKULLAR DEV BİR DERSHANE SİSTEMİNE DÖNÜŞTÜ

“Çocuklarımızı ezberleme ve hızlı soru çözebilme kabiliyetine göre sıralamayan, birbirleriyle kıyasıya yarışmaya itmeyen bir eğitim sisteminin mümkün olduğu inancı geliştirilmeli, eğitim sistemi bu temel inanç çerçevesinde yeni bir anlayışa kavuşturulmalıdır” çözümünü öneren TEDMEM, ölçme-değerlendirme süreçlerinin de bu anlayışa uygun olarak, süreç odaklı biçimde yeniden düzenlenmesi gerektiğini vurguladı. Ortaöğretim ve üniversite eğitiminin çok yönlü olarak değerlendirildiği Raporda, çözümü de kendi içinde gösteren saptamalardan bazılarını şöyle sıralayabiliriz:

“Türkiye’de kademeler arası geçişte uygulanan sınavlar eğitim öğretime hizmet etme aracı olmaktan çıkarak amaç haline gelmiştir.

“Kademeler arası geçiş, sonraki kademe için gerekli önkoşul niteliklerin kazanılıp kazanılmadığını değerlendirmekten ziyade öğrencileri elemek, sıralamak ve yerleştirmek amacıyla kurgulanmış merkezi sınavlar aracılığıyla sağlanmaktadır.

“Sınav odaklı yaklaşım okullardaki eğitim öğretim süreçlerini kıymetsizleştirmektedir. Okulda verilen eğitim, yalnızca sınavda çıkacak dersler ve konulara indirgenmektedir, öğrencilerin bütünsel gelişimini ve iyi olma halini arka plana itmektedir.

“Okullar, öğrencileri bir sonraki kademeye geçiş için hazırlayan dev bir dershane sistemine dönüşmüştür.”

EŞİTSİZLİK DERİNLEŞİYOR KURS FAALİYETİNE SON

Ülkemizdeki eğitim kademelerine ilişkin verilere dayalı analizlerin yer aldığı 79 sayfalık Raporda, sorunlar ve çözümler, Ezbere Dayalı Eğitim Sistemi, Kademeler Arası Geçiş Sistemleri, Mesleki Eğitim, Öğretmenlik, Kademeler Arası Geçiş Sistemleri, Yükseköğretim, Krizlere Dayanıklı Eğitim Sistemi başlıkları altında derinlemesine ele alındı. Son başlıkta, salgın ve deprem durumları için eğitim planlaması önerileri sunuldu. Raporda, derinleşen fırsat eşitsizliğine şu satırlarla dikkat çekildi:

TOPLUMSAL TRAVMAYA NEDEN OLUYOR

 “İlköğretim ve ortaöğretimde eğitimin niteliğinin nasıl geliştirilebileceği, eğitime erişim ve fırsat eşitliği gibi esas meseleler sınav odaklı tartışmaların gölgesinde kalmaktadır.

 “Eğitim sistemi üzerindeki sınav baskısı bölgeler, iller ve okullar arası eşitsizlikleri derinleştirmektedir.

“Sınavların yapısı, kapsamı ve bireylerin gelecek hayatlarına etkisi üzerinden oluşan kitlesel rekabet, öğrencileri okul dışı kaynaklara, özel derslere ve özel öğretim kurslarına mecbur bırakmaktadır. Bu durum eğitimde fırsat eşitsizliğini derinleştirmektedir.

“Okul dışı kaynaklar velilere ağır bir ekonomik yük getirmekte, bir yandan da öğrenci, öğretmen ve velileri etkileyerek toplumsal travmaya neden olmaktadır. Ailelerin aile yaşamı ve düzeni büyük ölçüde sınava endeksli hale gelmektedir.

 “Çocukları ezber bilgiye yönlendiren, sınavda başarılı olma taktik ve tekniklerinin bilginin doğasına uygun olmayacak bir şekilde öğretildiği kurs ve etüt merkezlerinin faaliyetlerine son verilmelidir.”

Sonraki Haber