Çok gezen bilir

Aydınlık yazarlarından Tülin Uygur düşmüş yollara, dolaşıp duruyor. Bir bakmışsınız Hindistan’da tapınaklar arasında karşınıza çıkıyor, bir bakmışınız Afrika’da zürafalar arasında…. “GeziYorum” adını verdiği gezi yazılarının Güney Amerika’ya ilişkin olanlarını Güney Amerika-Küba kitabında toplamış

Böyle yaparken bir adım daha atmış, kent-coğrafya tanıtımlarını tarihsel, toplumsal, kültürel özelliklerle birleştirerek çalışmasını biraz daha derinleştirmiş. İyi etmiş bence. Birbirinden güzel fotoğraflar kitaba renk katıyor, Kaynak yayınları da elinden geldiğince güzel basmış fotoğrafları.

GÜNEY AMERİKA

Tülin Uygur Güney Amerika gezisi yazılarına Peru’dan başlıyor. Yani Güney Amerika’nın hem parlak tarihinin hem de sömürgecilik tarihinin başladığı yerden. İnka uygarlığından kesitlerin betimlemeleri ile başlayan bu bölümde hem İnkaların hem de sömürgecilerin yazdığı kanlı tarih karşımıza çıkıyor; İspanyol sömürgecileri Pizarro’larla birlikte. Peru’yu, modern G. Amerika’nın kurucusu Simon Bolivar’ın ülkesi Bolivya izliyor. Çok zengin yeraltı-yerüstü kaynaklarına sahip bir ülkenin yabancıların elinde yoksul, boynu bükük birülkeye dönüşünün öyküsünü anlatıyor bizlere Tülin Uygur.

Satır aralarında Bolivar’ın büyük projesinin yani G. Amerika’yı, kabilesel bölünmelerden arındırarak tek bir kültürel-siyasal haline getirme çabasının bizim daha çok Küba Devrimi nedeniyle tanıdığımız Ernesto Che Guevara tarafından geliştirildiğini öğreniyoruz. Che Guevara’nın Bolivya Dağlarında hayatını yitirmesi daha bir anlam kazanıyor. (s.90) Arjantin’in 19. yüzyılda gelişip serpilmesinde G.Amerika’ ya göçen 100.000 Osmanlı göçmeninin oynadığı rolü kavrıyor, bu koca ülkenin bir aralar nasıl zenginleştiğini, ardından nasıl yoksullaştığını öğreniyoruz.

Arjantin’den sonra, Uruguay ve Paraguay’a geliyor sıra…. Şu görülüyor. İnatçı tarih, evlatlarını gömüyor ama yok etmiyor. Sömürgecilerin yok ettiği Tupac Amaru yerlileri bir bakıyorsunuz, 1970’lerde bu kez kent gerillaları olarak karşımıza çıkıyor. Tülin Uygur bu ülkeleri, bu coğrafyaları çok yönlü anlatırken, büyük kentleri, büyük kentlerin ilginç mahallelerini ihmal etmiyor. Eğlence mekanları, müzeler vb. kitabı renklendiriyor. G. Amerika’ya gitmeyi düşünenler, bir tane edinmeli. Fransız ve Portekiz tarihlerinin karışımı ile ortaya çıkan Brezilya’nın tarihi de kültürü de öteki L. Amerika ülkelerinden oldukça farklı, Ama Güney Amerika kıtasının en büyük ülkesi Brezilya da öyle renkli, bilinmedik o kadar çok şey var ki…okur yahu bu Brezilya’yı neden bu kadar kısa kesmiş diye hayıflanıyor. Bir soru daha: Venezüella-Kolombiya-Ekvador niye yok bu güzel çalışmada?

KÜBA

Sıra Küba’ya gelince Tülin Uygur’un çalışması GeziYorum olmaktan çıkıyor, bir Küba güzellemesine dönüşüyor. Küba gerçekten özel bir yer kaplıyor kitapta. Güney Amerika’yı ilgi ile, sempati ile izleyen Tülin Uygur Küba’da duygularını da devreye sokuyor. Küba bölümü “İçimizi Isıtan Ülke” nitelemesi ile başlıyor. Küba Karayipler’in timsahı.! Kuyruğu Meksika Körfezine uzanan ağzı Atlas Okyanusu’nda. Tülin Uygur Castro ve arkadaşlarının Meksika’dan yola çıkarken bindikleri ve grubu Ada’nın Doğu kıyılarına ulaştıran Granma teknesi ile birlikte adeta süzülüyor Ada’ya…Sonra gelsin Küba Devrimi…Tabi Küba Devrimi birkaç günün işi değil, Kristof Kolomb ile başlıyor, Jose Marti ile sürüyor… Havana’daki Devrim Meydanı, tarihsel binalar ve turistlerin ilgisini çeken eski model Amerika arabaları ile yapılan şehir turları….

Tülin de öteki Küba dostları gibi ünlü “Hasta La Victoria Siempre” (Sonsuzakadar Zafer) sözleri ile veda ediyor kitaba.

Sonuç. Tülin Uygur’un Aydınlık sayfalarında başlattığı “GeziYorum” hem kurmamıza yol açıyor hem gelişen Avrasya uygarlığı hakkında ufkumuzu açıyor. Kitapta yer alan birbirinden güzel fotoğrafların bir albüm şeklinde basılması, çalışmanın görselliğini artıracak ancak bunun ek bir maliyet unsuru olduğu ortada.

Tülin Uygur kitabın sonunda “Başka coğrafyalarda buluşma”yı vaat ediyor. Bakalım sözünü en kısa sürede ne zaman tutacak?

Sonraki Haber